Esas No: 2022/9133
Karar No: 2022/10349
Karar Tarihi: 26.09.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/9133 Esas 2022/10349 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/9133 E. , 2022/10349 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı asılın davalı Şirkete ait Rusya’daki inşaat şantiyelerinde demirci formeni olarak çalıştığını, ... sözleşmesinin haklı sebep olmaksızın feshedildiğini, fesih tarihindeki ücretinin aylık net 2.200,00 USD olduğunu ve ödenmeyen işçilik alacakları bulunduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının son projede saat ücreti ile çalıştığını, iddia ettiği şekilde aylık ücretinin 2.200,00 USD olmadığını, talep edilen alacaklara da hak kazanmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti
Mahkemenin 19.02.2014 tarihli ve 2012/618 Esas, 2014/15 Karar sayılı kararı ile ücret ödemesine ilişkin kayıtlar ve davalı savunmasına itibar edilerek bilirkişi raporunun, davacının saat ücreti ile çalıştığı kabulüne göre hesaplama yapılan birinci seçeneğinde belirlenen miktarlara hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bozma Kararı
... 4. ... Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının; süresi içinde davacı vekili temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 14.09.2015 tarihli ve 2014/11306 Esas, 2015/25580 Karar sayılı kararı ile davacının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra;
“…
2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Davacı işçi ücretinin net 2200 dolar olduğunu iddia etmiş, davalı işveren ücretin 4.24 dolar/saat olduğunu savunmuştur.
Davacı tanıkları iddiayı doğrulamışlar, davalı tanık dinletmemiştir.Mahkemece savunmaya itibarla hesap yapan seçeneğe göre hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç eksik incelemeye dayanması nedeniyle hatalıdır.
Davacı işçi davalının Rusya şantiyelerinde demirci formeni olarak çalışmıştır.Dosyaya sunulan bordrolar ve cari hesap kartları davacı imzasını taşımadığı gibi, incelenen bordrolarda davacıya o ay için ödenen avans ve banka hesabına yatan miktarı karşılamak üzere saat ücretine göre belirleme yapıldığı ve örneğin hesabı denkleştirmek için çalışılmadan ödenen ücret kalemine yer verildiği, bankaya ise yapılan ödemenin hangi kalemlerden oluştuğunun açıklanmadığı, davacının bankaya yatan miktarı net ücreti bildiği, bir anlamda bordroların gerçeği yansıtamadığı anlaşılmaktadır. Ancak bankaya ödenen ücretler her ay farklılık arz etmektedir. Mahkemece davacının çalışma dönemi ve görevi belirtilerek (da) vacının yaptığı ..., kıdemi ilgili sendikalarla, işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılıp dosyadaki belgeler ve tanık beyanları birlikte değerlendirmeye tabi tutularak aldığı ücret tespit edilip işçilik alacaklarının buna göre hüküm altına alınması gerekir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalıdır.
3-Hüküm altına alınan miktarların net mi yoksa brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesi de isabetsizdir…” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı
Mahkemenin 09.03.2016 tarihli ve 2015/533 Esas, 2016/84 Karar sayılı kararı ile aynı davalıya karşı açılan birçok davada işçilerin saat ücreti aldıklarının kabulüne ilişkin mahkeme kararlarının Yargıtay tarafından onandığı, dosyada tanık anlatımları dışında iddianın ispatını kabule yeterli bir delil mevcut olmadığı gibi ücret bordrosu, mesai şeritleri, cari hesap kartları ve banka kayıtlarının birbirleri ile uyumlu olduğu, bordroların gerçeği yansıtmadığı konusunda hiçbir veri bulunmadığı, aksine kayıtların düzenli ve sağlıklı tutulduğu kanaatinin oluştuğu, mevcut deliller ve dosya kapsamı itibarıyla emsal ücret araştırması yapılmasının da sonuca etkili olmayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Temyiz
Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.04.2021 tarihli ve 2017/9-2116 Esas, 2021/536 Karar sayılı kararı ile davalı Şirketin Rusya'da bulunan şantiyelerinde demirci formeni olarak çalışan davacının talep ettiği alacakların hesabına esas aylık ücret miktarının tespitinde, ücret bordrosu, mesai şeritleri ve cari hesap kartlarında davacının imzasının bulunmaması, banka hesabına yapılan ödemelerin ağırlıklı olarak 2.200,00 USD veya üzerinde olması, hangi alacakları kapsadığına dair açıklama bulunmaması, bordrolardaki rakamların denkleştirilmesi için saat ücretine göre belirleme yapılarak ayrıca çalışılmadan ödenen ücret kalemine yer verilmesi sebepleriyle ücret miktarının araştırılması yönünden Daire kararına uyulması gerektiği gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya Uyularak Verilen Mahkeme Kararının Özeti
Bozmaya uyan Mahkemece, emsal ücret araştırılması yapıldığı, bozma gerekçeleri doğrultusunda davacının sabit ücretle çalıştığı kabul edilerek bozma öncesi alınan bilirkişi raporunun ikinci seçeneğinde yapılan hesaba göre karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz
Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe
1.Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2.Taraflar arasında zamaaşımına uğrayan alacak bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu eksik bir borç hâline dönüştürür ve alacağın dava edilebilme özelliğini ortadan kaldırır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kısım için zamanaşımını kesmez; zamanaşımı alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı def'i de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, adı geçen Kanun'un 317 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 319 uncu maddesi uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı def'inde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta; açılan dava kısmi dava olup 23.12.2013 tarihli ıslah dilekçesi 17.01.2014 tarihinde davalı tarafa tebliğ edilmiştir. Islah dilekçesine karşı davalı vekili 20.01.2014 tarihinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Mahkemece, davalı vekili tarafından süresinde ileri sürülen zamanaşımı def'inin değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği hâlinde davalıya iadesine, 26.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.