Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7532 Esas 2022/8126 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/7532
Karar No: 2022/8126
Karar Tarihi: 22.06.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7532 Esas 2022/8126 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/7532 E.  ,  2022/8126 K.

    "İçtihat Metni"



    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 7. Hukuk Dairesi

    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 2. İş Mahkemesi

    BİRLEŞEN DAVA : ... 2. İŞ MAHKEMESİNİN 2021/472 ESAS, 2021/614 KARAR SAYILI DOSYASI.

    Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince 2020/164 Esas ve 2018/808 Esas sayılı davalarda ayrı ayrı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu kararların taraflarca istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 08.04.2021 tarihli ve 01.07.2021 tarihli kararları ile İlk Derece Mahkemesi kararları ortadan kaldırılarak her iki dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

    Gönderme kararı üzerine, Mahkemenin 14.07.2021 tarihli ve 2021/472 esas 2021/6614 Karar sayılı kararı ile 2021/472 Esas sayılı dosyanın aynı Mahkemenin 2021/368 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine ve yargılamanın 2021/368 Esas sayılı dosya üzerinden devamına karar verilerek yapılan yargılama sonucunda asıl davanın ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

    Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

    Dosya içeriğine göre; hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar asıl davada 30.896,44 TL birleşen davada 1.331,44 TL olup dava tarihi itibarıyla iş sözleşmesinin sona ermiş olduğu da dikkate alınarak bu miktarın Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihindeki kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

    Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:


    I. DAVA
    1.Davacı vekili asıl davadaki dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde Ekim 2007- 02.10.2018 tarihleri arasında temizlik işçisi olarak 3.155,00 TL ücretle çalıştığını, iş sözleşmesini emeklilik nedeniyle feshettiğini, haklı fesih sebebiyle davacıya kısmi kıdem tazminatı ödendiğini, ancak ... Sendikasına üye olan davacının, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının ödenmediğini, ücretinin sendikalı işçilerin seviyesine getirilmediğini, genel tatillerde çalıştığını, yıllık izinlerini kullanamadığını, bir kısım kanuni alacaklarının ödenmediğini iddia ederek kıdem tazminatı, izin, ulusal bayram ve genel tatil, ilave tediye, ücret farkı, aile yardımı, çocuk yardımı, yemek yardımı, yol yardımı, giyim yardımı, yakacak yardımı, pazar çalışması, ek gıda yardımı, sendikal yardım, temizlik yardımı, eğitim yardımı, bayram yardımı, ücret, bilet yardımı, hafta tatili alacağının tahsilini talep etmiştir.

    2.Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde Ekim 2007- 02.10.2018 tarihleri arasında temizlik işçisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesini emeklilik nedeniyle feshettiğini, bu nedenle müvekkilinin ödenmeyen alacaklarının tahsili için ... 2. İş Mahkemesinin 2018/808 Esas sayılı dosyası ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsili için dava açıldığını, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda davacının eğitim yardımı alacağının 1.016,00 TL, ulusal bayram ve genel tatil ücretinin 9.734,70 TL, pazar çalışması alacağının 27.942,98 TL, temizlik yardımı alacağının 3.065,00 TL olarak hesaplandığını, önceki raporlara göre alacakların ıslah edilmiş olduğunu, bu alacaklar yönünden yeniden ıslah yapma imkânı bulunmadığını iddia ederek 5.850,70 TL genel tatil, 27.932,92 TL pazar çalışması alacağı, 1.006,00 TL eğitim yardımı, 395,00 TL temizlik yardımı alacaklarının tahsilini talep etmiştir.

