Esas No: 2022/7212
Karar No: 2022/8154
Karar Tarihi: 22.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7212 Esas 2022/8154 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/7212 E. , 2022/8154 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı ve davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalıya ait ... Makine Fabrikasında alt işveren işçisi olarak çalıştığını, alt işveren ile davalı arasındaki hizmet alım sözleşmesinin geçersiz olduğunun ve davacının çalışma süresinin başından itibaren davalı asıl işverenin işçisi olduğunun mahkeme kararı ile tespit edildiğini, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, bu çerçevede davacının üyeliğinin sendika tarafından davalıya bildirildiği tarihten itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlanma hakkı olduğunu, önceki döneme alacakların dava yolu ile tahsil edildiğini, bu defa 23.12.2010 tarihinden dava tarihine kadar olan dönem için ücret farkı, ilave tediye, kıdem zammı, giyim yardımı, sosyal yardım, aile yardımı ve şeker ikramiyesi alacaklarının toplu iş sözleşmeleri gereği ödemelerin yapılması gereken tarihlerden itibaren işleyecek en yüksek işletme kredisi faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle davacının ihale ile iş alan şirket işçisi olduğunu, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davalı asıl işveren ile yüklenici şirket arasında muvazaa bulunmadığına dair kesinleşmiş mahkeme kararları bulunduğunu, davacının ihale yoluyla anahtar teslimi iş alan şirketin işçisi olup toplu iş sözleşmesinin kapsamına giren işyerinin işçisi olma şartının gerçekleşmediğini beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 23.01.2018 tarihli ve 2015/1216 Esas, 2018/17 Karar sayılı kararıyla; toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 08.10.2019 tarihli ve 2018/1868 Esas, 2019/2261 Karar sayılı kararıyla; istinaf dilekçesinde bildirilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda davanın kısmen kabulüne dair İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden yerinde olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 02.02.2021 tarihli ve 2020/4964 Esas, 2021/3086 Karar sayılı ilâmı ile;
"...
Somut uyuşmazlıkta, davacı 13/12/2010 tarihi ile dava tarihi olan 11/11/2015 tarihi arasındaki döneme ilişkin olarak toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiş, mahkemece ilave tediye alacağı dışındaki alacakların temerrüt tarihi olan 04.11.2010 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek işletme kredisi faizi ile birlikte tahsiline dair hüküm kurulmuştur. Dava dilekçesi incelendiğinde, davacının alacaklarının toplu iş sözleşmesi gereği ödenmesi gereken tarihlerden itibaren faizi ile tahsilini, ıslah dilekçesinde de yine toplu iş sözleşmesi gereği ödenmesi gereken tarihlerden, aksi takdirde dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanmasını istediği görülmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesine göre hakim talep ile bağlı olup talepten başka birşeye hükmedemez. Mahkemece her ne kadar alacaklara temerrüt tarihi olan 04.11.2010 tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmiş ise de, davacının dava dilekçesindeki talebi, hüküm altına alınacak alacaklara toplu iş sözleşmesinde belirlenen temerrüt tarihlerinden itibaren faiz uygulanması yönündedir. Mahkemece davacının talebi aşılarak, talepten başka birşeye karar verilmesi yerinde değildir. Ayrıca dosya kapsamına göre 04.11.2010 tarihi davacının sendika üyeliğinin işverene bildirildiği tarih olup, bu tarihin eldeki dava yönünden temerrüt tarihi olarak kabulü de mümkün değildir. Hal böyle olunca talep aşılarak ve infazda tereddüt oluşturacak şekilde faize hükmedilmesi yerinde görülmemiştir.
Diğer taraftan, Mahkemece bilirkişi raporunda hesaplanan her bir alacak kalemi ile ilgili olarak toplu iş sözleşmesinde açık ve kesin bir ödeme tarihi öngörülüp öngörülmediği bakımından da araştırma yapılmamıştır. Bu itibarla öncelikle davacının talebi ile bağlı kalınmak kaydı ile, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklar için toplu iş sözleşmesinde ödeme günü öngörülüp öngörülmediği her bir alacak yönünden ayrı ayrı netleştirilmeli, toplu iş sözleşmesinde temerrüt tarihi olarak kabul edilebilecek bir tarih bulunması halinde bu tarihe göre faiz başlangıcı belirlenmeli, böyle bir temerrüt tarihinin bulunmaması halinde faiz başlangıç tarihinin dava ve ıslah tarihi olarak kabulü gerektiği kabul edilmelidir.
..." gerekçesiyle kararın bozulmasına ve dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilâmına uyularak alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu edilen alacak kalemlerine yönelik yalnızca faizlerin başlangıcı yönünden bozma kararı verildiğini, alacak tutarlarının doğru olduğunun tespiti edildiğini, Mahkeme kararında ise ücret farkı, giyim yardımı ve sosyal yardım alacaklarının eksik şekilde hüküm altına alınarak usuli kazanılmış hakka aykırı davranıldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı hesaplamalar içerdiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, belirsiz alacak davası açılamayacağını, husumet itirazlarının olduğunu, davacının yardımcı iş alımı kapsamında ihale ile iş alan alt işveren firma işçisi olarak çalıştığını, muvazaa bulunmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre bozma ilâmının gereğinin yerine getirilip getirilmediği, usuli kazanılmış hak ilkesinin ihlal edilip edilmediği noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı).
Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1959/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı kararı).
3. Değerlendirme
1. Uyulan bozma kararı gereğince tesis edilmiş İlk Derece Mahkemesi kararında hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik olmamasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtayın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme uyma kararını kaldırarak direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmünün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da farklı bir karar vermeden yeniden hüküm kurmak zorundadır. Bozmaya uyulmakla bozma lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğmuş olur. Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup korumaktır.
3. Somut uyuşmazlıkta, bozma ilamından önce Mahkemece verilen kararda brüt 65.065,67 TL ücret farkı alacağı, brüt 509,38 TL giyim yardımı alacağı ve brüt 9.177,52 TL sosyal yardım alacağı hüküm altına alınmış, kararın davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce hükmedilen alacaklara uygulanacak faizin başlangıcı yönünden bozma kararı verilmiştir. Mahkemece ücret farkı, giyim yardımı ve sosyal yardım alacaklarında hüküm altına tutarlar bozma ilâmında bozma kapsamı dışında bırakılmış olup bu durumda artık davacı lehine usulü kazanılmış hak oluşmuştur. Bozma ilamına uyulmasına karar veren Mahkemece davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hakka aykırı olarak brüt 54.280,44 TL ücret farkı, brüt 451,64 TL giyim yardımı ve brüt 9.155,34 TL sosyal yardım alacaklarının hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
22.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.