Esas No: 1970/44
Karar No: 1970/42
Karar Tarihi: 17/11/1970
AYM 1970/44 Esas 1970/42 Karar Sayılı Norm Denetimi İlamı
Esas Sayısı:1970/44
Karar Sayısı:1970/42
Karar tarihi:17/11/1970
Resmi Gazete tarih/sayı:30.3.1971/13794
Davacı : Türkiye işçi Partisi.
Dâvanın konusu : Türkiye Cumhuriyeti Anayasa"sının 124. maddesi uyarınca İstanbul ili ile Kocaeli Merkez ve Gebze ilçelerinde 16/6/1970 günü saat 21.00 den itibaren bir ay süre ile sıkıyönetim ilâm hakkındaki Bakanlar Kurulu Kararının T. B. M. M. Birleşik Toplantısının 17/6/1970 gününde ve 14 üncü birleşiminde onaylanmasına dair 17/6/1970 günlü ve 228 sayılı Kararın ve bu kararın süresini 16/7/1970 tarihinden itibaren iki ay süre ile uzatılması hakkında T. B. M. M. Birleşik Toplantısının 15/7/1970 gününde ve 18 inci birleşiminde alman 15/7/1970 günlü ve 231 sayılı Kararın Anayasa"ya aykırılığı ileri sürülerek iptali istenilmiştir.
II - Dayanılan Anayasa hükümleri :
(Madde 2- Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve Başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, millî, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Madde 11- Temel hak ve hürriyetler, Anayasa"nın sözüne ve ruhuna uygun olarak ancak kanunla sınırlanabilir.
Kanun, kamu yararı, genel ahlâk, kamu düzeni, sosyal adalet ve millî güvenlik gibi sebeplerle de olsa, bir hakkın ve hürriyetin özüne dokunamaz.
Madde 64- Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak, Devletin bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek, para basılmasına, genel ve özel af ilânına, mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkilerindendir.
Madde 81- Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya üyeliğin düştüğüne Meclisçe karar verilmesi hallerinde, karar tarihinden başlıyarak bir hafta içinde, ilgili üye veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden herhangi biri, bu kararın, Anayasa veya içtüzük hükümlerine aykırılığı iddiasiyle iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulabilir. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini onbeş gün içinde karara bağlar.
Madde 124- Savaş hali, savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi, ayaklanma olması veya vatan ve Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma olduğunu gösterir kesin belirtilerin meydana çıkması sebebiyle, Bakanlar Kurulu, süresi bir ayı aşmamak üzere, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya her yerinde sıkıyönetim ilân edebilir ve bunu hemen, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onamasına sunar. Meclis, gerekli gördüğü zaman, sıkıyönetim süresini kısaltabileceği gibi, tamamiyle de kadırabilir. Meclisler toplanık değilse, hemen toplantıya çağrılır.
Sıkıyönetimin her defasında iki ayı aşmamak üzere uzatılması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararına bağlıdır. Bu kararlar, Meclislerin birleşik toplantısında alınır.
Sıkıyönetim veya genel olarak savaş halinde, hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği, hürriyetlerin nasıl kayıtlanacağı veya durdurulacağı kanunla gösterilir.
III- İptali istenen kararlar :
1. 17/6/1970 günlü ve 228 sayılı karar :
"T. B. M. M. Birleşik Toplantısı Kararı
İstanbul ili ile Kocaeli Merkez ve Gebze ilçelerinde, Sıkıyönetim ilânına dair
Karar No. : 228
Sendikalar Kanununun tadil tasarısı vesile ittihaz edilerek bugün İstanbul ve Kocaeli illerinde önceden yapılan tahrik ve alınan tertipler sonucunda vukubulan hadiselerin yatıştırılması sırasında Devlet kuvvetlerine karşı mukavemet ve amme tesislerini tahrip şeklinde tezahür eden hareketler bir ayaklanma mahiyetini almış bulunduğundan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 124. maddesi gereğince İstanbul ili ile Kocaeli Merkez ve Gebze İlçelerinde 16/6/1970 günü saat 21.00 den itibaren bir ay süre ile Sıkıyönetim ilânına dair 16/6/1970 tarihinde Bakanlar Kurulunca alınan karar T. B. M. M. Birleşik toplantısının 17/6/ 1970 tarihli 14 üncü birleşiminde onaylanmıştır. 17/6/1970"
2. 15/7/1970 günlü ve 231 sayılı karar :
"T. B. M. M. Birleşik Toplantısı Kararı
İstanbul ili ile Kocaeli Merkez ve Gebze ilçelerinde ilân edilmiş bulunan Sıkı Yönetim süresinin uzatılmasına dair
Karar No : 231
Sendikalar Kanununun tadil tasarısı vesile ittihaz edilerek İstanbul ve Kocaeli illerinde önceden yapılan tahrik ve alınan tertipler sonucunda vukubulan hadiselerin yatıştırılması sırasında Devlet Kuvvetlerine karşı mukavemet ve amme tesislerini tahrip şeklinde tezahür eden hareketlerin bir ayaklanma mahiyetini almış bulunması üzerine Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 124. maddesi gereğince İstanbul ili ile Kocaeli Merkez ve Gebze İlçelerinde bir ay süre ile ilân edilip Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17/6/1970 tarihli ve 228 sayılı Karan ile onaylanmış olan Sıkı Yönetimin 16/7/1970 tarihinden itibaren iki ay süre ile uzatılmasına Türkiye Büyük Millet Meclisi Birleşik Toplantısının 15/7/ 1970 tarihli 18 inci Birleşiminde .karar verilmiştir. 15/7/1970"
IV- İlk inceleme kararı şöyledir :
1. Ahmet H. Boaycıoğlu"nun işin Anayasa Mahkemesinin görevine girip girmediği konusunda görüşme açılması ve Avni Givda"nın dâva konusu sıkı yönetim kararının halen yürürlükte bulunmamasının işin incelenmesine engellik edip edemeyeceğinin onaylanması yolundaki önerilerinden önce Ahmet H. Boyacıoğlu"nun önerisinin oylanmasına Lûtfî ömerbaş, Sait Koçak, Avni Givda, İhsan Ecemiş ve Ahmet Akar"ın karşı oylariyle ve oyçokluğu ile,
2. İşin görev yönünden incelenmesine geçilmesine Lûtfi Ömerbaş, Sait Koçak, Avni Givda, Ahmet Akar ve Muhittin Gürün"ün dâva konusu karar halen yürürlükte bulunmadığından görev sorununun incelenmesine yer olmadığı, yolundaki karşı oylariyle ve oyçokluğu ile karar verilmiştir.
a) Görevin önce incelenmesi sorunu :
Anayasa, 136. maddesiyle belirttiği kuraldan ayrılarak Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerini bizzat kendisi tayin ve tespit eylemiştir.
Usul hukukumuzda görev deyimi çoğunlukla teknik ve dar anlamda kullanıldığı halde, yetki deyimi hem dar ve teknik ve hem de görevi dahi içine alacak biçimde geniş anlamda kullanılagelmiştir.
Geniş anlamiyle yetki, bir mahkemenin anlaşmazlıklara bakmak hususundaki hak ve mükellefiyetlerini ifade ettiği için yargı hakkı kavramı ile tedahül etmekte ve bir dâvada her şeyden önce bu hususun araştırılması gereğini ortaya koymaktadır. Gerçekten 22/4/1962 gün ve 44 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanun"un 42. maddesinde yer alan "Görev" deyimi, yargı hakkıyla eş anlamda ve geniş biçimde kullanılmış olduğundan, iptal dâvasına konu edilen kararların halen yürürlükte olup olmadığının araştırılmasına geçilmeden önce bu kararlara karşı açılan dâvanın görülmesinin Anayasa Mahkemesinin görevi içinde olup olmadığının tartışılması gerekli görülmüştür.
b) Konunun Anayasa Mahkemesinin görevi içinde olup olmadığı sorunu :
Sıkıyönetim, yurdun yönetiminden sorumlu bulunan yürütme organının, Anayasa"nın belli ettiği sınırlı nedenlerle ülkenin bir bölgesinde veya tümünde uygulayacağı olağanüstü yönetim usullerinden birini teşkil eder. Sıkıyönetim kararını, Anayasa hak ve özgürlüklerini kendiliğinden kısıtlayan ve onları belli bir süre askıya alan bir işlem olarak değil de, Anayasa"nın 124. maddesinin son fıkrasında açıklanan, sıkıyönetim ve genel olarak savaş halinde hangi hükümlerin uygulanacağını ve işlemlerin nasıl yürütüleceğini, hürriyetlerin nasıl kayıtlanacağını veya durdurulacağını gösteren kanun"un ülkenin bir bölgesinde veya tümünde uygulama alanına konulması tasarrufu olarak nitelendirmek daha yerinde olur. Bakanlar Kurulu tarafından ilân edilen sıkıyönetim kararının yürürlükte kalabilmesi, daha doğrusu Anayasa hak ve özgürlüklerini kısıtlayan veya belli bir süre askıya alan kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunabilmesi için, araya bir şart tasarrufun girmesi yani organik bakımdan idarî olan sıkıyönetim ilânı kararının Türkiye Büyük Millet Meclisince onanması gerekmektedir.
