Esas No: 2022/6687
Karar No: 2022/7914
Karar Tarihi: 15.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/6687 Esas 2022/7914 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/6687 E. , 2022/7914 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 7. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 15. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı Bakanlığa ait iş yerinde alt işveren bünyesinde çalışırken 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçiş yaptığını, sendika üyesi olduğunu, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (375 sayılı KHK) 23 üncü maddesi gereğince mevcut ücret ve sosyal haklarının korunarak kadroya geçirildiğini, kadroya geçişte imzalanan sözleşmede ücrete ilişkin kısmın asgari ücretin belli bir oranında fazlası üzerinden ödeneceğinin belirtildiğini, 2019 yılı ve sonrası için mevcut ücretlerinin üzerine sözleşmede belirtilen zam oranlarının uygulanması gerektiğini, ancak ödenmediğini ileri sürerek fark ücret, ikramiye ve ilave tediye alacaklarını talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının alt işveren bünyesinde çalışırken 696 sayılı KHK kapsamında mevcut ücret ve sosyal haklarının korunarak kadroya geçirildiğini, ücretine yapılan zamlarda Yüksek Hakem Kurulunca kabul edilen toplu iş sözleşmesi ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından belirlenen oranların dikkate alındığını, davacının ödenmeyen herhangi bir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalı İdare nezdinde taşeron Şirket bünyesinde çalışmaktayken 696 sayılı KHK gereği sürekli işçi kadrosuna geçirildiği, davacı ile davalı İdare arasındaki 02.04.2018 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin "ücret esası ve ödeme şekli" başlıklı 7 nci maddesinde işçiye her ay brüt asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak ödeme yapılacağına ilişkin düzenlemeye yer verildiği, anılan sözleşmede açıkça oranın belirtildiği, davacının kadroya geçişinden kaynaklı fark alacak kalemlerinin bulunduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının 31.12.2018 tarihli ücreti korunarak üzerine %4 zam yapıldığını, ücretinde herhangi bir indirime gidilmediğini, iş sözleşmesinde kastedilenin 2018 yılı asgari ücreti olduğunu, aksi kabulün her yıl hem asgari ücrete iş sözleşmesinde belirtilen zammın yapılması hem de bu ücrete toplu iş sözleşmesinde belirlenen oranların eklenmesi sonucunu doğuracağını, böylece ücretlerin fahiş hâl alacağını, personel ücretlerinde büyük bir dengesizlik ve eşitsizlik oluşacağını, davalı tarafından ödemelerin usulüne uygun yapıldığını, eksik ödeme bulunmadığını ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasındaki belirsiz süreli iş sözleşmesi ile toplu iş sözleşmesinin ilgili hükümleri dikkate alındığında davacının fark ücret, ilave tediye ve ikramiye alacaklarının Mahkemece hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik görülmediği, dava konusu alacakların tabi olduğu 5 yıllık zamanaşımı süresinin dava ve ıslah tarihi itibariyle dolmadığı, arabuluculuk başvuru tarihi ile dava tarihi arasındaki dönemin ıslaha konu edilmediği ve bu dönem yönünden hüküm tesis edilmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davalı Bakanlık vekilinin istnaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekilince, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine ve uygulanan toplu iş sözleşmesine ilgili hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep edilen fark alacaklarının bulunup bulunmadığı, hükmedilen alacaklara uygulanan faiz oranı ile temerrüt tarihi hususundadır.
2. İlgili Hukuk
4857 sayılı İş Kanunu'nun 22 nci ve 34 üncü maddeleri, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu (6356 sayılı Kanun), 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 sayılı Kanunla 6212 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun
(6772 sayılı Kanun), 696 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde.
3. Değerlendirme
1.Somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda arabuluculuk tarihi aşılarak dava tarihine kadar hesaplama yapılmış, Bölge Adliye Mahkemesince bu dönemin ıslaha konu edilmediği ve bu dönem yönünden hüküm tesis edilmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş ise de İlk Derece Mahkemesince dava tarihine kadar hesaplama içeren bilirkişi raporunun hükme esas alınması yerinde değildir. Arabuluculuk tarihi ile dava tarihi arasındaki talepler yönünden dava şartı gerçekleşmemiştir. Bu nedenle bu tarihler arasındaki hesaplamaların hükme esas alınması yahut alacağın tamamını belirlemek açısından tespit hükmüne dayanak oluşturması da mümkün değildir. Ancak hükmün, usulden reddi gereken dönem yönünden kesin hüküm oluşturmayacağının ileride açılması muhtemel bir ek davada dikkate alınabileceği gözetilerek bu husus bozma sebebi yapılmamıştır. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre ve özellikle davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.İlk Derece Mahkemesi tarafından hüküm altına alınan ücret zammı farkı alacağı bakımından takip eden ayın 15 inci günü itibariyle temerrüdün meydana geldiği kabulüyle faize hükmedilmiş ise de davacı işçinin ücretinin düzenlendiği 02.04.2018 başlangıç tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin 7 nci maddesinde açıkça bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Yine, Yüksek Hakem Kurulu kararıyla imzalanan en son toplu iş sözleşmesinin ikramiyeye ilişkin hükmünde; "İşçilere Ocak ve Temmuz aylarında 5’er günlük olmak üzere yılda toplam 10 günlük (5x2=10) ücretleri tutarında ikramiye ödenir." denilmektedir. İlave tediye alacağının ödeme zamanı ise 6772 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesine göre Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmektedir. Bu açıklamalara göre ödeme için tereddüde yer vermeyecek şekilde belirli ya da kesin bir vade söz konusu olmadığından kendiliğinden temerrüt gerçekleşmeyecektir.
3. Dairemizin yerleşik uygulaması uyarınca, işçi muaccel alacaklarını tek tek belirtmek kaydıyla ihtarname ile işvereni temerrüde düşürebilir. Söz konusu ihtarnamede alacak miktarlarının belirtilmesi gerekmez. Dava tarihinden önce yürütülen arabuluculuk süreci sonucunda anlaşma yapılamadığına dair düzenlenen son tutanak bu bağlamda değerlendirildiğinde dava konusu alacakların dava tarihinden önce arabuluculuk aracılığıyla talep edilmesi karşısında davalı işverenin arabuluculuk son tutanak tarihi itibariyle temerrüde düştüğünün kabulü gerekmektedir. Bu sonuç davalı işverenin usulüne uygun davet edilmesine rağmen arabuluculuk görüşmelerine katılmadığı durumlarda da geçerlidir. Dolayısıyla Mahkemece fark ücret, ikramiye ve ilave tediye alacaklarına ilişkin arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği 29.04.2020 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
4.696 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde kapsamında kamuda sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçilerin ücretlerinin tespitinde uygulanacak kurallar belirlenmiş olup burada söz konusu edilen Yüksek Hakem Kurulu kararıyla imzalanan en son toplu iş sözleşmesi, davacının 6356 sayılı Kanun hükümlerine göre yararlandığı bir toplu iş sözleşmesi değildir. Bu itibarla davacının ikramiye farkı alacağına en yüksek banka mevduat faizine hükmedilmesi gerekirken en yüksek işletme kredisi faizi uygulanması da yerinde değildir.
Açıklanan hususlar bozma sebebidir. Ne var ki bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı tarafın temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) numaralı bentlerinin çıkartılarak yerlerine;
"a) Brüt 5.027,40 TL ücret zammı farkı alacağının arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği 29.04.2020 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b)Brüt 163,45 TL ikramiye farkı alacağının arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği 29.04.2020 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c)Brüt 653,66 TL ilave tediye farkı alacağının arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği 29.04.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine," bentlerinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.