    II. CEVAP
    Asıl ve birleşen davada davalı vekili cevap dilekçelerinde; zamanaşımı savunmasında bulunduklarını, husumet itirazlarının olduğunu, davacının Belediyede Belediyeden hizmet alım işi üstlenen firmalarda firma işçisi olarak çalıştığını, dolayısıyla ihbar olunan Şirket işçisi olduğunu, davaya konu taleplerin muhatabının diğer ihbar olunan Şirketler olduğunu davacının fazla çalışma yapmadığını, herhangi bir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
    "...Tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, ihale sözleşmeleri, davalıların tabi olduğu mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, davalı ...'nın belirtilen işleri alt işverene vermesi 4857 sayılı Kanunun 2/6-7. Maddeleri uyarınca mümkün olup, geçerli ve muvazaaya dayanmayan bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmaktadır.
    Asıl dosya kapsamında ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 08/04/2021 tarih 2020/621 esas 2021/762 karar sayılı kaldırma kararı doğrultusunda taraflar duruşmaya davet edilmiş, ... Sendikasına müzekkere yazılarak alt işveren şirketler ile yapılan 2007-2018 yılları arasındaki TİS'lerin gönderilmesi ve davacının sendika üyeliğinin davalı belediyeye hangi tarihte bildirildiğinin sorulması istenilmiş, genel müzekkere cevapları incelenerek dosyaya eklenmiştir.
    Davacı vekili celsede müvekkilinin sulh sözleşmesi imzalamadığını iddia etmiş mahkemece beyanda bulunmak üzere süre verilmiş itiraz olması halinde imza incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Davacı vekili celse arası beyan dilekçesinde dosyada sulh sözleşmesi bulunmadığından imza itirazında bulunmadıklarını beyan etmiştir. Dosya kapsamında sulh sözleşmesi bulunmadığından dikkate alınmaksızın alt işveren tisleri doğrultusunda yapılan bilirkişi hesaplamalarına itibar edilmiştir.
    Kaldırma kararı doğrultusunda, öncelikle, 696 KHK ile getirilen düzenlemeler gereğince, davacının tabi olduğu alt işveren TİS'leri doğrultusunda hesaplama yapılmıştır. Ayrıca davacının 23.06.1998 tarihinde ... Sendikası üyesi olduğu, alt işveren TİS'lerinin 15.10.2015 tarihinde yürürlüğe girdiği ve imzalandığı, dolayısıyla TİS imzalanması sırasında davacının Sendika üyesi olduğu ve bu tarihten itibaren TİS'lerinden faydalanması gerektiği anlaşılmıştır.
    Asıl dava yönünden;

