Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7603 Esas 2022/8119 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/7603
Karar No: 2022/8119
Karar Tarihi: 22.06.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7603 Esas 2022/8119 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/7603 E.  ,  2022/8119 K.

    "İçtihat Metni"



    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 48. Hukuk Dairesi
    DAVALILAR
    DAVA TÜRÜ : YETKİ TESPİTİNE İTİRAZ
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 1. İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki olumlu yetki tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

    Kararın davalılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunu esastan reddine karar verilmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı Bakanlığın 18.08.2020 tarihli yazısıyla 14.08.2020 tarihi itibarıyla davacı işyerinde toplam 102 işçinin 43'ünün davalı Sendikaya üye olduğunu ve davalı Sendikanın toplu iş sözleşmesi yapmak için kanunun aradığı çoğunluğu sağladığının tespit edildiğini, bu yetki tespitinin 21.08.2020 tarihinde davacıya tebliğ edildiğini, ancak bu belgenin iptalinin gerektiğini, 14.08.2020 itibarıyla davacı işyerinde ... adresinde 78 ve ...'daki eklenti işyerinde 24 kişinin çalıştığını, iki adreste yer alan işyerlerinin tek bir işyeri bütünlüğü içinde faaliyet gösterdiğini, kanuna göre birden fazla işyerinin bulunması hâlinde işyerlerinin bir bütün olarak dikkate alındığını, davalı Bakanlığın davacı işyerinde 102 işçi bulunduğu ve 43 işçinin davalı Sendika üyesi olduğu, bu hâlde de 43 sendika üyesinin 102 çalışanın %42'sini oluşturduğundan yola çıkarak davalı Sendikanın yetkili olduğunu tespit ettiğini, ancak ...'da çalışan personelden 9, ...'da çalışan personelden ise 7 tanesinin 4857 sayılı İş Kanunu (4857 sayılı Kanun) kapsamında olduğunu, toplam 16 personelin 4857 sayılı Kanun kapsamında olduğunu ve bu çalışanların çoğunluk hesabında dikkate alınamayacağını, ...'da çalışan tüm personelin ...'daki yönetime bağlı olduklarını, tüm yayınların ... stüdyosundan yapıldığını, ...'daki çalışanların ...'daki yönetimce kararlaştırılan yayın ilkeleri ve planlamalarıyla bağlı olduğunu, sadece o ilke ve planlamalar doğrultusunda yapılacak yayınlara destek vermek için iş gördüklerini iddia ederek 18.08.2020 tarihli ve 58736034-103.02 E - 1852912 sayılı işletme yetki tespitinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

    II. CEVAP
    1.Davalı ... vekili; 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'na (6356 sayılı Kanun) göre işverenler tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) yapılan işyerlerine ilişkin tescil ve işçi bildirimlerinin esas alındığını, davalı Sendikanın davacı işyerinde yetkili olduğunun tespiti için 12.08.2020 tarihinde başvuru yaptığını, e-Devlet üzerinden yapılan işçi üyelik işlemleri ile birlikte SGK'ya yapılan işçi bildirimleri doğrultusunda alınan dökümlerde başvurunun Bakanlığa intikal ettiği 14.08.2020 tarihinde söz konusu işyerinde 102 işçinin çalıştığının ve 43 işçinin davalı Sendikaya üye olduğunun tespit edildiğini, buna ilişkin yetki tespit yazısının taraflara gönderildiğini, kayıtlarda davacı işkolunda faaliyet gösteren iki işyeri olduğunun tespit edildiğini, davalı Sendikanın 08 numaralı "Basın, yayın ve gazetecilik" işkolunda faaliyet gösterdiğini, bu işkolunda faaliyet gösteren bir sendikaya üye olabilmek için 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun'a (5953 sayılı Kanun) tabi olma şartının aranmadığını, tüm bu nedenlerle verilen yetki tespit yazısının hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

    2. Davalı ... vekili; yetki tespitinin davacı İşletmenin SGK'ya yapmış olduğu işçi bildirimleri ve davalı Bakanlığa gönderilen sendika üye bildirimlerinin esas alınarak yapıldığını, yetki başvuru tarihi olan 14.08.2020 itibarıyla davacı İşletmede 102 işçinin çalıştığının ve 43 sendika üyesi olduğunun tespit edildiğini, davalı Bakanlık tarafından işletmelerde çalışan işçi sayıları ve sendika üye sayılarına ilişkin kayıtların güncel olarak tutulduğunu ve her ay yayımlandığını, 14.08.2020 tarihinde "Basın, yayın ve gazetecilik" işkolunda yer alan davacının ... ve ...'daki iki ayrı işyerindeki toplam çalışan sayısının 102 olduğunu, Sendikanın 43 üyesinin bulunduğunu, Sendikanın Kanuna göre toplu iş sözleşmesi yapma yetkisine sahip sendika olduğunun kesin olduğunu, bu nedenle davalı Bakanlıkça yetkili olduğunun bildirildiğini, işyerinde çalışan işçilerin hangi kanuna tabi olduklarının öneminin olmadığını, yetki tespitinde önemli olanın işçilerin sayısı ve bu işçilerden kaçının sendika üyesi olduğunu, işyerinde çalışan tüm işçilerin nisabının hesaba dâhil olduğunu, bu nedenle 4857 sayılı Kanun'a tabi işçilerin de hesaba dâhil edildiğini, SGK kayıtları ile davalı Bakanlıkça yayınlanan işkolu işyeri listeleri ve mevzuata göre davacının ...'daki işyerinin bağımsız olduğunu, davacının ... ve ...'daki işyerlerinde farklı işçilerin çalıştırıldığını, her iki işyerinin de ayrı sicil numarası bulunduğunu, davacının biri ... diğeri ...'da olmak üzere iki işyerinden oluşan bir işletme olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı işyeri merkezinin ...'da bulunduğu, ...'da bağımsız bir işyeri olduğu hususunun ispat edilemediği, dolayısıyla davacının faaliyet alanı gereği ...'daki biriminin ...'daki işyerine bağlı yer olarak gözetilebileceği ve tek bir işyeri olarak kabul edilmesi gerektiği, 6356 sayılı Kanun'un 41 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının davalı Sendikaya üye olması gerektiği, ancak bu hâliyle davalı Sendikanın gerekli çoğunluğu sağlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.


    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekiller istinaf başvurusunda bulunmuştur.

    B. İstinaf Sebepleri
    1.Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde; 6356 sayılı Kanun'un 42 nci maddesi gereğince işçi sendikası, işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren tarafından yapılan yetki tespit başvuruları karşılanırken işverenler tarafından SGK'ya yapılan işyerlerine ilişkin tescil ve işçi bildirimleri esas alınmakta olup Sendika Yetki Sistemine, SGK kayıtlarından otomasyon sistemiyle yansıyan bilgiler doğrultusunda işlem yapıldığını, 6356 sayılı Kanun'un 34 üncü maddesinin birinci fıkrasında "Bir toplu iş sözleşmesi aynı işkolunda bir veya birden çok işyerini kapsayabilir.", ikinci fıkrasında ise "Bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesi ancak işletme düzeyinde yapılabilir." düzenlemesinin yer aldığını, Türkiye Gazeteciler Sendikasının Huzur Radyo TV A.Ş.’de 6356 sayılı Kanun'un 42 inci maddesi uyarınca yetkili olduğunun tespiti için 12.08.2020 tarihinde başvurduğunu, e-Devlet üzerinden yapılan üyelik işlemleri ile SGK'ya yapılan işçi bildirimleri doğrultusunda alınan dökümlerde başvuru yazısının Bakanlığa intikal ettiği tarih olan 14.08.2020 tarihi itibarıyla söz konusu işyerinde 102 (yüz iki) işçinin çalıştığı, 43 (kırk üç) işçinin Türkiye Gazeteciler Sendikasına üye olduğu tespit edilerek buna ilişkin yetki tespiti yazısının taraflara gönderildiğini, Bakanlık kayıtlarında Huzur Radyo TV A.Ş. unvanlı 08 numaralı “Basın, yayın ve gazetecilik” işkolunda faaliyet gösteren iki adet işyeri bulunduğunun tespit edildiğini, bu işyerlerinde çalışanların ancak işyerlerinin kurulu bulunduğu işkolunda faaliyet gösteren sendikalara üye olabildiklerini, yetki tespiti başvurusunda bulunan Türkiye Gazeteciler Sendikasının da 08 numaralı “Basın, yayın ve gazetecilik” işkolunda faaliyet gösterdiğini, “Basın, Yayın ve Gazetecilik” işkolunda faaliyet gösteren bir sendikaya üye olabilmek için 5953 sayılı Kanun'a tabi olarak çalışma şartı aranmadığını, müvekkili Bakanlığın vermiş olduğu yetki tespiti yazısının mevzuata ve hukuka uygun olarak düzenlendiğini ileri sürmüştür.

    2.Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde; davacı Şirketin 6356 sayılı Kanun kapsamında işletme olduğunu ve ...'daki işyerinin bu işletmenin merkezi olduğunu, ...'daki işyerinin işletme merkezi olmasından kaynaklanan idari yetkileri ve bu idari yetkilerin işletmenin bütününü kapsıyor olmasının diğer işyerini bağlı işyeri niteliğine getirmediği gibi bu durumun işletme niteliğini de ortadan kaldırmayacağını, ... işyerinin idari yetkilerinin tamamen işletme merkezi olmasından kaynaklandığını, davacının organizasyon şemasının da ...'daki merkez yönetim altında örgütlenme olgusunun da tamamen ...'daki birimin İşletmenin merkezi olmasıyla ilgili olduğunu, basın kuruluşlarının merkez ve temsilcilikleri olduğunu, davacının ... ve ... birimleri arasındaki ilişkinin de basın sektörüne özgü bu örgütlenme yapısı dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiğini, davacı işverenliğin sanki basın sektörü değil bir başka sektörde kurulu işverenlikmiş gibi öne sürdüğü amaçta ve yönetimde birlik iddialarının basın sektörünün özgün yapısında yerinin olmadığını, tüm basın kuruluşlarının tek bir genel yayın yönetmeni olduğunu ve bu genel yayın yönetmenlerinin işletme merkezinde çalıştığını, diğer temsilciliklerde ise temsil ve ilzama yetkili olmayan temsilci bulunduğunu, davacı Şirkette olduğu gibi tüm TV kanallarının farklı illerden tek bir ekranda yayın yaptığını, bu yayının tek bir merkezden yönetildiğini, tüm basın yayın kuruluşlarının idari işleri, finans, muhasebe, kiralama, disiplin, terfi gibi işlerinin tek bir şirket üzerinden tek bir merkezden yürütüldüğünü, basın-yayın faaliyetinin doğasından kaynaklanan bu hususların hiçbirinin davacı Şirketin toplu iş hukuku kapsamında işletme statüsünde olduğu gerçeğini değiştirmediğini, ...'daki merkezden yönetimin basın-yayın faaliyetinin gereği olduğunu ve toplu iş hukuku kapsamında işletme statüsünde olan davacı Şirketin iki ayrı ildeki iki ayrı işyerinin iş dağılımıyla ve ...'un işletme merkezi olmasıyla ilgili olduğunu, karara dayanak kabul edilen 21.09.2021 tarihli bilirkişi raporunun dava konusu uyuşmazlık yönünden delil niteliği bulunmadığını, bilirkişi raporunda davacı şirketin faaliyet alanı ve organizasyon yapısı incelenirken basın sektörünün özgün yapısının hiçbir şekilde incelemeye konu edilmediğini, üçlü bilirkişi heyeti ve keşif delili olmaksızın verilen kararın eksik olduğunu, özellikle basın sektörü konusunda deneyimli bir bilirkişinin heyette bulunmasının uyuşmazlığın çözümü ve davanın hukuka uygun şekilde neticelendirilmesi noktasında zorunlu bir ihtiyaç olduğunu, istinaf başvurusuna konu kararın hukuka uygun kabul edilmesi hâlinde "Basın, yayın ve gazetecilik" işkolunda işletme toplu iş sözleşmesi yapılmasının fiilen imkânsız hâle geleceğini, sendikalar ve toplu iş sözleşmesi hukuku yönünden işletme - işyeri ayrımının öneminin sendikal örgütlenmenin kolaylaştırılması amacından kaynaklı olduğunu, birden fazla işyerinden oluşan işletmelerde sendikanın örgütlenmesi, üye kaydetmesi, tek bir adresteki bir işyerine nazaran daha zor olacağından birden fazla işyerinden oluşan işletmelerde sendikanın toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için sağlaması gereken üye çoğunluğunun %40 olarak belirlendiğini, birden fazla işyeri adresinden oluşan işletmelerde toplu iş sözleşmesi yapabilme yetkisi için %40 örgütlenme oranın yeterli olduğunu ve amacın sendikal örgütlenmenin kanun ile desteklenmesi olduğunu ileri sürmüştür.

