Esas No: 2022/13008
Karar No: 2022/11572
Karar Tarihi: 10.10.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/13008 Esas 2022/11572 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/13008 E. , 2022/11572 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARLARI ARASINDAKİ
UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE DAİR
... MİLLETİ ADINA
Y A R G I T A Y K A R A R I
I. BAŞVURU
Başvurucu vekili dilekçesinde; işçinin alt işveren işçisi olarak asıl işverene ait işyerinde çalıştığı durumlarda, işe iade davasının hem asıl işveren hem de alt işverene yöneltilmesi gerektiğini, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 13.10.2021 tarihli ve 2021/9540 Esas, 2021/14240 Karar sayılı "Uyuşmazlığın giderilmesi" kararının da aynı doğrultuda olduğunu, asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğu durumlarda dava açılmadan önce arabuluculuk aşamasında işçinin her iki işvereni taraf olarak gösterip göstermemesi, başka bir anlatımla arabuluculuk sürecine her iki işverenin birlikte katılması gerekip gerekmediği hususunda ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2022/18 Esas ve 2022/313 Karar sayılı dosyası ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2020/3053 Esas ve 2021/741 Karar sayılı kararı arasında uyuşmazlığın bulunduğunu belirterek uyuşmazlığın giderilmesini talep etmiştir.
II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 05.07.2022 tarihli ve 2022/3 Esas, 2022/3 Karar sayılı kararı ile;
"...İstinaf incelemesine konu edilen her iki davada da alt işverenin çalıştırdığı işçi tarafından işe iade talebiyle dava açıldığı, davada davacının asıl işveren-alt işveren ilişkisi içerisinde çalışan bir işçi olup olmadığı konusunda ve arabuluculuk dava şartının bu kapsamda yerine getirilip, getirilmediği konusunda görüş farklılıkları bulunmaktadır.
7036 sayılı Kanunun arabuluculuk dava şartı başlıklı 3. maddesinin 15. fıkrasınında dava " Asıl işveren - alt işveren ilişkisinin varlığı halinde işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için ... verenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması aranır .. " hükmü karşısında tüm tarafların hak ve çıkarlarını korumak üzere her iki işverene karşı arabuluculuğa başvurulması gerektiği, benzer konuda Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri arasındaki görüş farklılıklarının giderilmesi ile ilgili 13/10/2021 tarih 2021/9540 E-2021/14240 K. Sayılı ilamı yayınlanmış olup, Yüksek Yargıtay Hukuk Dairesi de işe iade davalarında asıl işveren ile alt işveren arasında şekli anlamda zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu ve işe iade davasında husumetin her iki işverene yönetilmesi gerektiği hususuna yer verilmiş, ilgili kararda arabuluculuk sürecinin hem asıl işveren hemde alt işverene karşı sürdürülmüş olması halinde arabuluculuk dava şartının yerine getirilmiş olduğuna vurgu yapılmıştır. Bu çercevede ilgili hukuk daireleri arasında görüş farklılığı asıl işveren ile alt işverene karşı birlikte arabulucuya başvurulmasının zorunlu olduğu şeklinde giderilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ve tespitlerden anlaşılmakla;
... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2022/18 Esas-2022/313 Karar sayılı kararı ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2020/3053 Esas-2021/741 Karar sayılı kararı arasında uyuşmazlık bulunduğu ve uyuşmazlığın ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin kararı doğrultusunda giderilmesi yönünde görüşte bulunulması..." gerektiği gerekçesiyle oy çokluğu ile uyuşmazlığın giderilmesi için başvuru yapılmasına karar verilmiştir.
III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR
A. ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 18.03.2021 Tarihli ve 2020/3053 Esas, 2021/741 Karar Sayılı Kararı
Dava dışı ... Belediye Başkanlığı nezdinde büro elemanı olarak çalışan davacının, davalı ... ... İnşaat Taah. San. Ve Tic. A.Ş. aleyhine açmış olduğu işe iade davasında ... 3. ... Mahkemesinin 27.08.2020 tarihli ve 2019/230 Esas, 2020/283 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş olup ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine;
"... ... Belediye Başkanlığı aleyhine arabuluculuk süreci işletilmemiştir. Kanun düzenlemeleri karşısında ... ... İnşaat Taah. San. Ve Tic. A.Ş. Aleyhine görülen davanın da İMK m.3/15 hükmü gereği usulden reddine karar verilecek yerde, davanın kabulüne karar verilmiş olması yerinde değildir. ..." gerekçesiyle başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı ... ... İnşaat Taah. San. Ve Tic. A.Ş. aleyhine görülen davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine kesin olarak karar verilmiştir.
B. ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 23.02.2022 Tarihli ve 2022/18 Esas, 2022/313 Karar Sayılı Kararı
Dava dışı ... Belediye Başkanlığı nezdinde temizlik elemanı olarak çalışan davacının davalı ... ... Belediyesi Ekmek ve Besin San. Düğ. Sal. Kaf. Ve Oto İşl. Tic. A.Ş. aleyhine açmış olduğu işe iade davasında ... 9. ... Mahkemesinin 26.10.2021 tarihli ve 2020/20 Esas, 2021/381 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş olup ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine;
"......Somut olayda, davacının ... akdinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle feshi yoluna gidilmiş ise de dinlenen tanık beyanları doğrultusunda davacının gecikmelerle ilgili usulüne uygun olarak bilgi verdiği, işinin gereğinini yerine getirdiği anlaşılmıştır. Öte yandan davacının son olarak 30/09/2019 taraihinde savunmasının alındığı, 10/10/2019 tarihli disiplin kurulu kararı 3 günlük ücret kesintisi cezası verildiği, bilahare 26/11/2019 tarihinde de ... aktinin feshedildiği görülmektedir. Davacının davranışı nedeni ile savunması alınan 10/10/2019 tarihli eylemi ile ilgili ücret kesintisi cezası verildiğinden, aynı eylemle ilgili olarak ikinci defa ceza verilemeyeceği gözönüne alındığında da, yapılan feshin haklı veya geçerli nedenle yapılmadığı anlaşılmakla, mahkemece dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunan .../10/2021 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplamalar dikkate alınarak verilen kararda isabetsizlik bulunmamaktadır. ..." gerekçesiyle başvurunun kesin olarak esastan reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Uyuşmazlık
Uyuşmazlık; işe iade talebi ile açılan davalardan önce başvurulması gereken arabuluculuk aşamasında, asıl işveren ile alt işverene karşı birlikte başvuru zorunluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
B. İlgili Hukuk
1. Bölge adliye mahkemelerinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi isteminin hukuki dayanağı, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un (5235 sayılı Kanun) 35 inci maddesinde yer alan düzenlemedir.
2. Dairemizin 13.10.2021 tarihli 2021/9540 Esas, 2021/14240 Karar sayılı işe iade talebi ile açılan davalardan önce başvurulması gereken arabuluculuk aşamasında asıl işveren ile alt işverene karşı birlikte başvuru zorunluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi talebine yönelik verilen kararının ilgili kısmı şöyledir:
" ......Kanun koyucu asıl işveren alt işveren ilişkisinin varlığı halinde açılacak işe iade davaları yönünden, bu ilişkinin tüm taraflarının hak ve çıkarlarını korumak üzere özel bir ... öngörmüştür. Kanunun lafzından anlaşılması gereken husus ise, davacı alt işveren işçisinin asıl işveren alt işveren ilişkisinin geçersizliği veya muvazaalı olduğuna dair iddiası bulunmasa dahi her iki işverene karşı arabuluculuğa başvurması gerektiğidir (M. Astarlı, 7036 Sayılı ... Mahkemeleri Kanunu’nun 4857 Sayılı ... Kanunu’nun ... Güvencesi Hükümlerinde Öngördüğü Değişikliklerin Değerlendirilmesi, Sicil ... Hukuku Dergisi, S. 38, Y. 2017, 43; Ö. ..., İşe İade Davalarında Dava Şartı Olan (Zorunlu) Arabuluculuk, ... Barolar Birliği Dergisi, 2018, S. 138, 295). Zira kanunda asıl işveren alt işveren ilişkisinin geçersiz veya muvazaalı olup olmadığına ilişkin bir ayrım yapılmamıştır. Bu itibarla, “Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı hâlinde işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması aranır.” şeklindeki hükümden ‘anlaşmanın gerçekleşebilmesi için” hem asıl işverene hem alt işverene karşı birlikte arabuluculuk görüşmelerine başvurmanın zorunlu olduğu, arabuluculuk görüşmelerinin anlaşma ile sonuçlanmaması halinde işçinin sadece alt işverene karşı arabuluculuğa başvurmuş olmasının yeterli olduğu şeklinde bir sonuca ulaşılması mümkün değildir. Arabuluculuk, Kanunda ‘dava şartı’ olarak öngörülmüş olup, arabuluculuğa başvurulmadan, bu sürecin ne şekilde sonuçlanabileceğini en başından öngörmek hayatın olağan akışına uygun düşmez. Tarafların feshin geçersizliği, işe iade ve sonuçları üzerinde ‘anlaşmaları’ halinde arabuluculuk sürecinin hem asıl işverene hem alt işverene karşı sürdürülmüş olmasının gerekli olduğu, ancak ‘anlaşmama’ halinde alt işveren aleyhine arabuluculuğa başvurulmuş olması kaydıyla, asıl işveren aleyhine ayrıca arabuluculuğa başvurulmasının gerekli olmadığı yönündeki kabul, asıl işvereni arabuluculuk sürecinin dışında tutmak anlamına gelir. Sadece ‘anlaşma’ ihtimalinde asıl işverenin dahil edilebileceği bir arabuluculuk süreci, işveren ile anlaşmak istemeyen işçinin asıl işvereni bu sürece hiç dahil etmemesi ile de sonuçlanabilir. Oysa arabuluculuk, yargılamaya ilişkin dava şartı olmasının dışında bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Asıl işverenin arabuluculuk aşamasında taraf olması veya olmamasının, sürecin anlaşma ile sonuçlanması yahut sonuçlanmaması şeklindeki sonuca bağlı kılınması arabuluculuk ile hedeflenen amaca terstir. Ayrıca 07.....2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa göre taraflar gerek arabulucuya başvururken gerekse tüm süreçte eşit haklara sahiptir (m. 3/2). Asıl işverenin, uyuşmazlığın çözüm yollarından biri olan arabuluculuk sürecinden mahrum bırakılarak, doğrudan yargılama sürecine mahkum edilmesi hukuki dinlenilme hakkının da ihlali niteliğindedir.
Bu noktada, asıl işverene karşı arabuluculuğa başvurulmaksızın sadece alt işveren ile yürütülen arabuluculuk süreci sonunda, asıl işveren ile alt işveren aleyhine açılan işe iade davasında nasıl bir yol izlenmesi gerektiği de ele alınmalıdır. Kanunun açık hükmüne göre, davacı arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir. İşçinin sadece alt işverene karşı arabuluculuğa başvurmasına rağmen hem alt işveren hem de asıl işveren aleyhine işe iade davası açması halinde, davanın “arabuluculuk şartının 7036 sayılı Kanunun 3. maddesinin on beşinci fıkrasındaki usule uygun olarak gerçekleşmemesi” sebebiyle usulden reddine karar verilmelidir. Bu halde, davacının 4857 sayılı Kanunun 7036 sayılı Kanunun 11. maddesi ile değişik 20. maddesine göre kesinleşen ret kararının tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabileceği hususu dikkate alındığında, kanunun açık hükmüne uygun hareket edilmesinin işçinin hak arama özgürlüğünü engelleyecek bir hukuki sonuç yaratmadığı da ifade edilmelidir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, işe iade davalarında asıl işveren ile alt işveren arasında şekli anlamda zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu ve işe iade davasında husumetin her iki işverene yöneltilmesi gerektiği yönündeki Dairemiz uygulaması halen geçerlidir. Arabuluculuğun 7036 sayılı Kanun ile dava şartı olarak uygulanmaya başlamasından önceki dönemde, davacının sadece alt işveren veya asıl işveren aleyhine işe iade davası açması halinde, davacıya davayı diğer işverene yöneltmesi için süre verilerek sonuca gidilmekteydi. Ancak, arabuluculuğun dava şartı olarak uygulanmaya başlamasından sonraki dönemde, hakkında arabuluculuğa başvurulmamış işveren yönünden bu uygulamanın sürdürülmesi fiilen mümkün değildir. Zira bu işveren hakkında usulüne uygun olarak başvurulmuş ve sonuçlandırılmış bir arabuluculuk aşaması bulunmamaktadır. Arabuluculuk dava şartı olup, Kanunun açık hükmü gereği asıl işveren ile alt işverenin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları zorunlu olduğuna göre, bu eksikliğin sonradan sadece taraflardan biri aleyhine arabulucuya başvurularak tamamlanması imkanı da bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacı işçi asıl işveren ile alt işveren aleyhine birlikte arabulucuya başvurmadığı sürece, şekli anlamda zorunlu dava arkadaşlarından birinin yargılama sırasında davaya dahil edilmesi suretiyle yargılamanın sürdürülmesi söz konusu olamaz.
Sonuç olarak, asıl işveren alt işveren ilişkisinin varlığı halinde, asıl işveren ile alt işveren aleyhine birlikte arabulucuya başvurulmadığı sürece dava şartının yerine getirildiğinden söz edilemeyeceğinden, davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekir.
Tüm bu açıklamalar karşısında, Bölge Adliye Mahkemelerinin kesin nitelikte olan başvuru konusu kararları arasındaki uyuşmazlığın ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin görüşü ve açıklanan gerekçe doğrultusunda giderilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
VI. SONUÇ
1-Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı hâlinde, işe iade talebiyle arabulucuya başvuru dava şartının yerine getirilmesi için asıl işveren ile alt işverene karşı birlikte arabulucuya başvurulmasının zorunlu olduğuna, sadece asıl işveren yahut sadece alt işverene karşı arabulucuya başvurulduktan sonra anlaşma olmadığı için işe iade davası açılması durumunda, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmemesi sebebiyle davanın usulden reddi gerektiğine, ..."
C. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemesinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi isteminin hukuki dayanağı 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinde yer alan düzenlemedir.
2. Söz konusu maddenin birinci fıkrasının üçüncü bendinde yer alan düzenlemeye göre “Re'sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma ... bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek” bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve hukuk daireleri başkanlar kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.
3. 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre ise “(3) numaralı bende göre yapılacak istemler, ceza davalarında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, hukuk davalarında ise ilgili hukuk dairesine iletilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı uyuşmazlık bulunduğuna kanaat getirmesi durumunda ilgili ceza dairesinden bir karar verilmesini talep eder. Uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak dairece bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir.”
4. Bölge adliye mahkemesinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasında uyuşmazlık bulunması durumunda, 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinde belirtilenler tarafından yapılacak gerekçeli başvuru sonrasında, mevcut başvuru hukuk daireleri başkanlar kurulunca değerlendirilerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesi istenilecektir.
5. Bu noktada kanun yolu kavramı ve hukukumuzdaki kanun yollarına ... olarak değinmek faydalı olacaktır.
6. Mahkemece tesis edilen nihai kararın hatalı olduğu iddiasıyla bu kararın bir üst mahkemece denetlenmesi, tekrar incelenmesi ve değiştirilmesi amacıyla başvurulan hukuki kurum kanun yolu olarak tanımlanabilir.
7. Medeni usul hukukumuzda kanun yolları, olağan kanun yolları ve olağanüstü kanun yolları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Mahkemece tesis edilen nihai kararın kesinleşmesine engel olan ve kanunda belirtilen süre ve usûle uygun olarak başvurulan kanun yolları, olağan kanun yolları olarak ifade edilebilir. Olağan kanun yolları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, hukukumuzda istinaf ve temyiz olmak üzere iki olağan kanun yolu mevcuttur. Olağanüstü kanun yolları ise kesinleşmiş hükümler yönünden söz konusu olan kanun yollarıdır. Burada misâl olarak yargılamanın iadesi yolu zikredilebilir.
8. Belirtmek gerekir ki, bölge adliye mahkemesinin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi istemi bir kanun yolu değildir. Bu itibarla, söz konusu hukuki kurumun, başvuru konusu bölge adliye mahkemesi kararlarının kesin olma niteliğine ve bu kararların hukuki sonuçlarına herhangi bir etkisi söz konusu olmayacaktır.
9. Bu açıklamalara göre, bölge adliye mahkemesi başkanlar kurulu tarafından uyuşmazlığın giderilmesi istemi Yargıtay ilgili hukuk dairesine iletildikten sonra benzer nitelikteki davalar ve bölge adliye mahkemesi kararları için yeniden uyuşmazlığın giderilmesi yoluna başvurulmasında herhangi bir hukuki yarar bulunmamaktadır.
10. İnceleme konusu uyuşmazlıkta; ... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu tarafından işe iade talebi ile açılan davalardan önce başvurulması gereken arabuluculuk aşamasında asıl işveren ile alt işverene karşı birlikte başvuru zorunluluğunun bulunup bulunmadığı noktasındaki çelişkinin giderilmesine dair talep Dairemize iletilmiş ise de, aynı konuya ilişkin talep daha önce ... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 21.04.2021 tarihli ve 2021/1 Esas 2021/1 Karar sayılı kararı ile Dairemize iletilmiş ve Dairemizin 13.10.2021 tarihli 2021/9540 Esas, 2021/14240 Karar sayılı ilâmı ile “...Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı hâlinde, işe iade talebiyle arabulucuya başvuru dava şartının yerine getirilmesi için asıl işveren ile alt işverene karşı birlikte arabulucuya başvurulmasının zorunlu olduğuna, sadece asıl işveren yahut sadece alt işverene karşı arabulucuya başvurulduktan sonra anlaşma olmadığı için işe iade davası açılması durumunda, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmemesi sebebiyle davanın usulden reddi gerektiğine, ..” kesin olarak karar verilmiştir.
11. Tüm bu hususlar karşısında, mevcut başvuru yönünden uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
V. KARAR
1. ... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu tarafından iletilen mevcut talep yönünden uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığına,
2. Dosyanın ... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,
10.10.2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.