Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3585 Esas 2022/3556 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/3585
Karar No: 2022/3556
Karar Tarihi: 23.06.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3585 Esas 2022/3556 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi, taraflar arasında akdedilen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca teslim edilen 12 adet bağımsız bölümün tapu kayıtlarının iptali ve davacı adına tescilini talep eden davacı-karşı davalı yüklenicinin davasının reddine, sözleşmenin feshi istemiyle açılan karşı dava ise davalı-karşı davacıların davasının kabulüne karar verilmiştir. Ancak, hüküm fıkrasında davalı-karşı davacıların davalarının kabulüne değil, reddine karar verilmesi gerekirken çelişki yaratılmıştır. Bu nedenle, kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasındaki çelişkiden dolayı karar bozulmuştur.
6100 sayılı HMK'nın 297. maddesi, hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK’nın 298/2. maddesinde ise “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz” hükmü düzenlemiştir.
6. Hukuk Dairesi         2021/3585 E.  ,  2022/3556 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
    İLK DRC. MHK. : Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davacı-karşı davalı ile davalılar-karşı davacılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -

    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında akdedilen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca teslim ettiği inşaat sebebiyle hak edilen ve devri gereken 12 adet bağımsız bölümün davalı arsa sahipleri adına oluşan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini ve bağımsız bölümlerin süresinde devredilmemesinden kaynaklanan zararlarının tazmini için şimdilik 20.000,00 TL’nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının inşaatı sözleşmeye uygun şekilde eksiksiz olarak ve zamanında teslim etmediğini, halen eksik imalatlar ve resmi kurumlara ödenmesi gereken borçlar olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuş, karşı davalarında ise yüklenicinin ifada temerrüde düşmesi sebebiyle öncelikle akdedilen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine, fesih talebi mahkemece kabul görmediği taktirde yüklenicinin temerrüdü sebebiyle uğranılan tüm maddi zararlarının tespiti ve tazminine karar verilmesini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı yüklenicinin keşif tarihi itibariyle dahi edimini eksiksiz yerine getirmediğinin ve iskân ruhsatı almadığının anlaşıldığı, taşınmazların bulunduğu bölgede İmar Kanunu’nun 18. madde uygulamasının idare mahkemesince iptal edildiği, geçici 16. madde gereğince yapı kayıt belgesinin de alınmadığı, taşınmazların da "kaçak yapı" haline geldiğini, bu durumda arsa sahiplerinin kaçak yapıya katlanmalarının beklenemeyeceği, iptal kararının sözleşmede inşaat bitim süresi olarak belirlenen tarihten yaklaşık 10 yıl sonra olması, taraflar arasındaki sözleşmenin "cezai şartlar ve karşılıklı sorumluluklar" başlıklı 5/a. maddesi, gabin şartlarının oluşmaması nedenleriyle davacı-karşı davalının davasının reddine ve davalı-karşı davacıların davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davacı-karşı davalının davasının reddine, davalı-karşı davacıların davasının reddine karar verilmiştir.
    Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, bölge adliye mahkemesince asıl davada davacı vekilinin, karşı dava da ise karşı davacılar vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    Asıl dava ve karşı dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, asıl dava tapu iptali ve tescil ile tazminat; karşı dava ise sözleşmenin feshi, olmadığı taktirde tazminat istemlerine ilişkindir. Asıl davacı-karşı davalı yüklenici, asıl davalılar-karşı davacılar arsa sahipleridir.
    Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK’da da yer verilmiştir. HMK‘nın 297. maddesine göre, hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK’nın 298/2. maddesinde ise “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz” hükmü düzenlemiştir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010/108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; yasanın anladığı anlamda oluşturulacak hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların bu dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
    Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası ve kısa karar arasında çelişki yaratılması; Anayasa ile teminat altına alınan adil yargılanma hakkına ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair Anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır.
    Bu anlatımlar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ilk derece mahkemesince verilen hükmün gerekçe kısmında davalı-karşı davacılar vekilinin karşı davada ileri sürdüğü talepleri hakkında açıkça herhangi bir değerlendirmeye ve gerekçeye yer vermeden, nedeni karar yerinde gösterilmeksizin “davalı-karşı davacıların davalarının kabulüne” karar verilmesi gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen, hüküm fıkrasında “davalı-karşı davacıların davasının reddine” karar verilmesi suretiyle kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılmıştır.
    Tüm yukarıda açıklanan nedenlerle ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı ve 10.04.1992 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, gerekçeli karar ile hüküm fıkrasının çelişki bulunması bozma nedenidir. Çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın sadece bu nedenle bozulması gerekmekle, anılan kararın diğer temyiz itirazları incelenmeksizin bozulması uygun bulunmuştur.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 18/02/2021 tarih ve 2019/930 Esas, 2021/204 Karar sayılı kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı-karşı davalı ile davalılar-karşı davacılara iadesine,
    6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesine, karardan bir örneğin ise bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, 23.06.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara