Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/3664 Esas 2021/3770 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3664
Karar No: 2021/3770
Karar Tarihi: 23.03.2021

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/3664 Esas 2021/3770 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2018/3664 E.  ,  2021/3770 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi
    No : 2015/306-2017/364

    Dava, eksik hesaplandığı iddiası ile yaşlılık aylığı miktarının yeniden tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, bozmaya uyularak, hükümde belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Eldeki davada mahkemece ilk kez verilen 16.10.2014 tarihli karar, Dairemizin bozma ilamı ile özetle “…..öncelikle Kurumdan, davacıya ait hizmet dökümlerindeki gün sayısı ile yaşlılık aylığı mukteza tablosundaki prim gün sayısının farklı olmasının sebebi ayrıntılı olarak sorularak çelişkinin kaynağı ve gerçek prim gün sayısı belirlenmeli, 01.10.2008 tarihi öncesinde geçen itibari hizmet süresi kapsamındaki çalışmalara göre belirlenen itibari hizmet süresinin sigortalılık süresine ilave edilmesi gerektiği, prim gün sayısına ilave edilemeyeceği ve bu çerçevede yaşlılık aylığı miktarına etkisinin bulunmadığı gözetilmeli, sonrasında, yine Kurumdan davacının fiili hizmet süresi zammına tabi çalışmalarının süresi, bu yönde işverence yapılan bildirimlerin iptal sebebi ve iptale konu olmayan fiili hizmet süresi zammına tabi çalışmalarına dayalı olarak davacının prim gün sayısına ilave edilmesi gereken gün sayısı sorulmalı, bu yönde gelen bilgi ve belgelere davacının itiraz etmesi halinde, davacıya Kurumun bu tespitlerine karşı dava açması için makul bir süre verilerek sonucu beklenmeli, açıklanan prosedüre göre prim gün sayısı belirlendikten sonra, belirlenen prim gün sayısına göre yaşlılık aylığı miktarının tespiti ve belirlenen prim gün sayısına ve 5510 sayılı Yasanın Geçici 2. Maddesinde belirtilen, alanında uzman bilirkişi yada bilirkişi heyetinden aylık hesabı yönünden denetime elverişli rapor alınarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gereğine işaret edilerek bozulmuştur.
    Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
    Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
    Ayrıntıları Hukuk Genel Kurulunun 10.12.2019 günlü ve 2015/10-3241 Esas, 2019/1325 K. Sayılı ilamında da belirtildiği üzere; mahkemece bozmaya uyulması sonucu artık bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğmuş olur. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
    Mahkemece tarafların beyanlarının alınıp bozmaya uyulmasına da karar verildikten sonra yapılacak iş; bozma gereklerinin yerine getirilmesi olmalıdır. Zira mahkemece bozmaya uyulması yönünde oluşturulan karar, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hakkın gerçekleşmesine neden olur.
    Hukuk Genel Kurulu"nun 18.10.1989 gün 541-534, 21.2.1990 gün 10-117; 7.10.1990 gün 439-562; 19.2.1992 gün 635-82; 23.2.1994 gün 936-94; 03.03.2010 gün ve 2010/12-81-118; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 E. 2006/573 K; 15.10.2008 gün ve 2008/19-624 E. 2008/632 K ile 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E. 2010/87 K. sayılı kararları da bu doğrultudadır.
    Eldeki davada ise bozma gereklerinin yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir.
    Mahkemece bozma sonrasında oluşan usuli kazanılmış hak kapsamında davacıya süre verilmesi ve bozma ile açıklanan konularda, başka bir deyişle 01.10.2008-02.06.2009 tarihleri arasında kalan dönem bakımından, davalı Kurumca aylık hesabı yapılırken bu süre bakımından itibari hizmet olarak aylığa katılmama gerekçeleri üzerinde durulması ve bu sürenin itibari hizmet ile aylığa katılması gerekip gerekmediğinin net olarak belirlenmesi, katılması gerektiği kanaati oluştuğunda öncelikle davalı kurumdan davacının gün sayısına ilavesi gereken gün sayısının ve aylık miktarına etkisinin belirlenmesi ile sonucuna göre yeniden bilirkişi raporu aldırılması yoluyla bir karar verilmesi gerekirken, davacının Kurum işlemlerine ve aylık bağlarkenki kabulüne dair, herhangi bir itirazının bulunmadığı varsayımına dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında, ilk bozmamız çerçevesinde uygun bir hesap raporu aldırılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı ve davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 23/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara