Esas No: 2021/1335
Karar No: 2022/3311
Karar Tarihi: 14.06.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/1335 Esas 2022/3311 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/1335 E. , 2022/3311 K.Özet:
Davalı ile eşit hisseli mâlik oldukları taşınmazı konu alan inşaat işinde, teslimi gereken 4 bağımsız bölümün halen teslim edilmediği ve davacı arsa sahibinin gecikme tazminatı talep ettiği bir davada, mahkeme tarafından yapılan yargılama sonunda davacının temyiz itirazlarının kabul edilerek hüküm fıkrasında belirtilen vekalet ücreti miktarında değişiklik yapıldığı ve kararın düzeltilerek onaylandığı belirtilmiştir. Kanun maddeleri ise Türk Borçlar Kanunu'nun 117. maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370/2 ve 373/2. maddeleridir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm davacı vekilince duruşmalı, davalı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı ... mirasçıları vekili Avukat ... ile temyiz talebinde bulunan davalı vekili Avukat ...'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı arsa sahibi vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile eşit hisseli mâlik oldukları taşınmazı konu alan ve davalının yüklenici, kendisinin de arsa sahibi olarak yer aldığı 07.09.2006 tarihli adi yazılı arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi akdettiklerini, 11.09.2006 tarihinde davalının yapı ruhsatı aldığını, sözleşmede inşaatın bitirileceği tarih belirtilmemişse de işin kapsam ve niteliğine göre yüklenicinin makûl sürede işi bitirmesi gerektiğini ancak bitirmediğini, teslimi gereken 4 bağımsız bölümün halen teslim edilmediğini belirterek, bağımsız bölümler için gecikme tazminatı ödenmesini talep etmiştir.
Davalı yüklenici vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmede inşaatın bitim tarihine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığından davacının gecikme tazminatı isteme hakkını ihtarname çekip makûl bir süre vererek kullanması gerektiğini, davacının kendisine isabet eden 4 bağımsız bölümü sattığını, teslim tarihinden önce satılan bağımsız bölümler için gecikme tazminatı isteyemeyeceğini, ayrıca 3. kişilerin sahip olduğu alacak haklarının bedelleri davalı tarafça ödenerek temlik alındığından davacının talep hakkının kalmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda davanın reddine dair verilen kararın, davacı tarafça istinaf edilmesi sonucunda istinaf mahkemesince ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi değiştirilerek talebin esastan reddine karar verilmiştir.
Red kararına karşı davacı tarafça temyiz kanun yoluna müracaat edilmiş, (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 2020/1684 Esas – 2020/2940 Esas – 2020/2940 Karar ve 09.11.2020 günlü kararı ile kararın gerekçe ile hüküm kısmında çelişki olması nedeniyle bozulduğu anlaşılmıştır.
Bozma ilamına uyan Bursa Bölge Adliye Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davalı yüklenici tarafından davacının payına düşen bağımsız bölümlerin satıldığı iddia edilmiş ise de anılan satış işlemleri tapu dışı - harici satım olduğundan satış iddiasına değer verilemeyeceği gibi bağımsız bölümlerin satış tarihine kadar gecikme tazminatı talep edilebileceğinden bu hususa yönelik savunmaya itibar edilmediği, ancak taraflar arasında akdedilen sözleşmede inşaatın bitirme tarihi kararlaştırılmadığından davacı arsa sahibinden süresiz olarak sözleşmenin ifasının beklenmesi istenemeyeceğinden makul süre ihtarı yapılması gerektiği, ancak davacı arsa sahibi tarafından makul süre ihtarı yapılmadığı ve TBK 117 madde anlamında bir ihtarın bulunmadığı görülmekle borcun muacceliyetinden ve yüklenicinin temerrütünden bahsedilemeyeceğinden gecikme tazminatına yönelik davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Karar, taraf vekillerince temyiz olunmuştur.
1-Dosyadaki yazılara mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davanın konusunun para olması veya para ile ölçülebilir olması halinde bu değer üzerinden belirlenen vekalet ücreti nispi vekalet ücretidir. Nispi vekalet ücretinin belirlenmesinde dava dilekçesinde talep edilen miktar esas alınır. Yargılama sırasında miktarın değişmesi ve tarafça usulüne uygun olarak dava değerinin artırılması halinde yeni bedel üzerinden nispi vekâlet ücreti belirlenir. Ancak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 12. maddesi gereğince, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için tarifenin İkinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenmelidir.
Söz konusu açıklamayı somut uyuşmazlık bakımından değerlendirdiğimizde; davacı arsa sahibi tarafından dava açılırken dava değeri 10.000,00 TL gösterilmiş ve bu miktar üzerinden harç yatırılmıştır. Mahkemece davalı yararına bilirkişi raporunda belirtilen miktar üzerinden hesaplanan 13.698,10 TL vekalet ücretine hükmedilmiş ise de, davacı tarafından yargılama aşamasında dava değeri artırılmadığından raporda belirtilen miktar üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Dava değeri 10.000,00 TL olup, bu miktar üzerinden hesaplanacak nispi vekalet ücretinin maktu vekalet ücretinin altında kaldığı anlaşıldığından mahkemece karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenen maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiş ise de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi tekrar yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK'nın 370/2 maddesi uyarınca düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının “d” bendinde belirtilen “13.698,10 TL” rakamlarının çıkartılmasına, yerine “4.080,00 TL” rakamlarının eklenmesine, kararın değiştirilmiş bu haliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacıya verilmesine, davacıdan peşin alınan harcın istek halinde iadesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir suretinin Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 14.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.