Esas No: 2021/3210
Karar No: 2022/3211
Karar Tarihi: 09.06.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3210 Esas 2022/3211 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/3210 E. , 2022/3211 K.Özet:
Davacıların, murisine tahsis edilen hattın çalıştırılmaması sebebiyle kazanç kaybının davalılardan tahsili için açtıkları tazminat davası ile men-i müdahale talebine ilişkin olarak açtıkları birleşen dava sonucunda verilen hüküm, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur. Bozma nedeni ise kısa kararla gerekçeli karar arasındaki farklılık ve çelişkidir. Mahkeme, yeni bir kısa ve bu kısa karara uygun gerekçeli karar vermek üzere hükmün bozulmasına karar vermiştir.
HMK'nın 298/3 ncü (HUMK'un 388 nci ) maddesi uyarınca hakimin, kararı gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu HMK'nın 294/3'ncü (HUMK'un 389 ncu) maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi gerektiği belirtilmektedir. Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili ya da farklı olması, Anayasa'nın 141 nci maddesi ile HMK'nın ve HUMK'nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir.
Kanun Maddeleri: HMK'nın 298/3 ncü (HUMK'un 388 nci ) maddesi, HMK'nın 294/3'ncü (HUMK'un 389 ncu) maddesi, HMK'nın 298/2'nci maddesi, Anayasa'nın 141 nci maddesi, HUMK'un 381/son fıkrası.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davacı vekili ile davalı kooperatif vekilince temyiz edilmiş ve davalı ... Belediyesi vekilinin temyiz istemi harç yatırmadığından reddedilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl davada davacılar vekili, davacıların murisinin davalı kooperatifte üye olduğunu ve minibüs hattı tahsis edildiğini, murisin hasta olduğu ve hatttı çalıştıramadığı dönemde belediye encümenliği tarafından alınan karar ile (M) plaka alımının zorunlu kılındığını ancak murise tebliğ edilmemesi nedeni ile bu zorunluluğun yerine getirilemediğini, mirasçıların hat tahsisi için başvurusunun bu nedenle reddedilmesi üzerine açılan davada lehlerine karar verildiğini ve verilen kararın Danıştay kararı ile onandığını, ayrıca bölge idare mahkemesi kararı ile yürütmeyi durdurma kararı verildiğini bu süre zarfında çalıştırılmadıkları ve eksik çalıştırıldığı dönemlerdeki kazanç kaybının davalılardan tahsilini talep ve dava etmişler, birleşen davada ise kooperatifin halen hattı çalıştırmalarını engellediğini, ceza mahkemesi kararı ile iş ve çalışma hürriyeti ihlali suçundan kooperatif ilgililerinin ceza aldıklarını ileri sürerek bu konudaki müdahalenin men'ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif vekili ve davalı ... vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacıların murisine 05.11.1987 tarihli encümen kararı ile hat tahsis edildiği, idare mahkemesinin iptal kararının da 05.11.1987 tarihli tahsis kararının hukuken geçerliliğinin koruduğu gerekçe kılındığı, ancak o dönemki belediye başkanı hakkında yapılan soruşturma neticesinde bu evrakın da incelendiği ve belediye başkanı dahil hiçbir encümen üyesi tarafından imzalanmamış olması nedeni ile hukuken geçerli bir resmi belge olmadığı kararda belirtilerek, 10 yıllık zaman aşımı süresi geçtiğinden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bu durumda 05.11.1987 tarihli kararın geçersiz olduğu ve geçersiz karara dayanan kararların da geçersiz olduğu, davacıların hukuken korunur haklarının bulunmadığı gerekçesi ile davalı kooperatif yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden ise pasif husumet yokluğundan reddine dair verilen kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/8138 E., 2019/4827 K. sayılı ilamı ile mahkeme kararı ile davacının 05.11.1987 tarihli hat tahsisi kararının yargı kararı ile geçerliliğini koruduğu mahkemece davacıların zararları belirlenip, davalı belediyeye de husumet düştüğü göz önüne alınarak davalı belediyenin de davacıların zararına neden olan olaylarda kusuru olup olmadığı saptanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili ve davalı kooperatif vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Tarafların tüm delilleri toplanıp, inceledikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, HMK'nın 298/3 ncü (HUMK'un 388 nci ) maddesi uyarınca kararı, gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu HMK'nın 294/3'ncü (HUMK'un 389 ncu) maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada HMK'nın 294/4 ncü (HUMK'un 381/son) fıkra hükmüne dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu tutanağa geçirilip, tefhim edilmekle, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde, HMK'nın 294/3 ncü (HUMK'un 389 ncu) maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Esasen, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan el çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak bulunmamaktadır. HMK'nın 298/2'nci maddesinde, gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili ya da farklı olması, yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa'nın 141 nci maddesi ile HMK'nın ve HUMK'nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksi düşünce ve uygulama yargının, yargıcın ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz.
Somut olayda, asıl dava, kooperatif üyesi olan davacıların murisleri adına tahsis edilen hattın çalıştırılmaması sebebi ile kazanç kaybının tahsiline birleşen dava ise men-i müdahale talebine ilişkin olup kısa kararda birleşen davadaki talep ile ilgili bir karar verilmemiş olmasına karşın, gerekçeli kararda birleşen davanın reddine ilişkin gerekçe yazılmış, kısa ve gerekçeli karar arasında farklılık ve çelişki yaratılmıştır. Bu durumda, 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme kararı çerçevesinde, mahkemece, kısa karar ile bağlı kalınmadan, yeni bir kısa ve buna uygun gerekçeli karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle, davacı vekili ve davalı kooperatif vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 09.06.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.