Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7455 Esas 2022/8351 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/7455
Karar No: 2022/8351
Karar Tarihi: 27.06.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7455 Esas 2022/8351 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/7455 E.  ,  2022/8351 K.

    "İçtihat Metni"



    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 28. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 1. İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tespit-alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabülü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:



    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, kapatılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü emrinde geçici işçi statüsünde şoför olarak çalışmaya başladığını ve tüm çalışma süresi boyunca şoför olarak görev yaptığını, 01.02.2001 tarihinde kadrolu işçi statüsüne geçirilirken pozisyonunun iş makinası yağcısı olarak belirlendiğini, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapatılması üzerine İl Özel İdaresine devrinin yapıldığını, burada da şoför olarak çalıştırılmasına rağmen ücret ve diğer haklarının yağcı olarak ödendiğini, 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (6360 sayılı Kanun) gereği ... İl Özel İdaresinin kapatılması üzerine bu defa ... Büyükşehir Belediyesine devrinin yapıldığını, devir sonrası haklarının kısıtlandığını, ücret ve diğer haklarının Yol-İş Sendikası ile ... İl Özel İdaresi arasında akdedilen toplu iş sözleşmesine göre belirlenmesi gerekirken aksi şekilde ücret zamlarının, kademe ve derece ilerlemesinin yapılmadığını, sorumluk zammının ödenmediğini ileri sürerek ücret farkı, ikramiye farkı, ilave tediye farkı ve sorumluk zammı farkı alacaklarının faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    II. CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde ileri sürülenin aksine davacının çalışma hayatı boyunca sadece şoför olarak çalışmadığını, değişik pozisyonlarda görev yaptığını, farklı pozisyonda çalıştırıldığı dönemlere ilişkin kendisine ek ücret ödendiğini, 2013 yılında intibakı yapılırken işgal ettiği kadronun esas alındığını, davalı Belediyeye devredildikten sonra da norm kadronun dolu olması nedeniyle kadro değişikliğinin yapılamadığını, devir sonrasında Yol-İş Sendikası ile ... İl Özel İdaresi arasında akdedilen toplu iş sözleşmesi ile belirlenen haklardan eksiksiz yararlandırıldığını, sonrasında Genel-İş Sendikasına üye olmasıyla birlikte ücret ve diğer haklarının Genel-İş Sendikası ile ... Büyükşehir Belediyesi arasında imzalanmış toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlendiğini, bu dönemde de ücretinde herhangi bir azalma olmadığını, tüm hak ve alacaklarının eksiksiz olarak ödendiğini, alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
    "... davacının kadroya geçirilmeden önce iş makinaları operatörü olarak çalıştığının davacı tanıklarınca doğrulandığı, davacının 02.02.2001 tarihinde kadroya geçirilirken fiilen yaptığı işin nazara alınması gerektiği, fiilen yaptığı iş nazara alınarak davacının 7. Dereceninin 14. Kademesi yerine 11 derecenin 14. Kademesinde intibakının yapılması gerekeceği, sonraki TİS hükümlerinde yine intibakının 4 derece daha düşük yapıldığı, bu nedenle alması gereken ücret ile fiilen ödenen ücret arasında fark bulunduğu, davalı idare ile Genel İş Sendikası arasında işçilerin davalı idareye devir tarihinden sonra yapılan TİS hükümlerine göre 01.03.2013 tarihi sonrasına ilişkin fiilen aldığı ücret ile alması gereken ücret arasındada fark bulunduğu, aynı işi yapan ve aynı kıdemdeki işçiden daha az ücret almasının eşitlik ilkesine aykırılık oluşturacağı, eşitlik ilkesinin İş Kanununda, Anayasada ve Uluslararası Sözleşmelerde ayrıca düzenlendiği, davalı idarenin bu eşitlik düzenlemesi ile bağlı olduğu, bu nedenle davacının fark ücret, fark ikramiye, fark ilave tediye ve fark yıpranma primi alacağı bulunduğu, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamanın hükme esas alınabileceği, fiilen yapılan işin tanık beyanları ile ispatlandığı, talep edilen alacağın ilk talebin ilavesi ile zamanaşımı definden etkilenmeyeceği anlaşıldığından davacının fark ücret, fark ikramiye, fark ilave tediye ve fark yıpramma primi alacağı talebinin kabulüne...." gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

