Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4695 Esas 2022/3318 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4695
Karar No: 2022/3318
Karar Tarihi: 14.06.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4695 Esas 2022/3318 Karar Sayılı İlamı

6. Hukuk Dairesi         2021/4695 E.  ,  2022/3318 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 7. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 14.06.2022 gününde oy çokluğuyla karar verildi.

    MUHALEFET ŞERHİ

    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirket ile davalı kurum arasında İncesu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesine 16 ek derslik ve 3 adet atölye yapılmasına yönelik olarak 16.10.2014 tarihinde sözleşme yapıldığını, sözleşme konusu işe başlama tarihinin imza tarihinden itibaren 10 gün ve sözleşme konusu işin geçici kabule hazır hale getirilmesi için tanınan iş süresinin de iş yeri teslimi tarihinden itibaren 700 gün olduğunu, ayrıca 01.12.2014/01.04.2015 ve 01.12.2015/01.04.2016 tarihleri arasında kalan 240 gün ise iklim koşulları nedeni ile çalışmanın uygun olmadığı günler olarak belirlendiğini, 06.04.2015 tarihinde yer değişikliği hususunda İncesu Belediyesi ile davalı kurum arasında mutabakata varılmış olup okulun yerinin değiştirildiğini, iş yerinin İncesu OSB arazisine taşındığını, yeni iş yeri de iki defa vaziyet planı ile birlikte değiştirildikten sonra 29.05.2015 tarihinde yeni işyerinde inşaata başlanması yolunda müvekkillerine yazı gönderilmiş olduğunu, inşaata başlandığını, yer değişikliği nedeni ile inşaatın idarece durdurulması ile işyeri değişikliği sonucu yeni işyerinde işe başlanabileceği yolundaki yazının müvekkili şirkete gönderilmesi tarihi arasında geçen (02.09.2015/29.05.2015) süreçte toplam 109 günlük süre boyunca işin davalı tarafça durdurulduğunu, süre uzatım taleplerinin üzerine sadece 60 gün süre tanındığını, buradaki süre kaybının 49 gün olduğunu, müvekkil şirket yetkililerince sözleşme ve Yapım İşleri Şartnamesi kapsamında davalı İdareye yazılan 24.11.2014 tarihli, 06.03.2015 tarihli, 20.05.2015 tarihli, 25.05.2015 tarihli yazılar ile süre uzatımı talep edildiğini, ancak bu taleplere cevap alınamadığını, ayrıca 2014 yılı ödeneğinin de 2015 yılına aktarılması gerekirken aktarılmadığını, belirtilen nedenler ile davanın kabulü ile 2014/69557 İKN sayılı İnşaat sözleşmesi kapsamında müvekkili şirkete süre uzatımı verilmesi gerektiğinin ve verilmesi gereken sürenin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı yüklenici şirket ile müvekkili idare arasında 16.10.2014 tarihinde imzalanan İncesu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesine 16 derslik ve 3 adet atölye yapım sözleşmesi sonrasında yer tesliminin 24.10.2014 tarihinde yapıldığını, davacı şirket yer değişikliği sebebi ile idareden ek süre talep ettiğini, sözleşmenin 18. maddesi ve Yapım İşleri Genel Şartnamesinin 30. maddesine istinaden 60 günlük ek süre verilerek iş bitim tarihi 21.11.2016 tarihine ertelendiğini, yine teknik zorunluluklardan ve iş artış oranından dolayı yüklenici firmaya 44 takvim günü ilave edilerek yeni iş bitim tarihinin 04.01.2017 olarak belirlendiğini, belge asılları ile eklerinin incelendiğinde sözleşmeye aykırı davranan tarafın yüklenici inşaat şirketi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulü ile 2014/69557 İKN sayılı inşaat sözleşmesi kapsamında davacı şirkete önceden verilen 60 günlük ve sonradan verilen 44 günlük ek süreye ek olarak çalışılmayacak günler için 34 günlük daha ek süre verilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
    Karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi, davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK' nın 353/(1) - b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermiştir.
    Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Yüksek Özel Daire Sayın Çoğunluğu anılan kararı oyçokluğu ile onamıştır.
    Yüksek Özel Daire Sayın çoğunluğunun kararına aşağıda açıklanan nedenlerle katılmıyorum.
    HMK’ nın 106. maddesine göre, ‘’
    ‘’Madde 106 - (1) Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.
    (2) Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.
    (3) Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz’’.
    Maddenin gerekçesi şu şekildedir.
    ‘’Maddenin birinci fıkrasında, tespit davalarıyla ilgili genel bir tanımlamaya yer verilmiş ve ikinci ve üçüncü fıkralarında ise tespit davasının açılabilmesi için varlığı gereken şartların neler olduğuna açıkça işaret edilmiştir.
    Bu çerçevede, bir hakkın yahut hukukî ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut da bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesini hedefleyen davalara, tespit davası denir. Tespit davaları, uygulamada sıkça müracaat edilen bir dava türüdür. Çoğu kere de bir geçici hukuksal korunma türü olan delil tespiti kurumuyla karıştırılmaktadır. Bu genel tanımlama ile tespit davasının hukukumuzda caiz olduğu ve delil tespitinden tümüyle farklı bir kurum olduğu hususuna, uygulamada duyulan tereddüt giderilmek suretiyle açıklık kazandırılmıştır.
    İkinci fıkrada, kanunla belirtilen durumlar dışında tespit davası açan davacının, eda davası ile inşai davalardan farklı olarak dava açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunduğu hususunu açıkça ortaya koyması, bir şart olarak öngörülmüştür.
    Üçüncü fıkrada ise maddî vakıaların tek başlarına tespit davasına konu yapılamayacağı; ancak bir hakkın yahut hukukî ilişkinin varlığının ya da yokluğunun belirlenmesi bağlamında tespit davasına konu yapılabileceği hususu hüküm altına alınmıştır.
    Bu çerçevede, maddî vakıaların tek başlarına tespiti isteniyor ise tespit davasına değil; delil tespiti kurumuna başvurulması gerekecektir (Hükümet Gerekçesi m. 112)’’.
    Bu maddeye göre, tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Ayrıca maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.
    6100 sayılı HMK’ nın 114. maddesinde dava şartları sayılmıştır. Bu maddeye göre,
    ‘’Madde 114 - (1) Dava şartları şunlardır:
    a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
    b) Yargı yolunun caiz olması.
    c) Mahkemenin görevli olması.
    ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.
    d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.
    e) Dava takip yetkisine sahip olunması.
    f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.
    g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.
    ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.
    h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.
    ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.
    i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.
    (2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır’’.
    HMK’ nın 115. maddesine göre ise;
    ‘’Madde 115 - (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
    (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
    (3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.
    HMK’ nın 114/1 – h maddesi gereğince, bir davada hukuki yarar dava şartıdır. Aynı kanunun 115. maddesine göre, dava şartları yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilir. Bir davada, dava şartı yoksa dava, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilir.
    Mahkemece taraflar arasında düzenlenmiş bulunan eser sözleşmesi gereğince, inşaat sözleşmesi kapsamında davacı şirkete önceden verilen 60 günlük ve sonradan verilen 44 günlük ek süreye ek olarak çalışılmayacak günler için 34 günlük daha ek süre daha verilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir. Bir inşaat sözleşmesinde yükleniciye daha kaç gün verilmesinin gerekeceğinin tespiti, taraflar arasında açılacak bir eda davasında her halükarda tartışılacaktır. HMK’ nın 106/2. bendine göre, tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Aynı Kanunun 106/2. bendine göre, maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.
    Tüm bu hususlar dışında mahkemeler idareyi bağlayıcı kararlar veremezler. Açılan davada idarenin yükleniciye ifayı tamamlaması için ek süre vermesi ve bu bağlamda idareyi bağlayıcı karar vermesi amaçlandığı için eldeki tesbit davasının bu nedenle de açılması kabul edilemez.
    Açıklanan tüm bu nedenlerden dolayı somut olayda, davacı vekili tarafından açılan davanın hukuki yararı bulunmadığından reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalı olduğundan, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne dair kararın onanması yönündeki Yüksek Özel Daire Sayın Çoğunluğunun kararına katılmıyoruz. 14.6.2022



    Hemen Ara