Esas No: 2022/6061
Karar No: 2022/8133
Karar Tarihi: 22.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/6061 Esas 2022/8133 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/6061 E. , 2022/8133 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 7. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Afşin İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince 26.09.2019 tarihli ve 2016/119 Esas, 2019/196 Karar sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiş; kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 30.12.2020 tarihli ve 2020/191 Esas, 2020/1690 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak dosyanın yeniden yargılama yapılması için Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı ...Ş. ...Termik Santralindeki işyerinde farklı dönemlerde, farklı alt işverenlere bağlı olarak 22.05.2002 tarihinde çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin 19.07.2016 tarihinde ihbar sürelerine uyulmaksızın ve haklı ya da geçerli bir neden gösterilmeksizin işverence feshedildiğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmediğini, işveren tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) çıkış kodunun 29 olarak bildirildiğini, davacının çalıştığı süre boyunca işinin gereklerine uygun davrandığını, gereken özen ve dikkati de fazlasıyla gösterdiğini, gerek amirlerine gerekse çalışma arkadaşlarına en ufak bir saygısızlık yapmadığını, olumsuz bir tutum ve davranışta da bulunmadığını, işveren veya amirlerinden almış olduğu bir uyarının bile olmadığını ileri sürerek kıdem tazminatı ve ihbar tazminatlarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı Müdürlükte görev yaparken Yönetim Kurulunun 18.07.2016 tarihli ve 36-167 No.lu kararı ile iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 25 inci maddesinin (II) numaralı bendine göre feshedildiğini ve ilgililere bu durumun 19.07.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı Kurumun Yönetim Kurulunun 26.07.2016 tarihli ve 40-187 No.lu kararı ile 23.07.2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (667 sayılı KHK) 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca anılan personelin 19.07.2016 tarihi itibari ile toplu iş sözleşmesinin 148 inci maddesi gereği işlem tesis edilmesini teminen işten el çektirilmesinin uygun görüldüğünü ve bu durumun ilgililere 27.07.2016 tarihinde tebliğ edilerek yeniden SGK girişlerinin yapıldığını savunarak davanın konusuz kalması sebebiyle ve sonuç olarak esas yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan kanıtlara ve alınan bilirkişi raporuna dayanılarak;
"...
Davacının iş akdinin ... Yönetim Kurulunun 18.07.2016 tarih 36-167 sayılı kararı ile feshedilmesine karar verildiği, kararın incelenmesinde "Gelişen son durumlar çerçevesinde Genel Müdürlük Makamının Teftiş Kurulu Başkanlığına vermiş olduğu talimata istinaden; Ekli listede (Ek-1) adı, soyadı ve görev yaptığı birimi yer alan işçi personelin 4857 sayılı İş Kanununun 25/II sayılı maddesi doğrultusunda iş akitlerinin feshi ile, Ekli listede (Ek-2) adı, soyadı ve görev yaptığı birimi yer alan memur-sözleşmeli personelin Devlet Memurları Kanunu ile 399 sayılı KHK'nın ilgili hükümleri çerçevesinde görevden uzaklaştırılmaları, hususunda gerekli işlemlerin Genel Müdürlükçe ikmaline, oy birliği ile karar verilmiştir." şeklinde belirtildiği, kararın ekinde davacı işçinin de bulunduğu 22 kişilik bir işçi personel listesinin bulunduğu, bu kararın 19.07.2016 tarihinde davacı işçiye tebliğ edildiği ve Afşin Sosyal Güvenlik Merkezinin 22.04.2021 tarihli müzekkere cevabından da anlaşılacağı üzere davalı Kurum tarafından 19.07.2016 tarihinde işten ayrılış bildirgesi düzenlendiği, ancak yine aynı tarihte işten ayrılış bildirgesinin iptal edildiği, davacıya ilişkin en son 2016/07 döneminde 4 gün SGK bildirimi yapıldığı,
23.07.2016 tarih 29779 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 667 sayılı KHK'nın 4.(1).(f) maddesi ile 16. Dönem Toplu İş Sözleşmesinin 148. maddesi gereği Yönetim Kurulunun yeniden toplandığı ve Yönetim Kurulunun 26.07.2016 tarih 40-187 sayılı Kararı ile davacının işten el çektirilmesine karar verildiği ve 01.09.2016 tarihinde yeniden işten ayrılış bildirgesi verildiği,
Bu halde davacının iş akdinin feshine dayanak olan işlemin ... Yönetim Kurulunun 18.07.2016 tarih 36-167 sayılı kararı ve bu karara dayanarak verilen 19.07.2016 tarihli işten ayrılış bildirgesi olduğu, keza davacının işten çıkarılmasına istinaden 25.07.2016 tarihinde dosyamıza konu davayı açtığı, dolayısıyla davacının iş akdinin fesih tarihinin 19.07.2016 tarihi olduğu kanaatine varılmıştır.
...
Yukarıda (A) başlığı altında yapılan açıklamalar kapsamında davacının iş akdinin fesih tarihinin 19.07.2016 olarak kabul edilmesi de dikkate alınarak, her ne kadar davalı tarafça davacı işçinin iş sözleşmesinin İş Kanunun 25/2 maddesine göre feshedildiği ileri sürülmüşse de, işçinin iş sözleşmesinin İş Kanunun 25/2 maddesindeki haklı nedenlerle ve kıdem tazminatına hak kazanmayacak şekilde sona erdiğinin ispat yükünün davalı işveren üzerinde olduğu, davalı tarafça bu ispat yükünün yerine getirilmediği kanaatine varılarak davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından herhangi bir haklı neden olmadan sona erdirildiği kanaatine varılmıştır.
..." gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davacının kıdem tazminatı ve ihbar tazminatları hüküm altına alınmıştır.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının iş sözleşmesinin haklı sebeple sona erdirildiğini, her ne kadar fesih tarihiyle ilgili dosyada karışıklık oluşmuşsa da fesih sebebinin değişmediğini, müvekkili Kurumun davacının iş sözleşmesinin FETÖ/PDY ile ilişkisi sebebiyle sona erdirdiğini, 18.07.2017 tarihli Yönetim Kurulu kararında "gelişen son durumlar çerçevesinde" ifadesi ile 15.07.2016 tarihli darbe girişiminin kastedildiğini, davacının adının 01.09.2016 tarihli ve 29818 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (672 sayılı KHK) ile kamu görevinden ihraç olanların içerisinde yer aldığını, dolayısıyla 672 sayılı KHK yayımlanmadan önce davacının FETÖ/PDY ile ilişkisinin tespit edilmiş olması sebebiyle müvekkili Kurumca davacının iş sözleşmesinin feshedildiğini, bu feshin 4857 sayılı Kanun'un 25 inci maddesinin (II) numaralı bendine göre haklı sebeple fesih olduğunu, zira davacının iş sözleşmesinin feshedilmesinin tek sebebinin davacının FETÖ/PDY ile ilişkisi olması olduğunu, kanun hükmünde kararnamelerin bir günde oluşturulmayıp haftalar, aylar, hatta yıllar süren araştırmalar sonucunda yayımlandığını, bu durumun KHK yayımlanmadan önce işçiyle ilgili şüphe oluşmayacağı anlamına gelmeyeceğini, dava konusu olayda yaklaşık 1,5 ay sonra KHK yayımlandığını, İlk Derece Mahkemesi tarafından bu hususlara hiç değinilmeden karar verildiğini, müvekkili Kurumda davacıyla iş ilişkisini sürdürmesi beklenemez derecede şüphe meydana geldiğinden ve 672 sayılı KHK ile müvekkili Kurumun bu şüphesinde haklı olduğu ispat edilmiş olduğundan 19.07.2021 tarihli feshin haklı sebeple fesih olduğunu ve davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...
Somut olayda, dava dilekçesinde iş akdinin ihbar önellerine uyulmaksızın ve haklı yada geçerli bir neden gösterilmeksizin feshedildiğinin ileri sürüldüğü, cevap dilekçesinde ise davacının iş akdinin yönetim kurulunun 18.07.2016 tarihli kararıyla 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25/2 maddesine göre feshedildiği, bu durumun ilgiliye 19.07.2016 tarihinde tebliğ edildiği, bununla birlikte aynı personelle ilgili olarak 667 sayılı KHK gereği işlem tesis edilmesini teminen işten el çektirilmesi (görevden uzaklaştırılması) yönetim kurulunun 26.07.2016 tarihli kararıyla uygun görüldüğü, bu durumun ilgiliye 27.07.2016 tarihinde tebliğ edilerek yeniden SGK girişinin yapıldığı, bu sebeple davacının işten çıkarılmasının söz konusu olmadığı savunulmuş ise de, davalının da kabulünde olduğu üzere 19.07.2016 tarihi itibariyle davacının iş sözleşmesinin 29 kodu "İşveren tarafından işçinin ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı davranışı nedeni ile fesih" seçilerek feshedildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacının iş akdinin önce 18.07.2016 tarihli yönetim kurulu kararıyla feshedilmiş ise de, daha sonra 26.07.2016 tarihli yönetim kurulu kararıyla önceki yönetim kurulu kararı iptal edilerek davacının sigorta girişinin 27.07.2016 tarihinde tekrar yapıldığı savunulmuş ise de, davalı tarafça davacının çalışmalarına ilişkin SGK bildiriminin 2016/07 dönemi için "4" gün olarak bildirilmiş olmasına göre, fiilen iş akdinin feshinden sonraki sigorta girişine itibar edilemeyeceği anlaşıldığından, Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere haklı feshi ispat yükü işveren üzerinde olup iş sözleşmesinin haklı veya işçi tarafından haksız feshedildiği ispat edilemediğinden kıdem ve ihbar tazminatının kabulü yerindedir.
..." gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının iş sözleşmesinin haklı sebeple sona erdirildiğini, her ne kadar fesih tarihiyle ilgili bir karışıklık olmuş ise de fesih sebebinin değişmediğini, davalı Kurumun davacının iş sözleşmesini FETÖ/PDY ile ilişkisi sebebiyle sona erdirdiğini, 18.07.2016 tarihli Yönetim Kurulu kararında "gelişen son durumlar çerçevesinde" derken 15.07.2016 tarihli darbe girişiminin kastedildiğini, davacının adının 01.09.2016 tarihli 29818 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 672 sayılı KHK ile kamu görevinden ihraç olanların içerisinde yer aldığını, dolayısıyla 672 sayılı KHK yayımlanmadan önce davacının FETÖ/PDY ile ilişkisinin tespit edilmiş olmasının davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini gösterdiğini, davalı Kurumun bu durumda davacıyla iş ilişkisini sürdürmesinin beklenemeyeceğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasında iş sözleşmesinin işverence feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı ve buna göre davacının kıdem tazminatı ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 4857 sayılı Kanun'un 25 inci maddesinin (II) numaralı bendi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Fesih bildirimi karşı tarafa ulaştığı anda sonuçlarını doğurur. İş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin ispatı iddia eden tarafa düşer. Davalı tarafça, fesih bildiriminde bulunulduktan yaklaşık 1,5 ay sonra davacının KHK ile ihraç edildiğine ilişkin karar dışında herhangi bir delil sunulmamıştır. Somut olayda, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler incelendiğinde; davacının iş sözleşmesinin 19.07.2016 tarihinde davacıya yapılan bildirim ile 4857 sayılı Kanun'un 25 inci maddesinin (II) numaralı bendine göre feshedildiği, Elbistan Sulh Ceza Mahkemesinin 2017/347 Sorgu sayılı dosyanın incelenmesinden davacı hakkında FETÖ/PDY terör örgütüne irtibatı ya da iltisakına ilişkin herhangi bir tespitin bulunmadığı, hakkında ceza davası açılmadığı ve böylece feshin haklı sebebe dayandığının davalı tarafça ispatlanamadığı anlaşılmaktadır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
T.H.
Ş.K.