Esas No: 2022/6835
Karar No: 2022/9390
Karar Tarihi: 21.11.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/6835 Esas 2022/9390 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2022/6835 E. , 2022/9390 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı kadın tarafından Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesine dayalı olarak açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda, davalı erkek ağır kusurlu bulunarak davanın kabulü ile tarafların boşanmasına ve ferilerine karar verilmiş, bu karara karşı davalı erkek tarafından tümü yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf başvurusunun incelenmesi sonucunda bölge adliye mahkemesince “davacı tarafından dilekçeler teatisi aşamasında tanık deliline dayanılmamıştır. Davacı vekili, davalı vekilinin de hazır olduğu 06/03/2019 tarihli ön inceleme duruşmasında tanıklarını bir sonraki celsede hazır edeceklerini beyan etmiş ve 24/04/2019 tarihli duruşmada da tanıklarını hazır etmiş ve mahkemece de hazır olan tanıklar dinlenmiştir. Davacı vekili hazır etmek suretiyle dinlenen tanık beyanları mahkemece saptandıktan sonra 26/06/2019 tarihli duruşmadaki şifahi beyanı ile dava dilekçelerini ıslah etmek üzere süre talep etmiş ve verilen 1 haftalık kesin süreden sonra ibraz olunan 10/09/2019 hâkim havale tarihli dilekçe ile dava dilekçesini ıslah etmiştir. Islah dilekçesinde ... vakıa ileri sürülmemiş, dilekçeler aşamasında dayanılmayan tanık delili dahil deliller bildirilmiştir. Islah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren sonuç doğurur ve ... delil gösterme imkanı bulunur ise de, ... vakıanın ileri sürüldüğü veya vakıaların değiştirildiği hallerde bunların ispatı için tanık dinlenebilir. Oysa ıslah dilekçesinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verdiği ileri sürülen vakıalar değiştirilmemiş veya ... vakıa ileri sürülmemiştir. Bu nedenle, ıslah dilekçesi ile dilekçeler teatisi aşamasında ileri sürülen vakıalara ilişkin olarak, dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde dayanılmayan ve bildirilmeyen delil kısmının ıslahı mümkün değildir. Yani olmayan bir şeyin ıslahı mümkün olmadığı gibi davalı tarafın açık muvafakatı olmaksızın iddianın genişletilmesi yasağına tabi bulunan tanık beyanları dinlendikten sonra bulunulan ıslah beyanı ve ibraz olunan ıslah dilekçesi ile geçmişe dönük olarak iddianın genişletilmesi yasağına tabi bulunan tanık beyanlarına -ıslahın yapıldığı andan itibaren sonuç doğuracağı nazara alındığında itibar edilmesi sonucunu doğurmaz. Hal böyle olunca, davacının delilleri ispat edemediği anlaşıldığından davanın reddi gerekirken kabul doğru olmamıştır” gerekçesi ile hükmün kaldırılmasına yerine davanın reddine karar verilmiştir. Davacı kadın hükmün tamamı yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Bölge adliye mahkemesince her ne kadar “Kanunun tayin ettiği süreler aksi kanunda öngörülmedikçe kesindir (HUMK m. 163). Bu süreleri hakim azaltıp çoğaltamaz (HUMK m. 159). Kanuni süre içinde yapılması gereken bir işlem, o süre içinde yapılmaz ise, sürenin ilişkin olduğu hak düşer. Bir işlemin kanuni süre içinde yapılıp yapılmadığı da mahkemece res'en gözetilir” gerekçesi ile ıslah dilekçesinin verilen sürede ibraz edilmediği bu nedenle ıslah dilekçesine itibar edilemeyeceği belirtmiş ise de; Anayasa Mahkemesi’nin 2019/18931 başvuru numaralı, 24/11/2021 tarihli kararında da belirtildiği üzere “Mahkemenin kanun
yolu ve süresini taraflara doğru gösterme yönündeki yükümlülüğü gözönüne alındığında kanun yoluna başvuru süresinin mahkeme tarafından hatalı gösterilmesinin sonuçlarına katlanmak zorunda bırakılan başvurucunun üzerinde, istinaf merciinin yorumunun ağır bir yüke sebep olduğu, başvurucunun katlanmak zorunda kaldığı külfetin hedeflenen meşru amaçla orantısız olduğu” dolayısıyla ıslah dilekçesinin süresinde olmayacağının kabulü kararının ölçülü olmayacağı ve bu sonucu ... başına tarafa yüklemenin ... yargılanma hakkını ihlal edeceği aşikardır. Somut olayda, mahkeme tarafından bir sonraki celseye kadar verilen ve ihtaratı yapılarak kesin hale getirilmeyen süre içinde ibraz edilen ıslah başvurusunun zamanında yapıldığının kabulünü gerektirecektir.
Yine bölge adliye mahkemesince “ıslahın teşmil edeceği noktadan itibaren bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğuracağı, geçmişte dinlettiği tanık beyanlarını geçerli hale getirmeyeceği”nden bahisle ıslah talebinin değerlendirilmemesi gerektiğini belirtmiş ise de; HMK ‘un 176 ıncı maddesinin 1. fıkrasına göre “taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir”, yine aynı kanunun 179 uncu maddesinin 1 ... fıkrasına göre de, “Islah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğurur”. Hükümleri karşısında davacı kadın tarafından sunulan ıslah dilekçesinde dayanılan tanıkların daha önce dinlenmiş olması halinde de yeniden dinlenilmesi gerekecek olsa dahi usul ekonomisi açısından dinlenilmiş tanık beyanları ile yetinilmesine karar verilebileceğinin gözardı edilmesi doğru bulunmamıştır. O halde dinlenilen tanıkların yeniden dinlenilmeyip ıslah çerçevesinde değerlendirilmesi usul ekonomisi düşüncesi ile hatalı görülmemiştir.
Davacı kadın vekili tarafından ibraz edilen ıslah dilekçesinde ... bir vakıaya dayandığının kabulü gerekmektedir. Şöyle ki; Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre, tarafların dava veya cevap dilekçelerinde (HMK m. 119/l-e-f, HMK m. 129/1-e-f) iddia ve savunmanın dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini ve iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğini açıkça göstermek zorunluluğu bulunmaktadır. Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. (HMK m.176) Islah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğurur. (HMK m. 179) HMK'nun 176 vd. maddelerine göre, taraflardan herbiri dava/cevap dilekçesini ıslah ederek ... bir vakıa ekleyebilir ... vakıa için delil gösterebilir. Davacı kadın, dava dilekçesinde herhangi bir delil bildirmemiş, 10/09/2019 tarihli dilekçe ile davasını ıslah etmiş ve bu dilekçesinin değerlendirilmesi talebinde bulunmuştur. Bu durumda, davacı kadın dilekçeler aşamasında delil bildirmediğinden bölge adliye mahkemesi kararında da belirtildiği üzere sadece ıslah dilekçesi ile ileri sürdüğü ... vakıalara yönelik delil bildirebilecek olduğu sabittir. Yapılan incelemede davacı kadının ıslah dilekçesi ile “fiziksel ve psikolojik baskı” denilmek suretiyle dava dilekçesinde olmayan fiziksel baskı diğer bir anlatımla şiddet vakıasına dayandığının kabulü gerekir. O halde ıslah ile dayanılan bu vakıa yönünden, bildirdiği ve dinlenilen tanık beyanları ile birlikte tüm dosya kapsamına göre inceleme yapılarak sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken ıslah dilekçesinin yazılan gerekçelerle dikkate alınmaması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, oy birliğiyle karar verildi. 21.11.2022 (Pzt.)