Esas No: 2022/11617
Karar No: 2022/11223
Karar Tarihi: 05.10.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/11617 Esas 2022/11223 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/11617 E. , 2022/11223 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
İlk Derece Mahkemesi tarafından reddedilen ve davalı tarafça temyize konu edilen miktar 5.877,9 TL olup bu miktarın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 341 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, karar tarihi itibarıyla ilk derece mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinlik sınırı olan 8.000,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 29.05.2003 tarihinde ... Havluya ait işyerinde çalışmaya başladığını, daha sonra işyerinin ... Havluya devredildiğini, bu işyerinin de isim değiştirerek ... Tekstil A.Ş. olduğunu, davalının fabrikasını ... ülkesine taşıma kararı aldığını, davacının da daha yüksek ücret ile yurt dışında çalıştırılma vaadi ile ...'deki fabrikadan 22.01.2013 tarihinde kağıt üzerinde çıkışının yapıldığını, çıkış yapılırken kendisine ihbar ve kıdem tazminatları ödenmiş ise de eksik ödeme olduğunu, günlük en az 14 saat üzerinden çalıştığını, genel tatillerde ve hafta tatillerinde de çalışma yaptığını, dinî bayramlarda bir gün izin kullandığını, diğer günlerde ise çalıştığını, bu süre zarfında yıllık izin de kullanmadığını, 05.02.2015 tarihinde haklı bir neden olmaksızın ... sözleşmesine son verildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile izin, ücret, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal ... ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili dava dilekçesinde; öncelikle husumet itirazı ve zamanaşımı def'inde bulunulduğunu, davacının 29.05.2003-22.01.2013 tarihleri arasında davalı Firmada çalıştığını, tüm hakları ödenerek ... sözleşmesine son verildiğini, eğer devir olgusu kabul edilecekse de sorumluluğun diğer şirket ... Şirketine ait olduğunu, davacıya 9.442,60 TL brüt kıdem ve 1.826,72 TL brüt ihbar tazminatı ödemesi yapıldığını, 32 gün karşılığı 1.043,84 TL ödeme yapıldığını, bakiye alacağının olmadığını, davalı Şirketi ibra ettiğini, davalı işyerinde 3 vardiya hâlinde çalışma olduğunu, fazla çalışmanın söz konusu olmadığını, ücretin brüt 978,60 TL olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin10.05.2018 tarihli ve 2016/243 Esas, 2018/473 Karar sayılı kararıyla davacının, 1. dönem 29.05.2003- 22.01.2013 tarihleri ve 2. dönem 24.04.2013- 05.02.2015 yılları arasında toplam 11 yıl, 5 ay, 6 gün asgari ücretin 4,24 katı ücretle davalı Şirkette montaj ustası olarak çalıştığı, ... sözleşmesinin davalı tarafından haksız şekilde feshedildiğinin tanık anlatımlarıyla kanıtlandığı, aksinin davalı tarafından ispatlanamadığı, bu suretle davacının kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve işçilik alacaklarına hak kazandığı, davalı Şirketin önceki şirketlerin devamı olduğu; ayrıca bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi, ...'da kurulan ... Şirketinin %95 ortağının davalı ... Şirketi olduğu, bu durumda ... ile davalı ... Şirketleri arasında organik bağ bulunduğu, davacı işçinin alacaklarını ödeme yükümlülüğünün de davalıda olduğu anlaşılmakla aksi yönlü savunmalara itibar edilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 03.03.2020 tarihli ve 2018/3217 Esas, 2020/657 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararı yerinde görülerek davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 16.02.2021 tarihli ve 2020/5367 Esas, 2021/3965 Karar sayılı ilâmı ile davalı Şirket ile dava dışı ... Şirketi arasında birlikte işverenlik, işyeri devri ve asıl işveren-alt işverenlik gibi bir hukuki ilişkinin varlığı iddia ve ispat edilmiş olmadığından davalı ... Teknik Tekstil San. Tic. A.Ş.'nin davacının dava dışı ... Firmasında geçen çalışmalarından sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle karar bozularak dosya kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilâmına uyularak davalı Şirket ile dava dışı ... Şirketi arasında salt ortaklık ilişkisinin bulunmasının, davalı ile davacı arasında işçi işverenlik ilişkisi sonucunu doğurmayacağı, dava dışı ... Şirketinin çalıştırdığı işçilerin alacaklarından dava dışı ... Şirketinin ortağı olan davalı Şirketin sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; reddi hakim taleplerinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, usuli müktesap hakkın istisnası kapsamında elde ettikleri delillerin Mahkemece dikkate alınmadığını, ... Şirketine ait ortaklık ve kuruluş belgesi olarak sunulan belgelerde yapılan sahteciliklerin ortaya konulduğunu ve buna dayalı olarak Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin direnme kararı verdiğini, Mahkeme kararının Yargıtayın en son içtihatlarına ve emsal kararlara aykırı olduğunu, organik bağı ve kötüniyetli davranışları gösteren delillerin göz ardı edildiği, ... Şirketinin kuruluş belgesinin sahte olduğunun açık deliller ile ispatlandığını, yine ... Şirketinin web sayfasındaki bilgilerden ve tanık beyanlarından davalı Şirketin fabrikasını ...'ya taşıdığının açık olduğunu, davalı Şirketin yurt dışı ... Şirketinin gerçek sahibi olduğu ve resmî evrakta sahtecilik yapıp yargıyı yanıltıcı işlemler yaptığının ... olduğunu, Ticaret Sicil Gazetesi'ni dosyaya sunmayarak dürüstlük ilkesine aykırı davrandığını, dava dışı Şirketin sermaye yapısının belirlenmesi gibi çok önemli yapısal bir değişikliğin davalı Şirketçe belirleniyor oluşunun, davanın temelini oluşturan ve davalının işçi alacaklarından sorumluluğunu belirleyecek olan organik bağın varlığının aynı zamanda davacıya hakkını ödemeyen davalı Şirketin kötüniyetli olduğunun ve tüzel kişilik perdesinin arkasına sığındığı ve muvazaalı hareket edildiğinin en açık delilini teşkil ettiğini; davalı Şirketin işçisinin bir süre yurt dışı ücretlerini ödediğini gösteren belgelerin haklılıklarını ortaya koyduğunu, davalının temyiz dilekçesi ekinde sunduğu duruşma tutanaklarındaki ifadesinde yurt dışına giden işçilerin başvuru dilekçelerini alıp ... Şirketine ilettiği anlaşılan davalı Şirket tanığı A. K. 'nin beyanları ve bu kişinin davalı Şirketin işçisi olduğunu gösterir Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları ile her iki Şirketin ortaklarının, yöneticilerinin ve faaliyet alanlarının hatta iki Şirketin aynı olduğunu gösteren diğer kayıtların haklılıklarını ispatladığını, yine M. N.'nin davalı Şirketin 1995'teki, yine ... Şirketinin ortağı ve yöneticisi olduğu, kuruluşundan davanın açıldığı zamana kadar hatta daha uzun süre münferiden temsile yetkili yönetim kurulu üyesi ve ortağı olduğunu gösterir kayıtların bulunduğunu, yine ... Şirketine ait markayı dava dışı ... Şirketinin kullanıyor olması ya da ...'nin kullandığı markanın başvurusunu ... Şirketinin yapıp ... Şirketinin sahip olması esasen ... Şirketinin gerçek sahibinin ve yöneticisinin de davalı ... Şirketi olduğunu ve aradaki iç içe geçmiş fiili, sıkı organik bağ ilişki ile diğer dürüstlük kuralına aykırılık hâllerini gösterdiğini, M.N.'nin Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/235 Esas sayılı ceza davasındaki duruşmada “işimi ...'ya taşıdım” şeklindeki ifadesi ile yine davalı tarafça dosya kapsamına sunulmuş olan fatura vb. evrakın da davalı Şirket ile dava dışı Şirket arasında göstermelik satış faturalarının arkasına sığınarak muvazaalı işyeri devrinin varlığını göstermekte olduğunu, ayrıca mevcut yerel Mahkeme ve bozma kararları ile müvekkilinin adil yargılanma kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini, aynı durumda olup davanın kabulüne dair yerleşik yargı karalarının varlığı karşısında davalı Şirketin yurt dışı çalışmadan sorumlu olduğunu gösteren onlarca delil karşısında somut bir tek geçerli delil olmaksızın davasının reddinin de adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurduğu gibi ...'deki hizmetler ile yurt dışındaki hizmetlerin kıdem süresinde birleştirilmemesi, yine kıdem tazminatına esas son ücretinin düşük hesaplanmış olması, ayrıca davacının yurt içindeki ... Firmasındaki çalışmasının bu firmayı devralarak devam eden ... Şirketindeki çalışma süresiyle birleştirilerek bakiye kıdem tazminatı hesaplanmamasının hatalı olduğunu, ilaveten yine yurt dışı çalışmadan dolayı davalı ... Şirketini sorumlu görmeyerek davayı reddetmenin usul hukukundaki karşılığı husumetten ret olup bu durumda verilecek karşı vekâlet ücretinin maktu ücreti geçmemesi gerekirken davalı lehine 12.552,00 TL nispi vekâlet ücreti verilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın kapsamı ve mahiyetine göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının dava dışı Şirkette geçen çalışmasından davalı Şirketin sorumlu tutulup tutulamayacağı ve davacının talep konusu işçilik hak ve alacaklarına hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile, 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı ... Kanunu'nun ilgili hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihâi kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukukça mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalı Temyizi Yönünden
Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalıya iadesine,
B. Davacı Temyizi Yönünden
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
05.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.