    Kıdem tazminatı alacağına ilişkin olarak; Davacı taraf;iş akdini emeklilik nedeniyle feshettiğini 20.999,00 TL kıdem tazminatı ödendiğini ancak kıdem tazminatının eksik ödendiği ileri sürülmüş ve fark kıdem tazminatı talep etmiştir. Davalılar tarafından dosyaya sunulan belgelerden davacıya 21.160,20 TL kıdem tazminatı ödendiği anlaşılmış ödemeler, dosya kapsamı ve tanık beyanları dikkate alındığında davacının kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde iş akdinin sona ermesi nedeniyle ödenen tutar mahsup edilerek bilirkişi tarafından hesaplanan bakiye kıdem tazminatı alacağına hak kazanacağı kanaatine varılmıştır.
    696 sayılı KHK ile getirilen düzenlemeler gereğince davacının tabî olduğu alt işveren TİS'leri doğrultusunda hesaplama yapılmıştır.
    Davacı tarafça yıllık ücretli izin alacağı talebinde bulunulmuştur.Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene ait olup, işveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. 696 sayılı KHK ile getirilen düzenlemeler gereği davacının tabî olduğu alt işveren TİS'leri doğrultusunda davacının {(14x5)+(20x2)+(3x22)=}176÷2=88 gün yıllık izin hakkının bulunduğu anlaşılmış, bakiye yıllık izin hakkını kullandığına yahut karşılığının ücret olarak ödendiğine ilişkin veriye rastlanmadığından talebin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
    Davacı tarafça hafta tatili ve genel tatil alacağı talebinde bulunulmuştur. Tanık anlatımlarından davacının haftanın 1 günü hafta tatili izni kullandığı anlaşılmakla hafta tatili alacağı bulunmayan davacının hafta tatili ücreti talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacının genel tatil ile dini bayramların 1 günü dışında çalıştığı anlaşılmakla alacak hesabı yapılmıştır. Sulh sözleşmesi geçersiz sayılmış ve TİS gereği genel tatil ücret alacakları 2 yevmiye olarak hesaplanmıştır. Davacının talebiyle bağlı kalınarak genel tatil ücreti alacağı talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
    Davacı tarafça ikramiye alacağı talebinde bulunulmuştur. Sulh sözleşmesi geçersiz sayılmış ve TİS gereği 10 yevmiye ikramiye alacağının ödeneceği kararlaştırıldığından bu doğrultuda hesaplama yapılmış ve davacının ikramiye alacağı talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
    Sulh sözleşmesi geçersiz kabul edilerek ve 696 sayılı KHK ile getirilen düzenlemeler gereğince davacının tabî olduğu alt işveren TİS'leri doğrultusunda yapılan hesaplamalara göre davacının bayram yardımı olarak; (75,00x6=) 450,00-TL, çocuk yardımı olarak; (25,00-TLx36,5ayx2 çocuk=) 1.825,00-TL, yakacak yardımı olarak; (30,00-TLx36,5 ay=) 1.095,00-TL, eğitim yardımı olarak {120,00-TL+120,00-TL+(120,00-TLx2)=} 480,00-TL alacağa hak kazanacağı saptanmıştır. Davacının çocuk ve yakacak yardımı alacağı taleplerinin kısmen kabulüne karar verilirken, ıslah edilmeyen bayram ve eğitim yardımı alacağı talepleri yönünden, taleple bağlı kalınarak dava değeri üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
    Davacının Sulh sözleşmesi geçersiz kabul edilerek ve 696 sayılı KHK ile getirilen düzenlemeler gereğince davacının tabî olduğu alt işveren TİS'leri doğrultusunda yapılan hesaplamalara göre davacının yemek, yol, Kart38/bilet yardımı alacağı bulunmadığından bu taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
    Davacının ücretinin emsal kadrolu işçi ücret seviyesi doğrultusunda tespit edilerek ücret ve fark ücret alacağı hesaplaması talep edilmiş ise de; davacının muvazaa iddiası yerinde görülmemiş ve BAM incelemesi sonucu belirtilen hususun kaldırma kararı dışında bıraktığı anlaşılmış ve fark ücret alacağı bulunmadığı kanaatiyle bu taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
    Her ne kadar kısa kararda ilâve tediye alacağı, giyim, yardımı, aile yardımı, ek gıda yardımı, temizlik yardımı, pazar mesaisi alacakları yönünden hüküm tesis edilmemiş ise de; sulh sözleşmesi geçersiz sayılmış ve 696 sayılı KHK ile getirilen düzenlemeler gereğince davacının tabî olduğu alt işveren TİS'leri doğrultusunda yapılan hesaplamalara göre davacının ilâve tediye alacağı, giyim, yardımı, aile yardımı, ek gıda yardımı, temizlik yardımı, pazar mesaisi alacağı bulunmadığı kanaatiyle bu taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiş bu husus tamamlama şerhi olarak karara eklenmiştir.
    Birleşen dava yönünden;
    Davacı tarafın ek dava mahiyetinde açtığı ve ... Bölge Adliye Mahkemesi kararı doğrultusunda birleştirilmesine karar verilmekle davacının birleşen dava yönünden talepleri irdelenmiştir.
    Davacının birleşen ek davası ile talep ettiği genel tatil ile dini bayramların 1 günü dışında çalıştığı anlaşılmış, bu doğrultuda hesaplama yapılmıştır. Sulh sözleşmesi geçersiz kabul edilmiş ve TİS gereği genel tatil ücret alacakları 2 yevmiye üzerinden hesaplanmıştır. Alacağının bulunduğu kanaatiyle bu talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
    Davacının asıl dosyada ve birleşen dosyada talep ettiği eğitim yardımı alacağı yönünden yapılan Sulh sözleşmesi geçersiz sayılmış ve TİS gereği yapılan hesaplamalar doğrultusunda davacının eğitim yardımı alacağı bulunduğu kanaatiyle asıl dava yönünden kabulüne, birleşen dava yönünden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
    Davacının pazar mesaisi talebi değerlendirilmiş; tanık beyanlarının incelemesinde davacının haftanın 1 günü hafta tatil iznini kullandığı anlaşıldığından, pazar mesaisi ücret alacağı hesaplaması yapılmamış, bu talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
    Sulh sözleşmesi geçersiz sayılmış ve TİS gereği yapılan hesaplamalar doğrultusunda davacının temizlik yardımı alacağı bulunmadığı kanaatiyle bu talebinin reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi'nce verilen karar doğrultusunda aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ..." gerekçesiyle asıl davanın ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

    B. İstinaf Sebepleri
    1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkilinin davalı ... bünyesinde kadrolu işçiler ile aynı işi yaptığını, emir ve talimatların belediye görevlileri tarafından verildiği, bu nedenle iş sözleşmesinde muvazaa bulunduğu, müvekkilinin bu muvazaa sebebiyle kadrolu işler ile aynı haklara sahip olması gerektiği, ayrıca davalı lehine hükmedilen ücreti vekâletin davacı lehine hükmedilen tutarı geçemeyeceğini ileri sürmüştür.

    2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde; davacı işçinin ihale alan taşeron şirketler nezdinde çalıştığını, bu hâlde davalı Belediyeye husumet yöneltilemeyeceğini ve muvazaanın bulunmadığını, davacının Belediye kadrosuna geçerken 696 sayılı KHK uyarınca bu davadan feragat etmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, davacının fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının bordrolar ile ödendiğini, yıllık izin alacağının olmadığını, kıdem tazminatının eksiksiz ödendiğini, alacakların özellikle kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağının belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, alacakların zamanaşımına uğradığını, davadaki alacak taleplerinin tam ıslahının hukuka aykırı olduğunu, davacının dava öncesinde davalı Belediyeye alacak talebi ile başvurması gerektiğini, bakiye ücret alacağının bulunmadığını, davacıya yemin teklifinde bulunduklarını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemenin kaldırma kararının gereklerini yerine getirdiği, davalı ... Başkanlığının belirtilen işleri alt işverene vermesinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesinin altıncı ve yedinci fıkraları uyarınca mümkün olduğu, geçerli ve muvazaaya dayanmayan bir asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunduğu, davacının 23.06.1998 tarihinde ... Sendikası üyesi olduğu, alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmelerinin 15.10.2015 tarihinde yürürlüğe girdiği ve imzalandığı, dolayısıyla toplu iş sözleşmesi imzalanması sırasında davacının sendika üyesi olduğu ve bu tarihten itibaren toplu iş sözleşmelerinden faydalanması gerektiğine ilişkin belirlemenin yerinde olduğu, dosyada sulh sözleşmesi bulunmadığından sulh sözleşmesi dikkate alınmaksızın alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmeleri doğrultusunda yapılan hesaplamanın yerinde olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    Davacı vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilinin muvazaalı olarak alt işveren işçisi gösterildiği iddiasının ispatlanmasına karşın Mahkemenin muvazaa iddiasının kabul edilmediği ihtimaline göre yapılan hesaplama doğrultusunda karar verilmesinin yerinde olmadığını, dava konusu olaydaki asıl işveren alt işveren ilişkisi muvazaalı olup davacının baştan itibaren davalı Belediyenin işçisi sayılarak işlem görmesi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun da kanuna ve usule aykırı olduğu, bilirkişi raporunda bütün alacaklarının da eksik hesaplandığını, Belediyenin en başından beri sendika üyeliğinden haberdar olduğunu, vekâlet ücretinin hatalı hesaplandığını ileri sürülmüştür.


    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, davalı İdare ile dava dışı şirketler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı, buna göre davacının davalı Belediyenin işçisi olarak kabul edilmesi hâlinde ilave tediye ile birlikte bir kısım alacaklara hak kazanıp kazanmadığı ile hüküm altına alınan alacakların eksik belirlenip belirlenmediği noktalarında toplanmaktadır.

    2. İlgili Hukuk
    6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 4857 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri.

    3. Değerlendirme
    1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

    2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    VI. KARAR
    A. Davacı Temyizi Yönünden
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

    B. Davalı Temyizi Yönünden
    Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,


    Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalı tarafa iadesine,

    Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,


    22.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara