Esas No: 2015/3274
Karar No: 2015/4206
Karar Tarihi: 17.09.2015
Nitelikli dolandırıcılık - resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/3274 Esas 2015/4206 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Nitelikli dolandırıcılık suçu yönünden her iki sanık hakkında beraat; resmi belgede sahtecilik suçu yönünden sanık Setrak hakkında beraat, diğer sanık İrfan hakkında mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanıkların iştirak halinde suça konu çeki düzenleyip üzerinde tahrifat yaptıktan sonra katılana verip katılanın zarar görmesine neden olmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işledikleri iddia edilen somut olayda;
1- Sanık ... hakkındaki resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından kurulan hükümlere yönelik katılan vekilinin temyiz talebi ile ilgili yapılan temyiz incelemesinde;
Katılanın ve vekilinin 29/03/2010 tarih ve 30/03/2010 havale tarihli dilekçesi ile ve duruşmadaki beyanları ile sanık ..."dan şikayetçi olmadıklarını ve davaya katılmak istemediklerini beyan etmeleri karşısında, şikâyetçi vekilinin temyiz inceleme isteğinin gibi 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,
2- Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz incelemesinde;
Sanığın, nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından cezalandırılabilmesi için her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekili ve sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1136 sayılı Kanun"un 168. ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 13. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanık lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun"un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasına "sanığın kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 2.200 TL vekalet ücretinin hazineden alınarak sanığa verilmesi" fıkrasının eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3- Sanık ... hakkındaki resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne gelince;
Sanığın suça konu çekin keşide tarihinde tahrifat yapmak, yapılan tahrifatın yanına keşide sahibinin imzasını taklit ederek imza atmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda;
Sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a)Belgede sahtecilik suçlarında; aldatma yeteneği bulunup bulunmadığının takdirinin mahkemeye ait olması nedeniyle suça konu çekin getirtilerek incelenmek suretiyle özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve gerektiğinde bu hususda bilirkişi incelemesi yaptırılmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
b)Kabule göre ise; ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 03.02.2009 tarih ve 2008/250-13 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, sanığın sabıkasında görülen mahkumiyetlerin suç tarihinden sonra olup engel teşkil etmediği ve söz konusu ilamların 3167 sayılı Çek Kanunu"na aykırı davranmak suçuna ilişkin olması, bu suçun yaptırımının hükümden sonra yürürlüğe giren 6273 sayılı Kanun"un 3/1. maddesi ile değişik 5941 sayılı Kanun"un 5. maddesi uyarınca güvenlik tedbirine dönüştürüldüğü anlaşıldığından, sanık hakkında 5728 sayılı Kanun"un 562. maddesi ile değişik CMK"nın 231. maddesi uyarınca "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının" uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmaması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.09.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.