Esas No: 2021/4310
Karar No: 2022/3449
Karar Tarihi: 20.06.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4310 Esas 2022/3449 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/4310 E. , 2022/3449 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen davada davalı ... yönünden reddine, diğer davalılar yönünden kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm davalı ... mirasçıları vekilince duruşmalı, asıl ve birleşen davada davalılar vekilince duruşmasız temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. 22.02.2022 gününde duruşmalı temyiz talebinde bulunan asıl ve birleşen davada davalılar ... vd. vekili Avukat ... geldi. Tebligata rağmen başka gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Asıl davada davacı vekili, müvekkili yüklenici ile davalıların maliki oldukları 6 parsel sayılı taşınmazın üzerinde kat karşılığı inşaat yapılması hususunda 05.05.1988 tarihli sözleşme düzenlendiğini, sözleşmenin Denizli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/20 E. -95 K. sayılı kararı ile feshedildiğini, yargılama sırasında düzenlenen bilirkişi raporuna göre inşaatın %37,83'lük kısmının tamamlandığını, Denizli 2. Sulh hukuk mahkemesinin 2004/174 değişik iş sayılı dosyası ile yaptırılan tespit işlemi sonucunda inşaat maliyetinin 1.100.709,00 TL olduğunun tespit edildiğini, bu maliyet bedelinden sözleşme gereğince mal sahiplerince müvekkiline verilen tapu bedelleri düşüldüğünde 850.709,00 TL tutarında alacağın doğduğunu, bu konudaki ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını ileri sürerek, şimdilik bu alacağın 150.000,00 TL'lik bölümünün davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalılar vekilleri, taraflar arasındaki sözleşmenin arsa sahipleri yararına mahkeme kararı ile feshedildiğini, davacının Haziran 1992 tarihinde inşaat faaliyetini durdurduğunu, 28.02.1995 tarihinde de vergi kaydını sildirmesinin sözleşmeyi ifa etmeyeceği iradesini ortaya koyduğunu, davacının talebinin yersiz olduğunu, inşaatın depreme dayanıklı olmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir.
Birleşen davada davacı vekili, asıl davanın devamı niteliğinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 500.000,00 TL’nin bölümünün davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalılar vekilleri, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece asıl davanın kabulüne dair verilen karar, davacı vekilinin, ... mirasçıları vekilinin ve Mürüvvet Gecekuş mirasçıları vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 23.10.2009 tarih ve 2008/7041 E., 2009/5582 K. sayılı ilamıyla, tarafların diğer temyiz itirazlarının reddiyle, davacı yüklenicinin yaptığı yasal imalât nedeniyle hakettiği iş bedelinin dava tarihi itibariyle hesaplattırılması, aynı tarih itibariyle yüklenici tarafından 3. kişilere satılan işyeri ve dairelerin tamamlanmış bedellerinin serbest piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi, güçlendirme gerekiyorsa giderlerinin hesaplattırılması, yüklenicinin hakettiği iş bedeli bulunurken, yüklenici tarafından satılan dairelerin tamamlanmış haldeki bedelleriyle hesaplanacak güçlendirme giderleri düşülerek, kalan iş bedeli alacağı varsa bunun tahsiline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda asıl davada davalı olan ...'in payını dava devam ederken birleşen davada davalı ...'a satması nedeniyle birleşen davada davalı olarak ...'ı göstermiş olmakla, ...'ın dosyada mübrez inşaat sözleşmesinin tarafı olmadığı, ...'ın ...'in payını almakla, hissedar olduğu ancak akdin tarafı olmadığı, alacağın kaynağı sözleşme olmakla, sözleşmenin tarafı olmayan davalı ... yönünden birleşen davanın reddine karar verilmesi gerektiği, yine ...'ın aldığı hisse yönünden ise taşınmazın diğer hissedarlarından ... ön alım hakkına dayalı olarak 9840/103400 payı da üzerine devralmış ise de bu davalının yasal ön alım hakkını kullanmış oluşu, davalı pay sahibi ...'ın davacı ile yapmış olduğu sözleşmeden dolayı borçlarını da pay devri ile devretmiş sayılamayacağından davalı ... 'un, hissesini devreden ...'in sözleşmeden doğan borçlarından bu manada sorumlu tutulamayacağı, toplam talep edilebilecek imalat bedelinin 284.493,00 TL olduğu gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile 150.000,00 TL alacağın taşınmazın tapu kayıtları ve davalıların veraset ilamları ile belirlenen hisseleri (30.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda belirtilmiş olmakla) oranında olmak üzere davalılardan tahsiline, birleşen davada davalı ... yönünden açılan davanın reddine, diğer davalılar yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile 121,694,05 TL alacağın 30.09.2019 tarihli ek rapor ile taşınmazın tapu kayıtları ve davalıların veraset ilamları ile belirlenen hisseleri oranında olmak üzere davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davalılar ..., ..., ..., asıl ve birleşen davada davalı ... vekili, asıl ve birleşen davada davalı ..., ..., ..., ..., ... vekili ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre birleşen davada davacı vekilinin tüm, asıl ve birleşen davada davalılar ..., ..., ...’un, asıl ve birleşen davada davalı ... vekilinin, asıl ve birleşen davada davalı ..., ..., ..., ..., ... vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Asıl ve birleşen davada dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
HMK 26 ve 297 maddeleri gereğince, yargılamayı yapan mahkemece, taraflarca dile getirilen taleplerin her biri hakkında, taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar hakkında, tereddüt uyandırmayacak şekilde, infazı kabil bir hüküm kurulması gerekmektedir. HMK'nın 297/2. maddesinde hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olduğu hükmü getirilmiştir. Bunun amacı, hükmün infaz edilecek kısmı sonuç kısmı olacağından sonuç kısmının infaz ve uygulamaya elverişli olarak yazılmasını sağlamaktır.
Mahkemece asıl ve birleşen davada verilen karar, asıl ve birleşen davada her bir davalının yüklendiği borcun ve sorumluğun açıkça belirtilmemiş olması nedeniyle HMK 297. madde kapsamında taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar hakkında, tereddüt uyandırmayacak şekilde infazı kabil bir hüküm kurulduğundan bahsedilemez. Kararın infaz edilecek kısmı hüküm bölümü olup, infazda tereddüt yaratmayacak şekilde hüküm tesisi zorunludur. Bu durumda asıl ve birleşen davada her bir davalının sorumlu olduğu bedelin her bir davalı yönünden faiz başlangıç tarihinin de açıkça belirtilerek karar verilmesi gerekirken infazı mümkün bir karar verilmemesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle birleşen davada davacı vekilinin tüm, asıl ve birleşen davada davalılar ..., ..., ...’un, asıl ve birleşen davada davalı ... vekilinin, asıl ve birleşen davada davalı ..., ..., ..., ..., ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada davalılar ..., ..., ...’un, asıl ve birleşen davada davalı ... vekilinin, asıl ve birleşen davada davalı ..., ..., ..., ..., ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan asıl ve birleşen davada davalılar yararına takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin birleşen davada davacı ...'dan alınarak asıl ve birleşen davada davalılara verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen davada davalılara iadesine, aşağıda yazılı harcın temyiz eden birleşen davada davacı ...'dan alınmasına, karara karşı 15 gün içerisinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğinde, 20.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.