Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/8973 Esas 2022/11607 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/8973
Karar No: 2022/11607
Karar Tarihi: 10.10.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/8973 Esas 2022/11607 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/8973 E.  ,  2022/11607 K.

    "İçtihat Metni"

    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 8. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : Mersin 2. ... Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacının 31.03.1998-31.12.2016 tarihleri arasında davalı Kurumda işyeri hekimi olarak çalıştığını, ... sözleşmesinin işverence haklı bir neden olmaksızın feshedildiğini, davacı ile davalı Kurum arasında imzalanan ... sözleşmesinde ücretin belirlenmesinde ... Tabipleri Birliği (TTB) tarafından belirlenen İşyeri Hekimliği Asgari Ücret Tarifesi hükümlerinin esas alındığını, işçi sayısının artması veya azalması durumunda çalışma süresi ve ücrette değişiklik yapılacağının sözleşmede yer aldığını, taraflar arasındaki son sözleşmede yazılı 266 işçi sayısına sonradan 142 işçinin katılmasıyla davacının sorumluluğunda bulunan toplam işçi sayısının 408 olduğunu, davacıya artan işçi sayısı sebebiyle daha fazla ücret ödenmesi gerekirken TTB tarifelerine uygun olarak ödeme yapılmadığını, davacıya yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ve yıllık izin ücretlerinin de ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret ve yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    II. CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 01.01.2011 tarihine kadar 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi devlet memuru olduğunu, devlet memurluğunda geçen süreye ilişkin kıdem tazminatı ödenmesinin mümkün olmadığını, davalı Kurum tarafından davacıya 01.01.2011-31.12.2016 tarihleri arasındaki çalışma dönemine ait kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını, davacının müvekkili Kurumdan talep edebileceği herhangi bir alacağı bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalı işyerinde 31.03.1998-31.12.2016 tarihleri arasında çalıştığı, ... sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız şekilde feshedildiği, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, davalı işverence yıllık izinlerin tamamının kullandırıldığının veya ücretinin ödendiğinin ispat edilemediği, davacının yıllık izin ücreti alacaklısı olduğu; ayrıca davacının ücretinin TTB'nin İşyeri Hekimliği Asgari Ücret Tarifesi'ne göre ödenmemesi sebebiyle davacının ücret alacağının da bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    B. İstinaf Sebepleri
    1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; yıllık izin ücreti alacağının kısmen kabulüne ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararının hatalı olduğunu, dosyaya yasal süre geçtikten sonra sunulan ve ispat fonksiyonu bulunmayan belgelere değer verilerek yapılan yıllık izin ücreti hesabının hatalı olduğunu, dava açılmadan evvel 26.01.2017 tarihli ihtar ile davalının temerrüde düşürülmesine rağmen Mahkeme kararında faiz başlangıç tarihlerinin dava ve ıslah tarihi olarak belirlenmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
    2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacıya 01.11.2011-31.12.2016 tarihleri arasında çalışmış olduğu döneme ait kıdem tazminatının ödendiğini, 01.11.2011 tarihine kadar devlet memuru olan davacının Sağlık Bakanlığı personeli olduğunu, bu dönem için davalı Kurum tarafından kıdem tazminatı ödenmesinin mümkün olmadığını, davacı 4857 sayılı ... Kanunu (4857 sayılı Kanun) kapsamında çalışırken TTB’nin ücret tarifesine göre ücret aldığını, ancak ücretin taraflar arasında müzakere edilerek kararlaştırıldığını ve TTB’nin ücret hususunda herhangi bir yaptırımının söz konusu olmadığını, bu nedenle TTB'nin öngördüğü ücret üzerinden hesaplama yapılmasının doğru olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalı ... ile ... sözleşmesi kapsamında işyeri hekimi olarak çalışmasının Sağlık Bakanlığına bağlı devlet memuru olarak çalışmasından bağımsız olduğu, ... ilişkisinin sonlanma nedenine göre davacının ihbar ve kıdem tazminatına hak kazandığı, davacının Belediyede geçen hizmet süresine göre hesaplanan ve ödenen kısmın mahsubu ile bakiye kıdem tazminatına ve ihbar tazminatına hak kazandığı yönündeki İlk Derece Mahkemesi değerlendirmesinin yerinde olduğu; davacının ücretinin net 6.772,29 TL olması gerektiği yönündeki Mahkeme kabulünde ve buna bağlı olarak hesaplanarak hüküm altına alınan ücret farkı alacağının kabulünde de bir isabetsizlik görülmediği, bu sebeplerle davalı tarafın istinaf itirazlarının yerinde olmadığı; ancak davalı tarafın 03.02.2017 tarihi itibari ile temerrüde düşürüldüğü anlaşıldığından ücret farkı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağı yönünden temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava ve ıslah tarihlerine göre hüküm kurulmasının hatalı olduğu, bu sebeple davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen yerinde olduğu kanaati ile İlk Derece Mahkemesinin ortadan kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    B. Temyiz Sebepleri
    Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacıya 01.11.2011-31.12.2016 tarihleri arasında çalışmış olduğu döneme ait kıdem tazminatının ödendiğini, 01.11.2011 tarihine kadar devlet memuru olan davacının Sağlık Bakanlığı personeli olduğunu, bu dönem için kıdem tazminatı ödenmesinin mümkün olmadığını, davacının 4857 sayılı Kanun kapsamında çalışırken TTB’nin ücret tarifesine göre ücret aldığını, ancak ücretin taraflar arasında müzakere edilerek kararlaştırıldığını ve TTB’nin ücret hususunda herhangi bir yaptırımının söz konusu olmadığını ve işyeri hekimlerinin asgari ücret miktarını belirleme yetkisi bulunmadığını, davacının işten çıkış tarihinde aylık brüt ücretinin 6.834,25 TL olduğunu, yıllık izin ücretinin çıplak brüt ücret üzerinden hesaplanması gerektiğini, taraflar arasında feshi ihbar süresine ilişkin özel düzenleme olduğunu ve bu süre içinde ... sözleşmesi feshedildiği için davacının ihbar tazminatına da hak kazanamadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, davacının kıdem tazminatı hesabında esas alınacak hizmet süresinin tespiti, davacının ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı ve taraflar arasındaki ... sözleşmesi hükümleri uyarınca davacının ücretinin TTB'nin İşyeri Hekimliği Asgari Ücret Tarifesi'ne göre ödenip ödenmeyeceği ve buna bağlı olarak davacının ücret fark alacağının bulunup bulunmadığı hususlarındadır.
    2. İlgili Hukuk
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri, mülga 1475 sayılı ... Kanunu'nun hâlen yürürlükte bulunan 14 üncü maddesi.
    3. Değerlendirme
    1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararların bozulması, 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
    VI. KARAR
    Açıklanan sebeple;
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
    Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
    Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
    10.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara