Esas No: 1968/57
Karar No: 1969/29
Karar Tarihi: 13/05/1969
AYM 1968/57 Esas 1969/29 Karar Sayılı Norm Denetimi İlamı
Esas sayısı:1968/57
Karar sayısı:1969/29
Karar günü:13/5/1969
Resmi Gazete tarih/sayı:22.3.1971/13786
İtirazda bulunan : Pertek Sulh Hukuk Mahkemesi.
İtirazın konusu : Umumî, mülhak ve hususi bütçelerle idare edilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı devlete veya belediye veya hususî idarelere ait daire ve müesseseler arasındaki ihtilâfların tahkim yoluyla halli hakkındaki 3533 sayılı Kanunu Anayasanın 4/3., 7., 132. ve 139. maddeleri hükümlerine aykırı olduğu ileri sürülerek, iptaline karar verilmesi istenmiştir.
OLAY :
Davacı Belediyenin, askerlik şubesine aylığı 200 liradan kiralanan binanın kira bedelinin 400 liraya çıkarılması isteğiyle açtığı dâva sonunda; kira bedelinin 300 lira olarak tespitine dair verilen karar, Yargıtay 3. Hukuk Dairesince "18/11/1964 günlü ve 2/4 sayılı içtihadı Birleştirme Kararına göre Anayasa Mahkemesinin 26/9/1963 tarihinde yürürlüğe giren iptal kararı gereğince bu tarihten sonra tarafların serbest iradeleriyle yapılan kira sözleşmeleri hakkında tespit dâvası açılamıyacağından" bahisle bozulması üzerine mahallî mahkeme eski kararında direnmiş, bu karar da Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca "3533 sayılı Kanun gereğince tarafların sıfatlarına göre dâvanın görülmesi mahkemenin görevi dışında olup uyuşmazlığın yüksek dereceli hukuk hâkimi tarafından çözülmesi gerektiğinden" bahisle bozulmuştur. Bozma kararından sonra yapılan duruşmada dâvâlı idare temsilcisi, 3533 sayılı Kanun 6. maddesinin Anayasa"ya aykırı olduğunu ileri sürerek dosyanın hakeme tevdi edilmemesini istemiş, mahkemece de bu istek ciddî görülerek kanunun kararın gerekçesinde anılan maddelerinin veya tümünün iptali için dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkemenin dayandığı Anayasa maddeleri :
Madde 4- Son fıkra- Egemenliğin kullanılması, hiç bir surette belli bir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiç bir kimse veya organ, kaynağını Anayasa"dan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.
Madde 7- Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.
Madde 132- Hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasa"ya kanuna, hukuka ve vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiç bir organ, makam, meci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge göndermez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Görülmekte olan bir dava hakkında yaşama meclislerinde yargı yetkisinin kullanmasiyle ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organlariyle idare, mahkeme kararına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiç bir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.
Madde 139- Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen karar ve hükümlerinin son inceleme merciidir. Kanımla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar.
(Maddenin sonraki fıkraları Yargıtay üye ve Başkanlarının seçimi, nitelikleri ve Yargıtay"ın kuruluş ve işleyişi ile ilgili olduğundan alınmamıştır.)
İlk inceleme :
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi uyarınca 11/10/1968 gününde Başkan Vekili Lûtfi Ömerbaş, Üye Salim Başol, Feyzullah Uslu, Şeref Hocaoğlu, Fazlı Öztan, Celâlettin Kuralman, Hakkı Ketenoğlu, Sait Koçak, Avni Givda, Muhuttin Taylan, İhsan Ecemiş, Recai Seçkin, Ahmet Akar, Halit Zarbun ve Muhittin Gürün"ün katılmalariyle yapılan ilk incelemede :
1- Ortada Anayasa"nın 151. maddesi uyarınca bakılmakta olan bir dâva bulunduğuna ve mahkemenin, Anayasa Mahkemesine başvurabileceğine üyelerden Salim Başol, Şeref Hacaoğlu, Avni Givda, Ahmet Akar, Halit Zarbun ve Muhittin Gürün"ün "Mahkemenin elinde kanuna uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı" yolundaki karşı oylariyle ve oyçokluğu ile,
2- Mahkemenin kanunun tümünün mü yoksa belirli maddelerinin mi iptalini istediği kesin olarak anlaşılmadığından bu eksik tamamlanmak üzere dosyanın geri çevrilmesine oybirliğiyle;
Karar verilmiştir.
Mahkeme, bu kararın gereğini yerine getirmiş, bir ek kararla ve ilk kararda açıklanan nedenlerle 3533 sayılı Yasanın tümünün, Anayasa"nın yargıya ilişkin ilkelerine aykırı bulunduğundan iptalinin istendiğini açıklamıştır.
26/11/1968 gününde Başkan Vekili Lûtfi Ömerbaş, Üye İhsan Keçecioğlu, Salim Başol, Feyzullah Uslu, Şeref Hocaoğlu, Fazlı Öztan, Celâlettin Kuralman, Hakkı Kentoğlu, Sait Koçak, Avni Givda, İhsan Ecemiş, Recai Seçkin, Ahmet Akar, Halit Zarbun ve Muhittin Gürün"ün katılmalariyle yapılan incelemede itirazda bulunan mahkemenin yetki sınırı görüşülmüştür.
Anayasa"nın 151. maddesine göre bir mahkeme, bakmakta olduğu davada uygulayacağı kanun hükmünü, Anayasa"ya aykırı gördüğü veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına vardığı takdirde Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri hakkındaki 44 sayılı Kanunun 27. maddesi de bu esası tekrarlamıştır.
3533 sayılı Kanun ise, çeşitli daireler ve kurumlar arasındaki hukuk uyuşmazlıklarının, kanunda belli edilen hakemlerce çözülmesini öngörmektedir. Kanun hükümlerine göre bu türlü kuruluşlar arasındaki uyuşmazlıkların, tahkim yoluyla çözülmesi gerektiğinden doğrudan doğruya mahkemelerde dâva açılması halinde dâvaya bakan mahkemenin, kanunun sadece 1. ve 4. maddelerine dayanmak suretiyle görevsizlik kararı vermesi zorunludur. Bu nedenle itiraz yoluna başvuran Pertek Sulh Hukuk Mahkemesinin 3533 sayılı Kanunun tüm hükümlerini uygulayacak durumda olmadığına ve incelemenin, sözü geçen kanunun mahkemece olayda uygulanacak olan 1. ve 4. maddeleri ile sınırlandırılması gerektiğine oybirliği ile karar verilmiştir.
Esasın İncelenmesi :
Hazırlanan rapor, mahkemenin gerekçeli kararı ile sonradan verdiği açıklama kararı, Anayasa"ya aykırılığı ileri sürülen yasa hükümleri, itirazda dayanılan Anayasa maddeleri ve bunlara ilişkin gerekçeler ve Meclis görüşme tutanakları ve konu ile ilgili öteki metinler okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü :
3533 sayılı Kanun, l inci maddesinde yazılı kuruluşlar arasındaki, adliye mahkemelerinin görevi içinde bulunan uyuşmazlıkları bu idarelerin bünyelerine uygun biçimde ve daha çabuk ve kesin olarak sonuçlandırmak ereği ile tahkim usulünü kabul etmiştir.