Sıkıyönetim ilânı kararının T. B. M. M. Birleşik Toplantısında onanma tasarrufunu, maddî bakımdan kanım addetmeye veya bu nitelikte bir işlem saymaya yahut İçtüzük hükmü gibi telâkki etmeye imkan görülememiştir.
Millî Birlik Komitesi tarafından kurulan Anayasa Komisyonunca hazırlanan Anayasa Tasarısında, "Kanunların, yasama meclisleri içtüzüklerinin ve bu meclislerce verilen her türlü kararların Anayasa"ya uygunluğunu denetlemek" görev olarak Anayasa Mahkemesine tanındığı, böylece Türkiye Büyük Millet Meclisinin ister kanun ister karar şeklinde, maddî bakımdan kaide - tasarruf veya şart - tasarruf niteliğinde olan bütün kararlan Anayasa Mahkemesinin yargı denetimine tabi tutulması öngörüldüğü halde, Anayasa, 147. maddesinin birinci fıkrası ile "Anayasa Mahkemesi, kanunların ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüklerinin Anayasa"ya uygunluğunu denetler" yolundaki ilkeyi benimsemek suretiyle bu denetimi sadece kanunlara ve İçtüzüklere hasretmiş diğer bir deyişle T. B. M. M. nin, Kanun veya İçtüzük niteliğinde olmayan kararlarını - Anayasa"nın ayrık olarak düzenlediği hükümler saklı olmak üzere - bu denetimin dışında bırakmıştır.
Ülkemizde, değişik idare şekillerinden sonra Cumhuriyet idaresinin kurulduğu ve önceki idareler zamanında kanun niteliğinde alınmış olmakla beraber kanun adını taşımayan bir takım metinlerin de bulunduğu ve bunlardan bir kısmının 22/4/1962 gün ve 44 sayılı Yasa"nın yürürlüğe girdiği tarihte ve hatta bu gün yürürlükte olduğu düşünülürse, anılan 44 sayılı Yasa"nın Geçici 5. maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen "Yukarıdaki fıkralar, kanun adını taşımakla beraber kanun mahiyetindeki sair metinler için de uygulanır" yolundaki hükmün sevk sebebi açıkça anlaşılır. Bu fıkra hükmünün, maksat dışında bir anlam verilmek suretiyle, Yasama Meclisleri kararlarının Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi olduğu yolundaki iddianın kanıtı olarak gösterilmesi yerinde bulunmamıştır.
Açıklanan bu nedenlerle, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 124. maddesi uyarınca İstanbul İli ile Kocaeli Merkez ve Gebze ilçelerinde 16/6/1970 günü saat 21.00 den itibaren bir ay süre ile sıkıyönetim ilâm hakkındaki Bakanlar Kurulu Kararını T.B.M.M. Birleşik Toplantısının 17/6/1970 gününde ve 14 üncü birleşiminde onaylanmasına dair 17/6/1970 günlü ve 228 sayılı karar ve bu kararın süresini 16/7/1970 tarihinden itibaren iki ay süre ile uzatılması hakkında T. B. M. M. Birleşik Toplantısının 15/7/1970 gününde ve 18 inci birleşiminde alınan 15/7/ 1970 günlü ve 231 sayılı karar kanun ve içtüzük niteliğinde bulunmadığından, Anayasa Mahkemesinin görevine girmeyen davanın reddine karar verilmelidir.
Sonuç :
Dava konusu kararların kanun ve içtüzük niteliğinde bulunmadığına ve Anayasa Mahkemesinin görevine girmeyen davanın reddine oybirliğiyle 17/11/1970 gününde karar verildi.
|
|
|
|
Başkanvekili Lütfü Ömerbaş |
Üye Celalettin Kuralmen |
Üye Hakkı Ketenoğlu |
Üye Fazıl Uluocak |
|
|
|
|
Üye Sait Koçak |
Üye Avni Givda |
Üye Nuri Ülgenalp |
Üye İhsan Ecemiş |
|
|
|
|
Üye Recai Seçkin |
Üye Ahmet Akar |
Üye Halit Zarbun |
Üye Kani Vrana |
|
|
|
Üye Muhittin Gürün |
Üye Şevket Müftügül |
Üye Ahmet H. Boyacıoğlu |
KARŞIOY YAZISI
Anayasa Mahkemesine açılan iptal davalarında süre, yetki, görev gibi konuların en başta incelenmesi gerektiğinden kuşku yoktur. Ancak eldeki 1970/44 esas sayılı işin apaçık bir özelliği vardır. Türkiye İşçi Partisinin 27/7/1970 gününde açtığı bu dâvanın konusu olan Türkiye Büyük Millet Meclisi birleşik toplantısı kararları sıkı yönetimle birlikte en son 16/9/1970 de, yani dâva açıldıktan sonra yürürlükten kalkmış ve dâvanın konusu kalmamıştır.
Sonradan değiştirilme veya yürürlükten kalkma nedeniyle iptal dâvasının açıldığı gündeki muhtevalarını koruyamayan metinlerin, iptal edilmeleri söz konusu olamayacağından, incelenmelerine de olanak bulunmadığı ve bu dâvaların karara bağlanmasına yer olmadığının saptanmasiyle yetinilmesi gerektiği ortadadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi öteden beri bu gibi durumlarda yani dava konusu hükümlerin davanın açıldığı tarihten sonra değişmesi veya yürürlükten kalkması hallerinde işin karara bağlanmasına yer olmadığı yolunda kararlar vermektedir.
İncelenmekte olan dâvada dâva konusu kararlar artık yürürlükte bulunmadığı, başka deyimle dâva konusu ortadan kalkmış olduğu için-bu kararların ele alınıp konunun Anayasa Mahkemesinin görevine girip girmediğinin araştırılması düşünülemez. Şu duruma göre iptali istenen kararların inceleme gününde yürürlükte bulunmamasıyla ortaya çıkan sorunun işin incelenmesine engellik edip etmeyeceğinin görev sorununun çözümünden önce ele alınması ve bir karara bağlanması zorunludur ve görev yönünden herhangi bir incelemeye gidilmesine ve karara varılmasına olanak yoktur.
1970/44 esas sayılı dâvada görev sorununa öncelik tanınmasına ve dâva konusu kararların yürürlükte bulunmamasiyle oluşan hukukî durumun bir yana bırakılmasına ilişkin olarak Anayasa Mahkemesinin 17/11/1970 gününde verdiği karara bu nedenlerle karşıyız.
|
|
Üye Avni Givda |
Üye Ahmet Akar |
|
|
KARŞIOY YAZISI
İptal dâvasına konu edilen T. B. M. M. nin iki kararı, dâvanın açılmasından önce yürürlükten kalkmış bulunmaktadır.
Anayasanın 149. maddesine göre, iptal dâvasına konu yapılacak metinlerin yürürlükte bulunmaları gerektiğinde kuşku yoktur. Zira, adından da anlaşılacağı üzere, iptal dâvasına konu olabilecek bir kanun veya içtüzük hükmünün, hukuken ve maddeten iptalinin mümkün olabilecek nitelikte bulunması zorunlu olup esasen yürürlükten kalkmış olması sebebiyle uygulama olanağını yitirmiş bulunan bir hükmün iptaline karar verilmesi de söz konusu değildir. Bu sonuca göre, iptal kararına konu olamayacakları önceden belli olan metinlerin, bu durumları bir yana bırakılarak, nitelikleri açışından karar konusu yapılmalarının uygun olmayacağı da meydandadır.
Bu dosyadaki iptal dâvası da, yürürlükte bulunmamaları nedeniyle iptal kararına konu olamayacakları ilk bakışta ve açık-seçik görülen iki T. B. M. M. kararına karşı açılmış bulunduğundan bu durumun belirtilerek (İstemin karara bağlanmasına yer olmadığı) yolunda karar verilmesi gerekirdi.
Karara bu nedenle karşıyım.
|
|
|
|
Üye Muhittin Gürün
|