Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3008 Esas 2022/3257 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/3008
Karar No: 2022/3257
Karar Tarihi: 13.06.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3008 Esas 2022/3257 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, hizmet alım sözleşmesi kapsamında verilen teminat mektubunun iadesi için dava açmıştır. İlk derece mahkemesi davanın reddine hükmetmiştir. Ancak Yargıtay'ın bozma kararı sonrası mahkeme iş dosyalarını getirtmemiş ve işçi alacakları konusunda da açıklama yapmamıştır. Bu nedenle davacının çalıştırdığı dönemde sorumlu olacağı işçilik alacakları belirlenerek teminat mektubunun iade talebinin değerlendirilmesi gerektiği ve kararın bozulması gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri ise HMK 355. madde, 6100 sayılı HMK 373. madde ve 1086 sayılı HUMK'nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'dır.
6. Hukuk Dairesi         2021/3008 E.  ,  2022/3257 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE MAHKEMESİ : Tekirdağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 13.06.2022 gününde oy çokluğuyla karar verildi.

    MUHALET ŞERHİ

    Dava, hizmet alım sözleşmesi gereğince verilen teminat mektubunun iadesi istemine ilişkindir.
    İlk derece mahkemesince verilen kararın dairemizce 20.03.2018 tarihli ilamla bozulması üzerine mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair verilen karar davacı tarafça süresinde temyiz edilmiştir.
    Davacı tarafça sözleşme kapsamında verilen teminat mektubunun iadesi istenmekte olup, teminat mektubunun iadesi için sözleşme gereğince iade koşullarının oluşması gerekir. Öte yandan dairemizin 20.03.2018 tarihli bozma ilamında iş dosyalarının getirtilerek sonucu ve kesinleşmesi beklenilerek karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
    1086 sayılı HUMK'nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir.
    6100 sayılı HMK'da da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtayın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak doğmuştur.
    Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 10.02.1998 tarih, 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilamında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmaktadır.
    Davaya konu olayda, Dairemizin 20.03.2018 tarihli ilamı ile ilk derece mahkemesi kararı, “davalı savunmasında sözü geçen İş Mahkemeleri dosyaları getirtilerek, işçilerin taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalıştıklarının belirlenmesi durumunda, sonuçlanmalarının ve kesinleşmelerinin beklenilmesi, davalı aleyhine hüküm verilmesi halinde işçilik haklarının, davacı yüklenicinin davalı üst (asıl) işverene borcunu oluşturacağı, buna göre de sözleşmenin 12.4.1. maddesindeki teminatın iadesi ve somut olayda uğranılan zararın tazmini koşullarının oluşmayacağı sonucuna varılıp, davanın reddine karar verilmesi gerekeceğinden, davalının savunması üzerinde durulmadan, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır” gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkeme tarafından bozmaya uyulmasına karşın bozma gereği yerine getirilmemiştir. İş mahkemesi dosyalarının neticelenmesi beklenilmediği gibi bu dosyalardan doğan alacakların, davacının taraf olduğu sözleşme kapsamında çalışan işçi alacakları olup olmadığı da açıklığa kavuşturulmamıştır.
    Diğer yandan taraflar arasında yapılan hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalışan işçilerin davacı şirket dışında şirketlerle yapılan sözleşme kapsamında çalıştıkları ve davalı üst işveren olduğundan tamamı yönünden üst işverene karşı dava açıldığı anlaşılmaktadır.
    Davacının kendi yaptığı sözleşme açısından çalıştırdığı işçilerin alacaklarından kendi çalıştırdığı dönemle sınırlı olarak sorumlu olacağı dikkate alınarak bir ayrım yapılması ve davacının çalıştırdığı dönem dışında kalan döneme ilişkin bir kısım işçi alacaklarından davacının sorumlu olmayacağı göz önünde bulundurularak, davacının çalıştırdığı dönemde sorumlu olacağı işçilik alacakları belirlenerek bu miktar yönünden teminat mektubunun iade talebinin değerlendirilmesi gerekirken, davanın tümden reddine karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerektiği düşüncemle sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmamaktayım.




    Hemen Ara