Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/6666 Esas 2022/8020 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/6666
Karar No: 2022/8020
Karar Tarihi: 16.06.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/6666 Esas 2022/8020 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/6666 E.  ,  2022/8020 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına ve dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.


    İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 17.03.2014 tarihinde genel müdür olarak çalışmaya başladığını ancak taraflar arasında çalışma şartlarının 09.04.2014 tarihinde imzalanan belirli süreli iş sözleşmesi ile düzenlendiğini, sözleşmede davalının müvekkiline iş garantisi vermeyi kabul ve taahhüt ettiğini, ancak çalışma devam ederken davalı işverenin davacıya baskı yapmaya başladığını, bunun üzerine müvekkilinin 30.06.2014 tarihli ihtarnameyi göndererek işyerinde çalışmasının engellenmek istendiğini beyanla bu durumun düzeltilmesi ihtarında bulunduğunu, ihtarnamenin ulaşmasından sonra müvekkilinin işyerine alınmadığını ve sözleşmesinin feshedildiğini belirterek bakiye ücret alacağı ile ücret alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

    II. CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde iş sözleşmesinin davacının devamsızlığı nedeniyle haklı olarak feshedildiğini, davacı tarafından talep edilen bakiye ücret ve diğer ücret taleplerinin kabulüne imkân bulunmadığını, iş sözleşmesinin belirli süreli olmadığını, belirli süreli olsa bile iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedene dayalı feshinde sözleşme süresi baz alınarak geriye kalan bakiye ücretin ödenmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin 18.12.2018 tarihli ve 2018/295 Esas, 2018/1394 Karar sayılı kararında; Bölge Adliye Mahkemesince kararın kaldırılması üzerine yeniden yapılan yargılamada; davacının bakiye ücret alacağına hak kazandığının anlaşıldığı ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun (6098 sayılı Kanun) 438 inci maddesi uyarınca dosyada davacının tasarruf ettiği miktar ile başka bir işten elde ettiği veya bilerek elde etmekten kaçındığı gelire ilişkin veri bulunmadığından söz konusu alacaktan mahsup yapılmadığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

    B. Gerekçe ve Sonuç
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 12.03.2019 tarihli ve 2019/629 Esas, 2019/683 Karar sayılı kararıyla; davalı işveren tarafından davacının iş sözleşmesinin mazeretsiz devamsızlık haklı nedenine dayalı şekilde feshedildiği iddia edilmiş ise de davacının hakkında tutanak tutulan günlerde sağlık raporlu olduğu, davalı işyerinde çalışan iki işçi tarafından verilen dilekçe içeriklerinin soyut isnatlara dayandığı buna göre davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin feshinde haklı neden bulunduğu hususunun ispatlanamadığı, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinin sekizinci maddesinde işçinin iş sözleşmesinin belirlenen iki yıldan önce feshedilmesi halinde geri kalan ücretin defaten işveren tarafından ödeneceğinin cezai şart olarak kararlaştırılmış olduğu, davacının çalıştığı süre ve geri kalan süre dikkate alınarak aldırılan bilirkişi raporunda 6098 sayılı Kanun'un 182 nci maddesinin son bendi dikkate alınarak cezai şartın indirim yapılarak belirlendiği ve Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

    V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
    A. Bozma Kararı
    1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

    2. Dairemizin 25.01.2021 tarih ve 2020/4618 Esas, 2021/2136 Karar sayılı ilâmı ile;
    " İlk derece Mahkemesince, taraflar arasındaki iş sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart alacağı hüküm altına alınmıştır. Temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde de açıklandığı üzere Türk Borçlar Kanunu 182/son hükmü gereği hakim aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir. Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 09/04/2014 tarihinde imzalandığı, 2 yıllık garanti süre öngörüldüğü, 2 yıldan önceki fesihlerde bakiye süre ücretinin ödenmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. İş sözleşmesi 03/07/2014 tarihinde fesh edilmiş olup hükme esas alınan bilirkişi raporunda 03/07/2014- 10/04/2016 tarihleri arasındaki dönem için davacının alacağı ücretler hesaplanmıştır. Bölge Adliye Mahkemesi karar gerekçesinde "... bilirkişi raporunda TBK 182/son maddesi dikkate alınarak cezai şartın indirim yapılarak belirlendiği yapılan hesaplamadan anlaşılmaktadır " şeklinde açıklama yapılmış ise de söz konusu hesaplamada indirime rastlanmamıştır. Mahkemece, Türk Borçlar Kanunu 182/son hükmü gereği indirim hususunun değerlendirilmesi gerekmekte olup kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir." gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

