Esas No: 2022/5304
Karar No: 2022/7639
Karar Tarihi: 03.10.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/5304 Esas 2022/7639 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2022/5304 E. , 2022/7639 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava fiili ayrılık sebebi ile TMK 166/4. Maddesi uyarınca boşanma istemine ilişkin olup davacı erkek iş bu davayı 03.01.2020 tarihinde açmıştır.
Davacı erkek dava dilekçesinde, “Tarafların evliliğinden bu yana sorunlar yaşanmakta olduğunu, müşterek hayatın taraflar için çekilmez hal aldığını, daha evvel üç kez boşanma davası açtığı ancak reddedildiğini, davalı eş ile ortak hayatın, reddedilip kesinleşen davalardan sonra da kurulamadığını, 2007 tarihinden bu yana ayrı yaşadıklarını, daha evvel açmış olduğu davaların; Adana 3. Aile Mahkemesi 29.06.2007 tarih ve 2007/611 Esas, 20.06.2008 tarih 2008/603 Karar, Merzifon Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/198 Esas, 2013/653 Karar ve Van 1.Aile Mahkemesi 15.11.2019 tarih 2018/1118 Karar sayılı dosyalar olduğunu belirterek TMK 166. Maddenin son fıkrasına göre tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, işin esasına girilmeden tensiple birlikte “Adana 3. Aile Mahkemesinin 2007/611 esas sayılı dosyasının incelenmesinde tarafların arasında boşanma davası olduğu dava tarihinin 29/06/2007 kesinleşme tarihinin 22/02/2010 tarihi olduğu, Merzifon 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/198 esas sayılı dosyasının dava tarihi 03/04/2013 kesinleşme tarihinin 03/11/2014 tarihi olduğu görülmektedir. Van 1. Aile Mahkemesinin 2018/288 esas sayılı dosyasının incelenmesinde ... tarafından kadın aleyhine TMK 166/4.Maddesi uyarınca boşanma davası açıldığı dava tarihinin 29/03/2018 olduğu kesinleşme tarihinin 08/09/2020 tarihi olduğu görülmektedir. Bu dosyada davacı ... yine mahkememiz dava dosyasında olduğu gibi Adana 3. Aile Mahkemesi ve Merzifon 1. Asliye Hukuk Mahkemesindeki reddedilen boşanma davalarına dayanmış ancak delil bildirmediğinden TMK 166/4 Maddesi uyarınca boşanma davası reddedilmiş ve verilen karar Bölge Adliye Mahkemesi denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Bu şekilde elde esastan reddedilen bir dava bulunmaktadır. Van 1. Aile Mahkemesinin 2018/288 esas sayılı dosyasının kesinleştiği tarih olan 08/09/2020 tarihinden yaklaşık 2 ay sonra mahkememizde 03/11/2020 tarihinde iş bu davanın açıldığı kesinleşme tarihi ile mahkememizin iş bu dosyasının açılma tarihinin 3 yıllık sürenin bile geçmediği görülmektedir. Bu nedenlerle davacının talebi hakkında esastan red kararı verildiği” gerekçesiyle davacının davasının kesin hüküm nedeniyle davacının davasının dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı erkek reddedilen davası yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuş, ilgili bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde davanın TMK. 166/4. maddesine dayalı açılmasına rağmen “Dava, TMK'nın 166/1-2. maddesine dayalı olarak açılmıştır. TMK'nın 166/1-2. maddesine dayalı olarak açılan bir davanın kabul edilebilmesi için davacının evlilik birliğinin onarılamayacak şekilde temelinden sarsıldığını; az da olsa davalının kusurlu bir davranışını ve davalının boşanmaya karşı çıkmasının hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunu ispatlaması gerekir. Toplanan deliller ve dosya
kapsamına göre; ilk derece mahkemesinin delil değerlendirmesi ve davanın ret gerekçesinin doğru olduğu, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı” gerekçesiyle davacı erkeğin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, karar davacı erkek tarafından temyiz edilmiştir.
Bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş hükmün diğer davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gereklidir (HMK m.303/1).
Kesin hüküm kuralı, haklı ve ... kararların korunması yanında, kişiler arasındaki çekişmelerin sonsuza dek devam etmesini önlemek, toplumun istikrar ve düzenini sağlamak, hukukun ve yargının güvenirliğini korumak amacıyla da kabul edilmiştir. Bütün yasal yollar kapandıktan ve verilen hüküm kesinleştikten sonra, aynı davanın tekrar yargı önüne getirilmesi, toplumda sonu gelmeyen çekişmelere, huzursuzluklara, istikrarsızlıklara, kazanılmış hakların her zaman ortadan kaldırılabileceği endişesine neden olur. Çelişkili kararların çıkmasına sebebiyet verir. Bu itibarla, tarafları, mevzuu ve sebebi aynı olan hakimin tarafsız araştırması ve iradesi ile kurulan, tüm yasal yollardan geçmek suretiyle; diğer bir anlatımla şekli yönüyle de kesinleşen önceki hükmün korunmasında kamunun büyük yararı bulunmaktadır.
Kesin hüküm bir dava şartı olup kamu düzenine ilişkindir. Buna göre bir dava karara bağlanıp verilen hüküm kesinleştikten sonra aynı taraflar arasında, aynı konuda aynı hukuki sebebe dayanılarak ... bir dava açılamaz. Açılması halinde ikinci dava kesin hüküm nedeniyle esasa girilmeden dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilir. Kesin hükümden söz edebilmek için biri kesinleşmiş tarafları, konusu ve sebebi aynı olan iki davanın varlığı gerekir. Bir başka deyişle bir davanın konusunu oluşturan uyuşmazlığın kesin bir hükümle çözülmüş olması halinde mahkemece yeniden inceleme konusu yapılmaz.
Somut olayda; Davacı erkeğin 29.06.2007 tarihinde Adana 3. Aile Mahkemesinde açtığı 166/1. maddeye dayalı davası erkeğin tam kusurlu olduğundan bahisle reddedilmiş ve bu karar 22.02.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı erkek reddedilen bu davaya dayanarak bu ... 03.04.2013 tarihinde Merzifon Asliye Hukuk Mahkemesinde 166/4. maddeye dayalı dava açmış ise de davası yasal şartları oluşmadığından reddedilmiş ve bu karar 21.11.2013 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı erkek bu ... 29.03.2018 tarihinde Van 1. Aile Mahkemesinde 166/1. maddeye dayalı dava açmıştır. Davacı erkeğin bu davası ise mahkemece, “Açılan davada; davacı dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde tanık dahil hiçbir delile dayanmadığı... davacı tarafça da ispata yönelik, inandırıcı ve somut deliller de gösterilmediği ve dava ispatlanamadığı” gerekçesiyle reddedilmiş ve erkeğin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine ilgili bölge adliye mahkemesince “dava dilekçesindeki açıklamalardan davanın TMK 166/son maddesine göre fiili ayrılık hukuki nedenine dayalı olarak açılan boşanma davası olduğu, buna ilişkin dosya numaralarını dilekçesinde açıkça bildirmesine rağmen, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayanılarak yargılamanın yürütülmesinin yerinde görülmediği ancak; erkeğin dava dilekçesinde boşanma davasına ilişkin dosya numaralarını bildirmiş olsa da dosyalar ve tarafların adres kayıt sistemindeki adreslerinin farklı olmasının tek başına tarafların 3 yıl boyunca biraraya gelmediklerini ispata yeterli olmadığı, bu suretle davacının davalı ile biraraya gelmediklerine ilişkin delil sunmaması, davalının biraraya gelmemeye ilişkin açık bir kabulünün olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin sonucu itibariyle yerinde olduğu” gerekçesiyle esastan reddedilmiş, kararın taraflarca temyiz edilmemesi ile karar 08.09.2020 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı erkek iş bu davayı ise 03.01.2020 tarihinde TMK 166/4. maddeye dayalı açmış ve yukarıda bahsi geçen önceki reddedilen davalarına dayanmıştır.
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemece her ne kadar Van 1. Aile Mahkemesinin 2018/288 esas sayılı dosyasında davacı erkeğin davasının reddi yönünden verilen kararın, iş bu dava açısından kesin hüküm oluşturduğu gerekçesiyle davasının reddine karar verilmiş ise de Van 1. Aile Mahkemesinin 2018/288 esas sayılı dosyasında verilen karar iş bu davada kesin hüküm oluşturmaz. O halde mahkemece işin esasına girilerek, davacı erkeğin 03.04.2013 tarihinde Merzifon Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davanın kesinleştiği tarihten itibaren TMK 166/4. maddesi kapsamında değerlendirme yapılması gerekirken, yerinde bulunmayan gerekçe ile davanın kesin hüküm nedeniyle reddi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple temyiz edilen bölge adliye mahkemesinin esastan ret kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 03.10.2022 (Pzt.)