Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7290 Esas 2022/8057 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/7290
Karar No: 2022/8057
Karar Tarihi: 20.06.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7290 Esas 2022/8057 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/7290 E.  ,  2022/8057 K.

    "İçtihat Metni"



    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 25. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 1. İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince 14.04.2022 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.

    Ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    Temyiz istemi, temyiz konusu miktar veya değerin kesinlik sınırının altında olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine yönelik Bölge Adliye Mahkemesinin14.04. 2022 tarihli ek kararına ilişkindir.

    Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

    Dosya içeriğine göre, karar tarihindeki Merkez Bankası dolar efektif satış kuru üzerinden Türk lirasına çevrilmesi ile hesaplanan reddedilen toplam miktar dikkate alındığında, kararın kesinlik sınırının altında kaldığından söz edilemeyeceğinden kararın kesin olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen ek kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesine aykırı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda temyiz dilekçesinin kesinlik sebebiyle reddine ilişkin ek kararın hatalı olduğu anlaşılmakla; 14.04.2022 tarihli ek kararın bozularak ortadan kaldırılması gerekir.

    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 01.07.2011 tarihinde davalı Şirkete ait Kuzey Irak’taki inşaat şantiyelerinde saha kalfası olarak çalışmaya başladığını, müvekkilinin bu çalışmasının 26.11.2012 tarihine kadar aralıksız devam ettiğini, aylık net 2.500,00 USD fix ücret verildiğini, işyerinde verilen üç öğün yemek ile yatmak için koğuştan yararlandığını, davalı tarafça müvekkilinin son dört aylık ücretinin ödenmediğini, sürekli olarak işin bitip teslim edildiğinde ödeneceği söylenerek çeşitli bahaneler uydurulduğunu, iş bitince davacının yurda gönderildiğini, müvekkili davacının işyerinde haftanın yedi günü çalıştığını, dinî bayramların birinci günü dışında tüm ulusal bayram ve genel tatillerde çalışmaya devam ettiğini, işyerinde 08.00-18.00 saatleri arasında çalışma yapıldığını, 1 saat yemek molası kullanıldığını, 18.00’den sonra da çalışmalarının bulunduğunu, söz konusu çalışmalarının karşılığının ve son dört aya ait ücretinin ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.

    II. CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dava dilekçesinde müvekkili Şirketin Kuzey Irak’taki inşaat projesinde çalıştığına dair iddia içeren tüm beyanlarının gerçek dışı olduğunu, müvekkili Şirket kapsamı ve adı altında Kuzey Irak’ta yapılan bir proje bulunmadığını, davacının müvekkili Şirket bünyesinde ... ... ilçesindeki Çiftlik İlköğretim Okulu Projesi’nde asgari ücretle inşaat ustası olarak 18.05.2012 tarihinde işe başladığını ve mazeretsiz günlerce işe gelmediğinden 26.11.2012 tarihinde çıkışının yapıldığını, davacının işi kendisinin bıraktığını, hizmet süresine göre davacının kıdem tazminatına hak kazanamadığını, söz konusu proje kapsamındaki çalışmalarda fazla çalışma yapılmadığını, yapılması hâlinde fazla çalışma ücretleri ödendiğinden davacının fazla çalışma ücreti talebinin yerinde olmadığını, müvekkili davalıya ait işyerinde cumartesi günü öğleden sonra ve pazar günleri ile resmî ve dinî bayramlarda çalışma yapılmadığını, yıllık ücretli izinlerin düzenli kullandırıldığını, davacının hak kazandığı hiçbir alacağının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalı nezdinde Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtlarına göre 10.01.2012-26.11.2012 tarihleri arasında toplam 10 ay, 16 gün süre ile aylık net 2.500,00 TL ücret karşılığında çalıştığı, iş sözleşmesinin ihbar ve kıdem tazminatını gerektirmeyecek şekilde sona erdiğini ispat yükü kendisine düşen davalı tarafından bu hususun ispat edilemediği kanaatiyle davacının ihbar tazminatına hak kazandığı; ancak kıdem süresi bir yılı doldurmadığı anlaşıldığından davacının kıdem tazminatına hak kazanamadığı, davacı tanıklarının beyanı doğrultusunda davacının haftalık ortalama dokuz saat fazla çalışmasının bulunduğu; ayrıca ayda iki hafta tatilinde izin kullanmaksızın çalıştığı, davacı tanıklarının beyanını kapsayan dönemde genel tatil günü bulunmadığından ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağına hak kazanıldığının davacı tarafça ispat edilemediği, davacının son dört aya ait ücretlerinin ödendiği davalı Şirket tarafından banka kaydı ya da yazılı bir delil ile ispat edilemediğinden davacının bakiye ücret alacaklısı olduğunun kabulü ile kıdem tazminatı ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının reddine; ihbar tazminatı, ücret, fazla çalışma ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarının kabulüne karar verilmiştir.


