Esas No: 2022/5745
Karar No: 2022/8164
Karar Tarihi: 22.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5745 Esas 2022/8164 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/5745 E. , 2022/8164 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 9. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : KDZ.Ereğli 1. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 28.05.2003 tarihinde davalı Şirkete ait iş yerinde alt işveren işçisi olarak çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından 16.07.2019 tarihinde haksız ve hukuka aykırı olarak feshedildiğini, açılan işe iade davasında davacının işe iadesine karar verildiğini ve verilen kararın kesinleştiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile hizmet süresine göre eksik ödendiğini ileri sürdüğü yıllık izin ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Şirketin alt işvereni olan Şirket işçisi olarak çalışırken istifa ederek işten ayrıldığını ve davalı Şirket bünyesinde çalışmaya başladığını, davacının kendi isteği ile işten ayrılması nedeniyle alt işverenler nezdindeki çalışma dönemi için kıdem ve ihbar tazminatı talep edemeyeceğini, zira davacının kendi işverenleri yönünden dahi doğmamış bir hakkı, müvekkil Şirketten üstelik aradan uzunca bir zaman geçmesine rağmen talep etmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
" ...
...Davacının, ... 1. İş Mahkemesine açtığı işe iade davasında işe iadesine karar verildiği, bu karara karşı yapılan istinaf buşvurusunun ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. HD'nin E. 2019/3986 K. 2020/1477 kararı ile esastan reddine karar verildiği görülerek ilgili istinaf mahkemesi kararı resen dosyamız arasına alınmış, buna göre davalı şirketin iş sözleşmesinin feshinde haksız olduğu sabit olduğu belirlenmiş, işverence gönderilen davacıya ait ücret bordrolarında Temmuz 2019 dönemine ait bordroda davacıya kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin kalemleri olmak üzere bir kısım ödemelerin yapıldığı görülerek davacının alt işverenlerde geçen döneme ait tazminat ve ücretlerin talep ettiği görülerek davalı şirketin alt işverenlerinde çalıştığı tüm süre üzerinden hesaplanan 68.314,03 TL net kıdem tazminatı, brüt 58.449,13 TL yıllık izin alacağının bulunduğu anlaşılmış, davacının taşeron şirketlerde çalıştığı süre içinde hak kazandığı 114 günlük yıllık izin süresi ile davalı şirkette çalıştığı süre boyunca hak kazandığı 60 günlük olmak üzere toplam 174 gün izin hakkının bulunduğu anlaşıldığı, bakiye 174 gün için yapılan hesaplamada davacının (174 gün x 336,20 TL= 58.449,13 TL) brüt yıllık izin alacağının bulunduğu anlaşılmış, taşeron çalışmaları karşılığı davacının ilave bir ihbar tazminatına hak kazanmadığı anlaşıldığından ihbar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, davacının çalışmasının kesintisiz olması nedeniyle fesih tarihindeki ücret düzeyi üzerinden hesaplama yapılmasının doğru olduğu..." gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davacının müvekkili Şirket yanında işe başlamadan önce alt işveren firmadan istifa ettiğini, buna rağmen istifa iradesinin yok kabul edilerek karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, dava konusu olayda muvazaanın varlığından söz edilemeyeceğini, Mahkemece hiçbir araştırma yapılmadan karar verildiği gibi kararın hukuki gerekçesi de olmadığından denetime açık olmadığını, kaldı ki asıl işverenin alt işveren işçilerine karşı sorumluluğunun alt işverenin sorumluluğu ile sınırlı olduğunu, davacının sendika üyesi olmadığı bir dönem için toplu iş sözleşmesi hükümlerinin dikkate alınması ve müvekkil işverende almış olduğu son ücret üzerinden hesaplama yapılmış olmasının kabul edilemeyeceğini, dava konusu tüm alacak kalemlerinin net olarak hesaplanması gerektiğini, vekâlet ücreti alacağının brüt miktar üzerinden ödenmesinin haksız kazanca yol açtığını, bu nedenle brüt hesapla yapılmış olmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
" ...
...Davalı işyerinde uygulanan 19. ve 20. dönem toplu iş sözleşmesinin 40. maddesine göre taşeronlardan ...'e işçi geçişine dair düzenlemeler bulunduğu buna göre taşeronla ... arasında işçi geçişlerinin yapıldığı ve önceki işverenle sonraki işveren arasında alt işveren–asıl işveren ilişkisi mevcut olduğundan taraf beyanlarında geçen bu istifa dilekçesinin danışıklı verildiği ve geçerliliğinin olmadığı görülmüştür.
Davacı tarafın istifa dilekçesinin gerçek istifa iradesini yansıtmadığı, istifanın sonuçlarını doğurmadığı yani davacı, istifa ile işinden ayrılmayıp aynı işi bu kez asıl işveren işçisi olarak yapmaya devam ettiği, bu durum son alt işverenle asıl işveren ve işçi arasında hizmet akdinin devrine dair anlaşma sayılarak davacı tarafından verildiği beyan edilen istifa dilekçesinin geçerli sayılmaması usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
Davacının, ... 1. İş Mahkemesine açtığı işe iade davasında işe iadesine karar verildiği, bu karara karşı yapılan istinaf buşvurusunun ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. H.D.'nin 2019/3986 Esas 2020/1477 Karar sayılı kararı ile esastan reddine karar verildiği buna göre davalı şirketin iş sözleşmesinin feshinde haksız olduğu belirlenmiş, işverence gönderilen davacıya ait ücret bordrolarında Temmuz 2019 dönemine ait bordroda davacıya kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin kalemleri olmak üzere bir kısım ödemelerin yapıldığı davacının alt işverenlerde geçen döneme ait tazminat ve ücretlerin talep ettiği görülerek davalı şirketin alt işverenlerinde çalıştığı tüm süre üzerinden hesaplanan 68.314,03 TL net kıdem tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
Kıdem tazminatına esas ücretin işçinin son ücreti üzerinden hesaplanmasında hata yoktur.
TİS hükümleri dikkate alınarak tüm döneme göre bilirkişi tarafından yıllık izin miktarları hesaplanmış. Davacının taşeron şirketlerde çalıştığı süre içinde hak kazandığı 114 günlük yıllık izin süresi ile davalı şirkette çalıştığı süre boyunca hak kazandığı 60 günlük olmak üzere toplam 174 gün izin hakkının bulunduğu bakiye 174 gün için yapılan hesaplamada davacının (174 gün x 336,20 TL= 58.449,13 TL) brüt yıllık izin alacağına hükmedilmesi usul ve yasaya uygundur.
İstenilen alacak miktarları feshe bağlı alacaklar olmakla zamanaşımına uğramamış olup, alacakların talebe bağlı olarak brüt olarak belirlenmesinde hukuka aykırılık yoktur..." gerekçeleriyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde açıklanan sebeplerin yanı sıra Bölge Adliye Mahkemesince de eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının dava dışı alt işverenlerde geçen çalışma süresi için davalı Şirketin sorumluluğunda olacak şekilde fark kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarına hak kazanıp kazanamayacağı, bu süre üzerinden hesaplanıp ödenmesi gereken fark yıllık izin ücreti alacağının bulunup bulunmadığı konularındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) "Tanımlar" kenar başlıklı 2 nci maddesinin altıncı fıkrası şöyledir :
"Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur."
2. 4857 Sayılı Kanun'un 120 nci maddesinin atfıyla 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
3. 4857 sayılı Kanun'un 17 nci ve 59 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Davalı vekilinin temyiz dilekçesinde hizmet süresine ilişkin itirazda bulunmadığı ve davacının çalıştığı şirketler ile müvekkili Şirket arasında hizmet alımına dayalı bir ilişki bulunmadığını ileri sürmediği gibi açıkça davacının alt işveren konumundaki şirketler bünyesinde çalıştığını belirttiği anlaşılmaktadır,
3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.