Esas No: 1970/1
Karar No: 1970/31
Karar Tarihi: 16/06/1970
AYM 1970/1 Esas 1970/31 Karar Sayılı Norm Denetimi İlamı
Esas sayısı:1970/ l
Karar sayısı:1970/31
Karar günü:16/6/1970
Resmi Gazete tarih/sayı:7.6.1971/13858
İptal dâvası açan : Türkiye îşçi Partisi
İptal dâvasının konusu : Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 68. maddesinin değiştirilmesi ve 11. geçici maddesinin kaldırılması hakkındaki 6/11/1969 günlü ve 1188 sayılı Kanunun, Anayasa"nın 156. maddesi delaletiyle Anayasa metnine dahil bulunan başlangıç kısmındaki temel görüş ve ilkelerle 8. ve 155. maddelerine aykırı bulunduğu öne sürülerek iptaline karar verilmesi isteminden ibarettir.
II- Metinler :
a) İptali istenen 6/11/1969 günlü ve 1188 sayılı kanun :
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 68. maddesinin değiştirilmesi ve 11. geçici maddesinin kaldırılması hakkında kanun.
Madde l- 9/Temmuz/1961 tarihli ve 334 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 68. maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir :
b- Milletvekili seçilme yeterliği.
Madde 68- Otuz yaşını dolduran her Türk milletvekili seçilebilir.
Türkçe okuyup yazma bilmiyenler, kısıtlılar, yükümlü olmasına ve muaf bulunmamasına rağmen muvazzaf askerlik hizmetini yapmıyanlar veya yapmış sayılmıyanlar ve kamu hizmetlerinden yasaklılar ile ağır hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı kesin olarak hüküm giymiş olanlar ve - taksirli suçlar hariç olmak üzere - beş yıldan fazla hapis cezasiyle veya zimmet, ihtilas, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflâs gibi yüz kızartıcı suçlardan biriyle kesin, olarak hüküm giymiş olanlar, milletvekili seçilemezler.
Aday olmak, memurluktan çekilme şartına bağlanamaz. Seçim güvenliği bakımından hangi memurların ne gibi şartlarla aday olabilecekleri kanunla düzenlenir.
Hâkimler ile subay, askerî memur ve astsubaylar, mesleklerinden çekilmedikçe, aday olamazlar ve seçilemezler.
Madde 2- 9/Temmuz/1961 tarihli ve 334 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 11. geçici maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
Madde 3- Bu kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
b) İptal isteminin dayandırıldığı Anayasa hükümleri :
Başlangıç : -Tarihi boyunca bağımsız yaşamış, hak ve hürriyetleri için savaşmış olan;
Anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkını kullanarak 27/Mayıs/1960 Devrimini yapan Türk Milleti;
Bütün fertlerini, kaderde, kıvançta ve tasada ortak, bölünmez bir bütün halinde, millî şuur ve ülküler etrafında toplıyan ve milletimizi, dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak millî birlik ruhu içinde daima yüceltmeyi amaç bilen Türk Milliyetçiliğinden hız ve ilham alarak ve;
"Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" ilkesinin, Millî Mücadele ruhunun, millet egemenliğinin, Atatürk Devrimlerine bağlılığın tam şuuruna sahip olarak;
İnsan hak ve hürriyetlerini. Millî dayanışmayı, sosyal adaleti, ferdin ve toplumun huzur ve refahım gerçekleştirmeyi ve teminat altına almayı mümkün kılacak demokratik hukuk devletini bütün hukukî ve sosyal temelleriyle kurmak için;
Türkiye Cumhuriyeti Kurucu Meclisi tarafından hazırlanan bu Anayasa"yı kabul ve ilân ve onu, asıl teminatın vatandaşların gönüllerinde ve iradelerinde yer aldığı inancı ile, hürriyete, adalete ve fazilete aşık evlâtlarının uyanık bekçiliğine emanet eder.
Madde 8- Kanunlar Anayasa"ya aykırı olamaz.
Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve kişileri bağlıyan temel hukuk kurallarıdır.
Madde 155- Anayasa"nın değiştirilmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte biri tarafından yazıyla teklif edilebilir. Anayasa"nın değiştirilmesi hakkındaki teklifler ivedilikle görüşülemez. Değiştirme teklifinin kabulü, Meclislerin ayrı ayrı üye tamsayılarının üçte iki çoğunluğunun oyuyla mümkündür.
Anayasa"nın değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulü, l inci fıkradaki kayıtlar dışında, kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tâbidir.
Madde 156- Bu Anayasa"nın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirtilen Başlangıç Kısmı, Anayasa metnine dahildir.
Madde kenar başlıkları, sadece ilgili oldukları maddelerin konusunu ve maddeler arasındaki sıralanma ve bağlantıyı gösterir. Bu başlıklar, Anayasa metninden sayılmaz.
III- İlk inceleme :
Anayasa Mahkemesinin, içtüzüğünün 15. maddesi uyarınca 27/1/ 1970. gününde yaptığı ve Lûtfi Ömerbaş, Salim Başol, Feyzullah Uslu, Fazlı Öztan, Celâlettin Kuralmen, Hakkı Ketenoğlu, Fazıl Uluocak, Sait Koçak, Avni Givda, Muhittin Taylan, Şahap Arıç, Recai Seçkin, Halit Zarbun, Ziya Önel, Muhittin Gürün"ün katıldıktan ilk inceleme toplantısında :
1. İptali istenen 1188 sayılı Kanunun 12/11/1969 günlü, 13349 sayılı Resmî Gazete"de yayınlandığı, 9/1/1970 günlü dava dilekçesinin Anayasa Mahkemesi Genel Sekreterliğince 10/1/1970 gününde 37 sayı ile kaleme havale edildiği, bu duruma ve 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Kanunun 26. maddesine göre davanın süresi içinde açılmış bulunduğu, dilekçeye bağlı ve Noterlikçe onanlı Türkiye îşçi Partisi Genel Yönetim Kurulu karar suretinden, bu kurulun 3/1/1970 gününde yaptığı IV. dönem 9. olağanüstü toplantısında söz konusu 1188 sayılı kanuna karşı iptal davası açılmasına, dava dilekçesinin hazırlanması ve süresi içinde Anayasa Mahkemesine verilmesi için genel Başkanın yetkili ve görevli kılınmasına karar verildiği ve davanın da bu karara dayanarak parti Genel Başkanı tarafından açıldığı, dosyada başkaca eksik bulunmadığı anlaşılmıştır.
2. Söz konusu 1188 sayılı kanun( Anayasa değişikliği niteliğinde oldu&una e;öre bu kanun hakkında gerek şekil, gerek esas yönlerinden Anayasa Mahkemesince Anayasa"nın 147. maddesi gereğince denetleme yapılabilip yapılamıyacağı görüşülmüştür.
a) Şekli yönünden :
1961 Anayasasında yapılacak değişikliklerin, Anayasa"nın 155. maddesinde yer alan usul ve şartlara uyulmak suretiyle çıkarılacak kanunlarla mümkün olabileceği ortadadır. Nitekim söz konusu 1188 sayılı metnin adı da, başlığında açıkça görüleceği üzere, (kanun) dur. Esasen 155. maddede Anayasa değişikliklerinin, bazı kayıt ve şartlar dışında, kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere uyulmak suretiyle Meclislerden geçirileceği ilkesi konulmak suretiyle bunların "kanun" nitelikleri de ayrıca belirtilmiş bulunmaktadır.
Anayasa"da değişikliği öngören bir kanunun, böyle bir etkiye gerçekten sahip olabilmesi, yani mevcut bir Anayasa ilkesini değiştirebilmesi, kaldırabilmesi veya yeni bir Anayasa ilkesi koyabilmesi için, o kanunun Anayasa"nın 155. maddesinde yer alan hükümlere uygun olarak teklif edilmiş olması ve yasama meclislerinde de yine aynı hükümlere uygun biçimde görüşülüp kabul edilmiş bulunması gerektiğinde kuşku yoktur. Bu ilkelere uygun olmayarak yürürlüğe konulan bir metnin, Anayasa"nın mevcut hükümleri üzerinde herhangi bir etki yapması söz konusu olamıyacağı gibi yeni konulan bir hüküm de Anayasa kuralı niteliğinde ve gücünde sayılamaz.
Şu halde Anayasa değişikliğini öngören kanunların da teklif ve kabullerinde 155. maddedeki usul ve şartlara uyulmuş bulunulup bulunulmadığı açısından, Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi tutulmaları zorunludur.
b) Esas yönünden :
1961 Anayasası, 9. maddesi ile bir değişmezlik ilkesi koymuştur. Bu maddeye göre (Devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki Anayasa hükmü değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.)
Buradaki değişmezlik ilkesinin sadece (Cumhuriyet) sözcüğünü hedef almadığını söylemek bile fazladır. Yani Anayasa"da sadece (Cumhuriyet) sözcüğünün değişmezliğini kabul ederek onun dışındaki bütün ilke ve kuralların değişebileceğini düşünmenin Anayasa"nın bu ilkesi ile bağdaştırılması mümkün değildir. Zira 9. maddedeki değişmezlik ilkesinin amacının, Anayasa"nın 1., 2. maddelerinde ve 2. maddenin gönderme yaptığı başlangıç bölümünde yer alan temel ilkelerle niteliği belirtilmiş, "Cumhuriyet" sözcüğü ile ifade edilen Devlet sistemidir. Bir başka deyimle, 9. madde ile değişmezlik ilkesine bağlanan "Cumhuriyet" sözcüğü değil, yukarıda gösterilen Anayasa maddelerinde nitelikleri belirtilmiş olan Cumhuriyet rejimidir. Şu halde, sadece "Cumhuriyet" sözcüğünü saklı tutup, bütün bu nitelikleri, hangi istikamette olursa olsun, tamamen veya kısmen değiştirme veya kaldırmak suretiyle 1961 Anayasasının ilkeleriyle bağdaşması mümkün olmayan bir başka rejimi meydana getirecek bir Anayasa değişikliğinin teklif ve kabul edilmesinin Anayasa"ya aykırı düşeceğinin, tartışmayı gerektirmiyecek derecede açık olduğu ortadadır.
Bu bakımdan bu ilkelerde değişmeyi öngören veya Anayasa"nın sair maddelerinde yapılan değişikliklerle doğrudan doğruya veya dolaylı olarak bu ilkeleri değiştirme amacı güden herhangi bir kanun teklif ve kabul olunamaz. Bu esaslara aykırı olarak çıkarılmış bulunan bir kanunun Anayasa"nın mevcut hükümlerinde en küçük bir etki ve değişme yapması veya yeni bir Anayasa kuralı koyması mümkün değildir.
Görülüyor ki Anayasa değişikliğini, öngören kanunlar üzerinde, Anayasanın 147. maddesi gereğince, Anayasa Mahkemesine esas yönünden de denetim görevi düştüğü meydandadır.
Bu nedenlerle söz konusu kanun, gerek biçim, gerekse esas yönünden Anayasa Mahkemesince denetlenebilmelidir.
Fazıl Uluocak söz konusu kanunun hem biçim hem de esas yönünden, Salim Başol, Celâlettin Kuralmen, Halit Zarbun ise esas yönünden Anayasa Mahkemesince denetlenemiyeceği görüşünde bulunmuşlardır.
3. Adalet Partisi Cumhuriyet Senatosu Grup Başkanlığının 19/1/ 1970 günlü, 129 sayılı yazısı ile, açılan bu dava dolayısı ile 44 sayılı kanunun 30. maddesinin son fıkrası gereğince yazılı düşünce vermeyi tasarladıkları, bu bakımdan iptal davasına ilişkin dilekçenin kapsamından bilgi alınmak üzere kendilerince incelenmesinin sağlanmasına karar verilmesinin istenildiğinin görülmesi üzerine istemin kabulü ile bilgi edinmenin Grup Başkanının veya onun belge vereceği temsilcisinin incelemeyi yapması yolu ile sağlanması uygun görülmüştür.
Salim Başol, Feyzullah Uslu, Fazlı Öztan, Sait Koçak, Avni Givda, Muhittin Gürün ise sözü geçen Grup Başkanlığının 44 sayılı Kanunun 30. ve 25. maddelerine uyan bir durumu ve tutumu bulunmadığından bu görüşe katılmamışlardır.
Böylece tamamlanan ilk inceleme sonunda:
(1. Dava konusu kanunun Anayasa Mahkemesince biçim yönünden denetlenebileceğine Fazıl Uluocak"ın karşıoyu ile ve oyçokluğu ile;
2. Aynı kanunun esas yönünden denetlenebileceğine Salim Başol, Celâlettin Kuralmen, Fazıl Uluocak, Halit Zarbun"un karşıoylariyle ve oyçokluğu ile;
3. Dosyanın eksiği bulunmadığından, işin esasının incelenmesine oybirliği ile;
4. Cumhuriyet Senatosu Adalet Partisi Grup Başkanlığının dava dilekçesini Anayasa Mahkemesinde incelemeleri yolundaki isteminin kabulüne ve bilgi edinmenin Grup Başkanının veya önün belge vereceği temsilcinin incelemeyi yapması yolu ile sağlanmasına, Salim Başol, Feyzullah Uslu, Fazlı Öztan, Sait Koçak, Avni Givda, Muhittin Gürün"ün dilekçinin 44 sayılı Kanunun 30. ve 25. maddelerine uygun bir durumu ve tutumu bulunmadığından kendisine böyle bir olanağın tanınmasına yer olmadığı yolundaki karşıoylariyle ve oyçokluğu ile.)
Karar verilmiştir.
Karar gereğince Adalet Partisi Cumhuriyet Senatosu Grup Başkanlığına 29/1/1970 günlü, 1970/1 sayılı yazı ile, 3/2/1970 gününde tebligat yapılmış ise de bu konuda parti grubundan herhangi bir yazılı düşünce gelmemiştir.
IV- Esasın incelenmesi :
Dayanın esasına, ilişkin rapor, dava dilekçesi, iptali istenen kanun ile dayanılan Anayasa hükümleri, bunlara ilişkin gerekçelerle Yasama Meclisleri görüşme tutanakları okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü :
1. Görüşmelerin başında konunun özelliği bakımından, 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu Ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun 29. maddesinden yararlanmak suretiyle ilgililerden sözlü açıklamada bulunmalarının istenmesinin gerekli olup olmadığı üzerinde durulmuştur.
