Esas No: 2004/111
Karar No: 2004/98
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2004/111 Esas 2004/98 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2004/111 E. , 2004/98 K.- İDARI YARGI YERININ GÖREVE ILIŞKIN OLMAYAN KARARI ÜZERINE ADLI YARGI YERINCE RE’SEN YAPILAN BAŞVURU
- SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (506) Madde 79
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacı : B. K. Y. K.Bşk. Davalı : Yozgat Sigorta İl Müdürlüğü O L A Y : 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen bildirgeler ile sigorta primleri bordrolarının zamanında Kuruma verilmediği nedeniyle 12.013.933.000.-TL. idari para cezası uygulanmış, adıgeçen Kooperatif Başkanlığınca yapılan itiraz Kurum ilgili ünitesince reddedilmiştir. Kooperatif Başkanlığınca , söz konusu idari para cezasının kaldırılması istemiyle, 27.6.2003 gününde adli yargı yerinde itirazda bulunulmuştur. YOZGAT SULH CEZA MAHKEMESİ; 24.9.2004 gün ve E: 2003/159 Müt. sayı ile, evrakın incelenmesinden 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 140/4. maddesi gereğince bu konu ile ilgili itiraza bakma görevinin idare mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine ve dosyanın yetkili ve görevli Kayseri İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş; bu karar, itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir. KAYSERİ İDARE MAHKEMESİ; 12.10.2004 gün ve E:2004/1771, K:2004/1502 sayı ile, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 3622 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ile değişik 9. maddesinin 1. fıkrasında, “Çözümlenmesi Danıştay’ın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir. Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir.” hükmüne yer verildiği; 2. fıkrasında da, “Adli veya askeri yargı yerlerine açılan ve görevsizlik sebebiyle reddedilen davalarda, görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra birinci fıkrada yazılı otuz günlük süre geçirilmiş olsa dahi, idari dava açılması için öngörülen süre henüz dolmamış ise bu süre içinde idari dava açılabilir.” kuralının belirtildiği, Mahkeme esasına kaydedilen dosyanın incelenmesinden, davacı yukarıda belirtilen yasa hükmüne uygun bir şekilde düzenlenmiş ve Mahkemeye hitaben yazılmış bir dava dilekçesi ile dava açmadığından dosyanın esas kaydının kapatılarak Yozgat Sulh Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. Bunun üzerine dava dosyası, Yozgat Sulh Ceza Mahkemesi Hakimliğinin 9.11.2004 tarih ve 2003/159 Müt. sayılı yazısı ile “Anayasa Mahkemesi Başkanlığına- Uyuşmazlık Mahkemesi Sıfatı İle- Gönderilmek Üzere Cumhuriyet Başsavcılığına” tevdii edilmiş; Yozgat Cumhuriyet Başsavcılığının 11.11.2004 tarih ve 16180 Muh. sayılı havalesi ile de Anayasa Mahkemesi Başkanlığına gönderilmiş ise de, Anayasa Mahkemesi Başkanlığının 19.11.2004 gün ve 1432 sayılı yazısı ile “… ilgisi nedeniyle …” Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına iletilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün Tülay TUĞCU’nun Başkanlığında, Üyeler: Dr. Atalay ÖZDEMİR, M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Z. Nurhan YÜCEL, Esen EROL, Turgut ARIBAL ve Abdullah ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 6.12.2004 günlü toplantısında, Raportör- Hakim İsa YEĞENOĞLU’nun 2247 sayılı Yasada öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Nevzat ÖZGÜR’ün başvurunun reddi gerektiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Anayasa’nın “Yargı”yı düzenleyen Üçüncü Bölümünün “II. Yüksek Mahkemeler” başlıklı kısmında, sırasıyla A. Anayasa Mahkemesi, B. Yargıtay, C. Danıştay, D. Askeri Yargıtay, E. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, F. Uyuşmazlık Mahkemesi sayılmış olup, 158. maddesinde “ Uyuşmazlık Mahkemesi adlî, idarî, ve askerî yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir. Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluşu, üyelerinin nitelikleri ve seçimleri ile işleyişi kanunla düzenlenir. Bu mahkemenin Başkanlığını Anayasa Mahkemesince, kendi üyeleri arasından görevlendirilen üye yapar. Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır. hükümlerine yer verilmiştir. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinin birinci fıkrasında “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu Kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir.” denilmiş; “Mahkemenin Kuruluşu” başlıklı 2. maddesinde “Uyuşmazlık Mahkemesi bir Başkan ile oniki asıl, oniki yedek üyeden kurulur. Uyuşmazlık Mahkemesi, hukuk ve ceza bölümlerine ayrılır. Hukuk uyuşmazlıkları Hukuk Bölümünde, ceza uyuşmazlıkları Ceza Bölümünde karara bağlanır. Her bölüm, bir Başkan ile altı asıl üyeden kurulur. Birlikte toplanan Hukuk ve Ceza Bölümleri, Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunu teşkil ederler. Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu, bu Kanunla belli edilen görevleri yerine getirir ve ayrıca bölümler arasında çıkan olumsuz görev uyuşmazlıklarında görevli bölümü belli eder. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı, Anayasa Mahkemesince kendi asıl ve yedek üyeleri arasından seçilir. Bölümler ve Genel Kurul, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanının Başkanlığı altında toplanır. (Değişik: 21.01.1982- 2592/1 mad.) Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümüne, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ile Danıştay Genel Kurulunca kendi Başkan ve üyeleri arasından gösterecekleri iki kat aday arasından ikişer asıl, ikişer yedek üye Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca; Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Genel Kurulunca askeri hakim sınıfından olan daire başkan ve üyeleri arasından gösterilecek iki kat aday arasından iki asıl, iki yedek üye Cumhurbaşkanınca seçilir. (Değişik: 21.01.1982 -2592/1 mad.) Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümüne, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca kendi Başkan ve üyeleri arasından gösterilecek iki kat aday arasından üç asıl, üç yedek üye Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca; Askeri Yargıtay Genel Kurulunca daire başkan ve üyeleri arasından gösterilecek iki kat aday arasından üç asıl, üç yedek üye Cumhurbaşkanınca seçilir. Bölümlerde ve Genel Kurulda toplantı yeter sayısı, asıl üyelerin mazeretleri halinde yedek üyeler alınmak suretiyle sağlanır.” hükümleri yer almış; üçüncü maddesinde ise Uyuşmazlık Mahkemesi işlerinin yönetim ve yürütülmesinin Başkanın ödevi olduğuna, Uyuşmazlık Mahkemesinin Başkan tarafından temsil edileceğine, Başkanın mazereti halinde Anayasa Mahkemesince kendi asıl ve yedek üyeleri arasından dönem başında seçilip görevlendirilecek bir üyenin Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanına vekalet edeceğine işaret edilmiştir. Belirtilen Anayasa ve Yasa hükümlerinden, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı ile Başkan Vekilinin Anayasa Mahkemesi üyeleri arasından seçilip görevlendirilmesi nedeniyle organik bir bağ bulunmakta ise de, yargısal yönden her iki bağımsız yüksek mahkeme arasında herhangi bir işlevsel bağ olmadığı açıkça anlaşılmakta olup, Anayasanın 85. ve 148. maddeleri ile 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 18. maddesinde görevleri gösterilen Anayasa Mahkemesinin “Uyuşmazlık Mahkemesi Sıfatı” ile görev yapması söz konusu değildir. Başvurunun yasaya uygunluğuna gelince: Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 13.10.1988 tarih ve 19958 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararının sonuç kısmında, “ 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un bütünü ile incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanun’un uygulanması yönünden, 2. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “ceza uyuşmazlıkları” ibaresinden, savcının ya da şahsen davacının talebiyle başlayan yargılanması sonucunda sanığın mahkûmiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda Askeri ve Adli Ceza Mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması; bunun dışında kalan tüm görev ve hüküm uyuşmazlıklarının “hukuk uyuşmazlığı” sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır.” denilmekte olup, adli ceza mahkemesi ile idare mahkemesi arasında görev uyuşmazlığı doğduğu öne sürüldüğüne göre, başvurunun 2247 sayılı Yasa’nın uygulanması yönünden “hukuk uyuşmazlığı” kapsamında bulunduğu açıktır. Hukuk uyuşmazlıklarında, görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesi ancak aynı yargı düzeni içinde yer alan mahkemeler arasında olanaklı olup; bu hususa ilişkin H.M.U.K’nun 27. maddesiyle İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin 1. fıkrası (a) bendinin ikinci cümlesinde yer alan “görev” kuralları, aynı yargı düzeni içindeki mahkemelerin işbölümü esasına ilişkin düzenlemelerdir. Oysa yargı yolunu değiştiren görevsizlik kararı verilmesi durumunda , görevli olduğundan bahisle farklı bir yargı düzeninde yer alan mahkemeye dava dosyasının gönderilebilmesine olanak tanıyan bir düzenleme bulunmamaktadır. Göreve ilişkin kararın, işbölümü esasına göre veya yargı yolu bakımından verilmiş olması farklı sonuçlar doğurmaktadır. İşbölümü esasına göre verilen görevsizlik kararı sonucu dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi durumunda; dava başvuru tarihi itibariyle görevli mahkemede açıldığı kabul edilmektedir. Yargı yolunu değiştiren görevsizlik kararı verilmesi durumunda ise, görevli olduğu işaret edilen yargı yerinde, bu yargı yerinin uyguladığı usul kurallarına uygun olarak yeniden dava açılması zorunlu bulunmaktadır. Olay kısmında belirtildiği üzere, adli yargı yerince görevsizlik kararı verilerek dava dosyasının idari yargı yerine gönderilmesi üzerine, bu yargı yerince, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3 ve 9. maddelerinde öngörülen usule uygun şekilde İdare Mahkemesinde açılmış bir dava bulunmadığı nedeniyle adli yargı yerine ait dava dosyasının Mahkemesine iade edilmiş olması, yukarıda yapılan tespite uygun düşmektedir. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanunun 14. maddesine göre, olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararın kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi , hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir. Olayda, Yozgat Sulh Ceza Mahkemesince verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta ise de, Kayseri İdare Mahkemesinin kararı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3 ve 9. maddelerinde öngörülen usul ve yönteme uygun şekilde dava açılmadığı nedeniyle dosyanın Mahkemesine iadesi yolunda olup, ortada olumsuz görev uyuşmazlığı doğmasına neden olacak şekilde idari yargı yerince göreve ilişkin olarak verilmiş bir karar bulunmamaktadır. Diğer taraftan, olumsuz görev uyuşmazlığının bulunması halinde, 2247 sayılı Yasanın 14. maddesine göre bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebileceğinden, yargı yerlerince anılan 14. madde kapsamında oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için re’sen Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulabilmesine olanak bulunmadığı da açıktır. Belirtilen nedenlerle, Yasada öngörülen koşulları taşımayan ve yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddi gerekmektedir. SONUÇ :2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan ve yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 6.12.2004 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.