    B. İstinaf Sebepleri
    Davalı vekili istinaf başvurusu dilekçesinde; ihtilaf konusu 15.01.2014-14.01.2016 tarihleri arasında geçerli toplu iş sözleşmesinin ücrete ilişkin 34 üncü maddesinde "günlük ücretin tabanı 95.00 tl olup, sözleşme kapsamında bulunan işçilerden; 14.01.2014 tarihinde aldıkları ücret bu taban ücretin altında kalanların günlük ücretleri 15.01.2014 tarihinden itibaren bu taban ücrete yükseltilir. Deneme süresi dahil, işyerlerinde geçen her hizmet yılı için bir günlük yevmiyelerine 0,38 tl kıdem zammı eklenir. (6 ayı aşan süreler tam yıla bağlı sayılır.) taban ücrete yükseltme işlemi birinci yıl zammı yerine geçmez ve ona mahsup edilemez; birinci yıl zammı, bu işler hakkında taban ücrete eklenerek uygulanır." denildiğini, ihtilaf konusu olmayan 15.01.2016-14.01.2018 tarihleri arasında geçerli bir sonraki dönem toplu iş sözleşmesinde ise 34 üncü maddeye "günlük ücreti taban ücretin üzerinde olan işçilerin mevcut ücretleri de kendi taban ücretleri olarak kabul edilmiştir." hükmü eklenmiş olup görüldüğü gibi ihtilaf konusu olan 15.01.2014-14.01.2016 tarihleri arasında geçerli toplu iş sözleşmesinde günlük ücreti tabanın üzerinde olan işçilerin mevcut ücretlerinin kendi taban ücreti olacağına dair bir ibare olmadığı ve hükmün çok açık biçimde günlük ücret tabanını herkes için 95,00 TL olarak belirlediğini; ihtilaf konusu olan dönemde geçerli toplu iş sözleşmesinin 34 üncü maddesinin lafzında açıkça gösterilen yöntem ile ücret hesaplaması yapılması gerekirken bilirkişinin hesaplamayı ihtilaf konusu olmayan bir sonraki dönem toplu iş sözleşmesine eklenen hükme göre yaptığını, bilirkişinin yorum yoluyla toplu iş sözleşmesine hüküm ekleyerek hesap yapamayacağını, dava dosyasındaki hesaplamanın tarafların üzerinde mutabakat sağladığı madde metni üzerinden yapılması gerektiğini, davalı idarenin toplu iş sözleşmesinin 34 üncü maddesine ilişkin uygulaması ve buna bağlı olarak yaptığı ücret hesaplamasının doğru olduğunu, raporda davacının çalışma hayatının tümünde şoför olarak çalıştığının varsayıldığını, dinlenen tanıkların davacının tüm çalışma hayatı boyunca şoför olarak çalıştığını doğrulamadığını, davacının çalışma dönemi boyunca fiilen sadece şoför olarak çalıştığı iddia edilse de ... Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünde ve İl Özel İdaresinde çalıştığı dönemde iş makinaları yağcısı pozisyonunda bulunan davacının zaman zaman düz işçi, iş makineleri sürücü operatörü, iş makineleri yağcısı, sürücü operatörü ve şoför pozisyonlarında da görev yaptığını, ayrıca fiilen farklı pozisyonlarda çalışan işçiler için toplu iş sözleşmelerinin “işçinin pozisyonunda çalıştırılması” başlıklı maddesinde, tayin edildikleri pozisyon dışında bir pozisyon görevinde çalıştırılan işçilerin, tayin edildikleri pozisyona nazaran, aynı hizmet bölümü içinde eş veya daha yüksek dereceli pozisyonlarda çalıştırılmaları hâlinde, çalıştırıldıkları günlere münhasır olmak üzere gündeliğinden ayrı olarak belli bir ücret ödenmesinin öngörüldüğünü, bu ücret sözleşme dönemlerine göre farklılık göstermekle birlikte, 2013 yılı için günlük 11 kuruş olarak tespit edilip tüm bordroları incelendiğinde miktarı yıllara göre değişen bu ücretin davacıya ödendiğinin görüleceğini, ancak bu ödemenin dikkate alınmadığını, ıslaha karşı süresinde yapılan zamanaşımı def'i olduğunu, zamanaşımına uğrayan alacakların hesaplamadan mahsup edilmediğini; diğer taraftan toplu iş sözleşmesinin 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde sendika üyelikleri sözleşmenin yürürlük tarihinden sonra gerçekleşen işçiler hakkında ücret zammının kıstelyevm usulü ile uygulanacağı, yani bu işçilerin