Sözü geçen maddede, Anayasa Mahkemesinin, iptal davalarına, dosya üzerinde incelenme yapmak suretiyle bakacağı, ancak gerekli gördüğü hallerde, sözlü açıklamalarını dinlemek üzere ilgilileri de çağırabileceği hükmü yer almaktadır.
Bu iptal davasiyle ilgili olmak üzere Anayasa Mahkemesinde açılmış bulunan dosya içindeki bilgi ve belgelere göre, davacı partinin konuya ilişkin düşüncesini dava dilekçesinde yeter derecede açıklamış olduğu ve Anayasa Mahkemesi Raportörünce hazırlanan raporda da konu hakkında gerekli bilgilerin toplanmış bulunduğu, gerek bunlardan gerekse kanun metinleri, gerekçeler, tutanaklar gibi resmî belgelerden konu hakkında yeterince kanaata varılması mümkün olduğu cihetle ilgililerden başkaca sözlü açıklamada bulunmalarının istenmesi gerekli bulunmamıştır.
Lûtfi Ömerbaş, Feyzullah Uslu, Fazlı Öztan, Celâlettin Kuralmen, Şahap Arıç, Ahmet Akar, ve Ziya Önel, ilgililerden sözlü açıklamada bulunmalarının istenilmesinin gerekli olduğu görüşünü öne sürmüşlerdir.
2. Bundan sonra iptali istenen kanunda şekil yönünden Anayasaya aykırılık bulunup bulunmadığı konusu ele alınmıştır.
Bu maksatla ilk önce kanunun Millet Meclisindeki görüşmesine ve kabulüne ilişkin işlemler incelenmiştir;
Millet Meclisi Tutanaklarına göre, kanun teklifi ve buna ilişkin Millet Meclisi Anayasa komisyonunun 13/5/1969 günlü, esas 2/888, karar 9 sayılı raporu, 900 sıra sayılı basmayazı ile 14/5/1969 gününde milletvekillerine dağıtılmış, fakat Başkanlık Divanınca henüz gündeme alınmadan ve kanun tekliflerinin Millet Meclisince görüşülebilmesi için basılıp milletvekillerine dağıtılmasından sonra geçmesi gereken 48 saat (Millet Meclisi içtüzüğü madde : 101) geçmeden Millet Meclisinin aynı gündeki (14/5/1969) birleşiminde bir milletvekilinin verdiği önerge üzerine o günün gündemine arınmasına, 48 saat geçmeden görüşülmesine ve öncelikle yani gündemde yer âlân diğer işlerin önüne alınarak müzakeresine karar verilmiştir. (Millet Meclisi tutanak dergisi: Dönem 2- toplam 4, Birleşim: 93 cilt:36, Sahife: 429-433)
Bu karar üzerine Millet Meclisinin 14/5/1969 günündeki 93. birleşiminde gündemde daha önce yer almış bulunan 217 işin görüşülmesi geriye bırakılarak bu kanun teklifinin görüşülmesine başlanmıştır :
İlk görüşmeler kanun teklifinin tümü üzerinde açılmış ve görüşmelere geçilmeden önce Başkan tarafından, izlenecek usul hakkında Meclis Genel Kuruluna şu açıklama yapılmıştır:
(Yüce Meclisimiz ilk defa bir Anayasa tadil teklifini müzakere etmektedir. Bu sebeple, şu iki hususu yüce Heyetinize, müzakereler başlamadan evvel, arzetmek istiyorum.
Anayasamızın 155. maddesi, Anayasa tadil tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının 1/3 nun teklifi ile vâki olacağını, kabul edebileceğini, ve tadil tekliflerinin Meclislerde kabul edilebilmesi ise, her iki Meclisin ayrı ayrı 2/3 nun oylariyle mümkün olacağını yazmıştır,
Bu esasa göre, Meclisimizdeki müzakere nisabı 226, yani Anayasa"nın 86. maddesinde olduğu gibi yine 226 dır. 2/3 nisabı tadil teklifinin ikinci müzakeresinin sonunda kesin olarak oylanması sırasında tatbik edilecektir.
Anayasa, "Anayasa"nın değiştirilmesi hakkındaki teklifler 1/3, değiştirme teklifinin kabulü Meclislerin ayrı ayrı üye tamsayılarının 2/3 çoğunluğunun oyu ile mümkündür" dediğine göre bu teklifin kabulü 2/3 çoğunluğun reyi ile mümkün olacaktır. 2/3, 300 demektir. 300 oyun bulunmaması halinde kabul edilmemiş addedilecektir." (Millet Meclisinin cilt sayısı yukarıda belirtilen Tutanak Dergisi, Sahife: 433)
Bu açıklamadan sonra görüşmeler başlamış, yeterlik önergesinin kabulü suretiyle görüşmeler bitirildikten sonra maddelere geçilmesinin oylanacağı sırada Başkanlıkça ikinci bir açıklama yapılmıştır :
(Bir hususu açıklamak istiyorum: Bu tâdil teklifinin tümü üzerindeki görüşmeler sona ermiştir. Şimdi maddelere geçilmesi hususunu oylarınıza arzedeceğim.
Bilindiği gibi bir tasarının, bir teklifin tümünün müzakeresi bittikten sonra maddelere geçilmesinin reddi, teklifin reddi demektir. Bu sebeple, sonunda 2/3 çoğunlukla oylanması lâzımgelen bir kanun teklifinin, yani Anayasa tadil teklifinin maddelere geçilmesinin oylanmasında da, ki ademi kabulü halinde redde müncer olacaktır, ayni nisap aranır. Bu sebeple oylamada 2/3 çoğunluğu arıyacağız.)
Bu açıklama üzerine, eller kaldırılmak suretiyle yapılan işarî oylama sonucunda teklifin maddelerine geçilmesinin kabul edilmiş olduğu Başkanlıkça Meclis Genel Kuruluna bildirilmiştir. Bir Millet Vekilinin, maddelere geçilmesinin kaç oyla kabul edilmiş olduğu sorusuna karşı da Başkanlıkça: (Anayasa"daki nisap dairesinde maddelere geçilmesi kabul edilmiştir.) cevabı verilmiştir.
Daha sonra teklifin 1., 2. ve 3. maddeleri işarî oya sunulmuş ve oylama sonunda kabul edildikleri ve bu suretle teklifin birinci müzakeresinin bittiği Başkanlıkça Meclis Genel Kuruluna duyurulmuştur (Aynı Tutanak Dergisi : Sahife : 464-465).
Ertesi günü, (15/5/1969) Millet Meclisinin 94. birleşimi açılınca, Millet Meclisi Anayasa Komisyonu Başkam tarafından, o günkü gündemde bulunmayan söz konusu Anayasa tadil teklifinin (bir an evvel kanunlaşmasını sağlamak) gerekçesiyle verilmiş bulunan bir önerge üzerine içtüzüğün 76. maddesi gereğince gündeme alınması ve birinci müzakere üzerinden geçmesi gereken 5 gün beklenilmeden hemen görüşülmesi, aleyhte ve lehteki görüşlerin öne sürülmesinden sonra, oylanarak kabul edilmiştir. (Aynı Tutanak Dergisi, Sahife : 509-511)
Bu karar üzerine başlıyan ikinci görüşme sonunda da, evvela maddelerin sırasıyla işarî oya sunularak kabul edildikleri ve bu suretle teklifin birinci ve ikinci müzakerelerinin bittiği, tümü üzerinde söz verileceği Meclis Genel Kuruluna bildirildikten sonra Başkanlıkça şu açıklama yapılmıştır :
(Verilen bîr önerge üzerinde açıklama yapmak istiyorum : Sayın ...., önergesinde diyor ki "Anayasa değişikliği oylaması istisnaî olarak belli bir nisbete dayanması lazımdır. Belli bir nisbetin tesbiti de işarî oy sistemi dışında, açık veya gizli oy sistemi ile mümkündür. Anayasayı değiştiren bu kanunun birinci müzakeresi neticesi, oylama bu espri içinde hatalıdır. Mevzuata aykırıdır, ikinci oylamanın bu izahat altında kendiliğinden açık oylamaya tabi tutulmasını arz ve teklif ederim."
Evvelemirde İçtüzüğümüzde sarahaten tadili doğrudan doğruya açık oya sunulması lazımgelen hususlar ayrılmıştır, bir de azadan 15 kişinin talebi üzerine açık oya sunulması lazımgelen mevzular da ayrılmış ve sayılmıştır. Bu sebeple bîr arkadaşımızın açık oylama teklifi hakkında muamele yapmak mümkün değildir. Kaldı ki, Başkanlığa iki ayrı önerge verilmiş ve iki ayrı önergede de 15, hatta daha fazla imza ile açık oylama taleb edilmiştir. Bu sebeple tümü açık oylarınıza sunulacaktır.
Belli bir nisbete dayanması sebebiyle ancak açık veya gizli oyla bu nisbetin tahakkuk edip etmediği sabit olabilirdi, siz böyle yapmadınız, yolundaki birinci itiraza gelince; buna da yer yoktur. Belli nisbet, ister üçte iki olsun, ister salt çoğunluk olsun, İşarî oyla yapılması lazımgelen hususlarda Başkanın işarî oya sunması ve neticeyi ilân ettikten sonra bir itiraza uğramaması halinde o doğrudur, kesindir. Dün de aynı şey olmuştur. Bir açık oy talebi olmadığı için işarî oylarınıza sunulmuştur, Anayasanın istediği üçte iki çoğunlukla kabul edilmiştir. Esasen bu gün tümü açık oylarınıza sunulacaktır.) (Aynı Tutanak Dergisi Sahife : 519)
Kanunun tümü üzerindeki görüşmelerin bitiminde ise, Başkanlıkça Millet Meclisi Genel Kuruluna şu yeni açıklama yapılmıştır:
(... Bu teklifin kabulü 300 kabul oyunun tekevvününe bağlıdır. 300 tane beyaz oy çıkması iktiza eder. Bundan daha az çıkması halinde kabul edilmemiş sayılır.
Ayrıca, eğer iştirak 300 den daha az olursa, burada müzakere nisabı vardır, fakat kabul nisabı yoktur, yine kabul edilmemiş sayılır...)
Bir üyenin itirazı üzerine Başkanlık yukarıdaki açıklamasını şöylece tamamlamıştır:
(... Anayasamızın 86. maddesi; "Meclisler üye tamsayısının salt çoğunluğu ile toplanır ve Anayasada başkaca sarahat yoksa, toplantıya katılanların saît çoğunluğu ile karar verir" demek suretiyle, toplantı nisabını umumî, istisnasız olarak tesbit etmiş, karar nisabını ise Anayasada başkaca bir sarahat yoksa, toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir demek suretiyle, toplantı nisabından farklı olarak tesbit etmiştir.
Meclisler daima üye tamsayısının salt çoğunluğu ile toplanır, hangi meseleyi müzakere etmek için olursa olsun, üye tamsayısının salt çoğunluğu ile toplanır, ama karar vermek için daima bu nisap aranmaz. Şu anda müzakeresini bitirdiğimiz ve oylarınıza sunulacak olan Anayasa tâdil teklifinin nisabı, yani karar nisabı üçte ikidir, ama bu karar nisabının üçte iki olması müzakere nisabının da üçte iki olmasını gerektirmez.
Şimdi, daha evvel ifade ettiğim hususları tekrar ediyorum; bir iltibas olmasın; kabulün tekevvün edebilmesi için 300 adet beyaz oy lazımdır. Kabul veya ret şeklinde reye iştirak edenlerin tamamı 300 ü bulmadığı takdirde, yine reddedilmiş sayılır.)
Bu açıklamadan sonra yapılan açık oylama sonunda 339 milletvekilinin oya katıldığı, 309 kabul, 29 ret, l çekimser oy kullanıldığı ve bu suretle teklifin Millet Meclisince kabul edilmiş olduğu Başkanlıkça Genel Kurula duyurulmuştur. (Aynı Tutanak Dergisi, Sahife : 524-525).
Tutanak Dergilerinden yukarıya aynen aktarılmış bulunan açıklamalara göre, Anayasa değişikliğini Millet Meclisindeki oylama usulü ve aranacak yetersayısı hakkındaki Başkanlık görüşünün aşağıda özetlenen biçimde olduğu görülmektedir:
1- Toplantı ve görüşme için gereken yetersayı Meclis üye tamsayısının salt çoğunluğudur.
2- Maddelerin kabul veya reddini ilişkin oylamada aranacak yeter sayı toplantı yetersayısı mevcut olmak şartiyle toplantıya katılanların salt çoğunluğudur.
3- Teklifin birinci görüşmesinde tümü üzerindeki müzakerelerin bitiminden sonra maddelere geçilmesinin kabul veya reddi için yapılacak oylama ile ikinci görüşme sonunda, maddelerin oylama işlemi bittikten ve tümüne ilişkin görüşmeler de tamamlandıktan sonra, kanunun tümünün kabul veya reddi için yapılacak oylamada aranacak yetersayı Meclis üye tamsayısının 2/3 çoğunluğudur.
4- İçtüzüğe uygun açık oylama talebi olmadıkça Anayasa tadil tekliflerine ilişkin oylamaların her safhasında işarî, oylama yolu ile oy toplanır, ve oylama sonuçlarının da, kullanılan oyların niteliğinin ve sayılarının belirtilmesi suretiyle bildirilmesine lüzum olmayıp Başkanlığın "kabul edilmiştir" veya "kabul edilmemiştir" şeklindeki beyanları yeterlidir ve usulüne uygun olarak itiraz edilmedikçe bu sonuçlar kesindir.
Nitekim söz konusu kanun teklifi hakkında da, bu görüşe uygun biçimde işlem yapıldığı görülmektedir; şöyleki:
1- 2/3 çoğunluk, sadece, teklifin birinci görüşmesi sırasında maddelere geçilmesine ilişkin oylama ile ikinci görüşmesi sonunda teklifin tümünün kabulüne ilişkin oylamada aranmıştır.
2- Gerek birinci gerekse ikinci görüşmede, teklifin maddelerine ve verilen önergelerin kabul veya reddine ilişkin oylamalarda 2/3 çoğunluk aranmayarak, Anayasa"nın 86. maddesi öne sürülmek suretiyle salt çoğunluk ile yetinilmiştir;
3- İşarî oylama sonuçları, kullanılan oyların niteliği ve sayısı belirtilmeden sadece "kabul edilmiştir" beyanlarıyla Genel Kurula duyurulmuştur.
Oysa konumuzda uygulanacak Anayasa hükmü 86. maddede değil, bu maddenin gönderme yapmış olduğu 155. maddede yer almaktadır. Zira Anayasa"nın 155. maddesinde, Anayasa değişiklikleri için, 86. maddede öngörülen karar yetersayısından değişik bir yetersayı şartı konulmuştur.
Gerçekten 155. maddede, Anayasa değiştirme teklifinin kabulünün, Meclislerin ayrı ayrı üye tamsayılarının üçte iki çoğunluğunun ou ile mümkün olacağı ilkesi konulmakta, ondan sonrada bu tekliflerin görüşülmesinin ve kabulünün, sözü geçen ilkedeki kayıtlar dışında kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tabi tutulacağı kuralı yer almaktadır.
Bir kanun teklifinin, tüm maddeleriyle birlikte bir bütün teşkil ettiğinde kuşku yoktur. Anayasanın, bir kanunun kabulü için, 86. maddedeki genel kuraldan ayrılarak özel bir yetersayı öngörmesi hallerinde kanunun maddeleri arasında bir ayırım yaparak bir kısmı hakkında genel nitelikteki yetersayısının, diğer bir kısmı hakkında da özel nitelikteki yetersayısının, diğer bir kısım hakkında da özel nitelikteki yetersayısının uygulanması nasıl söz konusu olamazsa, kanunun tümünün görüşülmesi ve kabulü ile maddelerin görüşülmesi ve kabulünde değişik yetersayıların aranması da düşünülemez.
Oysa yukarıda aynen alınmış tutanaklarda da görüldüğü gibi 1118 sayılı kanuna ilişkin teklifin Millet Meclisindeki görüşülme ve kabulüne ilişkin oylamalarda böyle birbirinden değişik yetersayılar uygulanmış bulunmaktadır.
Gerçekten teklifin birinci görüşülmesine başlanmadan önce Başkanlıkça yapılan açıklamada, görüşme yetersayısının, teklifin ikinci müzakeresinin sonunda kesin olarak oylanması sırasında tatbik edileceği) bildirilmiş, teklifin tümü üzerindeki görüşmelerin bitip de maddelere geçilmesininin oylanmasına başlanacağı sırada, yine başkan tarafından yapılan ikinci bir açıklamada maddelere geçilmesinin oylanmasında da 2/3 yetersayısının aranacağı belirtilmiş, ve buna göre 2/3 yetersayısının aranması sadece bu iki oylamaya hasredilmiş olduğundan bunların dışında kalan öteki oylamalarda ve bu arada maddelerin oylanmasında 2/3 yetersayısının aramayarak salt çoğunlukla yetinilmesi gerektiği görüşünün benimsediği görülmüştür.
Başkanlık açıklamalarında, maddelerin oylanmasında 2/3 yetersayının aranmaması sebebi açık bir suretle belirtilmemiş olmakla birlikte birinci müzakere sonunda maddelere geçilmesinin oylanmasında 2/3 yetersayının aranması gerektiğinin şu gerekçeye dayandırıldığı görülmektedir.
(Bilindiği gibi bir tasarının, bir teklifin tümünün müzakeresi bittikten sonra maddelere geçilmesinin reddi, teklifin reddi demektir. Bu sebeple, sonunda 2/3 çoğunlukla oylanması lazımgelen bir kanun teklifinin, yani Anayasa tadil teklifinin maddelere geçilmesinin oylamasında, ki ademikabulü halinde redde müncer olacaktır, aynı nisap aranır. Bu sebeple oylamada 2/3 çoğunluğu arayacağız.)
Açıklanan bu gerekçenin, maddeler için de ayrıca geçerli olduğu meydandadır. Zira maddelere geçilmesinin oylanması, değişiklik teklifinin tüm olarak kabul veya reddi sonucunu doğurduğu gibi, maddelerin kabul veya reddinin de ya mevcut bir Anayasa Kuralının değişmesi veya yeni bir Anayasa kuralının meydana gelmesi sonucunu doğurduğundan kuşku yoktur; bu suretle her iki oylama sonucu arasında, kapsam, farkı dışında, Anayasa"ya etki bakımından bîr ayırım görebilmek mümkün değildir.
Kaldı ki Anayasa"nın 155. maddesinde, değiştirme tekliflerinin kabulünün, meclislerin ayrı ayrı üye tamsayılarının üçte iki çoğunluğunun oyuyla mümkün olabileceği, bu kayıt ve şartlar dışında kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tabi tutulacağı açıkça gösterilmiştir. Bu maddede geçen (teklifin kabulü) deyiminin, kanun teklifinin, maddeler de dahil olmak üzere bütününü kapsadığında şüphe yoktur. Zira yukarıda da açıklandığı gibi, bir teklifin maddeleri kabul edilmedikçe, tümünün kabul edilmiş olmasının bir manâ ve değeri bulunmıyacağı ve teklifin kanunlaşmasının mümkün olamıyacağı gibi tümü oylanıp kabul edilmedikçe, sadece maddelerin oylanıp kabul edilmiş olmasının da bir mana ve değeri bulunamaz ve böyle bir işleme tabi tutulan teklif de kanun niteliği kazanamaz.
Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere bir kanun teklifinin kabulü için Anayasa"da özel bir yetersayının öngörülmesi hallerinde, teklifin kabulü işlemini oluşturan ve sonunda kanun niteliğini kazanmada vazgeçilmez bir unsur olan her oylamada söz konusu özel yetersayısının aranmasının zorunlu olduğu üzerinde en küçük bir kuşkuya bile düşmek mümkün değildir. (Anayasanın 92. maddesinin sekizinci ve dokuzuncu fıkralarında yer alan ve teklif ve tasarıların sadece tümüne ilişkin bulunan özel yetersayı hükümleri konumuzun dışındadır.)
Konunun bu derece açık olmasına rağmen söz konusu kanun teklifine ilişkin oylamalarda değişik yetersayı arandığı, teklifin maddelerinin oylanmasında 2/3 yetersayının aranmadığı; Başkanlığın, oylamada aranacak yetersayıya ilişkin olup yukarıda belirtilmiş bulunan beyanlarından açıkça anlaşıldığı gibi maddelere ilişkin oylama sonuçlarının Genel Kurula duyurulması biçimleri de durumu yeterince aydınlatmaktadır.
Gerçekten teklifin gerek birinci gerekse ikinci müzakerelerinde maddelere ilişkin oylama sonuçlarının Başkanlıkça (...maddeyi oylarınıza sunuyorum, kabul edenler, etmiyenler, kabul edilmiştir.) biçiminde Meclis Genel Kuruluna duyurulduğu görülmekte, kullanılan oyların sayılarının ve niteliklerinin bildirilmesine, hatta 2/3 yetersayının arandığına dair bir işaret bile verilmesine gerek duyulmadığı anlaşılmaktadır.
Oysa bir metnin kanun sayılabilmesi için yapılan oylamalarda Anayasa"nın aradığı özel bir yetersayı varsa onun, yoksa genel nitelikteki yetersayının sağlanmış olması şarttır. Bunun saptanması yolu da, ya otomatik cihazla yada Başkanlık Divanı tarafından yapılacak "sayım" dır. Bu saptama sonucunun Meclis Genel Kuruluna duyurulmasının da, hem Milletvekillerinin oylama sonucunu denetleyebilmeleri, hem de gerektiğinde Anayasa Mahkemesinin denetimini yapabilmesi için zorunlu olduğundan şüphe yoktur. Oylama sonuçlarının bu yolda açıklanmıyarak sadece (kabul edildi) veya (kabul edilmedi) şeklindeki bir açıklama ile yetinilmesinin haklı veya faydalı olduğunu gösterebilecek herhangi bir sebebin olabileceğini dahî düşünmek mümkün değildir.
