Esas No: 2021/3006
Karar No: 2022/3437
Karar Tarihi: 20.06.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3006 Esas 2022/3437 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/3006 E. , 2022/3437 K.Özet:
Davacı yüklenici ile davalı arsa sahibi arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonucunda, davacı tarafça depo edilen bedel karar kesinleştiğinde davalıya ödenmek üzere tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verildi. Ancak, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden karar verildiği anlaşıldığı için davalı vekilinin temyiz itirazları kabul edildi ve hüküm davalı yararına bozuldu. Mahkemece, 6100 sayılı HMK'nın 266/1. maddesi uyarınca bilirkişi raporunun yeter derecede kanaat verici bulunmaması durumunda bilirkişiden ek rapor ya da sözlü açıklama alınabileceği belirtildi ve eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulmasının doğru olmadığı vurgulandı. Hükümün bozulmasına karar verildi ve 20.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kanun Maddeleri:
- 6100 sayılı HMK'nın 266/1. (1086 sayılı HUMK'nın 275.) maddesi: \"Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.\"
- 6100 sayılı HMK'nın 281. (HUMK'nın 283.) madde hükmü: Hakimin bilirkişi raporunu serbestçe takdir edebileceği ve yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor ya da sözlü açıklama alabileceği veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabileceği belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacı yüklenici ile davalı arsa sahibi arasında 07.08.2012 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, davacının sözleşme ile belirlenen tüm edimini yerine getirmesine rağmen davalı arsa sahibinin davacıya hak ettiği tapuları devretmediğini ayrıca sözleşme tarihinde tapu kaydında mevcut olmayan ve davacı yükümünde bulunmayan, DOP kesildikten sonra fazla verilen 44,5 m² alan bedeli olarak belediye başkanlığı lehine konulan ipotek bedelinin de davacı tarafından ödendiğini ileri sürerek, dava konusu 3 adet bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini, devirlerin süresinde yapılmamasından doğan kira kaybının ve ödenen ipotek bedelinin yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının edimini sözleşmeye uygun şekilde yerine getirmediğini, halen iskanın alınmadığını, ipotek bedelinin davacı tarafından ödenmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tapu iptali ve tescil ile tazminat isteminin reddine, ipotek bedelinin ise davalıdan tahsiline dair verilen karar, Kapatılan Yüksek 23. Hukuk Dairesinin 08.10.2019 tarih, 2016/5591 E.- 2019/4095 K. sayılı ilamıyla, tespit edilecek eksik ve ayıplı imalatlar tutarının davacıya depo ettirilmesi neticesinde birlikte ifa kuralına uygun hüküm kurulması gerektiği belirtilerek bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacı tarafça depo edilen bedel karar kesinleştiğinde davalıya ödenmek üzere tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden karar verildiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK'nın 266/1. (1086 sayılı HUMK'nın 275.) maddesi, "Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir" hükmünü içermektedir. Aynı Kanun'un 282. (1086 Sayılı HUMK’nın 286.) maddesinde belirtilen bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı ve hakimin bilirkişi raporunu serbestçe takdir edeceği hükmü, HMK'nın 281. (HUMK'nın 283.) madde hükmü uyarınca bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor ya da sözlü açıklama alabileceği veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabileceği şeklinde anlaşılmalıdır. Yoksa, hakimin bir kez bilirkişi incelemesine karar verildikten sonra bundan dönerek uyuşmazlığın çözümünün hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki ve mesleki bilgi ile çözümlenebileceği kabul edilemez. Kaldı ki, somut uyuşmazlık çözümünde bilirkişinin rey ve mütalaasına başvurulmasını zorunlu kılar niteliktedir.
Mahkemece, sözleşme uyarınca davalı arsa sahibine bırakılmış olan bağımsız bölümde, inşaat mühendisi, fen bilirkişisi ve gayrimenkul değerlendirme uzmanı refakatinde keşif ve inceleme yapılarak rapor alınmış olup, bilirkişilerce taraflar arasında tanzim edilmiş olan ve 16.06.2014 tarihli protokol tam olarak değerlendirilmeksizin verilen rapora göre hüküm kurulmuş, davalı vekilinin bir kısım eksikliklerin giderilmediği, bir kısmının ise ayıplı ifa edilmiş olduğuna ilişkin itirazları incelenmeden, bu itirazlarla ilgili gerekçede herhangi bir tartışma ve değerlendirme yapılmadan hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece, yeni oluşturulacak ve alanında uzman bilirkişi kurulundan 16.06.2014 tarihli protokol kapsamında ayıpsız olarak ikmali gereken eksikliklerin değerlendirildiği, davalı vekilinin itirazlarının cevaplandırıldığı, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınıp, rapor kapsamında karara en yakın tarih itibariyle tespit edilecek eksik ve ayıplı imalat bedeli toplamının davacı tarafa depo ettirilmesi suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.