Esas No: 2022/5691
Karar No: 2022/8383
Karar Tarihi: 28.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5691 Esas 2022/8383 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/5691 E. , 2022/8383 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.
Taraf vekillerince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 28.06.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... geldiler.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 06.06.1997 tarihinde işe başladığını, 01.04.1999-29.08.2000 tarihleri arasında askerlik nedeniyle çalışamadığını, 29.08.2000 tarihinde yeniden çalışmaya başladığını, bu tarihten iş sözleşmesinin usulsüzce feshedildiği 30.11.2016 tarihine kadar makine bakım ustası olarak çalıştığını, davacının işyerinde tek tekniker olması nedeniyle ücretinin net asgari ücretin iki katı olduğunu, bir asgari ücreti bankadan, geriye kalanı ise elden aldığını, davacının işten ayrıldığında net 2.600,00 TL ücret aldığını, haftanın altı günü 08.00-18.15 saatleri arasında çalıştığını, bazen hafta tatilinde de çalıştırıldığını, asıl işinin yanında davacıya servisçilik de yaptırıldığını, davacıya bunun için ek bir ücretin ödenmediğini, fazla çalışma ücretlerinin de ödenmediğini, davalı işverenin bazı dönemlerde girdi-çıktı yaparak kıdem tazminatının miktarını azaltmaya çalıştığını, davacının 08.00- 18.15 saatleri arasında çalışarak haftalık on beş saat fazla çalışma yaptığını, bunun dışında makine arızalanması nedeniyle en az üç saatten haftalık dokuz saat daha çalıştığını, yine servisle işçileri evlere bırakması sebebiyle günlük ikişer saatten on iki saat daha çalıştığını, toplamda haftada otuz altı saat fazla çalışma yaptığı hâlde fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini, davacının on altı yıl boyunca sadece 3-4 defa yıllık izin kullandığını, yıllık izin defterinde davacıya ait olmayan imzalar bulunduğunu, davacının ayda ortalama iki hafta tatilinde çalıştığını, resmî tatil ve ulusal bayram günlerinde çalıştığını, dinî bayramların son günü işçilerin fabrikaya gelerek temizlik yaptığını, davacının da gelip çalıştığını, davacının askerlik dışında kesintisiz çalıştığını, bazı dönemlerde kriz bahane gösterilerek işçilerin fabrikadan uzaklaştırıldığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile izin, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 06.06.1997 tarihinde işe girdiğini ve askerlik dönüşü 28.08.2000 tarihinde yine çalışmaya başladığını, iki yıl kadar çalışarak 01.11.2002 tarihinde işten ayrıldığını, 31.01.2003 tarihinde tekrar işe başladığını, 23.02.2006 tarihinden itibaren işe gelmemesi üzerine davacıya mazeretini bildirmesi aksi takdirde iş sözleşmesinin feshedileceğine dair yazı gönderildiğini, mazeretini bildirmemesi ve işe gelmemesi üzerine 02.03.2006 tarihli fesih yazısının davacıya tebliğ edilerek iş sözleşmesinin feshedildiğini, davacının 18.07.2006 tarihinde tekrar işe başladığını, davacının 30.11.2016 tarihinde ihbar ve kıdem tazminatı hakları tanınarak işten çıkarıldığını, davacının ücretinin miktarını ve fazla çalışma yaptığını kabul etmediklerini, işyerinde haftanın beş günü 08.00-18.15 saatleri arasında çalışma olduğunu, davacının servisçilik yapmadığını, kendisiyle aynı beldede oturan 1-2 arkadaşını kendi aracı ile getirip götürdüğünü, bunun üzerine işverenin Şirkete ait aracı davacıya vererek bununla gidip gelmesini istediğini, 2006 yılından sonraki çalışmaları nedeniyle davacının kıdem ve ihbar hakkının kabul edilerek 2017 yılı Ocak ve Şubat aylarında ayrı ayrı 2.000,00 TL olmak üzere toplam 4.000,00 TL ödeme yapıldığını, davacıya yıllık izin ücreti olarak 6.843,19 TL ödendiğini, davacının dinî bayramların son günü temizlik yapmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 16.07.2020 tarihli ve 2018/436 Esas, 2020/201 Karar sayılı kararıyla dava konusu kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili ile fazla çalışma ücreti alacaklarının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 28.12.2020 tarihli ve 2020/2759 Esas, 2020/2741 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararı yerinde görülerek davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 13.04.2021 tarihli ve 2021/2776 Esas 2021/8015 Karar sayılı ilâmı ile dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, davacının devamsızlık yaptığını belirten ve davalı tarafından keşide edilen ve davacıya yaptığı devamsızlığa ilişkin geçerli mazeretini belgelemesini istediği 27.02.2006 tarihli ihtarname, davacının yeniden işe başlamak için el yazısı ile hazırlanan dilekçesi dikkate alındığında davalının 31.01.2003-02.03.2006 çalışma dönemine dair iş sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayandığı ve 31.01.2003-02.03.2006 tarihleri arasındaki çalışması dışlanmak suretiyle hizmet süresi tespit edilerek dava konusu alacakların hesaplanması gerektiği noktasından karar bozulmuş, dosya kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilâmına uyularak dosya içeriği ile uyulan bozma kararı doğrultusunda davacının 31.01.2003-02.03.2006 dönemine ilişkin çalışmasının işveren yönünden haklı nedenle feshedildiğinin kabulü ile söz konusu dönemin hizmet süresinden dışlanması suretiyle yapılan hesaplamalara göre karar verilerek bozma konusu olmayan diğer hususlarda bozma öncesinde olduğu gibi hüküm kurulmuştur.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davacının 31.01.2003-02.03.2006 dönemine ilişkin çalışmasının davalı işverence haklı neden olmaksızın feshedildiğini, İlk Derece Mahkemesince bozma kararına uyulmasının hukuka ve hakkaniyet aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının aralıklı çalışmasına göre yalnızca kıdem tazminatı yönünden değil dava konusu fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil çalışması ve diğer hak ve alacaklar için de aralıklı çalışmanın dikkate alınması gerektiğini, davacının neredeyse hiç yıllık izin kullanmadan çalıştığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ulusal bayram ve genel tatil çalışması yönünden çelişkili tanık beyanlarına itibar edilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının 31.01.2003-02.03.2006 dönemine ilişkin çalışmasının davalı işverence haklı nedenle feshedilip feshedilmediğine ve tazminata esas süreye eklenip eklenmeyeceğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası.
2.6100 sayılı Kanun'da usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibarıyla bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dairemizin yerleşik kararlarında da belirtildiği gibi bozulan karar, sonradan verilen kararın eki niteliğinde değildir. Hüküm bozulmakla tamamen ortadan kalkar. Hükmün bozulması üzerine mahkemece, davacının talep ettiği tüm alacaklarla ilgili kabul veya ret yönünde yeniden hüküm kurulmalıdır.
3. Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtayın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme uyma kararını kaldırarak direnme kararı veremeyeceği gibi hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalan bölümleri hakkında da yeni bir karar veremez. Bozmaya uyulmakla bozma lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğmuş olur. Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
4. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı ve davalı vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davacı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine, davalı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalı tarafa yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.