    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

    B. İstinaf Sebepleri
    1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin hizmet süresinin eksik tespit edildiğini, yurt dışı giriş çıkış kayıtları incelendiğinde iddia ettikleri tarihte giriş çıkışlarının görüleceğini, davacının ücretinin 2.500,00 USD olduğunun gerek tanık beyanları gerekse davalı tarafça bankaya yapılan ödemeler ile kanıtlandığını; ancak Mahkemenin bu konudaki kararında hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda alacakların TL cinsinden hesaplandığını ve kura bölünerek alacakların USD karşılığının tespit edildiğini, alacakların USD cinsine çevrilirken hata yapıldığını, davacının ücretinin baştan itibaren USD karşılığının tespit edilerek buna göre hesaplama yapılması gerektiğini, fazla çalışma, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının tanıkların çalışma süresi ile sınırlı hesaplanmasının hatalı olduğunu, tanıkların işyerindeki çalışma düzeninden söz ettiğini, tanıkların 2011 yılı 6. ay ile 2012 yılı 2. ay arasında çalışmalarına rağmen hesaplamanın bu süreden de kısa bir dönem için yapıldığını; ayrıca uygulanan %30 indirimin dosya kapsamı ile bağdaşmadığını ve yüksek olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.

    2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının tanıklarından İ. Y. tarafından açılan davada, davacı vekiline hizmet tespiti davası açması için süre verildiğini, açılan hizmet tespiti davasının ... 22. İş Mahkemesinin 2014/542 Esas sayılı dosyası ile reddedildiğini, dolayısıyla söz konusu tanığın işyerinde çalışmadığı sabit olduğundan beyanının hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, davacı tanıklarının müvekkili Şirkete karşı davası bulunduğundan bu sebeple de beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini, müvekkili Şirketin Kuzey Irak’ta projesinin bulunmadığının emsal maliyetteki ... 19. İş Mahkemesinin 2014/712 Esas ve 2016/139 Karar sayılı kararı ile tespit edildiğini, emsal ücret araştırması talep edilmiş olmasına rağmen bu talep kabul edilmeyerek fahiş ücret üzerinden alacakların hesaplandığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, davacının hizmet süresi ve ücret miktarına ilişkin Mahkeme tespitinin, hüküm altına alınan fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının miktarının, hüküm altına alınan alacakların cinsinin, Mahkemece yapılan indirim oranının dosya kapsamına uygun olup olmadığı hususlarına ilişkindir.


    2. İlgili Hukuk
    1.4857 sayılı İş Kanunu'nun 32, 37, 41, 44, 46, 47 nci maddesi hükümleri.

    2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.12.2017 tarihli ve 2015/9-2698 Esas, 2017/1557 Karar sayılı kararı ile kararda belirtilen konuya ilişkin diğer içtihatlar.

    3. Değerlendirme
    1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

    2. Taraflar arasında davacının hizmet süresi konusunda ihtilaf bulunmaktadır. Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının 01.07.2012-26.11.2102 tarihlerinde davalıya ait Kuzey Irak şantiyesinde çalıştığını beyan etmiştir. Davalı vekili ise davacının dava dilekçesinde müvekkili Şirketin Kuzey Irak’taki inşaat projesinde çalıştığına dair iddia içeren tüm beyanlarının gerçek dışı olduğunu, müvekkili Şirket kapsamı ve adı altında Kuzey Irak’ta yapılan bir proje bulunmadığını, davacının müvekkili Şirket bünyesinde ... ... ilçesindeki Çiftlik İlköğretim Okulu Projesi’nde asgari ücretle inşaat ustası olarak 18.05.2012 tarihinde işe başladığını ve mazeretsiz günlerce işe gelmediğinden 26.11.2012 tarihinde çıkışının yapıldığını savunmuştur. Dosya kapsamında 18.05.2012 tarihli işe giriş ve 26.11.2012 tarihli işe çıkış bildirgeleri bulunmaktadır. Ancak davacıya ait hizmet döküm cetveline göre davacının 10.01.2012-17.05.2012 tarihlerindeki çalışmalarının da davalı nezdinde geçtiği anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince tanık beyanlarına göre davacının yurt dışı çalışanı olduğu belirtilmesine rağmen hizmet süresinin tespitinde davacının SGK kayıtlarının aksinin somut delillerle ispat edilemediği gerekçesiyle davacının 10.01.2012-26.11.2012 tarihleri arasında toplam 10 ay, 16 gün süreyle davalı işyerinde çalışması bulunduğu kabul edilmiştir. Davalının bu konuda temyizi de bulunmadığı dikkate alındığında, yurt dışı giriş çıkış kayıtları, tanık beyanları, davacı iddiası bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalı savunmasının yerinde olmadığı ve davacının yurt dışı çalışanı olduğu sabittir. Dosya içerisinde yer alan yurt dışı giriş çıkış kayıtları hizmet süresine ilişkin davacı iddiasını teyit eder niteliktedir. Söz konusu kayıtlar ile tanık beyanları ve davacı iddiası bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının 04.09.2011-26.11.2012 tarihleri arasında çalıştığının kabulü dosya kapsamına uygun düşecektir. Yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

    3. Taraflar arasında davacının ücret miktarı hususunda da uyuşmazlık bulunmaktadır. Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının ücretinin fix 2.500,00 USD olduğunu beyan etmiş olup davalı vekili ise davacının asgari ücret ile çalıştığını savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, emsal ücret araştırması yapılmış ve davacının yaptığı iş, kıdemi, çalışma yeri ve yapılan emsal ücret araştırmasına ilişkin sonuçlar dikkate alınarak davacının ücretinin net 2.500,00 TL olduğu kabul edilmiştir. Ancak dosya içerisinde yer alan emsal ücrete ilişkin araştırma sonuçlarında yurt dışı çalışanlarına ilişkin bilgi bulunmadığı, belirtilen ücretin yurt içi çalışanlara ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince davacının yurt dışı çalışanı olduğu kabul edilmesine rağmen, yurt içi çalışanlarına ilişkin emsal ücret araştırması sonuçları dikkate alınarak ücret tespiti yapılması hatalı olmuştur. Dosya içerisinde yer alan çalışma dönemine ilişkin banka ödemeleri, tanık beyanları, davacının yaptığı iş, kıdemi, çalışma yeri bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının ücretinin net 2.000,00 USD olduğunun kabul edilmesi gerekirken çelişki yaratacak şekilde davacı ücretinin 2.500,00 TL olduğunun kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.


    4. Davacının talep konusu alacaklarının belirtilen hizmet süresi ve ücret miktarı dikkate alınarak yeniden değerlendirilmesi gerekir.

    5. Öte yandan, davacı vekili dava dilekçesinde, kıdem tazminatı alacağını TL cinsinden, ihbar tazminatı, ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarını ise USD cinsinden talep etmiş olup talep arttırım dilekçesinde de kıdem tazminatı dışındaki alacakları belirtilen şekilde USD olarak artırılmıştır. Buna rağmen, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ihbar tazminatı, ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları TL cinsinden hesaplanarak dava tarihindeki Merkez Bankası dolar efektif satış kuru üzerinde USD cinsine çevrilmiş ve USD üzerinden hüküm altına alınmıştır. Bu husus da kabule göre hatalıdır. Zira ihbar tazminatı alacağının fesih tarihindeki; ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ise ait oldukları dönemdeki kur üzerinden hesaplanıp hüküm altına alınması gerekirken tüm alacakların dava tarihindeki kur üzerinden hesaplanması hatalı olmuştur. Ancak yukarıda belirtilen şekilde ücretin 2.000,00 USD olduğunun kabulü hâlinde, kıdem tazminatı dışındaki ilgili alacakların dava ve talep arttırım dilekçesindeki talepler dikkate alınarak USD cinsi üzerinden hesaplanacağı hususu da gözden kaçırılmamalıdır.

    VI. KARAR
    Açıklanan sebeplerle;
    1. Bölge Adliye Mahkemesince verilen 14.04.2022 tarihli ek kararın BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

    2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

    3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

    Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

    Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

    20.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.









    Hemen Ara