Esas No: 2022/10777
Karar No: 2022/10522
Karar Tarihi: 27.09.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/10777 Esas 2022/10522 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/10777 E. , 2022/10522 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasındaki fark kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti, boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatına ilişkin alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemenin 21.04.2015 tarihli ve 2013/1105 Esas, 2015/143 Karar sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafça temyizi üzerine Dairemizin 20.03.2018 tarihli ve 2015/20467 Esas, 2018/5803 Karar sayılı ilâmı ile;
"...
Dosya içeriğine göre kronik grup, davacının da daha önce çalıştığı grubu da barındıran çalışma sahasının farklılık arz ettiği üç farklı grubu içine alan bir üst grup tanımı olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca ilk işe davet yazısında ilk fesih tarihindeki ücretin aynen korunacağı bildirilmiş, aradan geçen sürenin bu ücrete yansımalarına değinilmemiştir. Keza, davalı tanığı da davacının işe müracaat için başvuru yaptığı dönemde kardiyovasküler grubun boş olduğunu beyan etmiştir. Açıklanan bu delil durumu karşısında, davalının ilk işe davetinin samimi olmadığı, sonradan yaptığı yeni işe davetin ise ilk davetin samimiyetini ispatlamak için yeterli olmadığının anlaşılmasına göre davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyulmuş ve 10.07.2018 tarihli ve 2018/173 Esas, 2018/443 Karar sayılı kararı ile yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporuna dayanılarak fark kıdem tazminatı ile işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süre ücreti ve yıllık izin ücreti alacakları hüküm altına alınmıştır.
Kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 15.01.2019 tarihli ve
2018/9652 Esas, 2019/1014 tarihli kararı ile;
"...
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının işe başlatılmadığı tarihdeki ücretine yönelik farklı bir iddia ve delil bulunmadığı gerekçesi ile geçersiz fesih tarihindeki ücrete göre davacı alacakları hesaplanmıştır.
Davacı, dava dilekçesinde açıkca, geçersiz fesih tarihindeki ücretin asgari ücrete oranlanarak işe başlatılmadığı tarihdeki ücretinin belirlenmesini talep ettiğine ve dosyada aksi yönde somut veri olmadığına göre ücretin davacının talebi gibi belirlenmesi ve taleplerinin bu ücrete göre hesaplanması gerekirken, yazılı şekilde tespiti hatalı olup bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma 15.01.2019 tarihli bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda 11.01.2021 tarihli ve 2019/112 Esas, 2021/12 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 26.04.2021 tarihli ve 2021/3561 Esas, 2021/8381Karar sayılı kararı ile;
"...
Bozma kararı gereği Mahkemece alacakların hesabı için bilirkişiden ek rapor alınmış ve davacı taraf bu rapor sonrası 17/02/2020 tarihinde harcını yatırmak suretiyle " 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107/2 gereği Davanın Değer Arttırımı" konulu dilekçesi ile talep miktarlarını belirlemiş ise de Mahkemece, söz konusu dilekçe, ikinci ıslah dilekçesi niteliğinde olduğu, gerekçesiyle dikkate alınmamıştır.
Doyada bilgi ve belgelere göre, Dava 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107. maddesine göre belirsiz alacak davası olarak açılmış, fazlaya ilişkin hak saklı tutularak toplam dava değeri 2.100,00 TL gösterilmiştir.
Mahkemece 28/11/2013 tarihli ön inceleme duruşmasında davacı tarafa "taleplerini belirlenebilir miktarlara arttırması" için kesin süre verilmiş, ardından yapılan 18/03/2014 tarihli duruşmada da yine bu konuda kesin süre verilerek aksi halde davanın usulden reddedileceği ihtarı yapılmıştır. Bunun üzerine davacı tarafça 25/03/2014 tarihinde ara karar gereği yerine getirilerek davaya konu alacaklara yönelik talepler belirlenmiş ve gerekli harç da yatırılmıştır.
Yapılan yargılama sırasında verilen hüküm yukarıdaki açıklanan Dairemiz kararları ile bozulmuş ve nihayetinde davacı taraf 17/02/2020 tarihli dilekçe ile taleplerini belirlemiştir.
Davacı tarafça verilen 25/03/2013 tarihli dilekçe niteliği itibariyle talep arttırımı olmayıp Mahkemece verilen ara kararın yerine getirilmesidir. Mahkemece yapılan ihtar gereği bir miktar belirlenmiştir. Davacı, ilk defa yukarıda açıklanan bozma kararı sonrası alınan rapora göre talep arttırımında bulunmuştur. Buna göre davacının 17/02/2020 tarihli talep arttırımına değer verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile söz konusu arttırım dikkate alınmadan sonuca gidilmesi bozmayı gerektirmiştir. " gerekçesiyle bozulmuştur.
Dairemiz bozma kararına Mahkemece direnilmesi üzerine karar, taraf vekillerince yasal süresi içinde temyiz edilmekle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede; davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı, davacının 17.02.2020 tarihli talebinin ıslah dilekçesi mahiyetinde olmayıp dava değerinin artırılması talepli bedel artırım dilekçesi olduğu anlaşılmıştır.
Dairemiz uygulamasına göre belirsiz alacak davası olarak açılan ve bu dava türünde olduğu kabul edilerek yargılamanın yürütüldüğü davalarda, davacının ikinci kez bedel artırım talebinde bulunmasına hukuken bir engel bulunmamaktadır. Tüm bu hususlar ve davacının talep artırımı mahiyetinde verdiği dilekçe içerikleri birlikte gözetildiğinde Dairemizin anılan bozma kararı usul ve kanuna uygun olduğundan dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Dosyanın YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNA GÖNDERİLMESİNE,
27.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.