Esas No: 2018/15749
Karar No: 2020/7986
Karar Tarihi: 08.12.2020
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/15749 Esas 2020/7986 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar ... ve ... vekili, 6 ada 12, 314, 293, 158, 162 parseller ile 471 ada 1 parselin ortak murislerden ... adına ve yeni parsel numarası 562 ve 250 olan taşınmazların ortak murislerden ... adına tapuda kayıtlı bulunduğunu, miras bırakanlar ile davacı ve davalılar arasında Noterde ayrı ayrı düzenlenen 02.02.1957 tarihli ve 956 ile 957 yevmiye numaralı mirastan feragat sözleşmeleri uyarınca, davalılar ..., ..., ... ve ..."nun 5.000.000 TL, 250 parsel ve 103 ada 1 parsel karşılığında ortak murislere ait tapulu ve tapusuz bütün taşınmazlardaki haklarından davacılar lehine feragat ettiklerini belirterek,taşınmazların tapusunun iptali ile 6 ada 12 parselin davacılar adına 1/2"şer pay ile, 314 parselin davacılardan ... ve 293, 158, 162 parsellerin davacılardan ... adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, feragat sözleşmesinde yer alan murislerden Zeliha"nın okuma yazma bilmediğini, yapılan sözleşmenin şekil şartı yoksunluğu nedeniyle geçersiz olduğunu, murislerin ehliyetsiz olduklarını, sözleşmeler ile davalıların saklı paylarının zedelendiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, murise ait olmayan taşınmazın sözleşme kapsamına alındığını ve eski 250 parselin kısmen kamulaştırılmasından elde edilen paranın bir kısmının davacılar tarafından alındığını, davanın reddine karar verilmez ise tenkis hesabı yapılmasını belirterek , davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, murislerin katılımı ile düzenlenen mirastan feragat sözleşmesinin mirasçılardan Zeliha"nın okuma yazma bilmemesi nedeniyle şekil şartı yoksunluğundan reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairenin 12.09.2013 tarihli ve 2013/10751 Esas, 2013/11676 Karar sayılı ilamı ile; davada dayanılan hukuki sebebin mirastan feragat olmayıp, miras taksimine ilişkin olduğu, mahkemece TMK"nin 676 ve devamı maddeleri göz önünde tutulup toplanan deliller ışığında bir değerlendirme yapılarak uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerekirken hukuki yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemesince yeniden yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulüne, 45.284,28 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsiline, yine 54.965,07 TL harcın ve toplam 2.304,90 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hükmün davalılar vekili tarafından esasa ve yargılama giderleri ile vekalet ücretine ilişkin temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 07.12.2015 tarihli ve 2015/9551 Esas, 2015/21953 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiş, davalılar vekili esasa ve yargılama giderleri ile vekalet ücretine yönelik karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Bu defa karar, Dairenin 11.09.2017 tarihli ve 2016/4521 Esas, 2017/10398 Karar sayılı ilamı ile, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden ‘…Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK"nin 326/1.maddesi uyarınca Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Bununla birlikte, davanın konusu (müddeabih) harcı yatırılan değerdir. Somut olaya gelince; davacı vekili 3.3.2010 hakim havale tarihli dava dilekçesi ile davanın harca esas değerini 10.000 TL olarak göstermiş, bilirkişi raporunda ise taşınmazların toplam değeri 807.107,00 TL olarak belirlenmiştir. Ancak davacı tarafından bahsi geçen bilirkişi raporunda belirlenen değer üzerinden dava harcının tamamlanmadığı anlaşıldığına göre, davacı lehine harcını yatırdığı dava değeri üzerinden karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"ne göre vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin yazılı şekilde fazla vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.Yine; dava konusu olan ve Mahkemece kabulüne karar verilen taşınmazlar, taraflar adına elbirliği mülkiyet şeklinde kayıtlıdır. Davanın değeri ise taşınmazların davalıların payına isabet eden değeridir. Buna göre; yargılama sonucunda kabulüne karar verilen taşınmazlar yönünden davalı aleyhine hükmedilecek harç ve vekalet ücretinden davalıların tapu payı gözetilerek sorumlu tutulması gereklidir. Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmiş olması da bozmayı gerektirmiştir…’gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece, bozmaya uyma kararı verilerek, davanın kabulüne, 158,162,293 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı ... adına, 314 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı ... adına, 6 ada 12 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile tapu kaydının 1/2 oranında davacı ... adına, tapu kaydının 1/2 oranında davacı ... adına tapuya tesciline, davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibari ile yürürlükte olan AAÜT uyarınca 35.472,88 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından esasa ve yargılama giderleri ile vekalet ücretine yönelik temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut olayda, Mahkemece bozma ilamına uyularak yazılı şekilde karar verilmiş ise de, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Şöyle ki, bozma ilamında, davacı vekilinin dava dilekçesi ile davanın harca esas değerini 10.000 TL olarak gösterdiği, bilirkişi raporunda ise taşınmazların toplam değerinin 807.107,00 TL olarak belirlendiği, ancak davacı tarafından bahsi geçen bilirkişi raporunda belirlenen değer üzerinden dava harcının tamamlanmadığı, bu nedenle, davacı lehine harcını yatırdığı dava değeri üzerinden karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"ne göre vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtilmesine rağmen, Mahkemece, bozmaya uyulmakla, davalı taraf lehine kazanılmış hak olduğu düşünülmeden, taşınmazların toplam değerinin davalılara düşen payı üzerinden harcı tamamlatılmasına karar verilmesi ve bu değer üzerinden davacı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün vekalet ücretine yönelik hüküm fıkrasının, 14.11.2014 tarihli kararın verildiği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca aşağıda belirtildiği şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme hükmünün 6. fıkrasındaki "".... 35.472,88. TL ...."" ifadelerinin hüküm fıkrasından çıkartılmasına, yerine “....1.500 TL ....” ifadelerinin yazılmasına 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK"un 438/7. fıkrası gereğince düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.