ücret zammından sözleşme yürürlük tarihi ile sendikaya üyelik tarihleri arasında geçen süre kadar eksik oranda yararlanacağının hüküm altına alındığını, bilirkişinin bu yanlış yorumlamaları ile davacının mevsimlik işte geçen hizmet sürelerinin dikkate alınmadığı varsayılarak bu nedenle de fark alacağı olduğu yönünde hüküm kurulduğunu, eğer bu sürelerin dikkate alınmadığı ve bundan kaynaklanan fark alacaklar olduğu iddia ediliyor ise bu iddianın davacının mevsimlik çalışmalarının ayrı bir tabloda gösterilerek, hangi sürenin dikkate alınmadığı açıklanıp hesaplamanın taraflarca da sağlamasının yapılabilmesi imkânı sunulması gerektiğini, davacıya Köy Hizmetlerindeki mevsimlik çalışmaları ile ilgili ücret farkı, yıpranma farkı, akdi ikramiye farkı ve kanuni ikramiye farkı olarak brüt 14.987,09 TL fark ücretlerinin 2013 yılında ödendiğini, ancak bilirkişi raporunda fark ödemelerin hesaplamadan tenzil edilmediğini, İlk Derece Mahkemesinin bu husustaki itirazlarını da değerlendirmediğini, gerekçeli kararın hüküm kısmında "10.537,34 tl'nin 2.500,00 tl'sine dava tarihinden bakiyesi 10.037,24 tl'sine ıslah tarihinden ..." şeklinde yazılarak hatalı hüküm kurulduğunu, bakiyesinin 8.037,34 TL olması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
    "...
    Davacının ... Büyükşehir Belediyesine nakledildiği tarih itibariyle ... İl Özel İdaresi adına TÜHİS ile Yol-İş Sendikası arasında imzalanmış olan 01.03.2013 — 28.02.2015 tarihleri arasında geçerli 15. dönem işletme toplu iş sözleşmesinden (İTİS) yararlandığı anlaşılmıştır. davacının dinlenen tanık beyanları da dikkate alındığında tüm çalışma döneminde fiilen şoför olarak çalıştığı, buna göre, İTİS'te yer alan ücret skalaları ve ücret zammı oranları esas alınarak 01.03.2013 — 28.02.2015 tarihleri arasındaki dönemde olması gereken ücretler ile fiilen uygulanan ücretler bakımından yapılan tespitin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
    Davacının ... Büyükşehir Belediyesine devredilmesinden sonra çalışmaya devam ettiği ... Büyükşehir Belediyesin ile Genel-iş Sendikası arasında imzalanmış 15.01.2014 — 14.01.2016 tarihleri arasındaki dönemi kapsayan toplu iş sözleşmesinin yürürlükte olduğu görülmektedir. Ayrıca davacı 17.02.2015 tarihinde Genel-İş Sendikasına üye olmuş ve üyeliği de işverene bildirilmiştir. 6360 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesinin 10. fıkrasının son cümlesinde “Devredilen veya nakledilen işçilerin ücret ile diğer malî ve sosyal hakları; toplu iş sözleşmesi bulunan işçiler bakımından yenileri düzenleninceye kadar devir veya nakil işleminden önce tabi oldukları toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre, toplu iş sözleşmesi olmayan işçiler bakımından 2012 yılı Eylül ayında geçerli olan bireysel iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenir”. düzenlemesi bulunmakta olup, davacıya devirden önce tabi olduğu toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanacağına yönelik açık hükme göre bilirkişice 28.02.2015 tarihine kadar 15. dönem işletme toplu iş sözleşmesine (İTİS) kadar yaptığı ücret tespiti de dosya kapsamına uygundur. Ancak, davacı 17.02.2015 tarihinde Genel-İş Sendikasına üye olmuş ve üyeliği de işverene bildirilmiş olup, davacı Genel-iş sendikası ile davalı işveren arasında bağıtlanan toplu iş sözleşmesinden yararlanmak amacıyla kendi isteği ile toplu iş sözleşmesi kapsamına girmiş olduğundan ve yukarıda açıklandığı gibi kendisi 01/03/2015 tarihi itibariyle bu TİS te yer alan haklardan yararlanacağından, ayrıca, aynı işyeri ya da işletmede uygulanan her toplu iş sözleşmesi öncekinden bağımsız olup, önceki sözleşmelerdeki hakların yeni sözleşme karşısında kazanılmış hak sayılması mümkün olmadığından, (Narmanlıoğlu, Ü.: a.g.e., s.363).