Esas No: 2022/7295
Karar No: 2022/8131
Karar Tarihi: 22.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7295 Esas 2022/8131 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/7295 E. , 2022/8131 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 25. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında ... 4. İş Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı işyerinde 2000 yılında işe girdiğini, sigorta girişinin Mayıs 2012 tarihinde yapıldığını, Kasım 2012'de işten çıkarıldığını, kendisine verilen vekâletname ile resmî daireler nezdinde yüksek bedelli işlemler yaptığını, davalı işverenin, ... 32. İcra Müdürlüğünün 2013/24518 Esas numaralı dosyası ile takibe koyduğu 25.05.2013-25.10.2013 tarihleri arasında her ay 20.000,00 TL olacak şekilde ödeneceği yazılı 6 adet senedi çalışırken yapacağı işlemlerin teminatı olarak verdiğini, gerçekte bu senetlerden dolayı ödemesi gereken bir borcu bulunmadığını, 600,00 TL ücretle çalıştığını, bu kadar yüksek bedelli senet vermesini gerektiren bir ilişki olmadığını ileri sürerek takibe konu senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitine ve %20'den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının kendi çalışanları olmadığını, 2006 yılından itibaren 2012 yılı Kasım ayına kadar ticari defter ve kayıtların tutulması, vergi ve sigorta primlerinin takibi ve kurumlara ödenmesi işlerini iş takipçisi ve aracı sıfatıyla yürüttüğünü, müvekkili dışında başka şirketlerin de işlerini takip ettiğini, 2011 yılı Kasım ayına kadar bazı aylara ait vergi ve sigorta primlerini zamanından sonra yatırarak gecikme cezası ve faiz ödemelerine sebebiyet verdiğini, 2011 yılı Kasım ayından itibaren hiç yatırmadığını, bu şekilde davalı Şirketi zarara uğrattığını, yaptıkları görüşme neticesinde bu zararları karşılamayı kabul ettiği için takibe konu senetleri verdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... 4. İş Mahkemesinin 13.04.2017 tarihli ve 2015/27 Esas, 2017/192 Karar sayılı kararıyla toplanan kanıtlara ve aldırılan bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesinin 19.03.2020 tarihli ve 2020/3 Esas, 2020/582 Karar sayılı kararıyla istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kötüniyet tazminatı miktarı yönünden kaldırılmasına ve davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 18.01.2021 tarihli ve 2020/7406 Esas, 2021/121 Karar sayılı ilâmı ile davalının diğer temyiz itirazları yerinde görülmeyerek;
"...
Somut olayda mahkemece primlerin ödenmiş olması ve 120.000,00-TL bedel ile davacının senet imzalamasını gerektirir bir zararın varlığının ispatlanamaması nedeni ile davanın kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince ise özellikle vergi daireleri ve Sosyal Güvenlik Merkezlerinden gelen yazı cevaplarına göre belirtilen miktarda zarar varlığının ve senetlerin bunun için verildiğinin ispatlanamaması gerekçesi ile sadece icra inkar tazminatındaki yanlışlık düzeltilmiştir.
Dosya içerisinde bulunan Merter vergi dairesinin 21785 sayılı 21.12.2015 tarihli yazısı ile 21.12.2015 tarihi itibariyle davalının vadesi geçmiş herhangi bir borcunun bulunmadığı bildirilmiştir. Davalı şirketin iddia ettiği 2011 yılı ve özellikle kasım ayı sonunda ödemelerin yapılmadığına ilişkin ise bir açıklama yapılmamıştır. Yine dosya içerisinde davalı vekilinin sunmuş olduğu vergi ödemesi kayıtlarından davalının iddia ettiği tarihlere ilişkin gecikmelerin olduğu, gecikme faizlerinin bulunduğu ve sonraki dönemlerde ödeme yapıldığı görülmektedir. Mahkemece özellikle davalının iddia ettiği tarih aralığında ödeme yapılıp yapılmadığı ve gecikmeli ödemelerin bulunup bulunmadığı, miktarının ne olduğu, yine bu dönemlerde davacıya davalı şirket tarafından ne kadar ödeme yapıldığı belirlenerek gerekirse yeni bir bilirkişi raporu alınmak sureti ile davalının zarara ilişkin savunmaları değerlendirilerek istemle ilgili bir karar verilmelidir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...
Dosya içeriği, mevcut delil durumu; tarafların sundukları deliller beyanlar, kurumlara yazılan yazılara verilen cevaplar, banka hesap ekstreleri SGK ve Vergi Dairesinin cevapları, ... 42. Asliye Ceza Mahkemesinden 2014/377 Esas sayılı dosyası bu dosyada da alınan bilirkişi raporu ve bunda yer alan davalı şirket defter kayıtları ve dosyamızda alınan bilirkişi heyet raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının davalı şirkette muhasebecilik faaliyeti yürüttüğü, davacının davalı firmada çalıştığı işçi olarak istihdamı öncesi 24/04/2009-23/05/2012 tarihleri arasındaki dönemde davalı tarafından davacı hesabına davalı şirkete ait vergi, SGK ve diğer yükümlülüklerini yerine getirmesi ve ücret alacağına karşılık 432.572,39 TL aktarıldığı, davacının davalı şirkette işe girişinin yapıldığı, 29/05/2012 tarihi ile 23/10/2012 tarihleri arasında yine vergi, SGK davalı şirkete ait diğer yükümlülüklerinin yerine getirilmesi ve ücret alacağına karşılık 88.128,46 TL olmak üzere toplam 520.700,85TL banka havale yolu ile davacı hesabına para aktarıldığı, davacının işten ayrılma tarihinden önce 23/09/2009 tarihinden 18/10/2012 tarihi arasında SGK tahakkukundan indirim düşürüldükten sonra kalan tahakkukun 106.771,52 TL olduğu bu döneme kadar kurum tarafından yapılan tahsilatların 47.820,99TL olduğu, kuruma 58.950,53TL tutarında tahakkuk edilen borç kaldığı, böylece davacının ayrıldığı dönem öncesi ödenmeyen SGK prim borcunun 58.950,53TL olup ayrıldıktan sonra bu döneme ödenen 4016,80 TL gecikme zammı ile birlikte davacının ayrıldığı dönem öncesi davalı şirketin SGK' a geciken yükümlülüğünün toplamının 62.967,33TL olduğu, anlaşılmış Vergi Dairesine ilişkin borçların incelenmesinde de 31/10/2012 tarihi itibariyle davalı şirketin vadesi geçmiş o gün ödenmesi halinde toplam 56.923,39 TL olan vergi borcunun doğan 7.543,36 TL gecikme zammı ile birlikte 30/12/2012 tarihi itibari ile Vergi Dairesine davalı şirketin vergi yükümlülüğü toplamının 64.475,75 TL olduğu hesaplanmış davacının muhasebeci sıfatı ile davalı şirketten alarak ilgili SGK ve Vergi Dairesine yatırması gerektiği halde zamanında yatırmadığı, 31/10/2012 tarihi itibari ile SGK'a 62.967,33 TL Vergi Dairesine 64.475,75 TL olmak üzere toplam 127.443,08 TL tutarında şirket yükümlülüklerinin zamanında ve gereği gibi yerine getirilmemesine ve davalının zararına sebebiyet verdiği anlaşılmış olmakla; davacının davalıya verdiği bu zararın karşılığı olarak ilgili dava konusu senetlerin verildiği kanaatine varılmakla ve söz konusu senetlerin teminat senedi olmadığı sonucuna ulaşılmakla davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Ayrıca cevap dilekçesinde talep edilmediğinden ve alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden davalının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. ..." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirkete herhangi bir borcu olmadığını, verilen senetlerin tamamen teminat amaçlı olduğunu ve davalı Şirketin bu senetleri haksız olarak icraya koyduğunu, davacı ile davalı arasında hizmet ilişkisi bulunduğundan davacı tarafından davalıya yüksek bedelli senetlerin verilmesinin hem hayatın olağan akışına, hem de iş yaşamının bilinen gerçeklerine aykırı olduğunu, davalının iddia ettiği gibi müvekkilinin gereken ödemeleri yapmayarak davalı Şirketi zarara uğrattığı iddialarının kabul edilemez olduğunu, işyerine verilen zarardan dolayı karşılanması gereken bir zarar var ise bu sebeple açılacak bir davada zararın tazminine karar verilmesi gerektiğini, davalı tarafından böyle bir davanın açılmadığını, dava konusu senetlerin kayıtsız şartsız ödenmesi gereken bir alacak için değil, teminat için verildiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriği, bozmanın kapsamı ve mahiyetine göre taraflar arasında davaya konu icra takibindeki senetlerden dolayı davacının borçlu olup olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun "Menfi tesbit ve istirdat davaları" başlıklı 72 nci maddesi ile "Uygulanacak diğer hükümler" başlıklı 170/b maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemece bozmaya uyularak banka hesap ekstreleri ile Sosyal Güvenlik Kurumu ve Vergi Dairesinden araştırma yapıldığı, aldırılan bilirkişi raporunda davacının Şirket yükümlülüklerini zamanında ve gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle toplam 127.443,08 TL tutarında Şirket zararına sebebiyet verdiğinin tespit edildiği; dava konusu senetlerin 6 adet 20.000 TL'lik toplam 120.000,00TL bedelli olduğu, davacının iş sözleşmesinin 12.11.2012 tarihinde feshedildiği, senetlerin düzenlenme tarihinin 10.11.2012 olduğu ve böylelikle senetlerin iş sözleşmesi devam ederken düzenlendiği anlaşılmaktadır.
3. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukukça mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.