    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı işyeri merkezinin ...'da bulunduğu, davacının ... ve ... adreslerinde aynı amaca bağlı olarak faaliyet gösterildiği, ...'daki işyerinin bağımsız şekilde herhangi bir faaliyetinin bulunmadığı, ayrıca dosyaya sunulan organizasyon şeması da gözetildiğinde ...'daki faaliyetin ...'daki merkez yönetim altında örgütlendiği, iki birimin de merkezden yönetildiği, ... ve ...'da yürütülen faaliyetin aynı iş organizasyonu altında toplandığı, dolayısıyla davacının faaliyet alanı gereği ...'daki biriminin ...'daki işyerine bağlı yer olarak gözetilmesi ve tek bir işyeri olarak kabul edilmesi gerektiği, 6356 sayılı Kanun'un 41 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının davalı Sendikaya üye olması gerektiği, ancak başvuru tarihi itibarıyla davacı işyerinde toplam 102 (78 + 24) işçi bulunduğu, davalı Sendikanın yarıdan fazla çoğunluğu sağlayabilmesi için en az 52 işçinin sendika üyesi olması gerektiği, buna karşın davalı Sendikanın toplamda 43 üyesinin bulunduğu, bu hâliyle davalı Sendikanın gerekli çoğunluğu sağlayamadığı, Mahkemece Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 18.08.2020 tarihli ve1852912 sayılı olumlu yetki tespitinin iptaline karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalıların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    1.Davalı Bakanlık vekili temyiz dilekçesinde; yetki tespitinin SGK kayıtlarından otomasyon sistemiyle yansıyan bilgiler doğrultusunda yapıldığını, Bakanlık kayıtları incelendiğinde yetki başvuru tarihi itibarıyla gerekli çoğunluğun sağlandığı anlaşıldığından yetki tespiti işleminde mevzuata ve hukuka aykırılık bulunmadığını ileri sürmüştür.

    2. Davalı Sendika vekili temyiz dilekçesinde; yetki tespitinin Devlet tarafından düzenlenen resmî kayıtlara dayanarak yapıldığını, bu yetkinin iptalinin hukuki belirlilik ve devletin pozitif yükümlülüğüne aykırı olduğu gibi sendikal örgütlenme hakkının da ihlali niteliğinde olduğunu, davacı Şirketin 6356 sayılı Kanun kapsamında işletme olduğunu, basın-yayın faaliyetinin doğasından kaynaklanan organizasyonun işletme niteliğini ortadan kaldıramayacağını, üçlü bilirkişi heyeti ve keşif delili olmadan verilen kararın eksik olduğunu ileri sürmüştür.

    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, işletme düzeyindeki olumlu yetki tespitine itiraza ilişkindir.

    2. İlgili Hukuk
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 6356 sayılı Kanun'un "Toplu İş Sözleşmesinin Yapılması" başlıklı sekizinci bölümünde yer alan 41 inci ve müteakip maddeleri.

    3. Değerlendirme
    1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

    2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    VI. KARAR
    Açıklanan sebeple;
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

    Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

    22.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara