Esas No: 2019/8894
Karar No: 2020/4781
Karar Tarihi: 10.03.2020
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2019/8894 Esas 2020/4781 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının davalı şirkete ait IMC Televizyonunun Ankara Şubesinde işyerinde olarak kurgu görevlisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı sebeple feshedildiğini ileri sürerek bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece verilen davanın kabulüne dair kararın Dairemizce bozulması üzerine, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasında husumet noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece verilen karar Dairemizce “...SGK kayıtlarında davacının işvereni olarak “İnternational Media Centre Ltd-Türkiye Şubesi” yer almaktadır. Yargılama sırasında dinlenen tanıklarca, davacının IMC TV’de çalıştığı ifade edilmiş ise de, davalı şirket ile söz konusu televizyon arasındaki bağ araştırılıp ortaya konulmuş değildir... Mahkemece husumete yönelik araştırma ve inceleme yapılmadan, davalı şirketin davacının işçilik alacaklarından sorumlu olduğuna dair işin esasa yönelik olarak karar verilmesi hatalıdır...” gerekçesiyle kararın husumet yönünden bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacının davalı işyerine ait çalışmasının 03/07/2012-17/06/2014 dönemi arasında gerçekleştiği, bozma ilamı doğrultusunda yapılan inceleme neticesinde İMC televizyonunu işleten davalı şirketin adresinin ve her iki şirketin yetkilisinin aynı olduğu, bu bağlamda her iki şirket arasında fiili ve organik bağ bulunduğu, hal böyle olunca işçilik hak ve alacaklarından davalı işverenin sorumluluğunun bulunduğu sonucuna varılmış ise de, husumete yönelik araştırma ve inceleme yetersizdir. Mahkemece bozmaya uyulması, bozma doğrultusunda yargılama yapılmasını gerektirir. Bozma doğrultusunda gerekli inceleme ve araştırma inceleme yapılmadan hüküm tesis edilmesi bozma sebebidir.
Dosya kapsamındaki belgelerden “IMC (İnternational Media Centre Ltd-Türkiye Şubesi) Şirketi”, davalı “Katılım Medya Teknolojileri İnş. Tur. San. Ve Tic. A.Ş.” ve bir dönem IMC Televizyonunun yayın hakkını elinde bulunduran dava dışı “DYT Yayıncılık Hizmetleri A.Ş.” unvanlı üç ayrı şirketin bulunduğu, bu üç şirketin adresinin aynı olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece IMC televizyonunu işleten davalı şirketin adresinin ve her iki şirketin yetkilisinin aynı olduğu gerekçesiyle bu şirketler arasında organik bağ bulunduğu sonucuna varılmıştır. Ancak dosya kapsamında mahkemenin organik bağa yönelik kabulünü destekleyen herhangi bir delil bulunmamaktadır. Davalı şirket ile diğer iki şirketlerin adresinin aynı olması yahut ortaklar arasındaki benzerlik tek başına organik bağın varlığını göstermez. Kaldı ki, ‘organik bağ’ davacının davalı şirket dışındaki bir başka şirket bünyesinde geçen çalışmalardan davalı şirketin sorumlu tutulabilmesi için yeterli bir ölçü de değildir. Yargılama sırasında dinlenen tanıkların davalı şirket ile söz konusu televizyon kanalı ve bu kanalın yayın sahibi arasında ne gibi bir bağ olduğuna ilişkin beyanları yoktur. Davacı davasını açarken davalı şirkete ait IMC TV Ankara Şubesinde çalıştığını bildirmiş, davalı olarak “Katılım Medya Teaknolojileri İnş. Tur. San. Ve Tic. A.Ş.(IMC TV)”yi bildirmiştir. Oysa Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun cevabi yazısında, İnternational Media Centre Ltd ile Katılım Medya A.Ş. şeklinde bir medya hizmet sağlayıcı kuruluşuna rastlanmadığı, ancak DYT Yayıncılık Hizmetleri A.Ş. unvanlı ve IMC logolu kuruluşun 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2/4 maddesine göre oluşturulan Komisyonun 27.09/2016 tarih ve 2016/5 sayılı kararı ile kapatıldığı bildirilmiştir. Ayrıca TÜRKSAT yazısında, IMC TV yayınlarının Turksat uyduları üzerinden yayına verilmesi için 28/01/2016 tarihinde dava dışı DYT Yayıncılık Hizmetleri A.Ş. ile sözleşme imzalandığı, bu sözleşmenin Ankara CBS nın 2015/122047 E. sayılı soruşturma dosyasından gönderilen yazıya göre feshedildiği bildirilmiştir. Şu halde, davacı IMC nın çalıştığını bildirdiği televizyon kanalı olan IMC TV’nin Kanun Hükmünde Kararname ile kapatıldığı, yapılan yazışmalardan anlaşılmaktadır.
Bu itibarla mahkemece gerekirse tanıklar da yeniden dinlenmek suretiyle öncelikle, yukarıda belirtilen üç şirketten hangisinin yahut hangilerinin davacının çalıştığı televizyon kanalının yayın hakkına sahip olduğu, bu şirketlerden hangisinin yahut hangilerinin ilgili Kanun Hükmünde Kararname doğrultusunda kapatıldığı, davacının bu şirketlerden birisi yahut birkaçı tarafından “birlikte istihdam” yahut “tüzel kişilik perdesinin aralanması” suretiyle çalıştırılıp çalıştırılmadığı netleştirilmeli, oluşacak sonuca göre husumet yönünden bir karar verilmelidir.
Diğer taraftan 29.10.2016 tarih 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 16/1. maddesinin 20.07.2016 tarih ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17.08.2016 tarihinden önce açılan davalar ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğü"ne husumet yöneltilen davalarda, mahkemelerce 15.08.2016 tarih ve 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle ret kararı verilmesi gerekmektedir. Hal böyle olunca mahkemece yapılacak araştırma sırasında bu Kanun Hükmünde Kararname hükümleri çerçevesinde değerlendirme yapılmalı, işverenin ve işyerinin ilgili düzenlemeye göre kapatıldığının anlaşılması halinde, davanın dava şartı yokluğu sebebiyle reddi gerektiği öncelikli olarak dikkate alınmalıdır.
Temyiz edilen kararın açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.03.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.