Esas No: 2022/6473
Karar No: 2022/8574
Karar Tarihi: 30.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/6473 Esas 2022/8574 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/6473 E. , 2022/8574 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 32. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... Anadolu 23. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; iş sözleşmesine haklı bir sebep olmaksızın işverence son verildiğini ve ödenmeyen işçilik alacakları bulunduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, ulusal bayram ile genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; iş sözleşmesinin davacı tarafından sonlandırıldığını, talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını ve davacının ödenmeyen alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında,
"...Davacının davalı nezdinde 17/04/2007-04/08/2014 tarihleri arasında üç dönem halinde fasılalı olarak çalıştığı, fasılalı çalışma dönemlerinin kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanmaksızın sona erdiğinin davalı tarafından ispatlanamadığı, fasılalı çalışma dönemlerinin birleştirilmesi gerektiği, davacının kıdem süresinin 5 yıl 6 ay olduğu, davacının son ücretinin dosya kapsamına göre brüt 5.606,29 TL olduğu, iş akdinin iş bitimi nedeniyle sona erdiği, iş bitimini haklı neden olmadığı, davacıya kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı taraf fazla çalışma yaptığını ve ulusal bayram ve genel tatil günleri ile hafta tatili günlerinde çalıştığını iddia etmektedir.
Dosyada davalı iş yerindeki çalışma sürelerine ilişkin yazılı belge bulunmadığından tanık beyanlarına göre değerlendirme yapılmış, davacının tanık beyanları ile fazla çalışma yapıp; ulusal bayram ve genel tatil günleri ile hafta tatili günlerinin bir kısmında çalıştığını ispatlamıştır.
Dosya kapsamına uygun 23/08/2021 havale tarihli hesap bilirkişi raporuna göre hesaplanan miktarların taleple de bağlı kalınarak kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklindeki gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde cevap dilekçesine atıfta bulunmuş, ayrıca hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tanıkları ile davacının birlikte çalışmadıkları dönemler için de hesaplama yapıldığını, tanıkların beyanlarının sadece davacı ile birlikte çalıştıkları dönemler için geçerli olması gerektiğini, davacının en son net 1.350,00 TL ücret ile çalışmış olmasına rağmen hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının ücretinin 2.644,00 USD kabul edilmesinin hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesince ıslahla artılan miktarlara yönelik zamanaşımının dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, davacının istifa ederek işyerinden ayrıldığını, davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulünün isabetsiz olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında,
"...Davalı vekili, ilk derece mahkemesince, ıslahla artılan miktarlara yönelik zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmamasının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
Dava dilekçesinde, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı yönünde bir beyanın bulunması veya HMK 107. maddesine işaret edilmesi halinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının kabulü gerekir. Somut olayda davacı vekili, dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığına ilişkin bir beyanda bulunmadığı gibi, HMK 107.maddesine de dayanmamıştır. Bu durumda, açılmış bulunan davanın kısmi dava olarak kabulü gerekir. Davalı vekilince, süresinde sunulan cevap dilekçesinde zamanaşımı def'i ileri sürülmüş olup, ilk derece mahkemesince bu husus dikkate alınarak hesaplamaların yapıldığı görülmüştür. Davacı vekilince, bilirkişi raporu alındıktan sonra 11.04.2019 tarihinde talep miktarları ıslah edilmiş olup, ıslah dilekçesi 05/05/2019 tarihinde davalı vekiline tebliğ edilmiştir. Davalı vekili, süresinden önce 30/04/2019 tarihinde ıslahla artırılan miktarlara yönelik zamanaşımı def'inde bulunmuş ancak, ilk derece mahkemesince bu hususta bir ek rapor alınmadığı gibi, herhangi bir inceleme de yapılmamıştır. Davacı tarafça 11/04/2019 tarihinde dava konusu talep miktarları ıslah edilmiş olup, yasal süresinde davalı tarafça zamanaşımı def'inde bulunulduğundan, 11/04/2014 tarihi öncesi fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram genel tatil ücret alacaklarının zamanışımına uğradığı anlaşılmaktadır. Kıdem ve ihbar tazminatının ise zamanaşımına uğramadığı açıktır. Buna göre, davacının talep edebileceği fazla mesai ücret alacağının dava dilekçesi ile talep edilen ile birlikte net 5.137,12 USD olduğu, hafta tatili ücret alacağının dava dilekçesi ile talep edilen ile birlikte net 800,44 USD olduğu, ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağının ise zamanaşımına uğramadığı, hesaplamayı gerektirir bir durumun bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekilinin bu yönde ileri sürmüş olduğu istinaf sebebi yerinde görülmüştür..." şeklindeki gerekçe ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmış ve yeniden esas hakkında karar verilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekilince, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasında davacının fazla çalışma ücreti alacağına hak kazanıp kazanmadığı ve fazla çalışma ücretinin hesap yöntemi ile unsurları ihtilâf konusudur.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) "Taraflarca getirilme ilkesi" kenar başlıklı 25 inci maddesi şu şekildedir:
"(1) Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz.
(2) Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz."
2.6100 sayılı Kanun'un "Taleple bağlılık ilkesi" kenar başlıklı 26 ncı maddesinin birinci fıkrası şu şekildedir:
"Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir."
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıda yer alan paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
3.Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
4. Somut uyuşmazlıkta, davacı dava dilekçesinde açıkça davalı işyerinde sabah 07.00 akşam 20.00 saatleri arasında çalışıldığını beyan etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise tanık beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda davacının tüm çalışma döneminde 08.00 – 22.00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmış ve hüküm oluşturulurken bu hesaplama esas alınmıştır. Ancak davacı dava dilekçesinde çalışma düzenine ilişkin iddiasını belli bir şekilde somutlaştırmış olup bu vakıa ile bağlıdır. Mahkemece gerek dava dilekçesindeki iddia, gerekse tanık beyanları dikkate alındığında davacının 08.00 - 20.00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilerek fazla çalışma ücreti hesabı yapılması gerekirken vakıa aşımı da yapılmak suretiyle hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.