Esas No: 2022/9119
Karar No: 2022/11163
Karar Tarihi: 05.10.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/9119 Esas 2022/11163 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/9119 E. , 2022/11163 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 7. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 47. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde yaptığı işte sorumluluk aldığını ve kalite kontrol primi ödenmesi gereken bir işte çalıştığını, taleplerine konu olan idarecilik görevlerinin 24, 25 ve 26. dönem toplu iş sözleşmelerinin 59 uncu maddesinin (d) bendinde düzenlendiğini ve anılan maddede; “Kalite kontrol ve teknik kontrol görevlilerine verilecek prim miktarı; işyerinde onarım ve imal edilen malzeme ve teçhizatın teknik resmine, projesine, kataloglarına, teknik tarif ve teknik emirlere uygun yapılıp yapılmadığını kontrol eden, performansını imzalayarak sorumluluk yüklenen, kalite kontrol ve teknik kontrol görevlileri ile iş emniyetçilerine C grubu primi verilir.” düzenlenmesinin bulunduğunu, yine toplu iş sözleşmesinin 52 nci maddesinin (d) bendinin (3) üncü alt bendinin C grubu işçi idarecisi olarak görevlendirilenlerin fiili çalışma sürelerine %6 oranında idareci primi ödeneceği hükmünü içerdiğini, müvekkilinin yaptığı iş itibarıyla toplu iş sözleşmesinin 59 uncu maddesinde belirtilen C grubu idarecilik primini alması gerektiğini, ancak davalı işverenin bu primi ödemediğini, toplu iş sözleşmesinin 59 uncu maddesinin (d) bendinde belirtilen görevi bilfiil yapan, belgelere sorumlu olarak imza atan/kaşe ya da mühür basan müvekkiline idarecilik priminin ödenmemesinin somut ve hukuki dayanağının bulunmadığını ileri sürerek müvekkilinin toplu iş sözleşmesinin 52 nci maddesinin (d) bendi gereği %6 oranında C grubu idareci primi alması gerektiğinin tespiti ile geriye dönük olarak hak etmesine rağmen müvekkiline ödenmeyen C grubu idareci priminin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, davanın belirli alacak davası olarak açılması gerektiğini, kısmi dava olarak ikame edilemeyeceğini, davacı ve arkadaşlarının işyeri üretim işlem bölümünde görevli olduklarını, kullandıkları M mührünün bu bölüme ait olduğunu ve bakım, onarım, revizyon ve test işlemlerini fiilen yapabilen vasıflandırılmış personelin kullandığını, kalite kontrol sürecinde Q ve QC mührünün kullanıldığını, P mührünün ise çalıştığı postanın ihtisasından önce vasıflandırılmış ve bu ihtisasta en az iki yıl vasıflı olarak çalışmış, postasında/atölyesinde yapılan ve planlarında P mühür seviyesi olarak tanımlanmış kritik işlemlerde posta çalışanına bilgi ve uygulama desteği veren, bu işletmelerde gözetim ve denetim yapan, atölye şefi/postabaşı kadrosuna atanmış personele postasındaki/atölyesindeki işlerde kullanılmak için verilen mühür olduğunu; buna göre kalite dokümanında sayılan mühürlerin tamamının kalite kontrol ve teknik kontrol amacıyla kullanılmadığını, kullanan kişi ve kullanılan mühre göre sonuçlarının da farklı olduğunu, davacı ve arkadaşlarının Q ve QC mührünü değil P ve M mührünü kullandıklarını, Q ve QC mührünü kullanan personele toplu iş sözleşmesinin 59 uncu maddesinin (d) bendinde öngürülen idareci priminin ödendiğini, davacı ve arkadaşlarının bu primi hak etmediğini, daha önce açılan davalarda, işçilerin Q ve QC mührünü kullandıkları tespit edildiğinden söz konusu primin hüküm altına alındığını, kararlar sonucu Bakanlık emirleri doğrultusunda Kurumda mühür kullanımı ile ilgili gerekli düzenlemelerin yapıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Bölge Adliye Mahkemesinin gönderme kararı uyarınca yapılan keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporunun incelenmesi neticesinde davacının Q mührünü hiçbir zaman kullanmadığı, işyerinde yaptığı işin teknik kontrol vasfı taşıdığı, özel eğitim gerektirdiği ve özel yöntemler kullanılarak yapıldığı, bu aşamada gözden kaçan bir hatanın teknik olarak diğer aşamalarda fark edilemeyeceği için davacının önemli bir sorumluluk yüklendiği, yapılan işin daha sonraki aşamalarda başka bir çalışanın teknik kontrolünden geçmediği, bu aşamadan sonra yapılan kontrollerin yalnız evrak üzerinden yapılan belge kontrolünden ibaret olduğu, bu bakımdan davacının sonuç odaklı kontrolleri yaptığı, bu şekilde yapılan iş ve alınan sorumluluk birlikte değerlendirildiğinde davacının C grubu idarecilik primi alması gerektiğinin tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, zamanaşımını def'inin dikkate alınmadığını, kalite dokümanında sayılan mühürlerin tamamının kalite kontrol ve teknik kontrol amacıyla kullanılmadığını, her mührün anlamı, amacı, vasfı ve kullanan personel farklı olduğundan doğurduğu sonucun da farklı olduğunu, davacıların sorumluluğunun iddia edildiği gibi teknik/kalite kontrol görevinden değil tüm personel gibi asli görevlerini yapmalarından kaynaklandığını ancak toplu iş sözleşmesinin 52 nci maddesinin (d) bendinin "İdareci primi" başlıklı maddesinin sorumluluk taşıyan tüm işçilere değil, C grubu idareci vasfı taşıyan, bu nedenle sorumluluk alan işçi idarecilerine verilen bir prim olduğunu, toplu iş sözleşmesinde ödeme günü belirlenmediği hâlde toplu iş sözleşmesine dayanılarak temerrüt tarihi belirlenmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmak suretiyle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...
Somut uyuşmazlıkta davacı vekili, müvekkilinin yaptığı iş nedeniyle “C” grubu idarecilik primini alması gerektiğini ileri sürmüştür. Dairemiz gönderme kararı sonrasında mahkemece işyerinde 2 kişilik bilirkişi heyeti ile birlikte keşif icra edilmiş ve keşif sonrasında düzenlenen 2 kişilik bilirkişi heyet raporunda, davacının fiilen yaptığı işe göre idareci primi alması gerektiği rapor edilmiştir. Sözü edilen bilirkişi kurul raporunun dosya kapsamına uygun düzenlendiği anlaşıldığından davacının “C” grubu idarecilik prim alacağının hüküm altına alınmasında isabetsizlik yoktur. Diğer taraftan, dava ve ıslah zamanaşımına uğrayan alacak da bulunmamaktadır. Son olarak davacı vekili, Toplu İş Sözleşmesi’nin 59/d maddesi kapsamında da ayrıca C grubu idarecilik primi hesaplanıp hüküm altına alınmasını gerektiğini ileri sürmekte ise, itirazın hukuki dayanağı bulunmadığı gibi dava dilekçesinde Toplu İş Sözleşmesi’nin 59/d maddesi kapsamında primde talep edilmiş değildir. Ayrıca, davacı tarafından ne bilirkişi raporuna ne de önceki verilen karara itiraz edilmemiş olup davalı lehine usulü kazanılmış hak da doğmuştur. Bu nedenlerle, taraflar vekillerinin yukarıda açıklanan hususlara ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
2-) Davacı alacak talebi yanında tespit talebinde de bulunmuştur. Dairemiz gönderme kararında davacının tespit talebi hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmemesinin yasaya aykırı olduğu belirtilmesine rağmen tespit talebi hakkında yine olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiştir. Ayrıca tespit talebi hakkında niçin karar verilmediğinin gerekçesi de açıklanmamıştır. Dosyanın geldiği aşama itibariyle davacının tespit talebinin Dairemizce değerlendirilmesi gerekmiştir. Davacının yaptığı işe göre idareci primi alması gerektiği tespit edildiğine göre davacının tespit talebinin de kabulü gerekmiştir.
3-) Mahkemece davalı işyerinde yürürlükte olan Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklı ‘C Grubu İdareci Primi’ alacağı hüküm altına alınarak, bilirkişi raporunda belirtilen temerrüt tarihlerinden itibaren faize hükmedilmiş ise de, Toplu İş Sözleşmesinde idareci primi yönünden bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Bu alacağa dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekli iken yazılı şekilde faize hükmedilmesi hatalıdır (Bkz. Yargıtay 9.HD. 21.10.2021 gün, 2021/10351 E, 2021/14712 K, sayılı ilamı).
... " gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde belirttiği gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davacının, Türk ... Sendikası ile davalı işveren arasında bağıtlanan 24, 25 ve 26. dönem toplu iş sözleşmelerinin 59 uncu maddesinin (d) bendinde tanımlanan görevi yapıp yapmadığı ve buna göre 52 nci maddesinin (d) bendinde düzenlenen C grubu prime hak kazanıp kazanmadığı ile primin hesaplanması hususlarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARARAçıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.