Esas No: 2021/3259
Karar No: 2022/3563
Karar Tarihi: 23.06.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3259 Esas 2022/3563 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/3259 E. , 2022/3563 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde taraflar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklı bakiye işbedeli alacağı ve tazminat istemlerine ilişkindir. Davacılar vekili, müvekkillerinin masaj, SPA ve kişisel bakım alanında faaliyet gösterdiğini ve dava konusu "Aequalis” markasının kullanımı için kendi aralarında imzaladıkları 04.01.2007 tarihli sözleşme ile markanın Türkiye'de adına tescili bulunan davacılardan M&H Managament Limited'in diğer davacı ...'e markanın kullanım haklarını devrettiğini, devralınan haklara dayanılarak ...'ın 07.02.2007 tarihinde davalı şirket ile davalıya ait otelde kullanım hakkına sahip olduğu "Aequalis" markasını kullanarak bir SPA tesisi kurulması ve işletilmesi amacıyla sözleşme imzalandığını, davalının işbedeli ödeme borcu ile diğer sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmediğinden ihtar edildiğini, davalının uyarıya riayet etmemesi üzerine davalıya gönderilen 30.04.2010 tarihli fesih ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiğini, sözleşme uyarınca borçlu olunan 83.309,26 USD ile fesih sebebiyle 62.999,02 USD alacaklı olduğunu ileri sürerek, toplam 146.308 USD alacağın, ticari temerrüt faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının sözleşmenin feshinde haksız olduğunu, sözleşmeden doğan edimlerini ve işletmeciliğin esaslarını yerine getirmediğini, tesisin zarar ettiğini, bakiye alacağı bulunmadığını ve fesih tazminat bedeline hak kazanmadığını, üstlenilen hizmetin gereklerine uygun davranılmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; 07/02/2007 tarihli sözleşmenin davalının hakedişleri süresinde ödememesi sebebiyle davacı tarafından haklı olarak 30/04/2010 tarihli ihtarla feshedildiği, davacının sözleşme gereğince ödenmeyen 83.309,26 $ alacak talebinden, 78.118,43 $ personel maaşı, 24.000 $ ilk ödeyen konuk ücret talebi ve 8.705 $ yönetici ücreti olmak üzere toplam 112.671,75 $ isteminde haklı olduğu, davalının 72.671,75 $ ödemesi nedeniyle bakiye 39.363,45 $ alacağı kaldığı, davacının harcama kalemine ilişkin talebini kanıtlayamadığı, ayrıca davacı 62.999,02 $ fesih ücreti talebinde 01/05/2010 tarihli faturadan dolayı 44.280 $ taleple haklı olduğu, davacının 20/01/2010 tarihli borç bakiyesine ilişkin yazısının belirli bir döneme ait olduğu belli olmadığından, alacağı teyit anlamına gelmeyeceği münhasıran 2009 sonu itibariyle çıkartılan bir hesap olmadığından dikkate alınamayacağı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne 83.643,45 USD alacağın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa'nın 4/A maddesinde belirtilen en yüksek faiz oranları uygulanmak suretiyle hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, aşan istemin reddine, karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacılar vekilinin yerinde olmayan tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Sözleşmelerin nispiliği ilkesi gereğince sözleşme, kural olarak o sözleşmede taraf olanları bağlar. Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davanın tarafları ancak sözleşmenin taraflarıdır. Yargıtay içtihatlarında ve öğretide bu durum taraf sıfatı olarak adlandırılmaktadır.
Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti; dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde kabul edilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatı bu anlamda, def'i değil itiraz niteliğinde olup; taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği gibi taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re'sen nazara alınmalıdır.
YHGK'nın 27.11.2013 gün ve 2013/439 Esas ve 2013/1595 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere; bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı sıfatı yoksa, dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemez. Dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.
Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı (aktif husumet ehliyeti) da o hakkın sahibine aittir. Bir sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir (pasif husumet ehliyeti).(Kuru Baki/Arslan Ramazan/Yılmaz Ejder, Medeni Usul Hukuku, 22. Baskı, Ankara 2011, s. 234; Ejder Yılmaz, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 2012, s. 530; Abdurrahim Karslı, Medeni Muhakeme Hukuku Ders Kitabı, 2. Bası, İst. 2011, s. 311- 312).
Yukarıda yer verilen açıklamalar karşısında somut olayda ele alındığında; "Aequalis" markası kullanılarak bir SPA tesisi kurulması ve işletilmesini konu alan 07.02.2007 tarihli sözleşmenin davacılardan yüklenici ... ile davalı iş sahibi ... İnş. Tic. A.Ş. ve dava dışı yönetim şirketi ... Tic. Ltd. Şti. arasında akdedildiği, diğer davacı ... . Limited ile davalı iş sahibi ... İnş. Tic. A.Ş. arasında arasında sözleşme ilişkisi yahut başkaca bir borç ilişkisi bulunmadığı, dosyaya mübrez 04.01.2007 tarihli sözleşmeden davacılardan ... Limited’in marka sahibi ve lisans veren olarak diğer davacı ...’e lisans sahibi olarak ilgili markanın kullanım haklarını devrettiği anlaşılmaktaysa da, işbu davada 07.02.200t tarihli hizmet sözleşmesinden kaynaklı bakiye iş bedeli ve sözleşmenin haklı nedenle feshi sebebiyle uğranılan kâr kaybının tahsili talep edildiğinden ve husumet yöneltilen iş sahibi şirketin, davacılar arasında akdedilen lisans sözleşmesine taraf olmadığı hususu ihtilafsız olduğu gibi, işbu sözleşmeler kapsamında M&H Management Limited’a karşı üstlenmiş olduğu herhangi bir yükümlülüğünün varlığı da iddia ve ispat olunamadığından, davacılardan M&H Management Limited tarafından davalı iş sahibi aleyhine ikame olunan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bu gerekçeyle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, aşağıda yazılı harcın temyiz eden davacılardan alınmasına, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 23.06.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.