    B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
    "Davalı iş veren tarafından davacının mazeretsiz ve geçerli bir neden bulunmadan İş Kanunun 25/g maddesi uyarınca devamsızlık yapmış olması nedeniyle haklı nedenle iş akdinin fesih edildiğini iddia etmiş ise de gerek dinlenen tanıklardan, gerekse dosya içerisine ibraz edilen raporlardan tutanak tutulan günlerde davacının raporlu olduğu anlaşılmakla, ispat yükü altında bulunan davalı tarafça davacının iş akdinin kendileri tarafından haklı olarak feshedildiğinin yasal ve yöntemince ispat edilemediği, iş sözleşmesinin işveren tarafından fesih edildiği, davacının talep ettiği bakiye dönem ücreti alacağının belirli süreli sözleşmelerde söz konusu olacağı anlaşılmakla, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 438/1 maddesinde " işveren haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesini derhal feshederse işçi, belirsiz süreli sözleşmelerde, fesih bildirim süresine; belirli süreli sözleşmelerde ise, sözleşme süresine uyulmaması durumunda bu sürelere uyulmuş olsaydı kazanabileceği miktarı, tazminat olarak isteyebilir." hükmü doğrultusunda doğrultuda bakiye süre; fesih tarihi ile iş sözleşmesinin kararlaştırılan yürürlük bitiş tarihi arasındaki süredir. Bu kapsamda davacı ile davalı işveren arasındaki iş sözleşmesinin 09/04/2014 tarihinde imzalandığı, sözleşmenin 03/07/2014-10/04/2016 dönemine ilişkin belirli süreli iş sözleşmesi olduğu, 2 yıllık garanti süre öngörüldüğü, 2 yıldan önceki fesihlerde bakiye süre ücretinin ödenmesi gerektiği hüküm altına alındığı tespit edilmiştir.Tüm dosya kapsamından davacının iş sözleşmesinin 03/07/2014 tarihinde davalı işveren tarafından fesh edildiği tespit edilerek davacının alacağı 03/07/2014- 10/04/2016 tarihleri arasındaki dönem için 22/09/2016 havale tarihli bilirkişi raporunda hesaplama yapılarak davacının Bakiye Dönem Ücretinin 70.147,60TL olduğu tespit edilmekle, davacının çalıştığı süre ve geri kalan süre dikkate alınarak Türk Borçlar Kanunun 182/son maddesi gereğince %50 indirim yapılarak davacının davalıdan 35.073,80TL brüt bakiye dönem alacağının olduğuna dair aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir. " gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

    VI. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; 6098 sayılı Kanun'un 182 nci maddesinin son bendi hükmü gereği cezai şart tutarının belirlenmesinde hakime verilen takdir hakkının kullanılmasında işçinin işi yapmaması nedeniyle tasarruf ettiği miktar, diğer bir işten elde ettiği gelirler veya kazanmaktan kasten feragat ettiği şeylerin kalan süreye ait ücretten indirilmesi gerektiğini, davacının iş sözleşmesinin feshinden sonra iş aradığı halde bulamadığını ve herhangi bir gelir elde etmediğini %50 oranında yapılan indirimin yerinde bulunmadığını, davacıya ihbar tazminatı ödenmesi gerektiğinin gözetilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

    2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının iş sözleşmesinin belirli süreli iş sözleşmesi olmadığı, belirli süreli iş sözleşmesi olarak sayılabilmesi için objektif koşulları taşımadığı,bu nedenle bakiye süre ücreti talep imkanı bulunmadığı, davacının iş sözleşmesinin haklı nedene dayalı olarak feshedilmesine karşın bu hususun hiç incelenmediği ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.


    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık dava konusu cezai şart tutarının belirlenmesinde 6098 sayılı Kanun'un 182 nci maddesinin son fıkrasının gözetilip gözetilmediği hususuna ilişkindir.

    2. İlgili Hukuk
    6098 sayılı Kanun'un 'cezanın miktarı, geçersizliği ve indirilmesi' kenar başlıklı 182 nci maddesi son fıkrası " Hâkim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir' hükmünü içermektedir.

    3. Değerlendirme
    Yukarıda yapılan açıklamalar ile dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; taraflar arasında imzalanan 09.04.2014 tarihli sözleşme nitelik olarak asgari süreli sözleşmedir. Asgari süreli sözleşmeler, tarafların bildirimli fesih haklarını asgari bir süre için ortadan kaldırırlar. Bu sözleşmeler tarafların öngördükleri asgari sürenin bitimi ile kendiliğinden sona ermez, belirsiz süreli sözleşme olarak devam ederler. Bu nedenle belirli süreli iş sözleşmesi olarak kabul edilmeleri mümkün değildir. İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde yer alan, taraflar arasındaki 09.04.2014 tarihli sözleşmenin belirli süreli iş sözleşmesi olduğuna yönelik açıklamalar isabetli değil ise de sonuca etkili görülmemiştir. Mahkemece bozma sonrası yargılama sonucunda, cezai şarttan indirim yapılırken davacı işçinin niteliği, yaptığı iş, ücreti ve 2 yıllık sürenin çalışılan ve çalışılmayan kısmı ile tarafların durumu gözetilerek makul oranda bir indirim yapıldığı, netice itibarıyla verilen hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı, diğer temyiz nedenlerinin bozma ilâmının kapsamı dışında kaldığı dikkate alındığında davalı ve davacı vekillerinin temyiz itirazlarının yerinde bulunmadığı anlaşılmıştır.


    VII. KARAR
    Açıklanan sebeplerle;
    Uyulan bozma kararı gereğince tesis edilmiş İlk Derece Mahkemesi kararında hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik olmamasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmamasına göre yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

    Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davalı tarafa yükletilmesine ,



    Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

    16.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


















    GD

    Hemen Ara