Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/5106 Esas 2022/7562 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/5106
Karar No: 2022/7562
Karar Tarihi: 27.09.2022

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/5106 Esas 2022/7562 Karar Sayılı İlamı

2. Hukuk Dairesi         2022/5106 E.  ,  2022/7562 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : Boşanma

    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, yoksulluk ve iştirak nafakaları ile tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
    1- Davacı kadın tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki nedenine dayalı (TMK m. 166/1) boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda; ilk derece mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine ilişkin hüküm kurulmuştur. Davalı erkeğin istinaf kanun yoluna başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince esastan ret kararı verilmiş, hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmiştir.
    İlk derece mahkemesince “davalı erkeğin eşine “aptal, gerizekalı, çık git, daha ne bekliyorsun bu evde” şeklindeki sözlerle hakaret ettiği ve onu evden kovduğu, birlik görevlerini yerine gereği gibi yerine getirmediği, son kez barışmaları üzerinden yaklaşık bir hafta bir arada yaşadıkları, bu dönemde de davalı erkeğin, eşinin annesini arayarak eşinden bahisle yine hakaretler ettiği, davacı kadının annesini arayarak davalının eski hareketlerine devam ettiğini, kendisini evden kovduğunu söylediği ve kendisini almalarını istediği, davacı kadının babasının müşterek haneye giderek müşterek çocuğu ve davacıyı alıp getirdiği, davalının daha sonra eşinden özür dilediği ancak davacının kabul etmediği, davacı kadına atfedilen yalan söylediği şeklindeki kusurlu davranışlardan sonra tarafların ayrılıp tekrar barışarak bir araya geldikleri bu nedenle bu olayların kusur olarak nazara alınmamayacağı” gerekçesi ile davalı erkek tam kusurlu bulunarak boşanma ve boşanmanın ferilerine hükmedilmiş ise de; davacı kadının tanıklarının beyanlarından dava tarihinden sonra tarafların barışarak bir hafta bir arada yaşadıkları anlaşıldığından, barışarak bir arada yaşadıkları bu tarihe kadar olan vakıaların affedildiği en azından hoşgörü ile karşılandığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca,davalı erkeğe, tarafların barışma tarihinden önceki döneme ilişkin olan vakıalar kusur olarak yüklenemeyeceği gibi barışma tarihinden sonra gerçekleşen vakılar da yeni bir dava açılarak ileri sürülmediğinden yine kusur olarak yüklenemez. Gerçekleşen bu durum karşısında, tarafların her ikisinin de boşanmaya sebebiyet verecek derecede bir kusurunun varlığı kanıtlanamamış olup açılan davanın reddi gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesi sonucu boşanmaya karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı ise de, boşanma hükmü istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden, bu husus bozma nedeni yapılmamış, yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.
    2- Davalı erkeğin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
    a- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.
    b-Yukarıda (1.) bentte açıklandığı üzere her iki tarafın da boşanmaya sebebiyet verecek derecede bir kusurunun varlığı dosya kapsamından kanıtlanamamıştır. Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabul edilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    c-Yukarıda (1.) bentte açıklandığı üzere her iki tarafın da boşanmaya sebebiyet verecek derecede bir kusurunun varlığı dosya kapsamından kanıtlanamamıştır. O halde, kusursuz eş aleyhine maddî ve manevî tazminata hükmedilemez (TMK m. 174/1-2). Bu durumda; davalı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilecek yerde yanılgılı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde tazminatlara hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenler ile bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının yukarıda (2/b) ve (2/c) bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün, bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (2/a) bendinde gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ilgili bölge adliye mahkemesine gönderilmesine oy çokluğuyla karar verildi. 27.09.2022 (Salı)


    KARŞI OY YAZISI

    İlk derece mahkemesince yapılan yargılama boyunca, davalı erkek, barışarak bir hafta bir arada yaşam nedeni ile af olgusunun gerçekleştiğini ve buna bağlı olarak kendisine kusur yüklenemeyeceğini ileri sürmemiştir. Bununla birlikte, ilk derece mahkemesince davalı erkeğe kusur olarak yüklenen “hakaret” vakıasının, tarafların barışmalarından sonraki zamanı da kapsayacak sekilde süreklilik gösterdiği anlaşılmaktadır. Açıklanan bu nedenlerle dosya kapsamına uygun düştüğü anlaşılan kararın onanması gerekirken sayın heyetin aksi yöndeki bozma kararına katılmıyorum.

    Hemen Ara