Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3173 Esas 2022/3242 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/3173
Karar No: 2022/3242
Karar Tarihi: 13.06.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3173 Esas 2022/3242 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan bir tazminat davasıyla ilgili olarak yapılan yargılamada, ilk kararda ticari faize hükmedilmesi üzerine yapılan temyizde karar bozulmuş ve bozma sonrası yargılamada yasal faize hükmedilmesi usulî kazanılmış hakkın çiğnenmesi anlamına geleceği gerekçesiyle yanlıştır. Ayrıca, davalı şirketlerden biri yönünden verilen vekalet ücreti kararı kesinleşirken, bozma sonrası yargılamada aynı davalı yönünden daha yüksek bir vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru değildir. Sonuç olarak, kararın düzeltilerek onanması gerektiği hükme bağlanmıştır.
Kanun Maddeleri: 1086 sayılı HUMK'nın yürürlükte olduğu dönemde çıkartılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi ve 1086 sayılı HUMK’nın 438. maddesinin 7. fıkrası.
6. Hukuk Dairesi         2021/3173 E.  ,  2022/3242 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın davalılar ... Tic. San. Ltd. Şti. ve ... San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine yönelik verilen hüküm süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirketler arasında hizmet alım sözleşmesi bulunduğunu, sözleşme kapsamında davalı tarafından çalıştırılan dava dışı işçinin müvekkili aleyhine açtığı işçilik alacakları ile ilgili davanın işçi lehine sonuçlandığını ve bu kapsamda müvekkili tarafından ödeme yapıldığını, yapılan bu ödemeden sözleşme hükümlerine göre davalıların sorumlu olduğunu, müvekkili tarafından ödenen bedelin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... San. Ltd. Şti., .... Tic. Ltd. Şti ve davalı ... Gıda Tic. San. Ltd. Şti vekilleri davanın reddini istemiş, diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
    Mahkemece davalılar .... Tic. Ltd. Şti. ve .... Turizm Ltd. Şti hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulü ile kabul edilen miktarlara dava tarihinden itibaren ticari faize hükmedilmesine karar verilmiştir. Kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin (Kapatılan 23. Hukuk Dairesi) 10.02.2020 tarihli 2019/631 Esas, 2020/817 Karar sayılı ilamı ile; davalıların ödenen bedelin yarısından sorumlu tutulmasının doğru görülmediği ve davalı ..Ltd Şti yönünden faiz başlangıcının ödeme tarihi olması gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davalılar ...Ltd Şti ve ... Turizm Ltd. Şti.’ne karşı davanın kabulüne, diğer davalı şirketler yönünden dava dışı işçinin bu davalılar açısından çalışmasının bulunmadığı, bu davalılar yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece ilk kararda davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kabule karar verilen kısım yönünden ticari faize hükmedildiği, kararın davacı vekilince temyiz edildiği ve davacı yararına bozulduğu anlaşılmaktadır.
    1086 sayılı HUMK'nın yürürlükte olduğu dönemde çıkartılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; Yargıtayın bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hukuka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında, hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup, kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK'da da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de, bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtayın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak doğmuştur.
    Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 tarih, 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilamında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulî kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmaktadır.
    Bu açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; davacı dava dilekçesinde hükmedilecek miktara ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş olup, ilk kararda ticari faize hükmedilmiş ve bu konu derecattan geçip kesinleşmiş olduğundan bozmadan sonra yapılan yargılamada yasal faize hükmedilmesi usuli kazanılmış hakkın çiğnenmesi anlamına gelmektedir. Yine mahkemece verilen ilk kararda "Davalı ... Tur. Tic. Ltd. Şti'ne kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.Ü.T gereğince hakkında açılan dava reddedildiğinden bu davalı yararına takdir olunan 1.800,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine" karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu davalı yönünden verilen karar bozma kapsamı dışında kalmakla kesinleştiği halde bozma sonrası yapılan yargılamada davalı ... Tur. Tic. Ltd. Şti. yararına 3.400,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiş ise de; yapılan yanlışlıklar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 438. maddesinin 7. fıkrası gereğince kararın bu yönlerden düzeltilerek onanması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile “HÜKÜM” bölümünün (1) numaralı maddesinin 2., 3. bentlerinde bulunan "yasal faizi ile birlikte" ibaresinin karardan çıkartılarak yerine "en yüksek ticari faizi ile birlikte" ibaresinin ilgili bentlere yazılmasına, (8) numaralı maddesinin karardan çıkartılarak yerine "8-Davalı ... Tur. Tic. Ltd. Şti. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ve bu davalıya karşı açılan dava reddedildiğinden A.A.Ü.T. gereğince 1.800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine," maddesinin yazılmasına, bu haliyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.06.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara