Esas No: 2022/8679
Karar No: 2022/11056
Karar Tarihi: 04.10.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/8679 Esas 2022/11056 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/8679 E. , 2022/11056 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 12. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 8. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki işçilik alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın davanın yeniden görülmesi için İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2014 yılında davalı işyerinde alt işveren şirkete bağlı olarak çalışmaya başladığını, çalışmasının aralıksız şekilde sürdüğünü, davalı işyerindeki alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğunu, buna göre davalı işyerinde geçerli olan toplu iş sözleşmelerinde davacıyla aynı görevde çalışan işçi için belirlenmiş taban ücretler dikkate alınarak fark alacakların hesaplanmasının mümkün olduğunu ileri sürerek ücret farkı alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Şirketin yardımcı işlerden olan bakım-onarım işlerini alt işveren ... ... Tur. Tic. Ltd. Şti.'ye verildiğini, davacının bu sözleşme kapsamında çalıştığını ve ücret fark alacaklarının bulunmadığını, muvazaa iddialarının asılsız olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"... davacının unvanı, kıdemi ve eğitim durumu ile aynı emsaldeki bir işçinin benzer yada aynı işi yapan aynı kıdeme sahip toplu iş sözleşmesinden yararlanmayan bir işçinin olup olmadığının mahkememize bildirilmesi istenilmiş, davalı tarafça davacının kıdem, ünvan ve eğitim durumuna emsal TİS'e tabi olmayan şirket çalışanı bulunmadığı belirtilmiştir... Davacının kıdem, ünvan ve eğitim durumuna emsal TİS'e tabi olmayan şirket çalışanı bulunmadığı anlaşılmakla; davacının sendikalı işçi olmaması nedeniyle davalı işyerinde İşletme Toplu İş Sözleşmeleri hükümleri doğrultusunda davacının kıdemindeki bir işçinin alması gereken taban ücretler, davacının olması gereken ücretleri olarak kabul edilerek; lise mezunu olan ve fiilen teknisyen olarak çalışan personel için bilirkişice yapılan hesaplamalara itibarla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili Şirket bünyesinde çalışan, davacıya emsal toplu iş sözleşmesine tabi olmayan herhangi bir işçi olmadığını, muvazaa iddiasına dayanılarak davacının müvekkili Şirketin tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden faydalanmasının mümkün olmadığını, davacının müvekkili Şirket ile ihbar olunan Şirket arasında usulüne uygun şekilde kurulmuş alt işverenlik sözleşmesi kapsamında çalıştığını, taraflar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğuna ilişkin yorumların mevcut durumu ve maddi gerçeği yansıtmadığını ve istinaf dilekçesinde belirttiği diğer hususları ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...
Somut olayda davacı ile ihbar olunan şirket arasında imzalanan iş sözleşmelerinde yapılacak işin Türk ... erişim şebekeleri ile ilgili yapım, bakım ve onarım işleri olarak belirtildiği, asıl işveren ile alt işveren arasında imzalanan sözleşmelerde belirlenen işlerin dışında modem kurulumu ve değişimi, yeni abone bağlantısı gibi işlerde de çalıştırıldığı, işin yapılması esnasında kullanılan malzemelerin Türk ... tarafından temin edildiği ve sigorta kayıtlarından alt işverenler değişse de işçilerin çalışmaya devam ettikleri ve işverenin kadrolu işçilerinin de alt işveren işçileri ile aynı işi yaptıkları, taşeron ve kadrolu işçilerin birlikte çalıştıkları, Mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporunda asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun belirtildiği, ... Bölge Adliye Mahkemesi 3.H.D'nin aynı hizmet alımı kapsamında kurulan asıl işveren- alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğuna dair verdiği 12/03/2020 tarih 2019/3426E, 2020/573K sayılı kararının, Yargıtay 9 H.D 19/10/2020 tarih 2020/2275E 2020/12268K sayılı ilamı ile de onandığı, bu nedenle, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2/6 maddesine uygun bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurulmadığından, davacının başlangıçtan itibaren Türk ... A.Ş. işçisi olarak kabulü doğrudur.
Davacının dava konusu ücret farkı alacağına hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. Hesap raporunda davacı ile aynı kıdemdeki teknisyen emsal işçi için TİS'lere göre belirlenen taban ücretlerin davacının alması gereken ücreti kabul edilerek belirlenen ücretler esas alınmıştır. 6356 sayılı Kanun’un 39. ve mülga 2822 sayılı Kanun’un 9. maddelerinde, toplu iş sözleşmesinden yararlanma şartları düzenlenmiş olup, bunun için toplu iş sözleşmesi tarafı sendikaya üye olmak veya dayanışma aidatı ödemek gerekmektedir. Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 22/03/2018 tarih, 2018/2228 E.,2018/6006 K. Sayılı içtihadında da buna vurgu yapmıştır. Toplu iş sözleşmesinin tarafı olan sendikaya üyeliği bulunmayan ve dayanışma aidatı da ödemeyen bir işçinin, toplu iş sözleşmesinden faydalanabileceğinin kabulü ile sonuca gidilmesi isabetli değildir. Davalı işyerinde sendikasız emsal işçi bulunmadığına göre; davacının bireysel hizmet akti şartlarından farklı bir uygulamaya tabi tutulması mümkün olmadığından, fark ücret alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, fark ücret alacağının kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
..." gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından muvazaalı ilişki kabul edilmiş ve buna dair verilen kararın doğru olduğu belirtilmiş olmasına rağmen verilen kararla müvekkilinin muvazaanın sonuçlarından yararlanamamasının hakkaniyete aykırı olduğunu, her ne kadar davada sendikasız emsal işçi yok ise de sendikasız bir işçinin alabileceği taban ücretinin hesaplanabilecek durumda olduğunu ve temyiz dilekçesinde belirttiği diğer hususları ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekilince, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve re'sen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı işveren ile ihbar edilen Şirket arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı ve buna bağlı olarak davacının ücret fark alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı İş Kanunu'nun ilgili hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin davalı tarafa yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.