Sonuç olarak, söz konusu 1188 sayılı kanuna ilişkin teklifin maddelerinin Millet Meclisindeki oylanmalarında 2/3 yetersayının aranmadığı kesin olarak anlaşılmakta, ve bu suretle 3 maddeden ibaret olan kanunun, bütün maddelerini kapsayacak surette şekil yönünden Anayasa"nın 155. maddesi hükmüne aykırı bulunduğu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle kanunun tümünün iptali gerekir.
Lûtfi Ömerbaş, Feyzullah Uslu, Hakkı Ketenoğlu, Fazıl Uluocak, İhsan Ecemiş, Halit Zarbun, Mustafa Karaoğlu bu görüşe katılmamışlardır.
2- Davacı siyasî parti, kanunun iptali için şekil yönünden daha başka Anayasa"ya aykırılık nedenleri öne sürdüğü gibi, esas yönünden de Anayasa"ya aykırı olduğunu iddia etmektedir.
Yukarıda açıklandığı üzere, kanunun tümünün şekil yönünden iptali gerektiği sonucuna varıldığına, iptal kararı vermek için bu sonucun yeter olup başka iptal nedenleri aranmasını zorunlu kılan bir gerek de bulunmadığına göre öteki konular üzerinde ayrıca inceleme yapılmasına mahal görülmemiştir.
Muhittin Taylan, İhsan Ecemiş, Muhittin Gürün usule ilişkin öteki konuların da görüşülmesi gerektiğini öne sürmüşlerdir.
V- Sonuç :
l - 6/11/1969 günlü; 1188 sayılı kanuna ilişkin teklifin Millet Meclisindeki birinci görüşülmesi sırasında yer alan madde oylamalarında üçte iki çoğunluk aranmamasının, kanunun şekil yönünden iptalini gerektirdiğine ve kanunun bu nedenle iptaline, Lûtfi Ömerbaş, Feyzullah Uslu, Hakkı Ketenoğlu, Fazıl Uluocak, İhsan Ecemiş, Halit Zarbun, Mustafa Karaoğlu"nun karşıoylariyle ve oyçokluğu ile,
2- Bu sonunca göre öteki hususların incelenmesine yer olmadığına, Muhittin Taylan, İhsan Ecemiş, Muhittin Gürün"ün usule ilişkin öteki konuların da görüşülmesi gerektiği yolundaki karşıoylariyle ve oyçokluğu ile,
16/6/1970 gününde karar verildi.
|
|
|
|
Başkanvekili Lütfü Ömerbaş |
Üye Feyzullah Uslu |
Üye Fazlı Öztan |
Üye Celalettin Kuralmen |
|
|
|
|
Üye Hakkı Ketenoğlu |
Üye Fazıl Uluocak |
Üye Avni Givda |
Üye Muhittin Taylan |
|
|
|
|
Üye Şahap Arıç |
Üye İhsan Ecemiş |
Üye Ahmet Akar |
Üye Halit Zarbun |
|
|
|
Üye Ziya Önel |
Üye Mustafa Karaoğlu |
Üye Muhittin Gürün |
KARŞI OY
A- Anayasa"nın 155. maddesinin birinci fıkrasına göre, Anayasanın değiştirilmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte biri tarafından yazı ile teklif edilebilir ve teklifin kabulü Meclislerin ayrı ayrı üye tamsayılarının üçte iki çoğunluğunun oylariyle mümkündür. Teklifler ivedilikle görüşülemez.
Maddenin son fıkrası, Anayasa değişikliği konusundaki tekliflerin görüşülmesinde ve kabulünde, birinci fıkradaki kayıtlar dışında, kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlerin uygulanacağını belirtmektedir.
Anayasa, sadece teklifin kabulü için üçte iki çoğunluğun oylarını şart koşmuştur, teklif de. Millet Meclisinde birinci ve ikinci oylamalar sonunda üçte iki çoğunlukla kabul edilmiştir. Teklifin kapsadığı maddelerin oylanması, artık bir Anayasa sorunu değil, bir içtüzük sorunudur. Bu nedenle de maddelerin oylanmasında üçte iki çoğunluğun aranmasına yer yoktur.
B- öte yandan, teklifin tümü üzerindeki ilk görüşmelerden sonra maddelere geçilmesi ve ikinci müzakere sonun da teklifin kabulü, üçte iki çoğunlukla sağlanmıştır.
Kanun teklifi maddeleri ile birlikte bir bütün teşkil ettiğine ve bu bütün de üçte iki çoğunlukla kabul olunduğuna göre maddelerin oylanış biçiminin aranmasında sonuç bakımından artık bir yarar da-yoktur.
Kaldı ki, maddelerin oylanması sonunda üçte iki çoğunluğun gerçekleşmediği de tutanaklardan açıkça anlaşılamamaktadır, maddelerin oylanmasında üçte iki çoğunluğun arandığının açıkça belli edilmemesi bir eksiklik sayılsa dahi, sonuç üzerinde hiçbir etki yapmadığı aşikâr olan böyle bir eksikten ötürü, iptal kararı verilmesinin doğru olmayacağı kanısındayım.
Bu nedenle iptale ilişkin karara katılmıyorum.
|
|
|
|
BaşkanVekili Lûtfî Ömerbaş
|
1- Anayasa Mahkemesinin görevi kanunların ve yasama meclisleri içtüzüklerinin Anayasa"ya uygunluğunu denetlemektir.
Anayasa"nın değiştirilmesi teklifi ve bu teklifin meclislerce kabulü Anayasa"da gösterilen usul ve şartlara tabidir. Buna göre yapılıp Anayasa metnine giren bir hüküm iptali hakkındaki dâvaların, görülmesi Anayasa Mahkemesinin görevi dışında olduğu kanısındayım.
2- Kaldıki çoğunluğun tespit ve kabul ettiği sebebin iptal için yeterli olmadığına ve bu hususta sayın Lûtfi Ömerbaş"ın yukarıda yazılı düşüncelerine aynen katılıyorum.
|
|
|
|
Üye Fazıl Ululocak
|
MUHALEFET AÇIKLAMASI
Çoğunluk kararında; 1961 Anayasa"sının 9. maddesine "Devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki Anayasa hükmü değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez." diye konulmuş olan değişmezlik ilkesinin sadece "Cumhuriyet" sözünü hedef almadığı, bu ilkenin amacının Anayasa"nın 1. ve 2. maddeleriyle belirtilmiş olan niteliklerle ifade edilen Devlet sistemi olduğu bu bakımdan bu ilkelere aykırı bir değişmeyi öngören Anayasa değişikliği yapılması veya yeni bir Anayasa kuralı konulması mümkün olamıyacağı ve bu sebeple de Anayasa"nın 147. maddesi gereğince dâva konusu kanunun Anayasa Mahkemesince esas yönünden de denetimi yapılması gerektiği, görüşü ileri sürülmüştür.
