Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7368 Esas 2022/8193 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/7368
Karar No: 2022/8193
Karar Tarihi: 23.06.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7368 Esas 2022/8193 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı Bakanlık ve hastane arasında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinde, davacının ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olacağı belirtilmişti. Davacı, davalı tarafından eksik ödeme yapıldığını, ilave tediye farkları ve ikramiye farkları da davalı tarafından ödenmediğini belirtip alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, belirsiz süreli iş sözleşmesinin ilgili hükümleri uyarınca yapılan hesaplamayı dikkate alarak davacının taleplerini kabul etmiştir. Davalı vekili, ücretin düşürülmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını savunarak davanın reddedilmesini talep etmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi, uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümleri ve belirsiz süreli iş sözleşmesinin ilgili hükümleri dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğuna karar vermiştir. Ancak gerekçe ve hüküm arasında çelişki olduğu için karar usulden bozulmuştur.
Kanun maddeleri:
- 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 141. maddesi
- 6100 sayılı Kanun'un 359. maddesi (kararın içermesi gereken hususlar)
- 6100 sayılı Kanun'un 360. maddesi (uygulanacak diğer hükümler)
9. Hukuk Dairesi         2022/7368 E.  ,  2022/8193 K.

    "İçtihat Metni"



    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 24. Hukuk Dairesi

    DAVA TÜRÜ : ALACAK
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 31. İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

    Kararın davalı Bakanlık vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Bakanlık vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı Bakanlığa bağlı hastanede çalıştığını, 02.04.2018 tarihinde 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, alt işveren bünyesinde çalışmakta iken ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlendiğini ve ödendiğini, kadroya geçerken bireysel iş sözleşmesi imzaladığını ve ücretinin yine asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlendiğini, ancak davalı tarafından eksik ödeme yapıldığını, yine ikramiye ve ilave tediyelerinin de eksik ödendiğini iddia ederek ödenmeyen ücret farkı, ilave tediye farkı ve ikramiye farkı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

    II. CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın kısmi dava olarak açılmayacağını, davacı alacaklarının zamanaşımına uğradığını, ücretin Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 01/02/2019 tarihli 98425987- 045.02-E.282980 sayılı yazısı gereği ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre hesaplanarak ödendiğini, müvekkili Kurum uygulamasında kanuna aykırı yan olmadığının Yargıtay tarafından da kabul edildiğini, ücretlerinde eksiltmeye gidilmediğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ile davalı İdare arasında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinin 7 nci maddesinde, davacının ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olacağına dair düzenleme olduğundan hareketle belirsiz süreli iş sözleşmesinin ve toplu iş sözleşmesinin ilgili hükümleri uyarınca yapılan hesaplama doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

    B. İstinaf Sebepleri
    Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Bakanlık uygulaması yerinde olduğundan dava konusu taleplerin reddi gerektiğini, ücretin düşürülmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, davacının dava dilekçesinde talep etmiş olduğu alacaklara hak kazanamayacağını savunarak davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.

    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında imzalanmış belirsiz süreli iş sözleşmesinin ve uygulanan toplu iş sözleşmesinin ilgili hükümleri dikkate alındığında incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas bakımından hukuka uygun olduğu gerekçesiyle hükmün yalnızca kamu düzenine ilişkin harç hususu bakımından düzeltilmesine karar verilmiş, davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddi ile 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendine göre hükmün yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar karar verilmiştir.

    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.


    B. Temyiz Sebepleri
    Davalı vekilince, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

    C. Gerekçe
    1. İlgili Hukuk
    1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli yazılır.” hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm ile gerekçenin önemi Anayasa düzeyinde vurgulanmış olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.

    2. 6100 sayılı Kanun'un 359 uncu maddesinde bir bölge adliye mahkemesi kararının hangi hususları kapsaması gerektiği açıklanmıştır. Maddenin birinci fıkrasının (e) alt bendine göre karar; taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışmasını, ret ve üstün tutma sebeplerini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde içermelidir.
    3.6100 sayılı Kanun'un "Uygulanacak diğer hükümler" kenar başlıklı 360 ıncı maddesinde şöyledir:

    "(1)Bu Bölümde aksine hüküm bulunmayan hâllerde, ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulü, bölge adliye mahkemesinde de uygulanır.
    "

    2. Değerlendirme
    1. Yukarıda belirtilen ilgili hukuk uyarınca bir mahkeme kararında; tarafların iddia ve savunmalarının özetlerinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür.

    2. Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.

    3. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.

    4. Gerekçe hüküm çelişkisi, 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 Esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararına aykırı olup salt bu aykırılık bozma sebebidir.

    5. Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesi karar gerekçesinde, hükmün yalnızca kamu düzenine ilişkin harç bakımından düzeltilmesine karar verildiği açıklanmasına rağmen, hüküm fıkrasında ilave tediyeye uygulanan faiz türü yönünden de değişiklik yapılarak hüküm kurulmuş, böylece gerekçe ve hüküm arasında çelişki yaratılmıştır.

    6. Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda açıklanan kanun hükümlerine aykırı şekilde gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulması bozma sebebi olup çelişkinin giderilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.


    VI. KARAR
    Açıklanan sebeplerle;
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,

    Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

    Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

    23.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara