Esas No: 2020/3290
Karar No: 2021/4377
Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2020/3290 Esas 2021/4377 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Sanık ... hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı suçundan gerçekleştirilen yargılama sonucunda nitelikli cinsel saldırı suçundan mahkumiyetine dair Alanya 1. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 14.12.2017 gün ve 2017/143 Esas, 2017/244 Karar sayılı hükme yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin 21.03.2018 gün ve 2018/384 Esas, 2018/439 Karar sayılı ilamının sanık müdafisi, katılan ... vekili ile katılan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 24.06.2019 gün ve 2019/2367 Esas, 2019/10279 sayılı hükmün bozulması yönündeki kararıyla ilgili olarak ilk derece mahkemesince direnme kararı verilerek kurulan 14.11.2019 gün ve 2019/307 Esas, 2019/388 Karar sayılı ilamın sanık müdafisi ile katılan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine 02.12.2016 günlü, 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 24.11.2016 günlü, 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. maddenin birinci ve üçüncü bentlerine istinaden direnme kararıyla ilgili değerlendirme yapılmak üzere Dairemize gönderilen dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü:
Dairemizin 24.06.2019 gün ve 2019/2367 Esas, 2019/10279 Karar sayılı bozma ilamı usul ve kanuna uygun olup ilk derece mahkemesince anılan ilama yönelik kurulan 14.11.2019 gün ve 2019/307 Esas, 2019/388 Karar sayılı direnme ilamında belirtilen gerekçeler yerinde görülmediğinden Reddiyle 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. maddenin üçüncü bendine istinaden anılan direnme kararıyla ilgili hüküm kurulmak üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulunca incelenmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.06.2021 tarihinde üye ...’ün karşı oyu ve oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Alanya C.Başsavcılığı"nın 14.06.2017 tarihli iddianamesiyle sanık hakkında maktül ..."e karşı amcasının oğlu olan sanığın 6 yaşında ve 10 yaşında cinsel tacize uğradığı nişanlandıktan sonra 2015 yılında arayarak elinde video ve fotoğrafların var nişanlına söylerim diyerek tehditle 3-4 kez tecavüzde bulunduğu iddiasıyla kamu davasının açıldığı olayda;
Müteveffanın sanığın tehditleri üzerine tecavüz olayını eşi katılana anlattığı onunda diğer katılanlar ve ailesiyle toplanıp "konuyu zamana bırakalım çocuğunuz var" diyerek evlilikleri devam ettirme kararı aldıkları ancak müteveffanın 08.04.2017 günü günlüğüne intihar notu yazarak hayatına son verdiği yazdığı notta özetle; katılan eşine "Ben seni çok seviyorum. Seni severek ölüyorum. Bir tek bu bana gurur veriyor, boynu bükük gezmeyeceksin, bir ömür mutlu huzurlu olacaksın, oğlum bitanem"e iyi bak, şunu hiçbir zaman unutma sana söylediğim herşey gerçek. Ben sana kızoğlan kız geldim, namusumu koruyamadım çünkü içimde seni kaybetme korkusu vardı." şeklinde yazılar yazdığı,
Müteveffanın sanık tarafından 3-4 kez nitelikli cinsel saldırıya uğradığı yönündeki beyanı önce eşi katılan ..."e daha sonra aile toplantı halinde iken babası ..."e ve kardeşi ..."e de anal yoldan organ sokmak suretiyle nitelikli cinsel saldırıya uğradığını ifade ettiği, katılanlar bu hususu hem soruşturma aşamasında hemde kovuşturma aşamasında ifadelerinde belirttikleri,
Sanığın 08.04.2017 tarihli müdafii eşliğinde kollukta ve 09.04.2017 tarihli yine müdafii eşliğinde savcılıkta verdiği ifadelerinde 0539 384 71 36 nolu telefonun kendisine ait olduğu, bu telefon ile mağdure ..."i aramadığını, mağdurenin telefon numarasını dahi bilmediğini savunmuş ise de; mağdurenin eşi ... adına kayıtlı ve kendisinin 0534 685 01 75 nolu telefonu kullandığı, sanık ile mağdure arasında 08.04.2014 - 08.04.2017 tarihleri arasında yapılan iletişimin tespitinde 1612 adet mesaj ve arama bulunduğu, sanığın bu yöndeki savunmasına itibar edilemeyeceği,
Mağdure müteveffanın intihar ettiği tarihten üç yıl önce tarla meselesi yüzünden sanığın babası ile sanığın amcası olan mağdurenin kayınpederinin kavga etmesi nedeniyle aralarında husumet bulunduğu, bu nedenle görüşmedikleri ve bu sebeple iftira edildiği savunmasına da husumetli olunduğu dönemde sanığın mağdureyi yüzlerce defa aradığı ve mesaj attığı, hayatın olağan akışına uygun bulunmayan bu savunmaya da itibar edilemeyeceği,
Mağdurenin sanık tarafından 3-4 kez nitelikli cinsel saldırıya uğradığı yönündeki beyanını önce eşi ..."e, daha sonra aile toplantı halinde iken babası ..."e, kardeşi ..."e sanığın anal yoldan kendisine organ sokmak suretiyle nitelikli cinsel saldırıda bulunduğunu beyan ettiği,
Mağdureye ait günlüğün içinde kendi el yazısı ile yazdığı nottaki beyanların mağdurenin katılanlara anlatıkları ile uyumlu olduğu, sanığın mağdureye anal yoldan ilişkide bulunması nedeniyle mektupdaki sana kızoğlan kız geldim şeklindeki beyanı ile uyumlu olduğu,
Bu gerekçeler ile sanığın savunmasına itibar edilmesi için hukuken geçerli bir neden bulunmadığı, mağdurenin katılanlarca da doğrulanan ve kendi el yazısı ile intihar etmeden önce samimi beyanının tutarlı bulunduğu ve itibar edilmesi gerektiği,
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanıkla ölen arasındaki telefon görüşmelerinin yoğunluğu, bu görüşmelerin büyük çoğunluğunun sanığın öleni araması ve mesaj atması şeklinde olması, ölenin intihar olayından kısa süre önce hem eşi hem ailesine sanığın tecavüzüne uğradığını anlatması ve sonrasında intiharı, ölenin not defterine kendi el yazısıyla yazdığı eşine anlattığı herşeyin gerçek olduğuna dair ve katılanlara anlattığı hususları destekleyen notlarının bulunması, sanığın savunmasının mantıksız ve diğer delillerle uyumsuz olması karşısında gerçekten ölenin sanığın tecavüzüne uğradığı ve bunun etkisinden kurtulamayarak intihar ettiği yönündeki kabul ile mağdurenin bölünemeyen beyanı ile sanığın zincirleme şekilde nitelikli cinsel saldırı suçunu işlediği sabit olduğundan sayın çoğunluğun sanığın beraatına ilişkin görüşüne iştirak edilmemiştir.