Esas No: 2022/7448
Karar No: 2022/8350
Karar Tarihi: 27.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7448 Esas 2022/8350 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/7448 E. , 2022/8350 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 30. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : TESPİT
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... Anadolu 9. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki arabuluculuk tutanağının iptali talebi ile açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Özak-Yenigün-Ziylan Adi Ortaklığının Büyükyalı isimli inşaat projesinin yüklenicisi olduğunu, proje inşaatının son aşamasına gelindiğini, davalı Granitsan Ltd. Şti.'nin müvekkil adi ortaklığın Büyükyalı Projesinde çalışan alt işveren olduğunu ve davalı işçi ... ile birlikte 2019/126317 dosya numaralı ve 06.11.2019 tarihli arabuluculuk anlaşma tutunağı ile 25.309,88 TL miktarlı prim ödenmesi yönünde bir tutanak imzalandığını ancak davalı alt işverenin hileli davranışları ve müvekkili adi ortaklığı temsilen görüşmelere katılan kişinin yanılması neticesinde gerçekte üstlenmek istenilen miktardan önemli ölçüde fazlasının müvekkili tarafından üstlenildiğini ileri sürerek arabuluculuk tutanağının iptalini, bu mümkün olmuyorsa yalnızca prim alacağı yönünden iptali talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... İnş. Tur. Tar. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili özetle; somut olayda arabuluculuk sürecini yöneten arabulucunun davacı Özak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. vekili olduğunu, taraflarca söz konusu süreci davacı adi ortaklığın taraflarından biri olan Özak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.'nin vekili yönetmesine rağmen aldatıldıkları, hataya düştükleri iddiasının kabul edilebilir olmadığını, müvekkilinin davacı yanın kusuru sebebiyle işin tamamlanmasının imkansız hâle geldiğinin anlaşılması, işin artan maliyetler ve davacının kusuru sebebiyle uzamasından dolayı müvekkili firma açısından çekilmez hâle gelmiş olması sebepleriyle, davacı ile müvekkili firma arasında Büyükyalı Projesi ile ilgili olarak aralarında akdedilen ana sözleşme ve ek sözleşmelerin Kartal 23. Noterliği'nin 06.12.2019 tarih ve 38446 yevmiye nolu ihtarnamesiyle feshedildiğini, davacıya verilen süre içerisinde müvekkilinin uğramış olduğu zarar, anapara borcu ve teminat mektuplarının iade edilmediğini, taraflar arasında devam eden birçok uyuşmazlık söz konusu olup davaların devam ettiğini, davacının aldatılma, hataya düşme iddiasının abesle iştigal olduğunu, zira tacir olan davacının 6102 Türk Ticaret Kanunu'nun 18 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereği basiretli davranmakla mükellef olduğunu, davacının iddiasını ispatlayamadığını savunarak haksız ve hukuka aykırı davanın reddini talep etmiştir.
2.Davalı ... vekili özetle; her türlü kanuni dayanaktan yoksun davayı kabul etmediklerini, ihtiyari arabuluculuk görüşmelerinin davacı Özak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.'nin vekili olan Arabulucu...'ın huzurunda gerçekleştiğini, müvekkilinin herhangi bir etkisi bulunmadığını, prim alacağı bulunan tutanak sayısının iddia edildiği gibi 8-10 adet değil toplam 22 adet olduğunu, anlaşma tutanaklarının sehven imzalanmasının söz konusu olmadığını, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamayacağını savunarak haksız davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"..Davacı adi ortaklık, diğer davalı ... İnşaat Turizm Tarım Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile ... arasındaki anlaşma arabulucu Av....'ın katılımı ile yapılan görüşmeler sonucunda sağlanarak 06.11.2019 Tarih ve 2019/126317 sayılı ihtiyari arabuluculuk anlaşma tutanağı düzenlenmiştir. UYAP üzerinden yapılan incelemede davaya konu 06.11.2019 Tarih ve 126317 sayılı ihtiyari arabulucu anlaşma tutanağının icra edilebilir olduğuna ilişkin şerh verilmesi amacıyla ... Anadolu 11. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2020/640 Esas sayılı dosyası ile talepte bulunulduğu ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 35. H.D. 09.02.2021 tarih, 2021/72 Esas ve 2021/328 Karar sayılı ilamı ile verilen kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Arabuluculuk Kanunu'nun 18/5.maddesine göre;" Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz. " şeklinde hüküm düzenlenmiş olup taraflar arasında yapılan ihtiyari arabuluculuk görüşmeleri sonucunda imzalanan arabuluculuk tutanağının hata, hile ve ikrah gibi irade fesadına maruz kalınması nedeniyle imzalandığı dosya kapsamındaki delillerle ispatlanamadığından davanın reddine..." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının hiçbir hukuki gerekçeye dayanmadığını, adil yargılanma hakkı ihlal edilerek tesis edilen hüküm kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, hata, hile ve gabin gibi irade sakatlığı hâllerinin her türlü delille ispatının mümkün olduğunu, irade sakatlığı hâllerinin yazılı delille ispat zorunluluğu bulunmadığını, gerek dosya kapsamında dinlenilen tanık beyanları gerekse dosyada mübrez diğer deliller irade sakatlığı hâlinin açıkça ortada bulunduğunu gösterse de İlk Derece Mahkemesinin yetersiz delil ibaresi ile nasıl bir delil arandığını dahi kararda belirtmediğini, müvekkili Adi Ortaklık tarafından, iş sonunda şantiyede çalışan işçiler ve bağlı çalıştıkları alt işverenler arasındaki iş hukukundan kaynaklı uyuşmazlıkların hızlı ve barışçıl yolla çözümlenmesi için binlerce Arabuluculuk görüşmesi yapılarak, sorunsuz şekilde anlaşmalar yapıldığını, ne var ki hiçbir sorun yaşanmayan ve ödemeleri de yapılan binlerce arabuluculuk anlaşması içerisinde, huzurdaki davaya konu olan da dahil yalnızca 11 adet arabuluculuk anlaşma tutanağında açık irade fesadı söz konusu olduğunu, davaya konu arabuluculuk tutanağının 3 üncü maddesinin “İşçinin yalnız ve yalnız müvekkil adi ortaklığa bağlı şantiyedeki çalışmasına ilişkin işçilik alacaklarına istinaden yapılmıştır.” hükümlerini ihtiva ettiğini, davalı alt işveren Granitsan Şirketinin arabuluculuk görüşmeleri esnasında işçisi davalı ...’ın eski çalışanı olması sebebiyle kendisine prim ödeme sözü olduğunu sözlü olarak dile getirdiğini ve tutanağa yazılmasını istediğini, davalı müvekkili ortaklığı temsilen arabuluculuk görüşmelerine katılan ...'ın, 3 üncü maddede zikredilen hükme güvenerek tutanağa geçirilen “25.309,88TL” den yalnızca Granitsan Şirketinin sorumlu olacağı kanaatine vardığını nitekim, 3 üncü madde lafzının da bunu gerektirdiğini, bahsi geçen prim alacağının karşılığı işin 10.12.2018-05.11.2019 tarihleri arasındaki iş görme ediminden kaynaklanmayacağının aşikâr olduğunu, bu tutarın bu süreç için oldukça fahiş olduğunu, davalı alt işverenin daha önceden kalma işçilerine ödemediği yüklü miktarda primi aldatma yolu ile tutanaklara yansıttığını ve çalışanlarının geçmişten gelen farklı şantiyelerdeki alacaklarını prim adı altında müvekkilinin üzerinde bırakmaya çalıştığını, müvekkili adi ortaklık temsilcisinin gerçek durumu bilmesi hâlinde kabul etmeyecek olduğu bir yükümlülüğü aldatma suretiyle ve tutanağı imzalayarak kabul etmiş göründüğünü, davaya konu arabuluculuk oturumlarına müvekkil adi ortaklığı temsilen ...'ın 25.309,88 TL miktarlı prim ödemesinin diğer davalı alt işveren Granitsan Ltd. Şti. tarafından ödeneceğini, müvekkilin sorumlu olmadığını düşünerek anlaşma tutanağını yanılarak imzaladığını, bu yanılmanın esaslı bir yanılma olduğunu, esaslı yanılmanın sebebi ise yukarıdaki paragrafta ifade edilen aldatma eylemi olduğunu, davalı müvekkili temsilcisinin zincirleme vaziyette irade fesadı hâllerine uğratıldığını, sonuç olarak da arabuluculuk tutanağını imzaladığını, İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararda "... arabuluculuk görüsmeleri sonucunda düzenlenen ve anlasmaya varılan konularda aksi iddia edilerek talepte bulunulamayacağı" nın değerlendirildiğini, oysa ki, kesinleşmiş mahkeme kararlarının dahi yargılamanın iadesi yoluna tabi olduğu hukuk sisteminde, arabuluculuk anlaşma tutanağı'na hiçbir şekilde dava edilemeyecek bir mutlaklık tanımak ve anlaşmanın irade fesadı hâlleriyle sakatlandığı durumlar için 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 30-39 uncu maddeleri ile öngörülen düzenlemeden muaf tutulmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18 inci maddesine 7036 Sayılı Kanunla eklenen beşinci fıkrasında “dava açılamaz” ifadesi ve hükmün gerekçesinde de “dava açma yasağı” nitelendirmesi kullanılsa da, bunu kelime anlamıyla hak arama özgürlüğünü engelleyen bir yasak şeklinde nitelendirmemek gerekeceğini, burada asıl amaçlananın anlaşma belgesinde yer alan anlaşılan hususlar hakkında, mahkemenin esasa girip inceleme yapamaması ve bu konularda bir karar veremeyecek olması olduğunu, bu sebeple bu yasağı mutlak bir yasak olarak algılamanın hukukun genel prensiplerine aykırı düşeceğini, bu hâli ile İlk Derece Mahkemesince davada ileri sürülen irade fesadı iddiasının sabit bulunup bulunmadığı hususunun araştırılması ve neticesine göre hüküm kurulması gerekirken, her nasılsa delil yetersizliğine dayanmak suretiyle davanın reddine karar verilmesinin kanuna aykırı olduğunu, İlk Derece Mahkemesinden anılan arabuluculuk tutanağının kendisinin veya bu mümkün olmadığı takdirde 25.309,88 TL’lik prim ödemesi yönünden iptali talep edilmişse de davanın gerekçesiz olarak reddedildiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını ve haklı davanın kabulünü talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı "...tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde ihtiyari arabuluculuğa başvurulması talebinin davacı asıl işverenler ve davalı alt işveren tarafından geldiği,ihtiyari arabuluculuk görüşmeleri esnasında davalı işçinin zayıf konumda olduğu karşısında hem davacı asıl işverenlikler yetkilisi ile davalı alt işveren yetkilisinin bulunduğu, yine yarım saat süren görüşmeler esnasında davalı alt işveren yetkilisi ve davalı işçinin davacı asıl işverenlik yetkililerinin iradesini ne şekilde fesada uğrattığının, ne gibi yanıltıldığının ispat yükü kendisinde olan davacı asıl işverenliklerce mevcut delil durumu ile ispatlanamadığının anlaşılması karşısında 06.11.2019 tarihli İhtiyari Arabulucu Anlaşma Tutanağının iptali talepli davanın reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığından ve gerekçeli kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 297 maddesine yeter gerekçede içerdiği gözetildiğinde davacıların bu yönlere ilişkin istinaf sebepleri ayrı ayrı yerinde görülmemiştir.
Dosya kapsamından kamu düzenine aykırılık teşkil edecek hukuka aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır..." gerekçeleriyle davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ihtiyari arabuluculuk tutanağının esaslı yanılma sonucunda imzalanıp imzalanmadığı, irade fesadı hâllerinin bulunup bulunmadığı ve ispatı hususlarına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.