Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/10113 Esas 2022/9936 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/10113
Karar No: 2022/9936
Karar Tarihi: 20.09.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/10113 Esas 2022/9936 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/10113 E.  ,  2022/9936 K.

    "İçtihat Metni"




    Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:


    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirkete ait hastanelerde 16.10.2007-27.05.2013 tarihleri arasında başhekim, genel müdür yardımcısı, direktör ve mesul müdür olarak çalıştığını, ayrıca 02.....2008-18.10.2011 ve 01.01.2013-27.05.2013 tarihleri arasında davalı nezdinde işyeri hekimliği görevini de yaptığını, ancak işyeri hekimliği ücretinin kendisine ödenmediğini ya da eksik ödendiğini beyanla fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil, yıllık ücretli izin ve işyeri hekimliği ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

    II. CEVAP
    Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin 18.01.2018 tarihli ve 2013/774 Esas, 2018/51 Karar sayılı kararıyla davacının işyeri şahsi sicil dosyası, tanık anlatımları ve bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

    B. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin 11.12.2020 tarihli ve 2018/1179 Esas, 2020/2484 Karar sayılı kararıyla
    "... Dosyaya ibraz edilen SGK'ya hitaben yazılı 21.09.2008 ve 28.02.2009 tarihli yazılar davacının 21.09.2008 tarihinden itibaren davalı ve dava dışı diğer şirketlerin işyeri hekimi olarak görev yaptığı, bu hizmetten dolayı davalının Hizmet Gıda ve diğer şirketlerin birlikte işveren olarak sorumlu olduğu, davacının 02.....2008-21.09.2008 tarihleri arası dönemde Hedef Gıda işyerinde işyeri hekimliği hizmeti verdiği, davalı şirketlerin birbirleriyle ortak hareket ettiği ve organik bağlarının olması nedeniyle davacının hak kazandığı işyeri hekimliği ücretinden birlikte sorumlu oldukları, davacının ayrıca başhekimlik ya da hekimlik nedeniyle ücret almasının işyeri hekimliği ücretini almasına engel teşkil etmeyeceği değerlendirilerek, ancak dairemizce alınan hükme elverişli bilirkişi raporuna göre davacının 239.236,... TL işyeri hekimliği ücretine hak kazandığı kabul edilmek suretiyle işbu alacak talebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
    Davalı vekili istinaf başvurusunda, fazla mesai alacak talebinin kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu itirazında bulunmuştur.
    Davacının, talebe konu tüm dönemde hastane başhekimi olarak görev yaptığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Bu durumda davacının görev ve yetkileri itibariyle hastane organizasyonunun en tepesinde olması, kendisine emir ve talimat veren kimsenin olmaması, üst düzey yönetici pozisyonunda olup çalışma saatleri konusunda hesap vereceği bir başka çalışanın bulunmaması hususları hep birlikte ele alındığında fazla mesai alacağına hak kazanamayacağı kabul edilmelidir. Kaldı ki somut olaya özgü olmak üzere davacının davalı ile aynı zamanda işyeri hekimliği sözleşmesi de bulunduğundan 45 saatin üzeri çalışmasının ayrı bir hizmet sözleşmesinin de kapsamında bulunduğu, dolayısıyla fazla mesai olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince fazla mesai alacağı talebinin kabulüne karar verilmesi hatalı olduğundan, dairemizce kararın kaldırılarak davacının fazla mesai alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
    Davalı vekili istinaf başvurusunda, davacının ücretinin hatalı bilirkişi raporuna binaen ve yüksek belirlendiği itirazında bulunmuştur...
    Somut uyuşmazlıkta; Davacı dava dilekçesinde ücrete ilişkin beyanda bulunmamıştır. Taraflar arasında düzenlenen 01.04.2010 ve 01.10.2012 tarihli sözleşmede davacının aylık brüt ücreti 8.000 TL olarak gösterilmiştir. Davacıya banka yoluyla ödenen tutarın ise daha fazla olması hekim muayene prim payı vs. nedeniyle olduğundan dairemizce davalının ücrete ilişkin itirazı kabul edilerek davacının brüt ücreti 8.000 TL olarak kabul edilmek suretiyle yapılan hesaba itibar edilmiştir. ..." gerekçesiyle davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
    A. Bozma Kararı
    1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

    2. Dairemizin 15.....2021 tarihli ve 2021/4651 Esas, 2021/10274 Karar sayılı bozma ilâmında; "...davalı işverence davacı işçiye ait ücret bordrolarının ibraz edilmediği ancak dosyaya sunulan banka hesap özetlerine göre davacının hesabına davalı tarafından “maaş (zorunlu) ödemesi” açıklaması ile ücretlerin yatırıldığı, ücret miktarına ilişkin ispat yükü üzerinde olan davacı işçi tarafından anılan banka hesap dökümlerine göre son ücretinin aylık net 12.218,54 TL olduğu hususunun ispatlandığı, Bölge Adliye Mahkemesinin “banka yoluyla ödenen tutarın sözleşmede kararlaştırılan miktardan fazla olmasının davacıya yapılan muayene prim payı ve benzeri ek ödemelere ilişkin olduğu” şeklindeki kabulünün aksine, davacının banka hesabına “maaş” açıklaması ile yatırılan miktarın asıl ücret olmadığı, ek ödemelerin de banka hesabına yatırılan miktarın içinde bulunduğu iddiasına ilişkin ispat yükünün yukarıda açıklanan kanuni yükümlülükler de düşünüldüğünde davalı işveren üzerinde bulunduğu, ancak davacıya asıl ücreti dışında ödeme yapıldığı hususunun davalı tarafından ispat edilemediği anlaşılmıştır. Kaldı ki davacının davalı nezdinde hem başhekim hem işyeri hekimi olarak çalıştığı düşünüldüğünde, işçilik alacaklarına esas alınması gereken son ücretinin bu iki çalışmasının karşılığında aldığı kabul edilen ücretlerin toplamı üzerinden tespit edilmesi gerektiği, ancak davacının buna ilişkin olarak İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf itirazında bulunmadığı da gözetilerek dava konusu yıllık ücretli izin ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hesabına esas alınacak ücretin net 12.218,54 TL olduğunun kabulü gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince belirtilen yönler gözetilmeden yazılı gerekçe ile hüküm kurulması hatalı olup..." gerekçesiyle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.

    B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile
    "...Bilirkişi ek raporunda anılan ücret tutarı esas alınarak yapılan hesaplama sonucunda davacı işçinin kullandırılmayıp da ücrete dönüşen yıllık izin ücreti alacağı net 29.929,11 TL, ulusal bayram genel tatil ücreti alacağı ise net 7.521,38 TL'ye tekabül etmektedir.
    Davacı vekilinin talebiyle bağlı kalınarak ve Yargıtay bozma ilamında bozma kapsamı dışında kalan alacaklar bakımından aleyhe hüküm kurma yasağı ve usulü kazanılmış haklar da gözetilerek ..." davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    VI. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    1. Davacı vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde; bozma sonrası sunulan talep artırım dilekçesi dikkate alınmaksızın verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.

    2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının işyeri hekimi olarak görev alıp almadığının kanıtlanamadığı, bir an için davacının işyeri hekimi olarak müvekkiline ait işyerinde hizmet sunduğu kabul edilecek dahi olsa, bu sürenin işyeri hekimlik belgesinin alınma tarihi olarak belirtilen 18.04.2011 tarihinden başlatılması gerektiği, bilirkişi raporunda farklı şirketler bünyesindeki çalışmaların müvekkili bünyesindeki çalışmalarmış gibi değerlendirildiği, çalışan sayıları tespit edilememiş olmasına rağmen, davacı beyanı esas alınarak işyeri hekimliği ücretine ilişkin hesaplama yapıldığı, davacıya ödenen ücretlerin banka ekstreleri ile belirli olduğu, bu ödemelerin işyeri hekimliğine ilişkin ücret ödemelerini kapsayıp kapsamadığı yönünde bir tespit bulunmadığı, davacının Liv Ulus Hastanesi bünyesindeki işyeri hekimliği ücretlerine ilişkin hesaplamanın da hatalı olduğu, davacının işyerinde üst düzey yönetici olduğundan ulusal bayram ve genel tatil ücretine hak kazanamayacağını, müvekkili Şirketçe davalıya ödenmeyen yıllık izin ücreti bulunmadığı, bilirkişi raporunda ücretin yanlış değerlendirildiği, zamanaşımı def'inin dikkate alınmadığı şeklindeki itirazlarını beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının ücretine ilişkindir.

    2. İlgili Hukuk
    6100 sayılı Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı ... Kanunu'nun ilgili hükümleri.

    3. Değerlendirme
    1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

    2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    VII. KARAR
    Açıklanan sebeple;
    Davacı ve davalı vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

    Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine,

    Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

    20.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara