Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/6839 Esas 2020/7983 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/6839
Karar No: 2020/7983
Karar Tarihi: 08.12.2020

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/6839 Esas 2020/7983 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2018/6839 E.  ,  2020/7983 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili ile katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
    KARAR
    Davacı ... T... vekilleri, tarafların ortak murisi ... ve ..." dan toplam 11 parça taşınmazın taraflara intikal ettiğini, davalının uzun yıllardan beri taşınmazların tümüne müdahale ederek ekip biçtiğini ve diğer hissedarların bu yerlerden faydalanmasına izin vermediğini belirterek, dava konusu 498, 502, 64, 248, 2434, 1971, 2436, 9, 358, 2075 ve 2044 parsel sayılı taşınmazlar için fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile dava tarihinden geriye dönük beş yıllık süre için 5000 TL ecrimisil bedelinin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 01.06.2015 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi raporu uyarınca davasını 42.912,00 TL üzerinden ıslah etmiştir.
    Davalı vekili, davalının dava konusu yerlerin kirasını her sene davacıya nakit olarak ödediğini, hatta elden verdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, toplam 14.304,29 TL ecrimisil alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili ile katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde,
    Dava, paydaşlar arası ecrimisil isteğine ilişkindir.
    Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 9, 358, 2075, 2044 parsel sayılı taşınmazların muris .... adına, 64, 248, 498, 502, 1971 (1/2 hissesi), 2434, 2436 parsel sayılı taşınmazların muris ... adına tapuda kayıtlı olduğu, ...’nın 03.05.2005 tarihinde, ....’nın 26.07.2012 tarihinde vefat ettiği, geriye davalı, davacı ve dava dışı Ayser’in mirasçı olarak kaldığı, Mahkemesince yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazlarda buğday, ayçiçeği, arpa, kiraz, üzüm, meyve ağacı ekili/dikili olduğu, 358 parsel sayılı taşınmazın 3 yıldır ekili olmadığı, 2436 parsel sayılı taşınmazda küçük bir odunluk bulunduğu, 2436 parsel sayılı taşınmazda ise avluluk ve samanlık bulunduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren ya da (iş yeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, el atmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
    Sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı kararı).
    Somut olayda, dava konusu taşınmazların davalı tarafından kullanıldığı hususunda tereddüt yoktur. Ancak, Mahkemece, paydaşlar arasında görülen bu davada, intifadan men koşullarının oluşup oluşmadığı yönünde yeterince araştırma yapılmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. Şöyle ki, dinlenen taraf tanıklarının beyanlarından intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise hangi tarihte gerçekleştiği net olarak ortaya konulmuş değildir. O halde, Mahkemece yapılması gereken iş, taraf tanıklarının yeniden dinlenerek intifadan men olgusu üzerinde durularak intifadan menin gerçekleşip gerçekleşmediğinin, gerçekleşmiş ise hangi tarihte gerçekleştiğinin, duraksamaya yer vermeyecek şekilde ortaya konulması ve sonrasında toplanmış delillere göre bir karar verilmesi olmalıdır. Tüm bu hususlar düşünülmeden yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    Kabule göre de, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nin 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.
    Arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
    İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
    Somut olayda, Mahkemece keşif sonrası alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, az yukarıda açıklanan ilkelere aykırı olarak, soyut bir takım belirlemelerle hesap yapılmış, ayrıca, hesap yapılırken dava tarihinden sonrası için de ecrimisil miktarı belirlenmiştir. Yine, 2075 parsel sayılı taşınmaz muris Adile adına kayıtlı olduğu halde, muris Osman’ın ölüm tarihine göre hesaplama yapılmış, ayrıca, 1971 parsel sayılı taşınmazda muris Osman’ın ½ paya sahip olduğu hususunun da göz önüne alınmaması doğru görülmemiştir.
    2. Davacı vekilinin katılma yolu ile temyiz sebeplerinin incelenmesinde,
    Davacı tarafça, 20.07.2016 tarihli dilekçe ile, hüküm fıkrasında toplam 14.304,29 TL ecrimisil alacağının davalıdan alınıp davacıya verilmesi yazılması gerekir iken, maddi hata sonucunda davacıdan alınıp davalıya karar verilmesine yazıldığını, bu hususun tavzih yolu ile düzeltilmesi gerektiği belirtilmiş, Mahkemece, 07.10.2016 tarihinde hükmün 1 nolu bendinde davacının talebi doğrultusunda tavzih yapılmıştır. Davacı, 19.08.2016 havale tarihli temyiz dilekçesi ile, hükmü, az yukarıda bahsi geçen maddi hata nedeni ile temyiz etmiş ise de, temyiz sebepleri tavzih kararı ile düzeltildiğinden, davacının hükmü temyiz etmekte hukuki yararı yoktur. O halde, davacının temyiz dilekçesinin hukuki yarar yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacı vekilinin katılma yolu ile temyiz dilekçesinin (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle REDDİNE, HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 54,40 TL peşin harcın temyiz eden davcıdan alınmasına, davalıdan alınan peşin harcın istek halinde iadesine, 08.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara