Esas No: 2022/7750
Karar No: 2022/8272
Karar Tarihi: 23.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7750 Esas 2022/8272 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/7750 E. , 2022/8272 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 7. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Fatsa 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Bakanlık vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, İlk Derece Mahkemesince kararın kesin olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, istinaf başvurusunun reddine dair kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince hükmün kesin nitelikte olduğunun kabulünün hatalı olması sebebiyle başvurunun reddine dair ek karar kaldırılmış, istinaf başvurusu incelenmiş ve başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Bakanlık vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı Bakanlığa bağlı işyerinde çalıştığını, 02.04.2018 tarihinde 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, taşeron bünyesinde çalışmakta iken ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlendiğini ve ödendiğini, kadroya geçerken bireysel iş sözleşmesi imzaladığını ve ücretinin yine asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlendiğini iddia ederek ödenmeyen ücret, ikramiye, genel tatil ücreti, fazla çalışma ücreti, gece çalışma ücreti ve ilave tediye farkı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın kısmi veya belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağını, zamanaşımı def'inde bulunduklarını, kadroya geçiş sonrası Yüksek Hakem Kurulu kararınca bağıtlanan toplu iş sözleşmesi dikkate alınarak ücretin belirlendiğini, hukuka aykırı bir uygulamanın söz konusu olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ile davalı İdare arasında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinin ilgili maddesinde, davacının ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olacağına dair düzenleme olduğundan hareketle belirsiz süreli iş sözleşmesinin ve toplu iş sözleşmesinin ilgili hükümleri uyarınca yapılan hesaplama doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Bakanlık uygulaması yerinde olduğundan dava konusu taleplerin reddi gerektiğini, ücretin düşürülmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, davacının dava dilekçesinde talep etmiş olduğu alacaklara hak kazanamayacağını savunarak davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında imzalanmış belirsiz süreli iş sözleşmesinin ve uygulanan toplu iş sözleşmesinin ilgili hükümleri dikkate alındığında incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas bakımından hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekilince, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacıya sürekli işçi kadrosuna geçirildiği tarihten sonra ödenmesi gereken ücretin tespiti, davacının fark alacaklara hak kazanıp kazanmadığı ve vekâlet ücretinin takdiri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
696 sayılı KHK'nın 127 inci maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (375 sayılı KHK) 23 üncü maddesi hükümleri.
4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 22 nci, 34 üncü ve 62 nci madde hükümleri.
Dairemizin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 16 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin nitelendirilmesine dair 19.04.2022 tarihli, 2022/3979 Esas, 2022/4838 Karar sayılı ilâmı.
Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin (AAÜT) 16 ncı maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Taraflar arasında AAÜT’nin 16 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin nitelendirilmesi noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
2022 yılına ait Tarife’nin ilgili maddesinde “c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 1.350,00 TL. maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez. ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu Tarifeye göre belirlenir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.
AAÜT’nin “Arabuluculuk, uzlaşma ve her türlü sulh anlaşmasında ücret” başlığını taşıyan 16 ncı maddesinin birinci fıkrasında açıkça 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 35/A maddesindeki anlaşmalardan doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında, bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarların, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturacağı ifade edilmiştir. Görüldüğü gibi ilgili hükümde yer alan düzenleme avukat ile vekil eden arasındaki avukatlık ücretinin asgari sınırının belirlenmesine ilişkindir.
Bu itibarla hükümde öngörülen ücretin karşı taraftan tahsil edilmesi gereken vekâlet ücreti olarak anlaşılması mümkün değildir. Aksine, maddenin (c) bendinde önce arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması hâlinde vekilin hak kazanacağı vekâlet ücretinin maktu miktarı belirlenmiş, (ç) bendinde ise tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücretin (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek belirleneceği ifade edilmiştir. Kanun hükmüne göre gerek ( c) bendindeki maktu ücretin, gerekse ( ç) bendindeki mahsup sonucu oluşan ücretin “vekil edenin avukatına ödeyeceği ücret” olduğu anlaşılmaktadır. Bu miktarın Mahkemece yapılan yargılama sonucunda karşı taraftan tahsili gerektiğine yönelik hüküm kurulması mümkün değildir.
Bu açıklamalara göre uyuşmazlığın AAÜT’nin 16 ncı maddesinin ikinci fıkrasının ( c) bendindeki yasal düzenlemenin avukat ile müvekkili arasındaki vekâlet ilişkisine dayanan akdi vekâlet ücretinin miktarına yönelik olduğu, arabuluculuk sonrasında açılan davadaki yargılama gideri kapsamında karşı tarafın sorumlu olacağı vekâlet ücreti olarak değerlendirilemeyeceği, bu itibarla davacı yararına AAÜT’nin 16. maddesine göre ayrıca bir vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu anlaşılmaktadır.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının "Davacı arabuluculuk aşamasını vekil marifeti ile takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 16/2.maddesine göre belirlenen 1.080-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı vekiline verilmesine, " şeklindeki 12 numaralı bendinin hükümden tamamen çıkartılmasına, sonraki bent numaralarının buna göre teselsül ettirilmesine, hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.