Esas No: 2022/1837
Karar No: 2022/7981
Karar Tarihi: 11.10.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/1837 Esas 2022/7981 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2022/1837 E. , 2022/7981 K.Özet:
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından verilen 2022/1837 E. ve 2022/7981 K. numaralı hükümde, boşanma davası ile ilgili olarak davacı-davalı kadının tam kusurlu kabul edildiği ve boşanma talebinin konusuz hale geldiği belirtilmiştir. Ayrıca davacı-davalı kadın yararına maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabul edilmediği görüşü benimsenmiştir. Kararın bozulması gerektiği gerekçesiyle, Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2, 174/1-2 ve 175. maddeleri açıklanarak, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddedilmesi, erkeğin manevi tazminat talebi yönünde karar verilmesi ve davacı-davalı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddedilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ile kendisinin reddedilen manevi tazminat talebi yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 11.10.2022 günü temyiz eden davalı-davacı ... vekili Av. ... geldi. Karşı taraf davacı-davalı ... ve vekilleri gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Davalı-davacı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda ilk derece mahkemesince “Davacı-davalı kadının, erkek eşe gönderdiği mesajların içerikleri bir bütün halinde değerlendirildiğinde ileriye dönük planlar yapıldığı da gözetilerek bunun bir barışma girişiminden/müzakeresinden öte erkekten kaynaklı kusurların affedildiği ya da en azından hoşgörüyle karşılandığını gösterir nitelikte olduğu” belirtilerek kadın tam kusurlu kabul edilmek suretiyle kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir. Kararı davacı-davalı kadın istinaf etmiş, bölge adliye mahkemesi kadının kusur belirlemesine ve kendi davasının reddine yönelik istinaf talebini kabul etmiş; Kadının erkek eşe gönderdiği mesajların barışma müzakeresi kapsamında mesajlar olup eşini affettiği anlamına gelecek mesajlar niteliğinde olmadığından kadının erkeği affettiğinin ya da en azından hoşgörü ile karşıladığının kabulünün mümkün olmadığı” gerekçesiyle erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun tespitine karar vererek kadının davasının da kabulü ile boşanmanın ferileri yönünden hüküm tesis etmiştir. İlk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere davacı-davalı kadının dava tarihinden sonra eşine " Ben seni bırakmam senin de beni bırakmayacağını biliyorum.", "Seni çok seviyorum", "Çünkü biz birbirimizi seviyoruz ben Antalya’da değilim biraz zamana ihtiyaç var bazı şeyleri yoluna koymam için ondan sonra seni buraya aldıracağım tayinini burdan bir dükkan açacağız burda yaşayacağız iyi düşün iyi karar ver" şeklinde mesajlar atmak suretiyle barışma girişiminin ötesinde eşinin kusurlu davranışlarını affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı anlaşılmaktadır. Affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylar taraflara kusur olarak yüklenemez.Gerçekleşen bu durum karşısında ilk derece mahkemesi ile bölge adliye mahkemesince kabul edilen kusurlu davranışlarına göre davacı -davalı kadının tam kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
3-Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Somut olayda yukarıda 2.bentte açıklandığı üzere davacı- davalı kadının tam kusurlu olduğu, davalı -davacı erkeğin kusurlu davranışlarının ise eşi tarafından affedildiği, en azından hoşgörüyle karşılandığı, bu sebeple erkeğe kusur isnat edilmeyeceği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece davacı davalı kadının davasının reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı ise de, erkeğin kabul edilen boşanma davası temyizin kapsamı dışında bırakılmak suretiyle boşanma hükmü kesinleştiğinden, kadının boşanma talebinin konusuz hale geldiği de görülmektedir. Bu durumda kadının boşanma davasının esası hakkında bir karar verilemeyecektir. Ancak, davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve tayin eder (HMK m. 331/1). O halde bu husus gözetilerek davacı-davalı kadının boşanma talebi hakkında, konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisi ile yargılama giderleri ve vekalet ücreti konularında, davadaki haklılık durumuna göre (HMK m. 331/1) karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
4-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir (TMK m. 175). Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere, boşanmaya sebep veren olaylarda davacı - davalı kadın tam kusurlu olup Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi koşulları somut olayda davacı – davalı kadın yararına gerçekleşmemiştir O halde, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
5-Yukarıda 2. bentte gösterilen sebeplerle boşanmaya sebep olan olaylarda davacı -davalı kadın tam kusurludur. Gerçekleşen kusurlu davranışlar aynı zamanda erkeğin kişilik haklarına da saldırı teşkil eder niteliktedir. Erkek yararına TMK m. 174/2 koşulları oluşmuştur. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet kuralları gözetilerek davalı - davacı erkek yararına uygun miktarda manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde erkeğin manevî tazminat talebinin reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
6-Boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata karar verilemez. Davacı kadın yararına Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2. madde koşulları oluşmamıştır. O halde davacı-davalı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak tazminat taleplerinin kabulü doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2., 3., 4., 5. ve 6. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 8.400 TL. vekalet ücretinin Gümüş'ten alınıp ...'e verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 11.10.2022 (Salı)