Esas No: 2022/1378
Karar No: 2022/7685
Karar Tarihi: 04.10.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/1378 Esas 2022/7685 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2022/1378 E. , 2022/7685 K.Özet:
Sakarya 2. Aile Mahkemesi, bir boşanma davasında davalı erkeğin fiziksel şiddet uygulaması sebebiyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına hükmetmiş ve tarafların boşanmasına karar vermiştir. İlk derece mahkemesine yapılan itirazlar sonrasında ise dava reddedilmiş ve davalı erkeğin kusuru bulunmadığı belirtilmiştir. Ancak bölge adliye mahkemesi, davacı kadının tazminat taleplerinin kabul edilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ve davalı erkeğin hakaret etmesi yüzünden boşanmaya karar verilmesinin yanlış olduğunu belirtmiştir. Kararın dayandığı kanun maddeleri Türk Medeni Kanunu'nun 166/1, 174/1-2 ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-a-6'dır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 04.10.2022 günü temyiz eden davalı ... ile vekili Av. ... geldi. Karşı taraf davacı ... ile vekilleri gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacı kadın tarafından Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca açılan boşanma davasının yapılan yargılama neticesinde, Sakarya 2. Aile Mahkemesinin 11/10/2018 tarihli ve 2016/53 Esas, 2018/836 Karar sayılı ilamı ile davalı erkeğin davacı kadına fiziksel şiddet uygulaması neticesinde evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı belirtilerek, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı kadın yararına 25.000 maddi, 25.000 manevi tazminata, davacı kadının nafaka taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı kadın tarafından reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden, davalı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen maddi ve manevi tazminat yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, tanık ifadelerinin yer ve zaman olarak açıklattırılmadığı gibi, tanık Lokman’ın beyanlarına itibar edilmemesi sebebinin kararda gösterilmediği gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, eksik hususların tamamlanması ve davanın yeniden görülmesi için dava dosyasının ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi tarafından, bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararı sonrası yapılan yargılama neticesinde, bu kez davalı erkeğin kusurlu bir davranışının ispatlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine, davacı kadın yararına aylık 600 Türk lirası tedbir nafakasına hükmedilmiş, bu karara karşı davacı kadın tarafından hükmün tamamı, davalı erkek tarafından ise aleyhine hükmedilen tedbir nafakası yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, davalı erkeğin davacı kadına hakaret etmesi nedeni ile evlilik birliğinin davalı erkeğin tamamen kusurlu davranışları neticesinde temelinden sarsıldığı gerekçesi ile davacı kadının istinaf başvurusun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, boşanma davasının kabulü ile tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına, davacı kadın yararına aylık 1.000 Türk lirası tedbir ve 1.000 Türk lirası yoksulluk nafakası ile 25.000 maddi ve 25.000 manevi tazminata hükmedilmiştir, bölge adliye mahkemesi kararı davalı erkek tarafından temyiz edilmiştir.
a-Taraflar arasında görülen boşanma davasında, Sakarya 2. Aile Mahkemesinin 11/10/2018 tarihli ve 2016/53 Esas, 2018/836 karar sayılı ilamı ile verilen Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi kapsamındaki boşanma kararı taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında bölge adliye mahkemesi tarafından, ilk derece mahkemesince verilen boşanma hükmünün taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleştiği hususu nazara alınmaksızın, yanılgılı değerlendirme sonucu yeniden boşanma kararı verilmesi usûl ve kanuna aykırı olup, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
b-İlk derece mahkemesinin 11/10/2018 tarihli ve 2016/53 Esas, 2018/836 karar sayılı ilamında, davalı erkeğin davacı kadına fiziksel şiddet uyguladığı, bu nedenle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tamamen kusurlu olduğu belirlenmiştir. Davacı kadının, davalı erkeğin kusuruna esas diğer iddiaları ise mahkemece kabul edilmemiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı kadın tarafından münhasıran reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden, davalı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen maddi ve manevi tazminat yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. 6100 sayılı Kanun’un 355. maddesi uyarınca istinaf incelemesi, kamu düzenine aykırılık hali dışında, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Davacı kadın tarafından, ilk derece mahkemesinin kusur belirlemesine yönelik olarak istinaf başvurusu bulunmadığına göre, artık fiziksel şiddet dışındaki davacı kadının diğer iddiaların gerçekleşip gerçekleşmediği husunun bölge adliye mahkemesince inceleme olanağı bulunmamaktadır.
Bölge adliye mahkemesi tarafından verilen kaldırma kararı sonrasında, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davacı kadının fiziksel şiddet iddiasının ispatlanamadığı, davalı erkeğe yüklenebilecek başkaca bir kusurlu davranış bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge adliye mahkemesince davalı erkeğin eşine karşı fiziksel şiddet uyguladığı iddiası sabit görülmemiş, buna karşın davalı erkeğin eşine hakaret ettiği gerekçesi ile davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğu belirtilmiştir. Yukarıdaki bentte açıklandığı üzere, kusur belirlemesine ilişkin istinaf incelemesinin münhasıran davalı erkeğe yüklenen fiziksel şiddeti vakıasına hasren yapılabileceği, bölge adliye mahkemesince davalı erkeğin eşine karşı fiziksel şiddet uygulama vakıası da sabit görülmediğine göre artık davalı erkeğin kusuru bulunmadığının tespitine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde davalı erkeğin eşine hakaret ettiği gerekçesi ile boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tamamen kusurlu bulunması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
c-Yukarıda 2-b bendinde belirtildiği üzere her iki tarafın da kusuru ispatlanamamıştır. O halde, davacı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) isteğinin kabulü doğru olmayıp, tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi hükmünün yukarıda 2-a, 2-b, ve 2-c bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin Remziye'den alınarak ...'e verilmesine, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 04.10.2022 (Salı)