Anayasa"nın 112. maddesinde, kuruluş ve görevleriyle bir bütün o-lan idarenin kanunla düzenleneceği ve 116. maddesinde de mahalli idarelerin kuruluşlarının, kendi aralarında birlik kurmalarının, görev ve yetkilerinin ve maliye ve kolluk işlerinin, merkezî idare ile karşılıklı bağ ve ilgilerinin kanun kuralına bağlanacağı ilkesi yer almıştır. 3533 sayılı Kanunun 1. maddesinde sözü edilen ve genellikle Anayasa"nın 112, ve 116. maddeleri kapsamına giren kuruluşlar arasındaki hukuk uyuşmazlıklarının çözümünün de Anayasa"nın kanunla düzenlenmesini öngördüğü konulardan birisini teşkil ettiği açıktır ve bu çeşit uyuşmazlıkların tahkim yoluyla halli de idarelerin birbirleri ile olan ilişkilerinin kanunla düzenlenmesinden başka bir şey değildir. Söz konusu kuruluşlar arasındaki hukukî, idarî malî, ilişkileri ve bu ilişkilerden doğan uyuşmazlıkları, kişiler arasındaki veya kişilerle idare kuruluşları arasındaki ilişkilere benzeterek Anayasa"nın kişi hakları konusunda koymuş olduğu ilkelerin bunlar hakkında da uygulanacağını düşünmekte isabet yoktur. Bu bakımdan söz konusu 3533 sayılı Kanunun 1. ve 4. maddeleri hükümlerinin, itiraz eden mahkemece ileri sürüldüğü gibi Anayasa"nın 4/3., 7., 132. ve 139. maddelerinde yer alan kurullara aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Hakem sıfatile hareket eden mahallin en yüksek dereceli hâkiminin red olunamayacağı veya davaya bakmaktan çekinmiyeceği hakkında mahkemece ileri sürülen gerekçeye gelince : Kanunda belli edilen daire ve kurumlar arasındaki anlaşmazlığın çözülmesinde yerin en yüksek dereceli hukuk hâkiminin veya mahkeme başkanının görevli kılınması, o yerde esas davayı görecek birden çok hukuk hâkimi veya mahkeme başkanı bulunması halinde bunlardan hangisinin hakem sıfatiyle işe elkoyacağını belli etmek içindir. Hakemlerin reddi veya davaya bakmaktan çekinmeleri konusunda 3533 sayılı Kanunda her hangi bir hüküm bulunmamakta ise de o yerin en yüksek dereceli hâkiminin, hakem sıfatiyle uyuşmazlığı çözmesinde hukukî veya fiili bir engel çıktığı takdirde, hakemlik görevini ondan sonra gelen yüksek dereceli hâkimin yapacağı tabiîdir.
3533 sayılı Kanunla kabul edilen tahkim usulünün ilke olarak Anayasa"ya aykırı olmadığı tespit edilmiş bulunduğuna ve incelemenin bu kanunun 1. ve 4. maddeleriyle sınırlı olarak yapılması kararlaştırılmış olduğuna göre mahkemece ileri sürülen öteki konulara ilişkin itirazların incelenmesine yer görülmemiştir.
Bu nedenlerle itirazın reddi gerekir.
SONUÇ:
Umumî mülhak ve hususî bütçelerle idare edilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı devlete veya belediye veya hususî idarelere ait daire ve müesseseler arasındaki ihtilafların tahkim yoluyla halli hakkındaki 3533 sayılı Kanunun sınırlama kararı uyarınca inceleme kapsamı içine giren 1. ve 4, maddelerinin Anayasa"ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine 13/5/1969 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|
|
|
|
Başkanvekili Lütfi Ömerbaş |
Üye İhsan Keçecioğlu |
Üye Salim Başol |
Üye Feyzullah Uslu |
|
|
|
|
Üye Fazlı Öztan |
Üye Celâlettin Kuralmen |
Üye Hakkı Ketenoğlu |
Üye Fazıl Uluocak |
|
|
|
|
Üye Sait Koçak |
Üye Avni Givda |
Üye İhsan Ecemiş |
Üye Recai Seçkin |
|
|
|
Üye Ahmet Akar |
Üye Halit Zarbun |
Üye Muhittin Gürün |
KARŞI OY YAZISI
Anayasa"nın 151. maddesine göre bir mahkemenin herhangi bir kanun hükmünü Anayasa"ya uygunluk denetimi için Anayasa Mahkemesine getirebilmesinin ilk koşulu o mahkemenin elinde bakmakta olduğu bir dâvanın bulunmasıdır.
"Dâva kavramı gelişigüzel bir baş vurmayı anlatmaz. Ortada bir dayanın bulunması ancak baş vurmanın yasalara uymasına bağlıdır. Olayda belediye, askerlik şubesi ile arasındaki kira anlaşmazlığının çözümü için Sulh Hukuk Mahkemesine baş vurmuştur. Belediye sözkonusu anlaşmazlık dolayısiyle Sulh Hukuk Mahkemesinde askerlik şubesi aleyhine dâva açamaz. Çünkü 29/6/1938 günlü, 3533 sayılı Yasa böyle bir anlaşmazlığın bu yasada yazılı tahkim usulüyle çözülmesini buyurmuştur. Demek ki itiraz yoluna baş vuran mahkemenin ele aldığı iş dâva değil gelişigüzel yapılmış bir baş vurmadır. Böyle olduğu için de 3533 sayılı Kanunun Anayasa"ya uygunluk denetiminin yapılmasını istemesine olanak yoktur. İtirazın, itiraz yoluna baş vuran mahkemenin yetkisizliği yönünden reddi gerekir.
1968/57 esas sayılı işin ilk inceleme evresinde, ortada Anayasa"nın 151. maddesi uyarınca bakılmakta olan bir dâva bulunduğu yolunda verilen 11/10/1968 günlü karara bu nedenle karşıyız.
|
|
|
|
Üye A. Şeref Hocaoğlu |
Üye Avni Givda |
Üye Ahmet Akar |
Üye Halit Zarbun |
|
|||
Üye Muhittin Gürün |
GEREKÇENİN YAZILIŞINA İLİŞKİN KARŞIOY YAZISI
3533 sayılı Yasa uyarınca dâvaya bakan en kıdemli hâkim, hakem olarak dâvaya bakmaktadır, ancak onun hukuki durumunun teminatlı hâkim durumu olması bakımından öbür hâkimlerle arasında hiç bir ayırım olmadığı gibi gördüğü iş dahi özel yargılama usulüne bağlı bir adlî yargı işidir.
1- Hakem denilen hâkimin, bir adlî yargının görevine giren dâvayı çözümlediği açıktır. Bu yön, 3533 sayılı Yasanın 1. maddesinin yazılışından anlaşılmaktadır.
2- O hâkime hakem adı verilmesi ile onun izleyeceği yargılama usulünün genel yargılama usulü olmadığı, hâkimin 3533 sayılı Yasanın kapsamına giren dâvalarda hakeme benzetilmek yolunun tutulduğu belirtilmiştir, bu nitelendirmenin başka bir ereği yoktur.
3- Anayasa"nın 139. maddesi kuralı, ayrılık durum olarak bir takım kararların mahkemelerce kesin biçimde verilmesini yasak eden bir nitelik taşımamaktadır.
4- Eğer bu hâkim, özel yasa uyarınca tarafların sözleşme ile seçtikleri bir özel hakem sayılsa dahi yine Anayasa"ya aykırılık olamaz. Zira özel hakem, geçerli bir sözleşme gereğince bir uyuşmazlığı çözmektedir. Amma o hiç bir zaman bir hâkim gibi ulus adına Anayasa"dan gelen bir yetkiyi kullanmakta değildir; ancak sözleşmeden gelen bir yetkiyi kullanmaktadır. Taraflar sulh olarak bir durumu belli bir sonuca bağlayabilecekleri gibi hakeme yollama sözleşmesiyle bu sonuca bağlama işini hakem denilen kişilere dahi bırakabilirler. İşte özel hakemin durumu budur. Özel hakem kararı için tutulan yol dahi budur. Bunun Anayasa"ya aykırı bir yönü yoktur.
Sonuç :
İtiraz konusu kural, ancak yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü Anayasa"ya uygun bulunmakta olduğundan, buna uygun olmayan gerekçeye katılmıyorum.
|
|
|
|
Üye Recai Seçkin
|