Esas No: 2020/150
Karar No: 2020/5754
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/150 Esas 2020/5754 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 01.03.2017 tarih ve 2014/327 E- 2017/232 K. sayılı kararın davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi"nce verilen 08.11.2019 tarih ve 2017/3293 E- 2019/2410 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirket ve şirketin yetkilisi olan diğer müvekkili ... ile davalılardan ... arasında 02.08.2004 tarihinde imzalanan protokol kapsamında müvekkili şirkete ait bir kısım makinaların davalı şirkete satımının kararlaştırıldığını, davalı ...’in bedel olarak 90.000 USD"lik bono verdiğini ve kalan 200.000 USD’lik kısım için de dava dışı SS Demirli Kooperatifindeki davalı ...’nin hak sahibi olduğu 10 adet daire üyeliğini devretmeyi taahhüt ettiğini, davalı ... tarafından devrin müvekkili ...’a yapıldığını, ancak 2007 yılında kooperatifin yönetimin değişmesi üzerine 10 adet daire üyeliğinin sahte evraklar ile oluşturulması nedeniyle geçerli olmadığının öğrenildiğini, bu durumda halen satış bedeli olarak 200.000 USD’nin ödenmemiş olduğunu ileri sürerek 200.000 USD’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar ... ve Aknur Ltd. Şti. vekili, satım ilişkisinin davacı şirketle davalı ... arasında düzenlendiğini, bu nedenle müvekkili Aknur Kuyumculuk Ltd. Şti"ne husumet düşmediğini, davacı ...’ın da protokole taraf olmaması karşısında aktif husumetinin bulunmadığını, davacının makineleri toplam 290.000 Dolara satıldığını iddia ettiğini, ancak kooperatifteki üyelik haklarının değerinin 200.000 Dolar olacağına dair protokolde bir kayıt bulunmadığını, dolayısıyla bu miktar bir alacağın olmadığını, davanın konusuz olduğunu zira ..."ye ait 10 adet dairenin üyelik haklarının 02.08.2004 tarihinde davacı ..."a devredildiğini, bu üyelik haklarının iptali ve geçersizliğine dair herhangi bir yargı kararı bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Cevap dilekçesini ıslah ederek, ifa imkansızlığı olduğundan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iyiniyetli müvekkillerinin makineleri hali hazırdaki durumu ile iade ederek sorumluluktan kurtulması gerektiğini, yine üyelik devrinin yapılamadığının müvekkillerine bildirilmesi üzerine ödeme yapıldığını, makinelerin değeri tespit edilecekse davacı şirketin keşide ettiği faturanın baz alınması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin protokolde taraf olmadığını, kaldı ki kooperatif üyeliğinde bir sahteliğin bulunmadığını, aksine dair bir yargı kararının da olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davacı şirket ile davalı ... arasında imzalanan 02.08.2004 tarihli protokolle davacı şirkete ait 16 adet makinenin davalılardan ..."e satımının ve karşılığında dava dışı konut yapı kooperatifinin 10 adet daire üyeliğinin devri ve 90.000,00 USD"lik şahsi bono verilmesinin kararlaştırıldığı, 10 adet üyeliğin davacıya devredilemediği, davacıların bu üyelik haklarına karşılık 200.000,00 USD"nin tahsilini talep ettiği, davacı ...’ın protokolde taraf olmaması sebebiyle aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, davalı şirket ve ...’nin de aynı sebeple pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı, bu durumda davacı şirketin protokol kapsamında davalı ...’den talepte bulanabileceği, protokolde kooperatif üyelik haklarının değerine ilişkin bir açıklama bulunmadığı, kooperatif üyelik haklarının değerinin tespiti için araştırma ve inceleme yapılmış ise de, bu konuda bir sonuca ulaşılamadığı, bu nedenle makinelerin satış tarihindeki rayiç değeri konusunda bilirkişiden rapor alındığı ve protokol tarihi itibariyle makinelerin değerinin 584.000,00 TL olduğu, demirbaş aksamın ise 3.325,00 TL olduğu, bu değerdeki makinelerin karşılığının protokol ile 10 üyelik + 90.000,00 USD olarak kararlaştırıldığı, buna göre protokol tarihindeki 90.000,00 USD’nin TL değerinin düşülmesi ile oluşan bakiyenin 10 üyeliğin TL olarak değeri olduğu, her ne kadar davacı USD olarak talepte bulunmuş ise de, alacağın USD olarak kabulü mümkün bulunmadığından USD üzerinden karar verilemeyeceği, yapılan hesaplama ile bulunan bakiyenin davacının talep ettiği 200.000 USD’nin dava değerindeki karşılığı olan 308.000.-TL’den fazla olması sebebiyle taleple bağlı olarak 308.000.-TL’nin tahsiline karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davacı ... tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğundan reddine, davacı şirket tarafından açılan davaları davalı şirket ve ... bakımından pasif husumet yokluğundan reddine, davalı ... Bakımından davanın kabulüne, 308.000.-TL’nin ...’den tahsili ile davacı şirkete ödenmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı ... vekili istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi ile aynı gerekçe ile davalı ... vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 15.815,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı ..."den alınmasına, 09.12.2020 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda gerek Bölge Adliye Mahkemesi ve gerekse Yargıtayca hükmedilecek istinaf red harcı ile temyiz onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
492 sayılı Harçlar Yasası"nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
1/e maddesinde de "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay"ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı" düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir. (Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası"nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararına, alınan harcın niteliğine göre maktu olmalıdır.
Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.