Esas No: 2022/7482
Karar No: 2022/8517
Karar Tarihi: 30.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7482 Esas 2022/8517 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/7482 E. , 2022/8517 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 30. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : YETKİ TESPİTİNE İTİRAZ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 53. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki olumsuz yetki tespitinin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ile davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve vekâlet ücreti bakımından yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili Sendikanın örgütlenme çalışmaları kapsamında İçişleri Bakanlığı merkez ve doğrudan merkeze bağlı taşra teşkilatı işyerleri için örgütlendiğini ve akabinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından 02.11.2020 tarihinde yetki tespiti talebinde bulunduğunu; ancak hiç beklenilmeyeceği üzere Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 07.12.2020 tarihli ve 2655452 sayılı yazısı ile müvekkili Sendikanın yetki tespiti talebinin reddedildiğini, ilgili yazıda aynen “...işyerinde halen uygulanan toplu iş sözleşmesinin süresi 14.07.2021 tarihinde sona ermekte olup, 6356 sayılı kanunda öngörülen yüz yirmi günlük süreden önce başvuruda bulunulmuştur. Bu nedenle, ilgili yazınız hakkında Bakanlığımızca yapılacak işlem bulunmadığı...” ifadeleri bulunduğunu, söz konusu olumsuz yetki tespitinin iptali gerektiğini, İçişleri Bakanlığı merkez ve doğrudan merkeze bağlı taşra teşkilatının, kanunla ve ilgili mevzuat ile tamamen kendine özgü işleri olan birimlerden oluştuğunu, müvekkili Sendika tarafından yetki talep edilen söz konusu işyerlerinde (işletmede) çalışan işçilerin hâlen yürürlükte olan mevcut toplu iş sözleşmesinin kapsamındaki işyerleri olan ne kaymakamlık işçisi ne valilik işçisi olduğunu, İçişleri Bakanlığı merkez ve doğrudan merkeze bağlı taşra teşkilatının kendine ait bir binası ve kendisine ait bir taşra teşkilatı bulunan ve kanunla kendine özgü görevler verilen bir organ olup Bakanlığın başka birimlerden bağımsız bir şekilde toplu iş sözleşmesinde işveren sıfatı ile taraf olabilme ehliyetini haiz olduğunu, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından İçişleri Bakanlığının, valilikler ve kaymakamlıklar ile yatırım izleme ve koordinasyon dairesi başkanlıkları olarak ayrıldığını, ne yatırım izleme ve koordinasyon dairesi başkanlıkları ne valilikler ne de kaymakamlıklar ile hiçbir organik ve sistemsel bağımlılıkları bulunmayan İçişleri Bakanlığı merkez ve doğrudan merkeze bağlı taşra teşkilatının ayrı bir işverenlik olarak değerlendirilmesi ve buralarda çalışan işçilerin kendilerini kapsayacak bağımsız ve ayrı bir toplu iş sözleşmesine sahip olması gerektiğini belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle 07.12.2020 tarih ve 2655452 sayılı olumsuz yetki tespiti yazısının iptaline, İçişleri Bakanlığı merkez ve doğrudan merkeze bağlı taşra teşkilatı işyerlerinde toplu iş sözleşmesi yapmak üzere müvekkili Sendikanın yetkili sendika olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... Kooperatif, Ticaret, Eğitim ve Büro İşçileri Sendikası (Koop İş Sendikası) vekili cevap dilekçesinde; altı iş günlük hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması durumunda davanın bu nedenle reddini talep ettiklerini, toplu iş sözleşmesinin kapsamında olan bir işyeri için toplu iş sözleşmesinin yürürlük süresinin bitiminden 120 gün öncesine kadar yetki tespit başvurusunda bulunulamayacağını, dava konusu işyeri olan İçişleri Bakanlığı ve bağlı işyerlerinin yetki tespitinin kapsamında olduğunun yetki tespit belgesinden ve yürürlükte olan toplu iş sözleşmesinden anlaşıldığını, İçişleri Bakanlığı ve bağlı işyerlerinin, işletme toplu iş sözleşmesi kapsamında olduğunu ve burada çalışan işçilerin zaten hâlihazırda toplu iş sözleşmesinden faydalandığını, dava konusu işyerinde çalışan işçilerin toplu iş sözleşmesinden mahrum kalmış olmadıklarını, bu girişimin toplu iş sözleşmesinden yararlanmakta olan İçişleri Bakanlığı ve bağlı işyerlerinde çalışan işçilere de zarar verebilecek nitelikte olduğunu, hukuki durumu ve niteliği belli olan toplu iş sözleşmesi kapsamındaki bir işyerinin sanki toplu sözleşme hakkından mahrum bırakılması gerektiği ya da toplu iş sözleşmesi gereği yapılan ödemelerin yersiz ödeme olduğu şeklinde yanlış bir algıya da yol açabilecek nitelikte olduğunu, mevcut bir işletme toplu iş sözleşmesinin kapsamında olan ve toplu iş sözleşmesi 14.07.2021 tarihinde sona erecek bir işyeri için Kanun gereği en erken toplu iş sözleşmesinin bitim tarihinden 120 gün öncesinden yetki başvurusunda bulunulabileceğinden gerçekten de Bakanlıkça bu aşamada yapılabilecek bir işlem bulunmadığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, yetki tespiti talep edilen işyerinde 15.07.2019-14.07.2021 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesi imzalandığını, toplu iş sözleşmesinin bitim tarihinden 120 gün öncesinde yetki tespiti talebinde bulunulduğundan talebin reddine karar verildiğini, yapılan işlemin yerinde olduğunu belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.
3. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle Bakanlığın Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) üyesi olduğunu, işçi sendikaları ile kurum arasında yapılan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin Bakanlık adına TÜHİS tarafından yerine getirildiğini, toplu iş sözleşmesinin de İçişleri Bakanlığı valilikler ve kaymakamlıklar ve bağlı 10 No.lu işkolunda faaliyet gösteren birimler ile İçişleri Bakanlığına bağlı yatırım izleme ve koordinasyon dairesi başkanlıkları ve bağlı 10 no'lu işkolunda faaliyet gösteren işyerlerinde görevli işçilerin üye olduğu ve yetkili sendika olan Koop İş Sendikası ile yapıldığını, ayrıca benzer konuya ilişkin olarak davacı Sendika tarafından Bakanlık aleyhine açılan davanın reddedildiğini belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “... 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunun 34. Maddesi ikinci fıkrasında yer bulan ''Bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesi ancak işletme düzeyinde yapılabileceği'' şeklindeki düzenleme karşısında 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunun 35. Maddesi dördüncü fıkrasında düzenlenen yüz yirmi günlük süre şartına uyulmadığı anlaşıldığından...” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı ... vekili ve davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili Sendikanın çoğunluğu sağlamış olduğu ve yetki tespitinde bulunduğu yerin 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) ile kadroya geçen ve Kasım 2020 itibarı ile asıl işkoluna dâhil edilen İçişleri Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatında çalışan eski taşeron işçilerinin çalıştığı işyerleri olduğunu, bu kişilerin ilk defa 01.11.2020 itibarı ile asıl işkoluna dâhil edildikleri için daha öncesinden sendikalı olmadıklarını, davalı tarafın belirttiğinin hilafına yıllardır toplu iş sözleşmesinden yararlanan kişiler olmadıklarını, 696 sayılı KHK gereği kadroya geçen ve 01.11.2020 tarihi itibarı ile asıl işkoluna dâhil olan eski alt işveren (taşeron) işçilerinin, mevcut toplu iş sözleşmelerinden yararlanmalarının hukuken mümkün olmadığını, Koop İş Sendikası tarafından 05.11.2020 tarihinde İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğüne gönderilen yazı ile 696 sayılı KHK gereği kadroya geçen ve 01.11.2020 tarihi itibarı ile asıl işkoluna dâhil olan eski alt işveren işçilerinin hepsinin 15.07.2019-14.07.2021 yürürlük süreli T.C. İçişleri Bakanlığı valilikler ve kaymakamlıklar ve bağlı 10 No.lu işkolunda faaliyet gösteren işyerlerini kapsayan toplu iş sözleşmesine dâhil edilmelerinin talep edildiğini, İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün de gelen yazıyı aynen ve hiç sorgulamadan uyguladığını ve alt birimler için yapılan toplu iş sözleşmesini en üst birim olan Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatı için aynen uyguladığını; ancak İçişleri Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatı işçilerinin İçişleri Bakanlığının hiyerarşik olarak daha alt birimleri için düzenlenmiş bir toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının hukuka çok açık olarak aykırı olduğunu, her nasılsa İçişleri Bakanlığı ile Koop İş Sendikası arasındaki 15.07.2019-14.07.2021 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin içerisinde değerlendirildiği belirtilen İçişleri Bakanlığı merkez ve doğrudan merkeze bağlı taşra teşkilatı işyerlerinde çalışan 696 sayılı KHK ile kadroya geçerek 01.11.2020 tarihi itibarı ile asıl işkoluna geçen işçilerin, söz konusu işletme toplu iş sözleşmesinde bir işyeri olarak değerlendirilmemesi gerektiğini, İçişleri Bakanlığı merkez ve doğrudan merkeze bağlı taşra teşkilatındaki 696 sayılı KHK ile kadroya geçerek 01.11.2020 tarihi itibarı ile asıl işkoluna geçen işçilerin işyerlerinin, kendine ait bir Bakanlık binası ve kendisine ait bir taşra teşkilatı bulunan ve mevzuat ile kendine özgü görevler verilen hukuken olmasa da sistemsel olarak bağımsız bir işyeri olduğunu belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili ve davalı ... vekili
istinaf dilekçesinde; kendileri lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“...
İçişleri Bakanlığı merkez ve doğrudan merkeze bağlı taşra teşkilatında çalışan işçilerin T.C. İçişleri Bakanlığına bağlı valilikler ve kaymakamlıklar ile bağlı 10 nolu iş kolunda faaliyet gösteren iş yerleri için ... ile bağıtlanan toplu iş sözleşmesinden yararlandıkları anlaşılmaktadır. İlgili merkez ve doğrudan merkeze bağlı taşra teşkilatı işyerlerinin ayrı bir tüzel kişiliği olmadığı, bakanlığa bağlı bir birim olduğu anlaşılmıştır.
6356 sayılı sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 34/2 maddesi "Bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesi ancak işletme düzeyinde yapılabilir." hükmüne amirdir.
Aynı yasanın 35/4. Maddesi gereği toplu iş sözleşmesi süresinin bitmesinden önceki yüz yirmi gün içinde, yeni sözleşme için yetki başvurusunda bulunulabilecektir.
Yetki tespitine konu iş yerinde yukarıda bahsedilen toplu iş sözleşmesinin 15.07.2019- 14.07.2021 tarihleri arasında yürürlükte bulunduğu, davacı sendika tarafından 02.11.2020 tarihinde yetki tespiti başvurusunda bulunulduğu, toplu iş sözleşmesinin bitmesinden önceki 120 günden daha fazla süre önce başvurunun yapıldığı anlaşılmakla davalı Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının davacı sendikanın yetki tespiti talebinin reddine karar verilmesinde hata saptanmamış olup, davacı sendika vekilinin istinaf itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. ..” gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, davalıların istinaf başvurusunun ise kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve vekâlet ücreti bakımından yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 41 inci ve devamı maddeleri kapsamında olumlu yetki tespitinin iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” kenar başlıklı 53 üncü maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
2. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun) “Yetki” kenar başlıklı 41 inci maddesinin birinci fıkrası da şöyledir:
“Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
3. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki Tespiti İçin Başvuru” kenar başlıklı 42 nci maddesi ise şöyledir:
“(1) Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir.
(2) Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir.
(3) İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir.
(4) Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz.
(5) Yetki tespiti ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.”
4. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki İtirazı” kenar başlıklı 43 üncü maddesi de şöyledir:
“(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.
(2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.
(3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. (Ek cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.
(4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.
(5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”
5. 6356 sayılı Kanun'un “Toplu iş sözleşmesinin şekli ve süresi” kenar başlıklı 35 inci maddesinin dördüncü fıkrasının ilgili kısmı ise şöyledir:
“Toplu iş sözleşmesi süresinin bitmesinden önceki yüz yirmi gün içinde, yeni sözleşme için yetki başvurusunda bulunulabilir.”
6. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası,
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Ş.K.