(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/9-883 E- 2021/951 K ) davacının talep ettiği ücret farkı alacağı ile TİS ten kaynaklı haklar, her TİS kapsamında ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Buna göre, 15. dönem işletme toplu iş sözleşmesine (İTİS) te tespit edilen ücret kazanılmış hak olarak davacı hakkında uygulanan 15.01.2014-14.01.2016 tarihleri arasını kapsayan TİS dönemindeki ücret bakımından uygulanamayacağı gibi, TİS lerde belirlenen hükümler geçmişe etkili olmadığından 15.01.2016-14.01.2018 TİS 34. Madde hükmünün önceki dönem için de uygulanması imkanın bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Somut olayda, ... Büyükşehir Belediyesi ile Genel-iş Sendikası arasında imzalanmış 15.01.2014 — 14.01.2016 tarihleri arasındaki dönemi kapsayan toplu iş sözleşmesinin 34. Maddesinde taban ücret tüm işçiler için 95 TL kabul edilmiş olup, ayrıca 35/II Maddede "birinci yıl için ücretleri; Madde 34 te belirtilen taban ücret aynı zamanda birinci yıl ücretleri olarak kabul edilmiştir. " denilmiş olup, bu açık hükme göre davalı tarafça hesaplama yapılıp ödeme yapıldığı görülmekle, ayrıca 15.01.2014 — 14.01.2016 dönemine ait TİS e göre belirlenen ücret 15.01.2016-14.01.2018 arası dönem için taban ücretinin altında kalıp, buna göre yeni TİS nin 34. Maddesi uyarınca davacının ücreti taban ücretten hesaplanıp ödeme yapıldığı için davacının bu dönemlere ait fark ücret alacağı bulunmadığı kabul edilmiş, ayrıca yine bu dönemlere ilişkin ikramiyeler ve ilave tediyeler ödenmiş olduğundan; dairemizce fark ikramiye ve fark tediye alacağı sadece 15. dönem işletme toplu iş sözleşmesine (İTİS) e göre yeniden hesaplanmış, davalı vekilinin itirazı kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmıştır.
    ....
    Yıpranma tazminatı ilk dönem için yapıldığından bu yönde yeniden bir hesaplama yapılmamıştır.
    Davalı vekili ıslaha karşı Zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de, dava dilekçesinde talep edilen miktarlar itibariyle zamanaşımına uğrayan alacak olmadığı tespit edilmekle davalı vekilinin bu itirazı kabul edilmemiştir.
    ... " gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; taban ücret uygulamasının asgari ücret prensibinin toplu iş sözleşmelerinde vücut bulduğu hâli olup işyerinde tarafların anlaşması ile taban ücret uygulamasının kabul edilebileceğini ve bunun o işyeri için asgari ücret olarak kabul edileceğini, amacın taban ücretin altında ücret alan işçilerin diğer zam oranlarından farklı olarak ücret seviyesini yükseltmek olduğunu, bu nedenle taban ücretin üzerinde ücret alan işçilerin ücretinin taban ücret seviyesine düşürülemeyeceğini, Bölge Adliye Mahkemesinin sonraki sözleşme hükümlerine bakarak toplu iş sözleşmesinin özerkliği ilkesinden bahisle sözleşme hükmünü işçi aleyhine ve Türk dil yapısına aykırı yorumladığını, önceki sözleşmede taban ücret üzerinde ücret alan işçilerin ücretleri konusunda açıklama yapılmamasının aksi yorumlamaya sebep olamayacağını, aynı şekilde kanunun ücrette indirim yapılamaz ilkesi gereği toplu iş sözleşmesi ile ücret indirimi yapılacaksa bunun açıkça yazılması gerektiğini, bu yorumun hukuki temelden yoksun olduğunu, hukuken bir haktan açıkça vazgeçilmediğinde yorum yoluyla vazgeçildiği sonucuna varılamayacağını, emsal Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında da davalının aynı yöndeki istinaf itirazlarının reddedildiğini, yine Bölge Adliye Mahkemesi kararında vekâlet ücreti hesabının da hatalı olduğunu ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.


    2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının intibakının doğru bir şekilde yapılarak fark ödemelerinin gerçekleştirildiğini, davacının çalışma süresi boyunca farklı pozisyonlarda çalıştırıldığını, hep şoför olarak çalışmadığını, farklı pozisyonlarda çalışmasından kaynaklanan ek ödemelerin de ücret bordrosuna yansıtıldığını, ıslah zamanaşımı def'inin gözetilmediğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, davacının fiilen yaptığı işe göre intibakının doğru bir şekilde yapılıp yapılmadığı, 6360 sayılı Kanun ile davacının davalı Belediyeye devredildiği 31.03.2014 tarihi ve sonrasında yararlanacağı toplu iş sözleşmesinin kapsamı ile iddia ettiği şekilde fark alacaklarının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.

    2. İlgili Hukuk
    1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) “İspat yükü” kenar başlıklı 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
    “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.“

    2. 6360 sayılı Kanun' un geçici 1 inci maddesinin onuncu fıkrasının son cümlesi şöyledir:
    “Devredilen veya nakledilen işçilerin ücret ile diğer malî ve sosyal hakları; toplu iş sözleşmesi bulunan işçiler bakımından yenileri düzenleninceye kadar devir veya nakil işleminden önce tabi oldukları toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre, toplu iş sözleşmesi olmayan işçiler bakımından 2012 yılı Eylül ayında geçerli olan bireysel iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenir.”

    3. Değerlendirme
    1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

    2. Somut uyuşmazlıkta; davacının 15.09.1993 tarihinden itibaren kapatılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde mevsimlik/geçici işçi statüsünde her yıl belirli süreli iş sözleşmeleriyle istihdam edildiği, 02.02.2001 tarihinden itibaren kadroya alınarak belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışmaya başladığı, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapatılması üzerine 28.03.2005 tarihinden itibaren ... İl Özel İdaresine devredildiği, 6360 sayılı Kanun'un 1 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca ... İl Özel İdaresinin tüzel kişiliğinin kaldırılması sonucu aynı Kanun'un geçici 1 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca, 31.03.2014 tarihinde ... Büyükşehir Belediyesine nakledildiği ve dava tarihi itibarıyla hâlen burada çalıştığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Davacının ... Büyükşehir Belediyesine nakledildiği tarih itibarıyla ... İl Özel İdaresi adına TÜHİS ile Yol-İş Sendikası arasında imzalanmış olan 01.03.2013 - 28.02.2015 tarihleri arasında geçerli 15. dönem işletme toplu iş sözleşmesinden yararlandığı davalının da kabulündedir.

    3. Dinlenen tanık beyanları da dikkate alındığında, davacının tüm çalışma döneminde fiilen şoför (iş makinası şoförü) olarak çalıştığı, buna göre, işletme toplu iş sözleşmesinde yer alan ücret skalaları ve ücret zammı oranları esas alınarak 01.03.2013 - 28.02.2015 tarihleri arasındaki dönemde olması gereken ücretler ile fiilen uygulanan ücretler bakımından İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan tespitlerin yerinde olduğu anlaşılmıştır.

    4. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 6360 sayılı Kanun'un geçici 1 inci maddesinin onuncu fıkrasının son cümlesindeki, davacıya devirden önce tabi olduğu toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanacağına yönelik açık hükme göre bilirkişinin 28.02.2015 tarihine kadar 15. dönem işletme toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre yaptığı ücret tespiti doğru bulunmuş ise de davacının 17.02.2015 tarihinde Genel-İş Sendikasına üye olduğu ve üyeliğinin de işverene bildirildiği, davacı Genel-İş Sendikası ile davalı işveren arasında bağıtlanan toplu iş sözleşmesinden yararlanmak amacıyla kendi isteği ile toplu iş sözleşmesi kapsamına girdiğinden ve kendisi 01.03.2015 tarihi itibarıyla bu sözleşmede yer alan haklardan yararlanacağından, ayrıca, aynı işyeri ya da işletmede uygulanan her toplu iş sözleşmesi öncekinden bağımsız olup önceki sözleşmelerdeki hakların yeni sözleşme karşısında kazanılmış hak sayılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davacının talep ettiği fark alacakların her bir toplu iş sözleşmesi açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi yerinde bir tespit değildir.

    5. 6360 sayılı Kanun'un geçici 1 inci maddesinin onuncu fıkrasının son cümlesi "(10)....Devredilen veya nakledilen işçilerin ücret ile diğer malî ve sosyal hakları; toplu iş sözleşmesi bulunan işçiler bakımından yenileri düzenleninceye kadar devir veya nakil işleminden önce tabi oldukları toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre, toplu iş sözleşmesi olmayan işçiler bakımından 2012 yılı Eylül ayında geçerli olan bireysel iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu hükme göre işçi nakledildiği işyerinde yeni bir toplu iş sözleşmesi yapılana kadar devredildiği kurumda yararlanmaya devam ettiği toplu iş sözleşmesinin uygulanmasına devam olunur. Somut olayda davacının 6360 sayılı Kanun nedeniyle davalı Belediyeye devredildikten sonra ... Büyükşehir Belediyesi ile Genel-iş Sendikası arasında 15.01.2016-14.01.2018 tarihleri arasındaki dönemde geçerli olan yeni bir toplu iş sözleşmesi yapılmıştır. 6360 sayılı Kanun'un geçici 1 inci maddesinin onuncu fıkrası gereği, davacının İl Özel İdaresi bünyesinde çalışırken yararlandığı toplu iş sözleşmesinin bitim tarihi olan 28.02.2015 tarihi ile 15.01.2016 tarihleri arasındaki dönem için davacı 01.03.2013 - 28.02.2015 tarihleri arasında geçerli olan 15. dönem işletme toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanmaya devam edecektir. 15.01.2016 tarihinden sonra ise davalı ... ile Genel-iş Sendikası arasında imzalanan 15.01.2016-14.01.2018 tarihleri arasındaki dönemde geçerli olan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanacaktır. İlk Derece Mahkemesi tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplama, hem ilgili Kanun maddesine uygun hem de denetime elverişli iken Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yazılı gerekçe ile ve yanılgılı değerlendirme ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

    VI. KARAR
    Açıklanan sebeplerle;
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

    Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,



    Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

    27.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.









    Hemen Ara