Anayasamız "Devletin şekli" yan başlığını taşıyan 1. maddesinde bu devlet şeklini "Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir." hükmüyle göstermiştir. Gerekçe olarak da bu madde ile ".......... Türkiye Cumhuriyetinin her türlü saltanat, şahsî ve zümre hâkimiyetini reddeden bir devlet olduğunun açıklandığı" bildirilmiştir.
Anayasa"nın 2. maddesinin yan başlığı "Cumhuriyetin nitelikleri" dir. Gerekçesinde de "bu madde de Türk Cumhuriyetinin vasıfları gösterildiği" ifade edilmiştir.
9. maddenin yan başlığı ise "Devlet şeklinin değişmezliği "dir. Maddede "Devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki Anayasa hükmü değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilmek suretiyle "değişmezlik" ili kesinin sadece Devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hükme taallûk ettiği açıkça gösterilmiştir. Zira bir Devletin "şekli" başka onun nitelikleri ve vasıfları gene başkadır. Bu itibarla değişmezlik ilkesinin nitelikleri kapsamadığı, kapsayamayacağı yukarıda sözü edilen metinlerden kesin surette anlaşılmaktadır.
Kaldı ki Anayasa"nın 9. maddesinin Temsilciler Meclisinde müzakeresi sırasında bu konu üzerinde geniş surette durulmuştur. Zabıtnameler incelendikte görüleceği üzere bir üye "kanaatimce" sadece Devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hükmün değişmezliğinin ifade edilmesi yeterli değildir. Çünkü bugün dünyanın en sağcısından, en solcusuna kadar bütün diktatörlükleri, rejimlerinin Cumhuriyet olduğunu ifade ve ilân etmektedirler. Binaenaleyh, sadece rejimin Cumhuriyet olduğunu ve bunun değişmezliğini iddia ve ifade etmenin sağcı olsun, solcu olsun, hangisinden olursa olsun bizi diktatörlükten kurtarmaya yeter olmadığı kanaatindeyim. Onun için ben şahsen, sadece Cumhuriyetin değil, Cumhuriyetin vasıflarından olan Demokratik ve lâyik olduğu şeklindeki prensibin de değişmezliği şeklinde bir hükmün konmasının daha uygun olacağı kanaatindeyim. Bu suretle hakiki demokrasi muhafaza edilmiş olur. Aksi takdirde, sağcı veya solcu diktatörlüğe gitmek mümkün olabilir. Bu konuda bir takrir verdik kabulünü rica ederim." demiş, diğer bir üye de ayni fikirleri tekrar ve teyit etmiştir.
Bunlara karşı komisyon sözcüsü ise aynen "... yalnız Cumhuriyet şeklinin değil demokratik bir Cumhuriyet oluşunun da değiştirilemez bir hüküm olarak ifade edilmesi lâzım gelir diyorlar. Biz de bu görüşe gönülden katılırız. Fakat Anayasa"ya bunu da koymak milletin hâkimiyet sahasını biraz daha daraltmak demek olur. Eski Anayasamızda yer alan bir istisnayı, Fransa"da olduğu gibi devam ettiriyoruz. Ne kadar faydalı olursa olsun, buna yenilerini eklemeyi doğru bulmuyoruz. Aksi halde (demokratik) den başka (lâyık) lige de (Sosyal) lige de teşmil edelim mi diye sormak kaçınılmaz, mukadder adımları teşkil edecektir.
Yani yasaklar halkası artık namütenahi genişleyebilir. Demokrasinin korunmasını başka yollardan temin etmeliyiz. Yoksa Anayasa"nın bir hükmü daha değiştirilemez demek suretiyle değil. Cemiyetin içindeki siyasî ve sosyal kuvvetler, bizzat Anayasa"nın diğer müesseseleri bunu temin edecektir. Misali 55. ve 19. madde icabı, bir parti demokrasi nizamına aykırı faaliyetlerde bulunursa temelli kapatılır, faaliyetten men"edilir, demokratik nizama aykırı hareket eden partilerin kapatılmasına, Anayasa Mahkemesince karar verilebilir. İstisna hükmünü genişleterek (Anayasa değişmezliği) yoluyla ayni neticeye ulaşmak doğru olamaz. Bunu Yüksek Heyetiniz de takdir eder." diyerek bu teklife karşı çıkmıştır.
Ayni üyenin "ilke olarak bu maddenin diğer bir fıkrası şeklinde kabulü uygun olmaz mı"" şeklindeki sorusuna karşı da komisyon sözcüsü : "... bizim tercih ettiğimiz tedbir demokrasiye düşman olan partileri men"etmektedir. Fakat Genel Kurul, bu alanda da Anayasa hükmünü değiştirme yasağı koymak isterse, bu yolda bir karar verebilir. Ama komisyonumuz bu fikre, bu karara kat"iyen katılmamaktadır. Komisyonumuzda bu konu enine, boyuna münakaşa ve müzakere edilmiş ve bu sonuca varılmıştır." sözleriyle düşüncesinde ısrar etmiştir.
Bundan sonra bazı üyeler tarafından verilen "Devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki Anayasa hükmiyle bu madde hükmü hiç bir suretle değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez" ve "Devlet şeklinin Cumhuriyet olduğuna ve Cumhuriyetin niteliklerine ve temel haklar ve ödevlere ait Anayasa maddeleri değiştirilemez" şeklindeki önergeler oya konulmuş ise de kabul edilmeyerek reddedilmişlerdir.
Demek ki, çoğunluk kararındaki 9. maddenin ifade ettiği "değişmezlik" ilkesinin Cumhuriyetin niteliklerim de kapsadığı yolundaki görüş, Anayasa"nın müzakeresi, sırasında aynen temenni ve teklif edilmiş, ancak Kurucu Meclis tarafından milletin hâkimiyet sahasını daha da daraltacağı ve niteliklerin Anayasa değişmezliği ilkesinin bunları da kapsayacak surette genişletilerek değil fakat başka tedbirlerle korunması lâzım geleceği gerekçesiyle kabul edilmemiştir. Böylece 9. maddedeki "değişmezliği" ilkesinin sadece Devletin "Cumhuriyet şekli" hakkında konulduğu ve Anayasa"nın başka hiç bir maddesi için bu ilkenin ileri sürülemiyeceği Anayasa"nın sözü ve özü ile meydanda bulunmaktadır. İtiraz konusu olup, Anayasa"nın 68. maddesini değiştiren ve 11. geçici maddesinin kaldırılmasına dair bulunan 1188 sayılı Kanun ise, seçime ilişkindir. Devletin şekli ile ilgili hiç bir yönü bulunmamaktadır. Dolayısiyle 9. maddedeki değişmezlik ilkesinin kapsamına girmemektedir. Bu sebeple de sözü geçen kanunun, sadece Anayasa"da gösterilen usule uygun şekilde kabul edilip edilmediğinin denetlenmesi gerektiği ve esasının denetlenmesine ise yer olmadığı düşüncesindeyim.
|
|
|
|
Üye Celâlettin Kuralmen
|
Yukarıda yazılı karşıoy yazısına katılıyorum.
|
|
|
|
Üye Halit Zarbun
|
KARŞIOY YAZISI
15/11/1969 günlü ve 1188 sayılı Kanuna ilişkin teklifin Millet Meclisindeki birinci görüşülmesi sırasında yer alan madde oylamalarında üçte iki çoğunluğun aranmamasının, kanunun şekil yönünden iptalini gerektirdiği yolundaki çoğunluk görüşüne ve bu görüşe dayanan iptal kararına aşağıdaki sebeplerle katılmıyorum.
l- Anayasanın 155. maddesinde (Anayasanın değiştirilmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte biri tarafından yazıyla teklif edilebilir. Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki teklifler ivedilikle görüşülemez. Değiştirme teklifinin kabulü, meclislerin ayrı ayrı üye tamsayılarının üçte iki çoğunluğunun oyuyla mümkündür. Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulü 1. fıkradaki kayıtlar dışında, kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tabidir.) denilmektedir.
Bu maddeye göre Anayasada değişiklik tekliflerinin meclislerde ivedilikle görüşülmesi mümkün değildir. Ve, bu tekliflerin kabul edilmiş sayılması için de meclislerin her birinde kendi üye tamsayılarının üçte iki çoğunluğu ile kabul edilmiş olması lâzımdır. Değişiklik tekliflerinin görüşülmesi ve kabulü bu kayıtlar dışında kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tabidir.
Anayasanın 155. maddesinde Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki tekliflerden ve tekliflerin kabulünden söz edilmiştir. Anayasanın 92. maddesinde de kanun teklif ve tasarılarından söz edilmekte ve bunların nasıl kanunlaşacağı açıklanmaktadır. Bu maddelerde teklifler ve bütün olarak geçmekte, maddelerinden, bölümlerinden, ve bunların ayrı ayrı görüşülüp oylanmaları gereğinden söz edilmemektedir. O halde bu husus, Anayasaya değil, bir içtüzük konusu demektir. Ve Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulü de, bu yönden başka teklifler gibi içtüzüğün bu konudaki hükümlerine tabi olması gerekir. İçtüzüğe göre ise, tasan ve tekliflerin maddelerinin ayrı ayrı görüşülmesi ve oylanması kural olmakla beraber, bir madde birden çok mesele ve fıkradan mürekkep ise bunların birbirinden ayrılarak oylanması da mümkün olduğu gibi bir tasan veya teklifi madde madde değil yalnız tüm olarak oylanmasına da müsaittir ve bu yolda uygulamada vardır. Görülüyorki bu yönler bir Anayasa meselesi değildir.
1188 sayılı Kanuna ilişkin teklifin Millet Meclisinde, birinci ve ikinci görüşmeler sonunda, iki kez üçte iki çoğunlukla kabul edilmiş olduğu anlaşıldığına göre bu teklifin ihtiva ettiği maddelere ilişkin oylamalarda içtüzüğün hükümlerine uyulmakla yetinilmiş ve ayrıca üçte iki çoğunluk aranmamış olmasında Anayasa"nın 155. maddesine aykırılık görülmemektedir.
2- Dâva konusu kanuna ilişkin teklifin Millet Meclisince kabul edilmiş sayılması için maddelerin oylanmasında da üçte iki çoğunluğun aranması gerektiği ve halbuki görüşme tutanaklarından bu çoğunluğun gerçekleştiği anlaşılamadığına göre bu gereğe uyulmadığı kabul edilse bile, bu usulsüzlük esasa tesir edecek nitelik ve ağırlıkta olmadığı gibi ortada bu durumun esası etkilediği yolunda bir iddia da yoktur. Şekil kuralları esas üzerindeki etkileri bakımından aynı olmadıkları gibi, ihmallerinin sonuçlan da farklıdır. Ve bu yön hem kuralın niteliğine hem de olayına göre özellikler gösterir. Teklifler tüm maddeleriyle bir bütün teşkil ettiklerine göre, teklifin tümünün iki kez Millet Meclisince üçte iki çoğunlukla kabul edilmiş olmasının mana ve değeri ve bir şekil hatası sayılan durumun esasa tesirsizliğini ifade eden niteliği de ortadadır.
Yukarıda açıklanan sebepler karşısında maddelerin oylanmasında üçte iki çoğunluğun aranmamış ve tesbit edilmemiş olmasının kanunun iptalini gerektiren bir sebep sayılması esas bakımından gereksiz ve ağır bir sonuçtur.
Bu sebeple iptal kararına karşıyım.
Anayasa değişikliğine ilişkin 1188 sayılı Kanunun kabulünde Anayasanın 155. maddesine aykırılık bulunmadığına dair olan ortak görüşümüzü, sayın Ecemiş, yukarıda yazılı karşıoy yazısının birinci kısmında açıkça belirtmiş olduğundan katılmaktayım.
|
|
|
|
Üye Hakkı Ketenoğlu
|
Sayın İhsan Ecemiş"in karşıoy yazısının 2. maddesinde açıklanan görüşüne aynen katılıyorum.
|
|
|
|
Üye Feyzullah Uslu |
KARŞIOY YAZISI
Dâva konusu kanuna ilişkin teklifin Millet Meclisince kabul edilmiş sayılması için maddelerin oylanmasında da üçte iki çoğunluğun aranması gerekir. Ancak görüşme tutanaklarından bu çoğunluğun gerçekleşmediği hususu kesin olarak anlaşılamamaktadır.
Bu nedenle iptal kararına karşıyım.
|
|
|
|
Üye Mustafa Karaoğlu
|
Davacı Partinin bu dâvadaki iptal iddiasının gerekçesi iki yönü kapsamaktadır .
1- Kanunun şekil yönünden Anayasa"ya aykırı olduğu,
2- Esas yönünden Anayasa"ya aykırı olduğu,
Mahkememiz yukarıki kararında konuyu şekil yönünden incelemeye başlamış ve bu inceleme sırasında ilk önce davacı tarafından öne sürülmemiş olan bir yon üzerinde durarak şekil yönünden Anayasa"ya aykırı bir durumu tesbit etmiş, bu sonuca dayanarak kanunun iptaline karar vermiş ve incelemeyi bu noktada durdurarak davacı tarafından şekil yönünden öne sürülen öteki nedenlerin incelenmesine mahal görmemiştir.
Gerçekten Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri hakkındaki 44 sayılı Kanunun 28. maddesine göre Anayasa Mahkemesi iptal dâvalarında istem ile bağlı ise de davacının gerekçesiyle bağlı değildir. Konuyu, kendisi tarafından saptanan başka gerekçelerle de çözümleyebilir.
Öteyandan, yukarıki iptal kararma esas tutulmuş olan nedenin, sözü geçen kanunun Anayasaya aykırı olduğunu yeterince ortaya koyduğunda ve bu yüzden iptal karan için geçerli bir sebep teşkil ettiğinde de kuşku yoktur.
Ancak bu durumların, davacı tarafından öne sürülmüş bulunan ve yine şekil yönünü öngören diğer iddiaların incelenmesine engel olamıyacakları da meydandadır. Aksine, şekil yönünden öne sürülen iddiaların tümünün incelenmesinin, konunun geniş bir kapsam içinde gereği gibi aydınlanmasını ve bu suretle Anayasa denetimi açısından daha da faydalı bir sonuca ulaşmasını sağlıyacağı düşünülmektedir.
Bu nedenlerle, kararın açıklanan bu görüşe aykırı olan bölümüne karşıyım.
|
|
|
|
Üye Muhittin Gürün
|