Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/2318 Esas 2018/1032 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2016/2318
Karar No: 2018/1032
Karar Tarihi: 09.05.2018

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/2318 Esas 2018/1032 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Taraflar arasındaki bir işçilik alacağı davasında, davacı işe iade davasının kazanılmasının ardından işe başlatma talebinde bulunmuş ancak işveren tarafından davetin samimi olmadığı gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatı farkı, boşta geçen süre ücreti, sosyal hak alacağı ve işe başlatmama tazminatı alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Mahkeme davanın kısmen kabulüne karar vermiş, ancak hangi bilirkişi raporuna itibar edildiği gerekçelendirilmediğinden kararı temyizen incelenmiş ve yüksek mahkemece kararın salt bu nedenle bozulması gerektiği belirtilmiştir. Dava yeniden görülmüş, ancak mahkemenin önceki kararda direnilmesi nedeniyle karar yine temyizen incelenmiştir. Hukuk Genel Kurulu, bozma nedenlerinin kamu düzeniyle bir ilgisi olmadığından mahkemenin her iki tarafın ortak istemi doğrultusunda bozmaya uyması gerektiğini belirtmiştir. Kararda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi atfıyla uygulanan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi de açıklanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu         2016/2318 E.  ,  2018/1032 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    ..

    Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bakırköy 14. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 01.10.2014 gün ve 2012/673 E.- 2014/404 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 05.04.2016 gün ve 2014/37770 E.- 2016/8453 K. sayılı kararı ile;
    “...A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı, davalı işverene karşı açtığı işe iade davasının lehine sonuçlanıp kesinleşmesini müteakip süresi içinde işe başlama talebinde bulunduğunu, ancak işverence yapılan davetin samimi olmadığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı farkı, boşta geçen süre ücreti, sosyal hak alacağı ve işe başlatmama tazminatı alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı davalı temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    Davacının alacağının şimdilik belli bir kesimi için açtığı davaya kısmi dava denir dava konusu alacak bir alacağın belli bir kesimi değil bağımsız bir alacak ise o zaman dava tam dava olur. Alacaklı, alacağının dava açıldığı tarihte gerçekleşmiş ve istenebilir (muaccel) olan alacağının tümünü dava konusu yapmış ise böyle bir dava tam davadır. Çünkü, alacaklının dava edebileceği miktar o kadardır.
    Bir davanın kısmi dava olduğu dava dilekçesinden anlaşılmaktadır. Ancak davacının davasını açıkça kısmi dava olarak nitelendirmesi zorunlu değildir. Dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının dava edilenden daha fazla olduğunun ve bunun yalnız bir kesiminin dava edildiğinin açıkça anlaşılması gerekli ve yeterlidir.
    Kısmî dava aynı zamanda tüm alacağın tespitini de içerir.
    Somut uyuşmazlıkta, davacı alacak taleplerini kısmî dava açarak talep etmiştir. Mahkemece de kısmî miktarlar hüküm altına alınmış ise de; dosya içinde birden fazla bilirkişi raporu olup, alacağın tespiti açısından hangi rapora itibar edildiği gerekçelendirilmediğinden kararın salt bu nedenle bozulması gerekmiştir...”
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
    Mahkemenin davanın kabulüne yönelik kararı Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuş; bozmadan sonraki 30.06.2016 günlü oturumda her iki taraf bozmaya uyulmasını istedikleri hâlde mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, işin esasına geçilmeden önce, her iki tarafın da bozmaya uyulmasını istediği somut olayda mahkemece direnme kararı verilmesinin mümkün olup olmadığı ön sorun olarak incelenmiştir.
    6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429’uncu maddesi hükmüne göre, Yargıtay bozma kararı üzerine mahkeme tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir. Kural olarak, mahkeme, bozmaya uymak ya da bu karara karşı direnme kararı vermek konusunda tarafların istekleri ile bağlı olmayıp, serbest takdir yetkisine sahiptir.
    Ancak, bozma nedenlerinin kamu düzenine ilişkin olmadığı ve dolayısıyla resen gözetilmesinin gerekmediği hâllerde, her iki taraf bozmaya uyulmasını istemişse, artık mahkeme bozma kararına uymak zorunda olup, önceki kararda direnemez. Yargıtay’ın çekişmeli yargıda yerleşmiş ve kurallaşmış uygulaması da bu doğrultudadır.
    Somut olayda, bozma nedenlerinin kamu düzeniyle bir ilgisi bulunmadığı açıktır.
    Hâl böyle olunca, mahkemece her iki tarafın ortak istemi doğrultusunda bozmaya uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir.
    Direnme kararı ön sorunun kabulü ile bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.
    SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Geçici 3. madde” atfı dikkate alınarak 1086 sayılı HUMK’nun 429’uncu maddesi gereğince usulden BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 09.05.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara